Tahliye ve Kira Hukuku Avukatı İstanbul | Avukat İnanç Eker Hukuk Bürosu
İstanbul tahliye avukatı ve kira hukuku avukatı hizmetleri, kiracı ile kiraya veren arasındaki hukuki ilişkilerin en kritik aşamalarında devreye girer. İstanbul gibi milyonlarca kişinin yaşadığı, kiralık konut ve işyeri piyasasının çok hareketli olduğu bir şehirde, kira hukuku ve tahliye davaları günlük hayatın önemli bir parçası haline gelmiştir. Gerek kira bedellerinin sürekli artması, gerek kiracı ve mal sahibi arasındaki anlaşmazlıkların artması nedeniyle, bu alanda deneyimli bir avukatın desteği hayati önem taşır.
İstanbul kira hukuku avukatı, kira sözleşmesinden doğan uyuşmazlıklarda tarafların haklarını koruyan, hukuki süreçleri doğru yöneten ve gerektiğinde dava açarak müvekkilini temsil eden avukattır. Bu avukatlar yalnızca mevcut uyuşmazlıkları çözmekle kalmaz, aynı zamanda olası sorunların önüne geçmek için önleyici hukuki danışmanlık da sunar. Böylece hem kiracı hem de kiraya veren, haklarını en güçlü şekilde güvence altına almış olur.
Avukat Uzman Arabulucu İnanç Eker Hukuk Bürosu, İstanbul’da hem tahliye avukatı hem kira hukuku avukatı olarak faaliyet göstermekte, kira sözleşmelerinden doğan tüm hukuki uyuşmazlıklarda müvekkillerine profesyonel destek sağlamaktadır. Büromuz, ihtiyaç sebebiyle tahliye davaları, yeniden inşa ve imar sebebiyle tahliye, yeni malikin gereksinimi sebebiyle tahliye, kira tespit ve uyarlama davaları gibi konularda hem dava öncesi hem dava sırasında etkin stratejiler geliştirir.
İstanbul gibi büyük bir şehirde kira hukuku alanındaki uyuşmazlıklar, yalnızca tarafların ekonomik durumunu değil, aynı zamanda yaşam standartlarını da etkileyebilir. Bu nedenle, tahliye sürecinde yapılacak en küçük bir hata bile ciddi hak kayıplarına yol açabilir. Bu noktada, alanında uzman bir tahliye ve kira hukuku avukatı ile çalışmak, davanın olumlu sonuçlanma ihtimalini ciddi şekilde artırır.
Bu makalede, kira sözleşmesinin tanımı ve hukuki niteliğinden başlayarak, sözleşmenin unsurları, tarafların borçları, İstanbul’da tahliye davalarının özellikleri ve hukuk büromuzun sunduğu hizmetlere kadar tüm konular detaylı olarak ele alınacaktır. Amaç, hem kiracılar hem de kiraya verenler için yol gösterici, güncel mevzuata uygun ve pratik bilgiler sunmaktır.
Kira Sözleşmesi Nedir? Kira Sözleşmesinin Hukuki Niteliği
Gündelik hayatın neredeyse her alanında karşılaşılan kira sözleşmeleri, hem konut hem de işyeri kiralamalarında taraflar arasında en çok uyuşmazlık yaşanan sözleşmelerin başında gelir. İstanbul gibi yoğun nüfuslu ve kira bedellerinin yüksek olduğu şehirlerde, kira sözleşmeleri çoğu zaman tahliye davalarının, kira tespit davalarının ve uyarlama davalarının temel dayanağıdır. Bu nedenle, sözleşmenin en baştan hukuka uygun şekilde hazırlanması hayati önem taşır. İstanbul’da faaliyet gösteren deneyimli bir kira hukuku avukatı ya da tahliye avukatı ile çalışmak, ileride doğabilecek uyuşmazlıkları büyük ölçüde engeller.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 299. ve devamı maddelerinde düzenlenen kira sözleşmesi; kanundaki tanımı ile “Kiraya verenin bir şeyin kullanılmasını kiracıya bırakmayı, kiracının da buna karşılık kararlaştırılan kira bedelini ödemeyi üstlendiği sözleşme” olarak tarif edilir. Bu tanım, kira ilişkisinin özünü ortaya koyar. Kira sözleşmesi ile bir malın veya hakkın belirli bir süre için, belirli bir bedel karşılığında kiracıya kullanımının bırakılması sağlanır. İstanbul’daki yoğun kiralık konut ve işyeri piyasası düşünüldüğünde, bu sözleşmelerin hukuka uygunluğu hem kiracılar hem de kiraya verenler açısından büyük önem arz eder.
Kira sözleşmesi için kanun koyucu herhangi bir şekil şartı öngörmemiştir. Ancak uygulamada, sözleşmenin yazılı yapılması hem tarafların haklarını ispat açısından hem de ileride doğabilecek uyuşmazlıkların önlenmesi açısından kritik bir adımdır. Yazılı sözleşmeler, İstanbul tahliye avukatı veya kira hukuku avukatı desteği ile hazırlandığında, kira süresi, bedel, tahliye şartları, depozito, bakım-onarım sorumlulukları gibi detaylar net bir şekilde düzenlenir.
Özellikle İstanbul’da kira artış oranlarının yüksek seyretmesi ve konut ihtiyacının artması nedeniyle, kira sözleşmelerinde yer alan hükümler doğrudan dava konusu olabilmektedir. Yanlış veya eksik düzenlenmiş bir sözleşme, kiraya verenin tahliye davası açmasını zorlaştırabileceği gibi, kiracının da kira bedelinde indirim veya uyarlama talep etmesini kolaylaştırabilir. Bu nedenle, kira sözleşmesinin hazırlanması sürecinde uzman bir tahliye ve kira hukuku avukatı ile çalışmak, taraflara uzun vadede ciddi avantaj sağlar.
İstanbul’daki hukuki uygulamalarda, kira sözleşmesinin içeriğinde yer alan maddeler, taraflar arasındaki ilişkiyi doğrudan belirler. Tahliye taahhütnamesi, kira süresi bitiminde tahliye şartları, kira bedelinin ödeme şekli, yan giderlerin kime ait olduğu gibi hususlar, ileride açılacak davalarda belirleyici olur. Bu nedenle, yalnızca genel hükümlerle yetinmek yerine, İstanbul’daki yargı uygulamalarını bilen ve tahliye davalarında tecrübeli bir avukatın rehberliği ile sözleşme yapmak gerekir.
Sonuç olarak, kira sözleşmesi yalnızca bir kiralama belgesi değil; tarafların tüm kira ilişkisini düzenleyen, olası tahliye ve kira davalarının kaderini belirleyen hukuki bir belgedir. İstanbul’da hem kiraya verenler hem kiracılar için, bu belgenin hazırlanmasında ya da mevcut bir sözleşmenin revizesinde tahliye avukatı İstanbul veya kira hukuku avukatı İstanbul desteği almak, hak kayıplarını önlemek ve süreci güvence altına almak açısından vazgeçilmezdir.
Kira Sözleşmesinin Unsurları
Kira sözleşmesinin kurulabilmesi için gerekli üç adet unsur mevcuttur. Bu unsurlar; tarafların anlaşması, sözleşmenin konusu olan mal veya hak ve kira bedelidir. İstanbul gibi kira piyasasının oldukça hareketli olduğu bir şehirde, bu unsurların eksiksiz ve hukuka uygun şekilde belirlenmesi, ileride doğabilecek tahliye davaları veya kira bedeli tespit davalarında büyük önem taşır. Bu nedenle, sözleşmenin hazırlanması aşamasında deneyimli bir kira hukuku avukatı İstanbul veya tahliye avukatı İstanbul desteği almak, tarafların haklarını korumak açısından kritik bir adımdır.
1) Tarafların Anlaşması
Kira sözleşmesi tam iki tarafa borç yükleyen, ivazlı ve rızai bir sözleşmedir. Buna göre bir kira sözleşmesinin kurulabilmesi için, sözleşmenin taraflarının karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarının mevcut olması gerekmektedir. Taraflardan birinin iradesinin sakat olduğu veya sözleşme şartlarının net olmadığı durumlarda, ileride dava konusu olabilecek ciddi uyuşmazlıklar ortaya çıkabilir. Özellikle İstanbul’da, kiraya veren ile kiracı arasında yaşanan anlaşmazlıkların önemli bir kısmı, sözleşme aşamasında yeterince açık ve net hüküm konulmamasından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle, sözleşme hazırlanırken tahliye şartları, kira artış oranı, depozito ve yan giderler gibi hususlar ayrıntılı olarak düzenlenmelidir.
2) Sözleşmenin Konusu Olan Mal veya Hak (Kiralanan)
Taşınır ve taşınmaz eşyalar, ekonomik değeri olan haklar ve hatta hayvanlar kira sözleşmesinin konusunu teşkil edebilir. Kira sözleşmesi ile kiralanması kararlaştırılan eşya veya hak, taraflarca net olarak belirlenmelidir. Kiralananın kiraya verene ait olması şart değildir; ancak kiraya veren, kiralananı kiracıya teslim edemediği veya teslim edilse bile üçüncü kişiler tarafından geri alındığı takdirde, kiracının uğradığı zarardan sorumlu olur. İstanbul’da kira sözleşmelerinde sıkça görülen bir sorun, kiralananın tapu kaydında ipotek, haciz veya imar kısıtlaması bulunmasıdır. Bu tür durumlar, tahliye sürecinde veya sözleşmenin devamında taraflar arasında ciddi ihtilaflara yol açabilir. Deneyimli bir tahliye ve kira hukuku avukatı, kiralananın hukuki durumunu sözleşme öncesinde kontrol ederek olası riskleri önleyebilir.
3) Kira Bedeli
Kira sözleşmesinin ivazlı ve tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme olmasının doğal bir sonucu olarak, kira bedelinin miktarı ve cinsi hususunda tarafların başlangıçta anlaşmış olmaları gerekir. Ayrıca, kira bedelinin miktar ve cinsinin sözleşme hükümlerince belirlenebilir şekilde düzenlenmesi şarttır. İstanbul’da kira artış oranlarının yüksek olması, kira bedelinin tespiti davalarını ve kira uyarlama davalarını sıkça gündeme getirir. 12.09.2018 tarihli 85 sayılı Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Kararda yapılan değişiklikle, Türkiye’de yerleşik kişilerin kendi aralarındaki kira sözleşmelerinde kira bedeli ve diğer ödeme yükümlülüklerinin döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılması yasaklanmıştır. Bu düzenleme, İstanbul’da özellikle yabancılarla yapılan kira sözleşmelerinde büyük önem taşır.
Kira bedelinin belirlenmesi sırasında piyasa koşulları, kiralananın konumu, kullanım amacı ve tarafların anlaşması dikkate alınmalıdır. Ayrıca, kira bedelinin Türk Lirası veya misli eşya olarak kararlaştırılması mümkündür. İstanbul’da faaliyet gösteren uzman bir kira hukuku avukatı, kira bedelinin yasal sınırlara ve güncel mevzuata uygun olarak belirlenmesini sağlayarak, hem kiracının hem de kiraya verenin haklarını korur. Bu aşamada yapılacak hukuki hatalar, ileride tahliye davalarında veya kira uyarlama davalarında taraflardan birinin ciddi zarara uğramasına neden olabilir.
Kiraya Verenin Borçları
Kira sözleşmesinin taraflarından biri olan kiraya veren, sözleşmenin akdedilmesiyle birlikte belirli yükümlülükler altına girer. İstanbul gibi büyük ve kira piyasasının yoğun olduğu bir şehirde, kiraya verenin bu yükümlülükleri eksiksiz yerine getirmesi, hem kiracının mağdur olmaması hem de ileride tahliye davalarında hukuki sorun yaşanmaması açısından önemlidir. Bu nedenle, kiraya verenin borçlarının bilinmesi ve uygulanması, tahliye avukatı İstanbul ve kira hukuku avukatı İstanbul desteği ile güvence altına alınmalıdır.
1) Kiraya Verenin Teslim Borcu
Türk Borçlar Kanunu’nun 301/c.1 maddesi uyarınca, “Kiraya veren, kiralananı kararlaştırılan tarihte, sözleşmede amaçlanan kullanıma elverişli bir durumda teslim etmekle yükümlüdür.” Tarafların aksini kararlaştırmadığı durumlarda teslim, kira sözleşmesinin kurulduğu anda kiralananın bulunduğu yerde yapılmalıdır. Kiraya verenin bu borcu yalnızca fiziksel teslimi değil, aynı zamanda kiralananın sözleşmede belirtilen amaca uygun, kullanılabilir ve hukuken sorunsuz bir şekilde teslim edilmesini de kapsar.
Örneğin, İstanbul’da bir konut kiraya veriliyorsa, kiralananın elektrik, su ve doğalgaz gibi temel ihtiyaçlarının çalışır durumda olması; bir işyeri kiralanıyorsa, gerekli ruhsat ve izinlerin alınmış olması gerekir. Kiraya verenin bu yükümlülüğü yerine getirmemesi, kiracıya sözleşmeyi feshetme veya kira bedelinde indirim talep etme hakkı verir. Deneyimli bir kira hukuku avukatı, bu tür durumlarda kiraya verenin sorumluluklarını yerine getirmesi için gerekli hukuki adımları atar.
2) Kiraya Verenin Zorunlu Sigorta, Vergi ve Benzeri Yükümlülüklere Katlanma Borcu
Kiralananla ilgili zorunlu sigorta (örneğin, zorunlu deprem sigortası), vergi (örneğin, emlak vergisi) ve benzeri yükümlülükler, aksi kira sözleşmesinde kararlaştırılmamışsa veya kanunda farklı bir düzenleme bulunmuyorsa, kiraya verenin sorumluluğundadır. İstanbul’da özellikle ticari kiralamalarda, bu yükümlülüklerin zamanında yerine getirilmemesi, kiracının faaliyetlerini doğrudan etkileyebilir. Bu nedenle, kiraya verenin bu sorumlulukları eksiksiz yerine getirmesi, tahliye davalarında da güçlü bir hukuki pozisyon sağlar.
3) Yan Giderlere Katlanma Borcu
Kiraya veren, kiralananın kullanımı ile sınırlı olmak üzere kendisi veya bir üçüncü kişi tarafından yapılan yan giderlere katlanmakla yükümlüdür. Bu giderler, genellikle kiralananın bakım, onarım ve korunmasına yönelik harcamalardır. İstanbul’da apartman aidatları, ortak alan bakım giderleri gibi kalemlerin hangi tarafa ait olacağı çoğu zaman uyuşmazlık konusu olur. Bu nedenle, sözleşmede bu hususların açıkça belirtilmesi ve uzman bir kira hukuku avukatı İstanbul tarafından kontrol edilmesi büyük önem taşır.
4) Ayıba Karşı Tekeffül
Kiraya verenin kiralananın ayıplı olmasından doğan sorumluluğu mevcuttur. Ayıp, kiralananın sözleşmede amaçlanan kullanıma uygun olmaması durumudur. Burada dört farklı senaryo vardır:
- Teslim Sırasında Mevcut Önemli Ayıplar: Kiralananın kullanıma elverişliliğini önemli ölçüde azaltan veya ortadan kaldıran ayıplardır. Bu durumda kiracı, sözleşmeyi feshedebilir veya ayıp giderilene kadar kira bedelinde indirim talep edebilir.
- Teslim Sırasında Mevcut Önemsiz Ayıplar: Kullanıma engel olmayan, ancak rahatsızlık yaratan ayıplardır. Kiracı, bunlar için genellikle ayıbın giderilmesini talep edebilir.
- Teslimden Sonra Ortaya Çıkan Önemli Ayıplar: Kiracının üç seçimlik hakkı vardır: ayıbın giderilmesi, kira bedelinde indirim veya sözleşmenin feshi.
- Teslimden Sonra Ortaya Çıkan Önemsiz Ayıplar: Kiracı, ayıbın giderilmesini veya kira bedelinde indirim talep edebilir.
İstanbul’da bu tür ayıplar, özellikle eski binalarda ve yenilenmemiş işyerlerinde sıkça karşılaşılan bir durumdur. Deneyimli bir tahliye avukatı veya kira hukuku avukatı, bu tür durumlarda kiracının veya kiraya verenin haklarını koruyacak şekilde dava sürecini yönetir.
5) Zapta Karşı Tekeffül
Kiraya veren, üçüncü kişilerin kira konusu üzerinde üstün hak iddia etmesi halinde kiracının uğradığı zararı tazminle yükümlüdür. İstanbul’da kira ilişkilerinde, özellikle kiralanan mülkün el değiştirmesi veya üzerine üçüncü kişilerce haciz, ipotek gibi kısıtlamalar konması, sık rastlanan bir durumdur. Bu tür durumlar tahliye sürecini ve kira sözleşmesinin devamını doğrudan etkiler. Bu nedenle, kira sözleşmesinde zapta karşı tekeffül hükümlerinin net olarak düzenlenmesi ve olası ihtilaflarda hızlı hukuki müdahale yapılması gerekir.
Kiracının Borçları
Kira sözleşmesinin taraflarından biri olan kiracı, sözleşmenin akdedilmesiyle birlikte belirli yükümlülükleri yerine getirmekle sorumludur. İstanbul’da kira hukuku davalarının önemli bir bölümü, kiracının bu yükümlülüklere aykırı davranmasından doğar. Bu nedenle, kiracının borçlarının eksiksiz bilinmesi ve uygulanması hem kiracı hem kiraya veren açısından hak kayıplarını önler. Özellikle tahliye davalarında, kiracının yükümlülüklerine uymaması tahliyenin en önemli dayanaklarından biridir. Bu süreçte, deneyimli bir tahliye avukatı İstanbul veya kira hukuku avukatı İstanbul desteği almak kritik önem taşır.
1) Kira Bedelini Ödeme Borcu
Kira bedeli, kira sözleşmesinin asli unsurudur. Kiracı, kira sözleşmesinde ve yerel adetlerce aksi belirtilmedikçe kira bedeli ve gerekiyorsa yan giderleri, her ayın sonunda ve en geç kira süresinin bitiminde ödemekle yükümlüdür. Kiralananın tesliminden sonra muaccel olan kira bedeli veya yan giderin ödenmemesi halinde, kiraya veren kiracıya yazılı olarak süre verip, bu süre sonunda ödeme yapılmazsa sözleşmeyi feshedebilir. Adi kira sözleşmelerinde bu süre 10 gün, konut ve çatılı işyeri kiralarında ise 30 gündür.
İstanbul’da kira bedelinin zamanında ödenmemesi, tahliye davalarının en sık görülen nedenlerinden biridir. Özellikle yüksek kira bedelleri ve ekonomik dalgalanmalar nedeniyle, kira bedelinin ödenmemesi durumunda kiraya verenin hızlı hareket etmesi gerekir. Bu noktada, bir tahliye avukatı, sürecin usule uygun yürütülmesini ve tahliye talebinin yasal dayanaklara oturmasını sağlar.
2) Kiralananı Özenle Kullanma ve Komşulara Saygı Gösterme Borcu
Kiracı, kiralananı sözleşmeye uygun olarak özenle kullanmak ve bulunduğu taşınmazdaki diğer kişilerle uyum içinde yaşamak zorundadır. Kiracının bu yükümlülüğe aykırı davranması durumunda, kiraya veren konut ve çatılı işyeri kiralarında kiracıya yazılı olarak en az 30 gün süre vererek aykırılığın giderilmesini talep edebilir. Bu süre sonunda aykırılık giderilmezse sözleşme feshedilebilir. Adi kiralarda ise, kiracı özen borcuna veya komşulara saygı yükümlülüğüne aykırı davranırsa kiraya veren ihtara gerek olmaksızın sözleşmeyi feshedebilir.
İstanbul’da apartman yaşamı, iş merkezleri veya site içindeki ticari alanlarda, kiracının komşulara saygısız davranışı veya taşınmaza zarar vermesi tahliye davalarının önemli sebeplerindendir. Bu tür durumlarda, kira hukuku avukatı İstanbul desteğiyle somut deliller toplanmalı ve süreç hukuka uygun şekilde yürütülmelidir.
3) Temizlik ve Bakım Giderlerini Ödeme Borcu
Kiracı, yerel adetlere göre kiralananın olağan kullanımı için gerekli temizlik ve bakım giderlerine katlanmakla yükümlüdür. Özellikle İstanbul’da uzun süreli kiralamalarda, bu giderlerin kime ait olduğu tartışma konusu olabilir. Sözleşmede net hüküm bulunmaması, kiraya veren ile kiracı arasında uyuşmazlık doğurabilir. Bu nedenle, sözleşme hazırlanırken bu hususların açıkça belirtilmesi ve avukat gözetiminde yapılması gerekir.
4) Ayıpları Kiraya Verene Bildirme Yükümlülüğü
Kiracı, kendisinin gidermekle yükümlü olmadığı ayıpları kiraya verene derhal bildirmek zorundadır. Bu bildirim yükümlülüğüne uyulmaması, kiracının doğacak zararlardan sorumlu tutulmasına neden olur. İstanbul’da eski binalarda veya altyapı sorunlarının sık yaşandığı bölgelerde, bu yükümlülük daha da önemlidir. Deneyimli bir tahliye avukatı ya da kira hukuku avukatı, kiracının bu tür bildirimlerini hukuki olarak kayıt altına almasını sağlayarak ileride doğabilecek ihtilafların önüne geçebilir.
5) Ayıpların Giderilmesine ve Kiralananın Gösterilmesine Katlanma Borcu
Kiraya verenin kiralananı satma, bakım yapma veya yeniden kiralama amacıyla gezip görme talebine kiracı, uygun bir süre önceden haber verilmişse izin vermek zorundadır. Ayrıca kiracı, kiralanandaki ayıpların giderilmesine yönelik çalışmalara katlanmakla yükümlüdür. İstanbul’da bu yükümlülük, özellikle yatırım amaçlı alınan gayrimenkullerin yeniden kiraya verilmesi sürecinde sıkça gündeme gelir.
Kiracının bu yükümlülükleri yerine getirmemesi, kiraya verenin tahliye davası açmasına neden olabilir. Bu tür davalarda, sürecin hızlı ve etkin yürütülmesi için alanında tecrübeli bir tahliye avukatı İstanbul ile çalışmak, dava sonucunu doğrudan etkileyebilir.
İstanbul’da Tahliye Davaları ve Süreçler
İstanbul gibi büyük ve yoğun nüfuslu bir şehirde tahliye davaları, kira hukukunun en sık başvurulan dava türlerinden biridir. Kiracı ile kiraya veren arasındaki anlaşmazlıklar, çoğu zaman sözleşmenin sona ermesi, kira bedelinin ödenmemesi, ihtiyaç, imar veya yeni malikin gereksinimi gibi nedenlerle tahliye taleplerine dönüşür. Bu süreçlerde, usul hataları davanın reddine yol açabileceğinden, deneyimli bir tahliye avukatı İstanbul ile çalışmak hayati önem taşır.
İhtiyaç Sebebiyle Tahliye Davası
Türk Borçlar Kanunu’nun 350. maddesi gereğince, kiraya verenin, kiralananı kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanunen bakmakla yükümlü olduğu kişiler için konut ya da işyeri ihtiyacı olması durumunda tahliye davası açma hakkı vardır. İstanbul’da bu davalar, özellikle konut piyasasının hareketli olduğu bölgelerde yaygındır. Davanın kabul edilebilmesi için ihtiyacın samimi, zorunlu ve sürekli olması gerekir. Tecrübeli bir kira hukuku avukatı İstanbul, davada ihtiyacın ispatı için gerekli delillerin doğru şekilde sunulmasını sağlar.
Yeniden İnşa ve İmar Sebebiyle Tahliye
Kiralanan taşınmazın yeniden inşa edilmesi veya esaslı onarım gerektirmesi halinde, kiraya veren tahliye davası açabilir. İstanbul’da özellikle kentsel dönüşüm projeleri, bu tür tahliye davalarının artmasına neden olmuştur. Bu davalarda, binanın yıkılıp yeniden yapılması ya da kapsamlı bir şekilde onarılması zorunlu olmalıdır. Sürecin doğru yönetilmesi için, kentsel dönüşüm mevzuatına hakim bir tahliye avukatı ile çalışmak gerekir.
Yeni Malikin Gereksinimi Sebebiyle Tahliye
Kiralanan taşınmazın satılması halinde, yeni malik kendi ihtiyacı için tahliye davası açabilir. Ancak bunun için tapunun intikalinden itibaren bir ay içinde kiracıya yazılı bildirim yapılması ve 6 ayın sonunda dava açılması gerekir. İstanbul’da yatırım amaçlı alınan konut ve işyerlerinde bu durum sıkça görülmektedir. Yeni malikin dava hakkını kaybetmemesi için sürecin titizlikle takip edilmesi gerekir.
Tahliye Taahhüdüne Dayalı Tahliye
Kiracının, kira sözleşmesi sırasında veya sonrasında, belirli bir tarihte kiralananı tahliye edeceğini yazılı olarak taahhüt etmesi durumunda, kiraya veren bu taahhüde dayanarak tahliye davası açabilir. İstanbul’da bu yöntem, kiraya verenler tarafından tahliye süreçlerini hızlandırmak amacıyla sıkça kullanılmaktadır. Ancak tahliye taahhütnamesinin geçerliliği için şekil şartlarına uyulması gerekir. Bu nedenle, belgelerin hazırlanması sürecinde bir kira hukuku avukatı desteği almak önemlidir.
Kira Bedelinin Ödenmemesi Nedeniyle Tahliye
Kira bedelinin zamanında ödenmemesi, İstanbul’da tahliye davalarının en yaygın nedenidir. Kiraya veren, borcun ödenmesi için kiracıya yasal süre tanır ve bu süre sonunda ödeme yapılmazsa dava açabilir. Bu tür davalarda, noter ihtarnamesi ve ödeme dekontları gibi belgeler kritik öneme sahiptir. Deneyimli bir tahliye avukatı İstanbul, dava öncesinde gerekli ihtarların doğru zamanda ve usule uygun şekilde yapılmasını sağlar.
İstanbul’da Tahliye Davalarında Süreç Yönetimi
İstanbul’daki mahkemelerde tahliye davalarının yoğunluğu nedeniyle süreçler uzun sürebilir. Bu sebeple, dava öncesi hazırlık aşamasında tüm belgelerin eksiksiz toplanması, doğru dava türünün seçilmesi ve usul hatalarından kaçınılması gerekir. Ayrıca, davanın türüne göre arabuluculuk sürecinin işletilmesi zorunlu olabilir. Deneyimli bir kira hukuku avukatı veya tahliye avukatı, davayı stratejik şekilde planlayarak süreci hızlandırabilir.
Hukuk Büromuzun Tahliye ve Kira Hukuku Alanındaki Başlıca Hizmetleri
Avukat Uzman Arabulucu İnanç Eker Hukuk Bürosu olarak, İstanbul’da tahliye avukatı ve kira hukuku avukatı hizmetleri kapsamında, kiracı ve kiraya veren arasındaki uyuşmazlıkların çözümü için geniş kapsamlı hukuki destek sunmaktayız. Hizmetlerimiz, yalnızca dava sürecinde değil, dava öncesi hukuki danışmanlık aşamasında da etkin bir şekilde yürütülmektedir. Amacımız, müvekkillerimizin haklarını en güçlü şekilde savunmak ve olası hak kayıplarını önlemektir.
- Kira Sözleşmesi Hazırlanması: İstanbul’da kira piyasasının dinamikleri göz önünde bulundurularak, hem kiracının hem kiraya verenin haklarını koruyacak şekilde sözleşme hazırlanır. Tahliye şartları, kira bedeli, depozito, yan giderler ve bakım-onarım yükümlülükleri gibi hususlar net olarak belirlenir.
- Tahliye Taahhütnamesi Hazırlanması: Kiracının belirli bir tarihte taşınmazı tahliye edeceğine dair yazılı taahhüdü, tahliye sürecini hızlandırır. Geçerli ve usule uygun bir tahliye taahhütnamesi hazırlanması için uzman bir tahliye avukatı İstanbul desteği gerekir.
- İhtiyaç Sebebiyle Tahliye Davası: Kiraya verenin kendisi veya yakınları için konut veya işyeri ihtiyacı olduğunda, bu durumun ispatı ve dava sürecinin yönetilmesi büyük önem taşır. İstanbul’da bu davalar, kira bedellerinin yüksek olması nedeniyle sıkça açılmaktadır.
- Tahliye Davası Açılması ve Dava Takibi: Kira bedelinin ödenmemesi, tahliye taahhüdü veya sözleşme süresinin dolması gibi nedenlerle açılan tahliye davaları, uzman bir avukatın süreci doğru yönetmesiyle daha hızlı sonuçlanabilir.
- Yeniden İnşa ve İmar Sebebiyle Tahliye Davası: Kentsel dönüşüm veya esaslı onarım nedeniyle açılan bu davalarda, mevzuata uygunluk ve teknik raporların hazırlanması önemlidir.
- Yeni Malikin Gereksinimi Sebebiyle Tahliye Davası: Taşınmazın el değiştirmesi durumunda, yeni malikin kendi ihtiyacı için açabileceği davalar belirli yasal sürelerle sınırlıdır. Sürelerin kaçırılmaması için hukuki takip gerekir.
- Kira Uyarlama Davası: Ekonomik koşullardaki değişiklikler nedeniyle kira bedelinin yeniden belirlenmesini sağlayan davalardır. İstanbul’da özellikle uzun süreli kiralamalarda bu davalar önemlidir.
- Kira Tespit Davası: Mevcut kira bedelinin piyasa koşullarına göre güncellenmesini amaçlayan davalardır. Uzman bir kira hukuku avukatı, bu davalarda delillerin doğru sunulmasını sağlar.
- Finansal Kira Sözleşmesi Hazırlanması ve Danışmanlık: Özellikle ticari işletmeler için hazırlanan bu sözleşmeler, yüksek meblağlı kiralamalarda hukuki güvence sağlar.
- Filo Kiralama Sözleşmesi Hazırlanması: Araç kiralama sektöründe faaliyet gösteren firmalar için düzenlenen bu sözleşmeler, olası uyuşmazlıkları önlemek amacıyla titizlikle hazırlanır.
- Hasılat Kira Sözleşmesi Hazırlanması: Gelire dayalı kiralamalarda sözleşme detaylarının netleştirilmesi, tarafların haklarını korur.
- Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan Alacakların İcra Takibi: Kiracının kira borcunu ödememesi durumunda, alacağın hızlı ve etkili şekilde tahsili için icra takibi başlatılır.
Yukarıda sıralanan hizmetler, İstanbul’da kira hukuku ve tahliye davalarında en sık karşılaşılan durumlara yöneliktir. Her bir süreçte, mevzuata uygun hareket edilmesi ve yargı kararlarının dikkate alınması, davanın başarısı açısından belirleyici olacaktır.
Sonuç ve İletişim
İstanbul’da kira hukuku ve tahliye davaları, hem kiraya verenler hem de kiracılar için hukuki, ekonomik ve sosyal açıdan önemli sonuçlar doğurur. Kira sözleşmesinin hazırlanmasından, kira bedelinin tespitine; ihtiyaç sebebiyle tahliyeden, yeni malikin gereksinimi sebebiyle açılacak davalara kadar her süreç, ciddi bir hukuki uzmanlık gerektirir. Bu nedenle, hem dava öncesi danışmanlık hem de dava sürecinde, alanında deneyimli bir tahliye avukatı İstanbul veya kira hukuku avukatı İstanbul ile çalışmak, hak kayıplarını önlemenin en etkili yoludur.
Avukat Uzman Arabulucu İnanç Eker Hukuk Bürosu, İstanbul’un her bölgesinde kira hukuku ve tahliye davalarında müvekkillerine profesyonel destek sunmaktadır. Büromuz, hem kiraya verenin hem de kiracının yasal haklarını korumak amacıyla, güncel mevzuata ve Yargıtay içtihatlarına uygun şekilde hareket eder. Amacımız, müvekkillerimizin hukuki süreçlerini en kısa sürede, en az maliyetle ve en etkili şekilde sonuçlandırmaktır.
İstanbul’daki kira piyasasının dinamikleri göz önünde bulundurulduğunda, tahliye davalarının ve kira hukuku uyuşmazlıklarının doğru stratejiyle yürütülmesi, davanın sonucunu doğrudan etkiler. Bu nedenle, sürecin başından itibaren uzman desteği almak, hem zaman hem de maddi açıdan büyük avantaj sağlar.
İletişim Bilgilerimiz
İstanbul’da tahliye avukatı veya kira hukuku avukatı desteğine ihtiyaç duyuyorsanız, bizimle iletişime geçebilirsiniz:
Adres: Dumlupınar Mahallesi Yumurtacı Abdi Bey Caddesi, Teknik Yapı Concord Sitesi, 2. Etap, C Blok, Kat 19, Daire 178, Kadıköy / İSTANBUL
E-posta: info@inanceker.av.tr
WhatsApp: 0532 245 74 66
Telefon: 0216 514 74 04
Google Maps Konum: Buradan ulaşabilirsiniz
Web Sitesi: inanceker.av.tr
Avukat İnanç Eker Hukuk Bürosu olarak, İstanbul’un her ilçesinde kira hukuku ve tahliye davalarında müvekkillerimize en yüksek standartlarda hizmet sunmaktayız.