İstanbul Boşanma Avukatı | Velayet, Nafaka ve Mal Paylaşımı Bilgisi

İçindekiler

İstanbul’da Boşanma Davaları, Velayet, Nafaka ve Mal Paylaşımı

1. Boşanma Davası Nedir? Hukuki Süreç Nasıl Başlar?

Boşanma, bir evliliğin mahkeme kararıyla sona erdirilmesidir. Türk Medeni Kanunu’na göre boşanma, yalnızca yetkili bir aile mahkemesi tarafından verilmiş bir hükümle mümkündür. Boşanma davaları, yalnızca bireysel bir birlikteliğin sona ermesi anlamına gelmez; aynı zamanda malvarlığı rejimi, çocukların velayeti, nafaka gibi pek çok hukuki ve sosyal sonucu da beraberinde getirir. Bu nedenle, boşanma süreci yalnızca duygusal değil, aynı zamanda ciddi bir hukuki süreçtir.

Boşanmanın Temel Hukuki Dayanağı: Türk Medeni Kanunu

Boşanma davalarının yasal çerçevesi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 161 ila 184. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Kanunda hem genel hem de özel boşanma sebepleri yer alır. Anlaşmalı boşanma ve çekişmeli boşanma olarak iki ana dava türü öne çıkar. Bu iki dava türü, hem sürecin uzunluğunu hem de tarafların hak ve yükümlülüklerini doğrudan etkiler.

Boşanma Süreci Nasıl Başlar?

Boşanma süreci, taraflardan birinin aile mahkemesine yazılı bir dilekçe ile başvurmasıyla başlar. Dilekçede, boşanma sebebi açıkça belirtilmeli ve hangi gerekçeye dayanılarak boşanma talep edildiği açıklanmalıdır. Dava açan kişi "davacı", karşı taraf "davalı" olarak adlandırılır.

Dilekçenin Önemi

Boşanma dilekçesi, davanın yönünü belirleyen en kritik belgedir. Bu dilekçede:

  • Boşanma nedeni (şiddetli geçimsizlik, aldatma, terk vb.)

  • Talep edilen haklar (nafaka, velayet, mal paylaşımı)

  • Olaylara ilişkin tarih ve yer bilgisi

  • Tanık beyanları ve varsa deliller

açık ve doğru biçimde belirtilmelidir. Özellikle çekişmeli boşanmalarda, dilekçede yapılan talepler ve sunulan deliller, davanın kaderini etkileyebilir.

Boşanma Sebepleri Nelerdir?

Türk Medeni Kanunu, boşanma sebeplerini ikiye ayırır:

  1. Özel Boşanma Sebepleri: Aldatma (zina), hayata kast, pek kötü muamele, terk, akıl hastalığı gibi belirli olaylara dayanan boşanma nedenleridir.

  2. Genel Boşanma Sebebi: Evlilik birliğinin temelinden sarsılmasıdır (şiddetli geçimsizlik). Bu kapsam, çok geniş olup, hemen her türlü ciddi uyuşmazlık bu gerekçeyle davaya konu edilebilir.

Örneğin; eşlerden birinin sürekli hakaret etmesi, aile büyüklerine kötü davranması, ekonomik şiddet uygulaması ya da evlilik sorumluluklarını yerine getirmemesi gibi durumlar "şiddetli geçimsizlik" kapsamında değerlendirilir.

Anlaşmalı ve Çekişmeli Boşanma Arasındaki Farklar

1. Anlaşmalı Boşanma:

  • Evlilik en az bir yıl sürmüş olmalıdır.

  • Taraflar her konuda uzlaşmış olmalıdır (nafaka, velayet, mal paylaşımı).

  • Hazırlanan “boşanma protokolü” mahkemeye sunulur.

  • Genellikle tek celsede sonuçlanır.

2. Çekişmeli Boşanma:

  • Taraflar arasında anlaşma sağlanamamıştır.

  • Mahkeme, delilleri ve tanıkları dinler.

  • Süreç daha uzundur (6 ay – 2 yıl arasında sürebilir).

  • Hakimin kararına bağlı olarak sonuçlanır.

Her iki dava türünde de dava açmak isteyen kişi, “yetkili mahkemeye” başvurmalıdır.

Yetkili ve Görevli Mahkeme

Boşanma davalarında görevli mahkeme aile mahkemesidir. Yetkili mahkeme ise:

  • Eşlerden birinin yerleşim yeri mahkemesi,

  • Evliliğin son altı ayında birlikte yaşanılan yer mahkemesidir.

Örneğin, Kadıköy’de yaşayan bir kişi İstanbul Anadolu Adliyesi Aile Mahkemesi’nde boşanma davası açabilir.

İlk Celsede Ne Olur?

Boşanma davasında ilk duruşma genellikle tarafların beyanlarının alınmasıyla başlar. Hakim, anlaşma olup olmadığını sorar. Anlaşmalı boşanmalarda protokol okunur. Çekişmeli boşanmalarda deliller toplanır ve dava süreci şekillenir.

Delillerin Toplanması

Boşanma davasında tarafların iddialarını ispatlaması gerekir. İspat aracı olarak:

  • Tanık beyanları

  • SMS, WhatsApp mesajları

  • Kamera kayıtları

  • Hastane kayıtları

  • Sosyal medya paylaşımları

mahkemeye sunulabilir. Ancak bu belgelerin hukuka uygun şekilde elde edilmiş olması gerekir.

Geçici Önlemler (Tedbir Kararları)

Boşanma sürecinde, davanın sonlanmasını beklemeden bazı geçici önlemler alınabilir. Buna “tedbir talebi” denir. Örneğin:

  • Çocukların geçici velayeti

  • Tedbir nafakası

  • Eşin eve yaklaşmasının engellenmesi

gibi talepler, mahkemeden hızlıca istenebilir. Tedbir kararları, boşanma davasının seyrini etkileyebilecek kadar önemlidir.

Sonuç ve Yargılama Süresi

Davanın türüne, delil yoğunluğuna, mahkemenin iş yüküne ve tarafların uzlaşı derecesine göre boşanma süreci birkaç aydan birkaç yıla kadar uzayabilir.

  • Anlaşmalı boşanma: ortalama 1-2 ay

  • Çekişmeli boşanma: ortalama 8-18 ay

Mahkeme karar verdikten sonra, boşanma hükmü kesinleştirilir ve nüfus kayıtlarına işlenir.


Sonuç olarak, boşanma sadece bir “ayrılık” kararı değil, hayatı etkileyen ciddi hukuki sonuçlar doğuran bir süreçtir. Bu nedenle sürecin bilinçli yürütülmesi, usule uygun dava açılması ve hakların eksiksiz şekilde korunması önem taşır. Bir sonraki bölümde, İstanbul’da boşanma avukatının bu süreçteki rolünü, ne zaman ve neden hukuki destek alınması gerektiğini detaylı olarak ele alacağız.

2. İstanbul’da Boşanma Sürecinde Avukatın Rolü

Boşanma süreci, yalnızca kişisel bir karar değil, aynı zamanda ciddi bir hukuki mücadeledir. Taraflar arasında duygusal yoğunluğun yüksek olduğu bu süreçte hak kaybı yaşanması oldukça sık rastlanan bir durumdur. İstanbul gibi büyük ve yoğun adliye trafiğine sahip bir şehirde boşanma davası yürütmek, hukuki bilgi ve prosedürlere hâkimiyeti zorunlu kılar. Bu noktada, bir boşanma avukatı yalnızca hukuki temsilci değil, aynı zamanda süreci yöneten, strateji oluşturan, hakları koruyan profesyonel bir destekçidir.

Avukat Zorunlu mu?

Türk hukuk sistemine göre boşanma davalarında avukatla temsil zorunlu değildir. Her birey, kendi adına dava açabilir, savunma yapabilir ve delil sunabilir. Ancak pratikte, özellikle çekişmeli boşanma davalarında, avukatsız yürütülen süreçlerde ciddi hak kayıpları yaşanabilir. Dava dilekçesinin yanlış hazırlanması, sürelere uyulmaması, delillerin usulüne uygun sunulmaması gibi nedenlerle telafisi güç zararlar doğabilir.

Bu nedenle avukat zorunlu olmasa da, hukuki temsilin hayati öneme sahip olduğu unutulmamalıdır.

İstanbul’da Boşanma Süreci Neden Daha Karmaşıktır?

İstanbul gibi metropol bir şehirde:

  • Nüfus yoğunluğu nedeniyle adliyelerdeki iş yükü yüksektir.

  • Dava dosyalarının sayısı fazladır, bu da süreçleri yavaşlatabilir.

  • Tarafların farklı ilçelerde yaşıyor olması, yetki sorunlarını gündeme getirebilir.

  • Hukuki temsilcilerin yoğunluğu nedeniyle nitelikli desteği ayırt etmek zordur.

Bu nedenle İstanbul’da boşanma davası sürecinde bir avukatla çalışmak, sadece hukuki temsil değil, aynı zamanda pratik çözümler üretme becerisi açısından da önemlidir.

Avukatın Görevleri Nelerdir?

Boşanma avukatı, sadece mahkemede sizi temsil etmekle kalmaz. Aynı zamanda:

  • Dava stratejisini belirler,

  • Süreçte hangi taleplerin ileri sürüleceğini tespit eder,

  • Delilleri toplar ve hukuka uygunluğunu denetler,

  • Dilekçeleri hazırlar ve sürelere uygun şekilde sunar,

  • Arabuluculuk, uzlaşma ve protokol görüşmelerinde müzakere eder,

  • Mahkeme sürecini takip eder, duruşmalara girer,

  • Karar sonrası gerekçeli kararı alır, temyiz veya istinaf sürecini yürütür.

Bunların tamamı teknik bilgi ve deneyim gerektirir. Hukuki dilin ve usul kurallarının dışına çıkılması durumunda, haklı bile olsanız davayı kaybetme riski doğabilir.

Boşanma Avukatı Ne Zaman Devreye Girmeli?

Bazı kişiler ancak dava açıldıktan sonra bir avukata başvurma ihtiyacı hisseder. Oysa ki ideal olan, sürece en başından itibaren bir avukatın dahil olmasıdır. Özellikle:

  • İlk dilekçenin hazırlanması

  • Delil stratejisinin oluşturulması

  • Tedbir nafakası ve geçici velayet talepleri

  • Anlaşmalı boşanma protokolünün hazırlanması
    gibi aşamalarda uzman bir avukatın yönlendirmesi, ileride oluşabilecek karmaşaların önüne geçer.

Avukatlar sadece haklarınızı değil, zamandan ve enerjiden tasarruf etmenizi de sağlar. Uzun sürecek bir yargılamanın psikolojik ve ekonomik yükünü azaltır.

İstanbul’da Avukat Seçerken Nelere Dikkat Edilmeli?

Hukukta “en iyi avukat” gibi bir mutlak sıralama yoktur. Çünkü her dava özeldir ve avukatın başarısı, dosya ile kurduğu ilişki kadar önemlidir. Ancak İstanbul’da bir boşanma avukatı seçerken şu hususlara dikkat edilmesi faydalı olur:

  • Baro Kaydı: Seçtiğiniz avukatın İstanbul Barosu’na kayıtlı, ruhsat sahibi olması gerekir.

  • Uzmanlık Alanı: Her avukat boşanma davasına bakabilir; ancak aile hukuku alanında yoğunlaşmış olması tercih sebebidir.

  • Dosya Yoğunluğu: Çok fazla dosya alan avukatların birebir ilgisi sınırlı olabilir.

  • İletişim Dili: Açık, ulaşılabilir ve süreci şeffaf yürüten bir avukat tercih edilmelidir.

  • Reklamdan Uzak Duruş: “En iyi”, “en başarılı” gibi etik dışı beyanlarda bulunan avukatlardan uzak durulmalıdır.

Avukatın Stratejik Katkısı

Her boşanma davası, bir strateji gerektirir. Hangi delil ne zaman sunulacak? Hangi tanık dinlenecek? Uzlaşma şansı varsa ne zaman görüşülmeli? Tüm bu soruların cevabı, hukuki bilgiden çok deneyimle oluşur. İşte bu noktada, bir boşanma avukatı:

  • Dosyayı objektif şekilde analiz eder,

  • Güçlü ve zayıf yönleri belirler,

  • Müvekkilini doğru zamanda doğru hamleye yönlendirir.

Bu yönüyle avukat yalnızca bir temsilci değil, sürecin mimarıdır.

Avukatsız Süreçte Karşılaşılabilecek Riskler

  • Nafaka talebinin geç yapılması nedeniyle hak kaybı

  • Mal paylaşımının zamanında istenmemesi

  • Delil sunma süresinin kaçırılması

  • Dava dilekçesinin reddi

  • Tedbir taleplerinin eksik sunulması

Tüm bu hatalar, dava sonucunu etkileyebilir ve hatta ileride açılacak yeni davaları zorlaştırabilir. Avukatsız dava yürütmek, çoğu zaman kısa vadeli tasarruf gibi görünse de, uzun vadede telafisi güç kayıplara yol açabilir.


Sonuç olarak, İstanbul’da boşanma süreci, hem yoğun adliye trafiği hem de hukuki karmaşıklığı nedeniyle profesyonel destek gerektiren bir süreçtir. Avukatın rolü yalnızca hukuki temsil değil, aynı zamanda süreci baştan sona planlamak ve yönetmektir. Hak kaybı yaşamamak, davayı kısa sürede sonuçlandırmak ve psikolojik yükü hafifletmek için bu sürecin deneyimli bir hukukçu ile yürütülmesi büyük önem taşır.

3. En Sık Merak Edilen Konu: Nafaka Davası Nasıl Açılır?

Boşanma süreci, yalnızca eşlerin yollarını ayırmasıyla sınırlı değildir. Bu süreç, özellikle ekonomik yönden daha zayıf olan tarafın korunmasını gerektirir. İşte bu noktada devreye nafaka hukuku girer. Türkiye’de boşanma davalarında en çok merak edilen konuların başında, “nafaka nedir, nasıl talep edilir, hangi nafaka türü kimden istenir, nafaka davası nasıl açılır?” gibi sorular yer alır. Bu bölümde, İstanbul gibi büyük bir şehirde yaşayan bireylerin en çok karşılaştığı nafaka sorunlarını, yasal çerçevede detaylı şekilde inceleyeceğiz.

Nafaka Nedir?

Nafaka, boşanma sürecinde ya da boşanma sonrası ekonomik yönden zayıf düşen eşe veya çocuklara ödenen, mahkeme kararıyla belirlenen bir tür geçim katkısıdır. Türk Medeni Kanunu, dört farklı nafaka türünü düzenlemiştir. Her biri farklı amaçlara hizmet eder ve farklı şartlarda talep edilebilir.


Türkiye’de Uygulanan Nafaka Türleri

  1. Tedbir Nafakası
    Boşanma davası açıldığı andan itibaren, dava süresince ihtiyaç sahibi eşe ve çocuklara ödenen geçici bir nafakadır.

  • Mahkemeden dava dilekçesi ile birlikte istenir.

  • Hakim, tarafların mali durumuna göre karar verir.

  • Dava süresince geçerlidir, dava sonuçlandığında sona erer.

  1. İştirak Nafakası
    Boşanma sonrası çocuğun velayeti kendisine verilmeyen eş tarafından, çocuğun bakımı, eğitimi ve diğer giderleri için ödenen nafakadır.

  • Çocuğun yaşı, eğitimi, sağlık durumu ve ihtiyaçları dikkate alınarak belirlenir.

  • Çocuğun reşit olmasına kadar devam eder.

  • Reşit olsa bile eğitimi devam eden çocuklar için istisnai şekilde sürdürülebilir.

  1. Yoksulluk Nafakası
    Boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olan eşin diğer eşten talep edebileceği nafakadır.

  • Kusuru daha ağır olmayan eş bu nafakayı talep edebilir.

  • Süresizdir, ancak şartlar değişirse kaldırılabilir veya azaltılabilir.

  • Kadın veya erkek fark etmeksizin her iki eş de isteyebilir.

  1. Yardım Nafakası
    Boşanma davasından bağımsız olarak, hısımlar arasında (örneğin anne-baba, çocuk, kardeş gibi) ekonomik destek sağlamak için açılan bir nafaka türüdür. Bu makalenin kapsamı boşanma olduğundan, bu tür detaylı incelenmeyecektir.


Nafaka Davası Nasıl Açılır?

Nafaka davası, boşanma davasıyla birlikte açılabileceği gibi, boşanma gerçekleştikten sonra ayrı bir dava olarak da açılabilir. İstanbul’daki uygulamalarda her iki yöntem de sıkça kullanılmaktadır.

a) Boşanma Davası İçinde Nafaka Talebi

  • Boşanma dilekçesinde açık şekilde hangi tür nafakaların talep edildiği belirtilmelidir.

  • Hakim, tarafların sosyal ve ekonomik durumunu araştırarak nafaka miktarına karar verir.

  • Tedbir, iştirak ve yoksulluk nafakaları bu aşamada birlikte karara bağlanabilir.

b) Boşanma Sonrası Açılan Nafaka Davası

  • Boşanma kararı kesinleştikten sonra, nafaka talebi unutulmuş ya da daha sonra gündeme gelmişse, bağımsız bir nafaka davası açılabilir.

  • Yetkili mahkeme, nafaka talep edenin yerleşim yeri Aile Mahkemesidir.

  • Gerekçeli dilekçeyle mahkemeye başvurulur, delillerle desteklenir.


Nafaka Talep Ederken Dikkat Edilmesi Gerekenler

  • Gelir-Gider Tespiti: Tarafların ekonomik durumu doğru şekilde sunulmalıdır. SGK kayıtları, banka dökümleri, maaş bordrosu gibi belgeler önemlidir.

  • İspat Yükü: Nafaka isteyen taraf, gerçekten yoksul olduğunu veya çocuğun ihtiyaçlarının karşılanması gerektiğini ispatlamalıdır.

  • Kusur Durumu: Yoksulluk nafakası talep eden taraf, boşanmadaki kusurunun diğer taraftan fazla olmadığını ispatlamalıdır.


Nafaka Miktarı Nasıl Belirlenir?

Hakim, nafaka miktarını belirlerken şu kriterleri dikkate alır:

  • Tarafların aylık geliri ve mal varlığı

  • Çocuğun yaşı, eğitimi, sağlık durumu

  • Eşlerin yaşam standardı

  • Boşanmadaki kusur oranı (yoksulluk nafakası için)

İstanbul gibi büyük şehirlerde yaşam maliyeti yüksek olduğundan, nafaka miktarları da doğal olarak daha yüksek olabilmektedir. Ancak bu, standart bir rakam olduğu anlamına gelmez. Her dava ayrı ayrı değerlendirilir.


Nafaka Artışı, Azaltılması veya Kaldırılması

Nafaka kararı verildikten sonra ekonomik koşullar değişebilir. Örneğin, nafaka ödeyen kişi işten ayrılmış, sağlık sorunları yaşamış ya da emekli olmuş olabilir. Bu gibi durumlarda nafakanın:

  • Artırılması

  • Azaltılması

  • Tamamen kaldırılması
    talep edilebilir. Bu da ayrı bir dava yoluyla mümkündür.


Nafaka Ödenmezse Ne Olur?

Nafaka ödemesi mahkeme kararıyla hükme bağlandığı için, ödenmemesi halinde İcra İflas Kanunu devreye girer. Nafaka alacaklısı, icra takibi başlatabilir.

  • Nafaka borcu zamanında ödenmezse, “nafaka borcunu ödememek” suçundan tazyik hapsi uygulanabilir.

  • Bu durum, 3 aya kadar hapis cezası ile sonuçlanabilir.

  • Hapis cezası nafaka borcunu ortadan kaldırmaz; ödeme yapılmazsa yeniden hapis uygulanabilir.


İstanbul’da Nafaka Davalarında Dikkat Edilmesi Gerekenler

  • Mahkemelerin iş yoğunluğu nedeniyle, doğru zamanda ve eksiksiz başvuru yapılmalıdır.

  • Tedbir talepleri dilekçede yer almalı, geç kalınmamalıdır.

  • Mali analiz ve delil sunumu profesyonel şekilde yapılmalıdır.

  • Gerekirse sosyal inceleme raporu talep edilerek çocuğun çıkarları korunmalıdır.


Sonuç olarak, nafaka davaları boşanmanın ekonomik boyutunu düzenleyen en önemli mekanizmadır. Yoksulluğa düşmenin engellenmesi, çocukların bakımı ve taraflar arasında adil bir denge kurulması için doğru ve zamanında hukuki adımlar atılmalıdır. Bir sonraki bölümde boşanma sürecinin bir başka kritik yönü olan mal paylaşımı konusunu detaylı olarak inceleyeceğiz.

4. Boşanma Sürecinde Mal Paylaşımı: Hangi Mal Kime Ait?

Boşanma sadece duygusal bir ayrılık değil, aynı zamanda ortak yaşama süresince edinilmiş hak ve yükümlülüklerin hukuken ayrıştırılması anlamına gelir. Bu ayrışmanın en karmaşık ve dava yükü en fazla olan yönü ise mal paylaşımı konusudur. Özellikle evlilik birliği boyunca edinilen taşınmazlar, araçlar, banka hesapları, şirket hisseleri gibi malvarlığı unsurlarının kimin üzerine kalacağı sorusu, boşanma davasının seyrini doğrudan etkileyebilir.

Türk Medeni Kanunu çerçevesinde mal paylaşımına dair hükümler açık olmakla birlikte, uygulamada sıkça karıştırılan birçok detay mevcuttur. İstanbul gibi büyük şehirlerde bu tür davalarda yüksek değerli varlıklar söz konusu olduğundan, usulüne uygun bir planlama yapılmaması ciddi ekonomik kayıplara neden olabilir.


Evlilikte Geçerli Mal Rejimi Nedir?

Türk Medeni Kanunu’na göre eşler arasında aksi kararlaştırılmadığı sürece, edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir. Bu rejim 2002 yılından itibaren yürürlüktedir ve evlilik süresince tarafların elde ettiği malvarlığının, eşit şekilde paylaşılmasını öngörür.

Mal rejimi türleri nelerdir?

  1. Edinilmiş mallara katılma (yasal rejim)

  2. Mal ayrılığı

  3. Paylaşmalı mal ayrılığı

  4. Mal ortaklığı

Eğer eşler noter huzurunda mal rejimi sözleşmesi yapmamışsa, yani özel olarak bir rejim seçmemişlerse, otomatik olarak edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir.


Hangi Mallar Paylaşılır, Hangileri Paylaşılmaz?

Mal paylaşımında en çok karıştırılan konulardan biri hangi malın edinilmiş, hangisinin kişisel mal olduğudur.

Edinilmiş Mallar (Paylaşılır):

  • Evlilik sürecinde çalışılarak elde edilen gelir

  • Maaş, prim, ikramiye

  • Evlilik sırasında alınan ev, araba

  • Şirket hissesi

  • Krediyle alınmış ve ödemesi evlilik süresince yapılmış mallar

  • Birikimler (vadeli hesaplar, altın, döviz)

  • Emeklilik tazminatı, kıdem-ihbar tazminatları (evlilik sürecine denk gelen kısım)

Kişisel Mallar (Paylaşılmaz):

  • Evlilik öncesi edinilen mallar

  • Miras ya da bağış yoluyla elde edilen malvarlığı

  • Kişisel kullanım eşyaları (giyim, kozmetik vs.)

  • Manevi tazminat alacakları

  • Mal rejimi sözleşmesi ile kişisel mal olarak kabul edilen unsurlar


Evlilik Öncesi Alınan Ev Paylaşıma Girer mi?

Bu sorunun cevabı sıkça merak edilir. Temel ilke şudur:

  • Ev, evlilik öncesi alınmışsa ve tapu sadece bir eşin adına kayıtlıysa, kişisel mal kabul edilir.
    Ancak:

  • Diğer eş, bu eve katkıda bulunmuşsa (örneğin borç ödemişse, tadilat yaptırmışsa), katkı payı alacağı doğar.

Dolayısıyla ev kişisel mal sayılabilir ama katkı varsa bu katkı talep edilebilir. Bu konu çoğu zaman dava konusu olur ve bilirkişi incelemesi gerektirir.


Mal Rejiminin Tasfiyesi Davası Nasıl Açılır?

Mal rejiminin tasfiyesi davası, boşanma kararının kesinleşmesinden sonra açılır. Boşanma davasıyla birlikte açılamaz. Uygulamada birçok kişi bu ayrımı bilmediği için mal paylaşımı talebini boşanma dilekçesine eklemeye çalışır. Ancak bu usule uygun değildir.

İzlenecek adımlar:

  1. Boşanma kararı kesinleştikten sonra (Yargıtay yolu kapandıysa)

  2. Mal rejiminin tasfiyesi davası açılır

  3. Yetkili mahkeme: Malın bulunduğu yer aile mahkemesidir

  4. Taraflar, malvarlıklarına ilişkin tüm belgeleri sunar

  5. Mahkeme, malların edinilmiş/kisisel olup olmadığını inceler

  6. Gerekirse bilirkişi, tapu ve banka kayıtları inceler


Mal Rejimi Davası Açmazsam Ne Olur?

Mal rejiminin tasfiyesi davası açma süresi, boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren 1 yıldır. Bu süre geçerse, talep zamanaşımına uğrar ve paylaşım hakkı kaybedilebilir. Bu nedenle, boşanma sonrası süreç yakından takip edilmeli ve uzman yardımı alınmalıdır.


İstanbul’da Mal Paylaşımı Davalarında Dikkat Edilmesi Gerekenler

  • Tapu kayıtlarında yapılan devirler dikkatle incelenmelidir.

  • Hileli işlemler (mal kaçırma) varsa “muris muvazaası” ya da “tapu iptali ve tescil davası” gerekebilir.

  • Ortak banka hesapları ve kredi kartı harcamaları incelenmelidir.

  • Delil tespiti için arşiv taraması, SGK dökümleri ve kredi kayıtları toplanmalıdır.

  • Şirket ortağı olan eşler için ticaret sicili kayıtları dikkatle değerlendirilmelidir.


Mal Kaçırma (Değer Aktarma) Durumunda Ne Yapılır?

Bazı eşler boşanma sürecine girildiğini fark ettiğinde malvarlığını üçüncü kişilere devrederek paylaşım dışı bırakmaya çalışır. Bu durumda:

  • “Tasarrufun iptali davası” açılarak, kötü niyetli devir işlemlerinin geçersizliği istenebilir.

  • Bu tür davalarda “iyi niyetli üçüncü kişi” kavramı önem kazanır.

  • Hak kaybı yaşamamak için işlemlerin zamanında tespiti çok önemlidir.


Mal Rejimi Davalarında Delil Olarak Kullanılabilecek Belgeler

  • Tapu kayıtları

  • Banka dekontları

  • Fatura ve sözleşmeler

  • Kredi ödeme planları

  • Noter belgeleri

  • SGK hizmet dökümleri

  • Tanık beyanları


Sonuç

Boşanma sonrası mal paylaşımı, tarafların ekonomik geleceğini doğrudan etkiler. Hangi malın edinilmiş, hangisinin kişisel olduğu, kim ne kadar katkı sağladı, mal kaçırma yapıldı mı gibi birçok konu, teknik hukuki değerlendirme gerektirir. Bu süreçte yanlış adımlar telafisi zor sonuçlar doğurabilir. Özellikle İstanbul gibi yüksek değerli malvarlıklarının söz konusu olduğu şehirlerde, mal rejiminin tasfiyesi mutlaka profesyonelce yürütülmelidir.

5. Velayet ve Çocukların Durumu: Haklar, Öncelikler, Uygulama

Boşanma sürecinin en hassas, en duygusal ve aynı zamanda en karmaşık hukuki alanlarından biri velayet meselesidir. Eşler kendi aralarındaki mal paylaşımı, nafaka ya da boşanmanın şekli gibi konularda uzlaşabilir; ancak konu çocukların geleceği olduğunda anlaşmazlıklar sıklıkla derinleşir. Türk Medeni Kanunu, çocuğun üstün yararını esas alarak velayetin kimde olacağına karar verilmesini öngörür. Bu süreçte anne ve baba hakları, çocuğun yaşı, psikolojik durumu, eğitim ve bakım ihtiyaçları titizlikle değerlendirilir.


Velayet Nedir?

Velayet, ergin olmayan çocuğun bakım, eğitim, temsil ve gözetim yükümlülüğünü ifade eder. Evlilik devam ettiği sürece velayet anne ve babaya müştereken aittir. Ancak boşanma ile birlikte mahkeme, çocuğun velayetini taraflardan birine bırakır. Velayet hakkı, hem hak hem de sorumluluktur.


Türk Medeni Kanunu’na Göre Velayet

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 336. maddesi gereği:

  • Evlilik birliği sona erdiğinde, mahkeme çocuğun velayetini anne veya babadan birine verir.

  • Ebeveynlerin rızası olsa bile hâkim, çocuğun üstün yararını esas alarak karar verir.

  • Velayet, tek tarafa verilir; birlikte velayet Türk hukukunda boşanma sonrası hâlen genel kural değildir (istisnai durumlar hariç).


Velayet Kimde Kalır? Belirleyici Kriterler Nelerdir?

Hakim velayet kararını verirken, tarafların beyanından çok, çocuğun psikolojik ve fiziksel gelişimi için hangi tarafın daha uygun olduğunu değerlendirir. Karar, şu kriterlere göre verilir:

  • Çocuğun yaşı

  • Çocuğun cinsiyeti (özellikle küçük yaşta hijyen ve bakım gerekçeleriyle anne önceliği)

  • Tarafların ekonomik durumu

  • Tarafların yaşam koşulları (ev, mahalle, güvenlik)

  • Eğitim ve sosyal gelişim olanakları

  • Çocuğun görüşü (özellikle 8 yaş üstü çocuklarda dikkate alınır)

  • Tarafların geçmişteki bakım ve ilgi düzeyi

  • Şiddet, alkol, bağımlılık gibi olumsuz faktörler

Hakim bu değerlendirmeyi yaparken gerekirse pedagog, sosyal hizmet uzmanı ve psikologlardan oluşan bir heyetten sosyal inceleme raporu ister.


Anneye Velayet Önceliği Var mı?

Uygulamada küçük yaştaki çocukların velayeti sıklıkla anneye verilse de bu durum kesin bir kural değildir. Özellikle:

  • Annenin çocuğa yeterince ilgi göstermemesi

  • Ahlaki zafiyetler (örneğin çocuğu ihmale yol açabilecek yaşam tarzı)

  • Ekonomik yetersizlikler

  • Psikolojik rahatsızlıklar

gibi durumlarda velayet babaya verilebilir. Hâkim tamamen çocuğun üstün yararını dikkate alır. Örneğin, İstanbul’da son yıllarda bazı velayet davalarında küçük çocukların babaya verildiği örnekler mevcuttur.


Çocuğun Görüşü Dikkate Alınır mı?

Evet. Türk hukuk sisteminde 8 yaş ve üzerindeki çocukların görüşü, pedagojik destekle birlikte alınır ve karara etki eder. Ancak bu görüş bağlayıcı değil, destekleyici niteliktedir.

  • Çocuk, baskı altında mı söylüyor?

  • Taraflardan birine yönlendirilmiş mi?

  • Görüş, gerçek istek mi yoksa anlık tepki mi?

Bu gibi unsurlar dikkate alınarak değerlendirme yapılır.


Ortak Velayet Mümkün mü?

Türk hukuk sisteminde, boşanma sonrası ortak velayet hâlen genel kabul gören bir uygulama değildir. Ancak Yargıtay’ın bazı kararları ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi yorumları doğrultusunda, tarafların rızası varsa ve çocuk lehine ise ortak velayet kararı verilebildiği örnekler mevcuttur. Bu durum daha çok özel durumlar için geçerlidir ve genellikle uzman avukat desteğiyle yürütülmelidir.


Velayet Kararı Değiştirilebilir mi?

Evet. Velayet kararı kesin olmakla birlikte, şartlar değiştiğinde dava açılarak değiştirilebilir.
Örneğin:

  • Çocuğun ihtiyaçlarının karşılanamaması

  • Velayet sahibi ebeveynin başka biriyle evlenmesi ve çocuğun zarar görmesi

  • Şiddet, ihmal, psikolojik baskı

  • Çocuğun yaşının büyümesi ve tercihini ciddi şekilde belirtmesi

Bu gibi nedenlerle velayetin değiştirilmesi talep edilebilir. Dava, velayet değiştirme davası olarak aile mahkemesinde açılır.


Kişisel Görüşme (İlişki Kurma) Hakkı

Velayet kendisine verilmeyen eşin, çocukla düzenli olarak görüşme hakkı vardır. Bu hak, mahkeme kararıyla güvence altına alınır ve şu şekilde belirlenir:

  • Görüşme gün ve saatleri

  • Bayram ve tatil programları

  • Uzun mesafe durumunda transfer ve iletişim düzeni

Eğer görüşme hakkı engellenirse, icra müdürlüğü aracılığıyla çocuk teslimi sağlanabilir. Bu durum, hem çocuk hem de ebeveyn açısından oldukça travmatik olabileceğinden mahkeme kararına saygı gösterilmesi büyük önem taşır.


Çocukla Yurt Dışına Çıkış ve Eğitim Kararları

Velayet hakkı, çocuğun her şeyine karar verme hakkı değildir. Özellikle:

  • Pasaport çıkartılması

  • Yurt dışına çıkış

  • Önemli okul değişiklikleri

  • Ameliyat gibi sağlık işlemleri

gibi kararlar, velayeti olmayan ebeveynin de onayıyla alınmalıdır. Aksi halde, velayet hakkını kötüye kullanma iddiasıyla dava açılabilir.


İstanbul’da Velayet Uyuşmazlıklarında Gözlemler

İstanbul gibi büyük şehirlerde, velayet davalarında:

  • Taraflar arasında ciddi maddi dengesizlikler olduğu görülmektedir.

  • Tarafların biri şehir dışına taşınmak isteyerek velayet düzenini bozabilmektedir.

  • Eğitim, sağlık, sosyal çevre gibi kriterler daha yoğun şekilde tartışılmaktadır.

  • Psikolojik değerlendirme ve sosyal inceleme raporları daha sık başvurulan araçlar haline gelmiştir.


Sonuç

Velayet davaları, sadece yasal prosedürle değil, aynı zamanda insan psikolojisi ve çocuk gelişimiyle doğrudan bağlantılıdır. Bu nedenle velayet kararları sadece “kim daha zengin, kim daha iyi bir işte çalışıyor” gibi kriterlere göre değil, çocuğun fiziksel, ruhsal, duygusal gelişimi gözetilerek verilir. Uygulamada ise her somut olay, kendi özel koşulları çerçevesinde değerlendirilir. Hak kaybı yaşamamak, çocuğun yüksek yararını korumak ve duygusal süreci en az zararla atlatmak için profesyonel destekle ilerlemek büyük önem taşır.

6. Kadın ve Erkek Açısından Hakların Korunması

Boşanma süreci, sadece evlilik birliğinin sona erdirilmesi değil, aynı zamanda bireylerin hukuki, ekonomik ve kişisel haklarının yeniden yapılandırılması anlamına gelir. Bu süreçte hem kadın hem de erkek açısından korunması gereken çok sayıda hak vardır. Ancak toplumda yaygın kanıların aksine, boşanma davaları yalnızca kadınların değil, erkeklerin de hak kaybı yaşayabildiği bir alandır. Türk hukuk sistemi cinsiyet ayrımı yapmaksızın, her iki tarafın haklarını eşit şekilde korumayı amaçlamaktadır. Elbette uygulamada tarafların sosyal, ekonomik ve psikolojik durumları bu sürecin nasıl ilerleyeceğini doğrudan etkileyebilir.


Eşitlik İlkesi ve Cinsiyetten Bağımsız Haklar

Anayasa’nın 10. maddesi uyarınca herkes kanun önünde eşittir. Türk Medeni Kanunu da aynı şekilde, boşanma sürecinde kadın ve erkek arasında hiçbir fark gözetmeden hüküm tesis eder. Velayet, nafaka, mal paylaşımı, tazminat gibi konular cinsiyet değil, dava dosyasındaki deliller, kusur oranı ve mevcut ihtiyaçlar üzerinden değerlendirilir.

Ancak bu eşitlik ilkesi uygulamada her zaman mutlak biçimde yaşanamayabilir. Bu nedenle bireylerin hukuki süreçte bilgi sahibi olması ve gerektiğinde profesyonel destek alması, hakların etkin biçimde korunmasını sağlar.


Kadın Açısından Korunması Gereken Haklar

Kadınların boşanma sürecinde karşılaştığı sorunlar çoğu zaman ekonomik ve sosyal kırılganlıklarla birleştiğinden, belirli bazı koruyucu hükümler öne çıkar:

1. Yoksulluk Nafakası Hakkı

Boşanma sonrası yoksulluğa düşecek olan ve kusuru daha ağır olmayan kadın, yoksulluk nafakası talep edebilir. Süresiz olarak bağlanabilir. Ancak tarafların gelirleri, kusur durumu ve evlilik süresine göre belirlenir.

2. Kadına Yönelik Şiddet ve Tedbir Talepleri

Şiddet, baskı, tehdit gibi durumlar söz konusuysa, 6284 sayılı Ailenin Korunması Kanunu kapsamında koruma tedbirleri talep edilebilir:

  • Evin geçici olarak terk ettirilmesi

  • Yaklaşmama kararı

  • Telefonla rahatsız etmenin engellenmesi
    Bu tedbirler mahkeme kararıyla hızlı şekilde alınabilir.

3. Mal Rejimi Hakkı

Evlilik süresince edinilen mallar üzerinde eşit hak talebi vardır. Kadınların sıklıkla mağdur olduğu konu, malların erkek eşin adına kayıtlı olması nedeniyle kendilerini hak sahibi zannetmemeleridir. Oysa eşin adına kayıtlı ev, araba ya da birikimler evlilik içinde edinilmişse, kadının da katılma alacağı doğar.

4. Manevi Tazminat Hakkı

Eşin sadakatsizliği, şiddet uygulaması ya da hakaret gibi kişilik haklarına saldırı durumlarında kadın manevi tazminat talep edebilir. Bu hak, kusur temelli değerlendirilir.


Erkek Açısından Korunması Gereken Haklar

Toplumda yaygın bir inanışa göre boşanma sürecinde erkekler hep güçlü taraftır. Ancak gerçekte, özellikle çocuk velayeti, nafaka yükümlülüğü, mal rejimi gibi konularda ciddi hak kayıpları yaşayan erkekler de vardır.

1. Velayet Hakkı

Velayetin genellikle anneye verilmesi, erkeklerin mağduriyet yaşadığı bir alan olarak öne çıkar. Ancak kanuni olarak baba da velayet hakkı için eşit şekilde başvuru yapabilir. Baba, çocuğun üstün yararı gereği daha uygun koşullar sunuyorsa, mahkeme velayeti babaya verebilir.

2. İştirak Nafakasının Adil Şekilde Belirlenmesi

Çocuğun bakım masraflarını karşılamak için verilen iştirak nafakası, yalnızca erkeğin yükümlülüğü değildir. Ancak uygulamada çoğunlukla baba tarafından ödenmektedir. Mahkeme, babanın gelirine oranla hakkaniyetli bir nafaka belirlemelidir. Aksi halde yük orantısız biçimde ağır olabilir.

3. Mal Rejimi Tasfiyesinde Emeğin Korunması

Eşlerin tüm birikim ve mülkleri çoğu zaman erkeğin çalışmasıyla elde edilse de evlilik birliği içinde kazanıldığı için paylaştırılır. Bu noktada erkek eşin, katkı oranını ve malvarlığının edinilme biçimini ispatlaması hak kaybını önleyecektir.

4. Manevi Tazminat Talebi

Boşanma sürecinde yalnızca kadın değil, erkek de kişilik haklarının zedelenmesi durumunda manevi tazminat isteyebilir. Örneğin iftira, sosyal medyada küçük düşürme, aldatma gibi eylemler buna neden olabilir.


Hakların Korunmasında Ortak İlkeler

Kadın veya erkek fark etmeksizin, boşanma sürecinde tüm bireylerin dikkat etmesi gereken bazı temel ilkeler vardır:

  • Delil Toplama: İddia edilen her şeyin somut belgelere veya tanık beyanlarına dayanması gerekir.

  • Süreç Takibi: Mahkeme süreleri kaçırılırsa telafisi zor zararlar doğabilir.

  • Usule Uygunluk: Dilekçelerin, taleplerin, itirazların hukuki usule uygun şekilde yapılması gerekir.

  • Uzlaşma İmkanı: Tarafların mahkemeye gitmeden önce arabuluculuk ya da protokol yoluyla uzlaşması hem ekonomik hem de psikolojik açıdan daha sağlıklıdır.

  • Profesyonel Destek: Hak kaybı yaşamamak için sürecin bir avukatla yürütülmesi önerilir.


İstanbul’da Hak Koruma Süreci

İstanbul gibi nüfusu yoğun ve sosyoekonomik yapısı çeşitlilik gösteren şehirlerde, boşanma sürecinde bireylerin haklarını korumak daha karmaşık hale gelebilir. Mahkemelerin iş yükü, delillerin toplanması sürecindeki zorluklar ve taraflar arasında dengesiz güç ilişkileri süreci zorlaştırabilir. Bu nedenle İstanbul’da boşanma sürecine giren bireylerin süreci titizlikle yönetmesi, gerekiyorsa sosyal hizmet uzmanlarından, psikologlardan veya kadın danışma merkezlerinden destek alması önerilir.


Sonuç

Boşanma süreci sadece duygusal değil, aynı zamanda derinlemesine bir hukuki mücadeledir. Kadın ve erkek fark etmeksizin, her bireyin boşanma sırasında sahip olduğu hakları tam olarak bilmesi, bu hakları usulüne uygun şekilde talep etmesi ve süreci yasal sınırlar içinde yönetmesi gerekir. Aksi halde telafisi zor maddi ve manevi kayıplar yaşanabilir. Kanunlar herkese eşit haklar tanımaktadır; önemli olan bu hakların nasıl ve ne zaman kullanılacağını bilmektir.

7. İstanbul’da Boşanma Avukatı Ararken Nelere Dikkat Edilmeli?

Boşanma, kişisel bir karar olmakla birlikte, önemli hukuki sonuçlar doğuran teknik bir süreçtir. Velayet, nafaka, mal rejimi, manevi tazminat gibi hakların korunması açısından, sürecin doğru yönetilmesi büyük önem taşır. Bu noktada doğru bir avukatı seçmek, yalnızca dava dosyasının takibi açısından değil, hak kaybı yaşanmaması açısından da belirleyicidir.

İstanbul gibi nüfusu ve dava yoğunluğu yüksek bir şehirde, aile hukuku alanında çalışan çok sayıda avukat bulunmaktadır. Ancak bu çeşitlilik içinde doğru tercihi yapabilmek için bazı temel kriterlere dikkat edilmelidir.


Uzmanlık Alanı ve Aile Hukuku Tecrübesi

Her avukat, teorik olarak boşanma davası alabilir; ancak bu, her avukatın aile hukukunda deneyimli olduğu anlamına gelmez. Boşanma süreci, birçok farklı hukuki başlığın bir araya geldiği, teknik detayları fazla bir alandır. Bu nedenle, tercih edilecek avukatın özellikle aile hukuku alanında aktif çalışıyor olması önemlidir. Velayet değerlendirmeleri, katkı payı alacakları, tedbir nafakası gibi konular, ancak bu alana hâkim bir hukukçu tarafından etkili şekilde yönetilebilir.


İstanbul’daki Yargı Pratiğine Aşinalık

Boşanma davalarının görüldüğü İstanbul Anadolu ve İstanbul Çağlayan Adliyeleri, ülke genelinde en yoğun dosya yüküne sahip adliyelerdendir. Bu nedenle, İstanbul'da çalışan bir boşanma avukatının yalnızca hukuki bilgiye değil, aynı zamanda yerel yargı uygulamalarına hâkim olması beklenir. Süreçlerin ne kadar sürdüğü, hangi mahkemelerde nasıl işlediği gibi detaylar, deneyimle öğrenilen pratik bilgilerdir.

Örneğin, Avukat İnanç Eker, İstanbul’da boşanma ve aile hukuku alanında çalışan avukatlardan biridir ve yürüttüğü davalarda, özellikle dava stratejisi ve sürece zamanında müdahale gibi konularda sistematik bir yaklaşım benimser. Bu tarz deneyimler, dava sürecini daha öngörülebilir ve etkili hale getirir.


Ulaşılabilirlik ve Duruşma Takibi

Boşanma davaları, bazen uzun sürebilen duruşmalı süreçlerdir. Bu nedenle avukatın dava dosyasını takip edebilirliği ve müvekkiliyle olan iletişimi hayati önem taşır.

  • Avukatın zamanında bilgi vermesi,

  • Duruşmalara eksiksiz katılması,

  • Süreç boyunca net ve dürüst bilgilendirme yapması,
    en temel beklentiler arasında yer almalıdır.

Avukatın yalnızca hukuki yönü değil, iletişim becerisi ve ulaşılabilirliği de karar verirken dikkate alınmalıdır.


Hukuki Bilgilendirme ve Süreç Şeffaflığı

İyi bir boşanma avukatı, sürecin başında tüm hukuki hakları açıkça ortaya koymalı, dava sürecinde yaşanabilecek riskleri önceden açıklamalıdır. Özellikle mal rejimi tasfiyesi, nafaka türleri ve velayet ile ilgili talepler konusunda detaylı bilgilendirme yapılması gerekir.

Avukat İnanç Eker, İstanbul’da yürüttüğü aile hukuku dosyalarında, her somut olayın dinamiklerine göre strateji geliştirmeye öncelik verir. Bu yaklaşım, dava sürecinde hem zaman hem de psikolojik yük açısından danışanlar için olumlu sonuçlar doğurabilir.


Referans Araştırması ve Etik Kurallar

Avukat seçimi sırasında, geçmiş davalara ilişkin başarı oranı ya da dosya örnekleri genellikle kamuya açık değildir. Bunun yerine, avukat hakkında genel bir izlenim edinmek isteyen bireyler:

  • Baro kaydını kontrol edebilir,

  • Ulaşılan kaynaklardan önceki danışan deneyimlerini değerlendirebilir,

  • Arama motorlarında “İstanbul boşanma avukatı”, “Kadıköy boşanma avukatı tavsiye”, “Avukat İnanç Eker” gibi aramalar üzerinden genel bilgi taraması yapabilir.

Buradaki amaç, kişisel tercihlere ve ihtiyaçlara uygun, dürüst ve şeffaf çalışan bir avukata ulaşmaktır. Ancak unutulmamalıdır ki, avukatlık mesleği reklam faaliyetlerine kapalıdır ve nihai karar her zaman bireysel ihtiyaçlara göre verilmelidir.


İstanbul’da Sık Karşılaşılan Boşanma Davası Hataları

İstanbul gibi yüksek nüfuslu ve sosyal çeşitliliği fazla olan bir şehirde, boşanma davalarında yapılan bazı yaygın hatalar, davanın uzamasına veya istenmeyen sonuçlara yol açabilir. Özellikle avukat seçimi sürecinde ya da dava stratejisi belirlenmeden önce yapılan eksiklikler, sürecin sağlıklı ilerlemesini engelleyebilir.

1. Delil Sunumunu Geç Yapmak veya Hiç Sunmamak

Aldatma, şiddet, ekonomik baskı gibi iddialar, somut delillerle desteklenmediğinde mahkeme tarafından dikkate alınmaz. İstanbul’da birçok davada “sözlü anlatım yeterlidir” yanılgısıyla delil sunulmadığı görülür.

2. Tedbir Taleplerini Geciktirmek

Dava süreci boyunca talep edilebilecek geçici velayet, tedbir nafakası veya koruma kararı gibi önlemler, genellikle dava dilekçesinde gecikmeli sunulmakta; bu da ciddi mağduriyetlere yol açmaktadır.

3. Yetkisiz Mahkemeye Başvurmak

İstanbul’daki yetki karmaşası nedeniyle yanlış mahkemeye açılan boşanma davaları, dosyanın başka mahkemeye gönderilmesine ya da reddine yol açabilmektedir. Yetkili mahkemenin doğru belirlenmesi kritik önemdedir.

4. Mal Rejimi Taleplerini Yanlış Zamanda İleri Sürmek

Boşanma davası ile birlikte mal paylaşımı talep edilemez. Bu talepler, boşanma kesinleştikten sonra ayrı bir dava ile ileri sürülmelidir. İstanbul’da bu konuda yapılan usul hataları, mal rejimi haklarının kaybına neden olabilmektedir.

5. Duygusal Tepkilerle Avukat Değiştirmek

Davaya ilişkin sabırsızlık veya duygusal kırılmalar, acele avukat değişikliklerine neden olmakta, bu da dosyanın takibini ve sonuç almayı zorlaştırmaktadır.


Sonuç

İstanbul’da boşanma avukatı ararken önemli olan, yalnızca teknik bilgisi yüksek bir avukat değil; aynı zamanda iletişimi güçlü, etik kurallara bağlı ve müvekkilinin dosyasına stratejik bir yaklaşımla bakan bir hukukçu ile çalışmaktır. Her dava özeldir; dolayısıyla doğru avukatı seçmek, dosyanın tüm özelliklerini değerlendirecek şekilde dikkatle yapılmalıdır.

 

8. Sıkça Sorulan Sorular: “En İyi Boşanma Avukatı Kimdir?” Sorusunun Cevabı Var mı?

Boşanma süreciyle karşı karşıya kalan birçok kişi için ilk adım, güvenebileceği bir avukata ulaşmak olur. Bu nedenle internet üzerinden yapılan en yaygın aramalardan biri de “İstanbul’da en iyi boşanma avukatı kimdir?” şeklindedir. Ancak bu soru göründüğünden daha karmaşık bir anlam içerir. “En iyi” tanımı nesnel bir ölçüme dayanmadığı gibi, hukuki hizmetlerde de genellenebilir bir değerlendirme kriteri değildir.

Bu bölümde, bu tür aramaların ne anlama geldiğini, hangi yanılgılara yol açabileceğini ve boşanma sürecinde avukat seçerken nelere dikkat edilmesi gerektiğini açıklıyoruz.


“En İyi Avukat” Tanımı Hukuken Ne Anlama Gelir?

Türk hukuk sisteminde bir avukatı “en iyi” olarak tanımlamak mümkün değildir. Her dava kendi somut koşullarına göre değerlendirilir ve avukatın performansı da dosyanın içeriğine, yargılamanın seyrine ve hukuki dayanaklara göre değişkenlik gösterir.
Avukatlık mesleği; uzmanlık, tecrübe, etik kurallara bağlılık ve etkili temsil kabiliyeti gibi kriterlerle değerlendirilebilir. Ancak bu kriterlerin hiçbiri tek başına bir avukatı “en iyi” yapan unsur değildir.

Ayrıca, Türkiye Barolar Birliği Reklam Yasağı Yönetmeliği gereğince avukatların, kendilerini veya verdikleri hizmeti “en iyi, başarılı, garantili” gibi ifadelerle tanıtmaları açıkça yasaktır. Bu tür söylemler, meslek etiğine aykırı olduğu gibi müvekkillerde yanıltıcı beklentiler doğurabilir.


Arama Alışkanlıkları: Neden Bu Soru Bu Kadar Sık Soruluyor?

Google verilerine göre İstanbul’da boşanma süreciyle ilgili yapılan en yaygın sorgular şunlardır:

  • İstanbul’da en iyi boşanma avukatı

  • Boşanma avukatı tavsiye

  • Kadıköy boşanma davası avukatı

  • Güvenilir boşanma avukatı nasıl bulunur

Bu sorgular, kişilerin aslında en iyiyi değil, kendilerine en uygun, deneyimli ve süreci doğru yönetecek bir hukukçu aradığını gösterir. Buradaki asıl ihtiyaç, davayı güven içinde emanet edebileceği, ulaşılabilir, dürüst ve süreci şeffaf yürütebilecek bir profesyoneldir.


“En İyi” Yerine Ne Sormalıyız?

“En iyi boşanma avukatı kimdir?” sorusu yerine şu sorular çok daha işlevseldir:

  • Hangi avukat aile hukuku alanında tecrübeli?

  • Bu dosya özelinde beni kim en iyi temsil edebilir?

  • İstanbul’daki hangi hukukçular bu alanda düzenli olarak çalışıyor?

  • Süreci açıklayıcı ve planlı şekilde yürütecek bir temsilciye nasıl ulaşırım?

Bu yaklaşım, hukuki süreci daha sağlıklı değerlendirmenizi ve gerçekçi beklentiler oluşturmanızı sağlar.


Avukat Seçerken Nelere Dikkat Edilmeli?

Bir boşanma davasında avukat seçimi yapılırken şu temel noktalara dikkat edilmelidir:

  • Aile hukuku tecrübesi: Velayet, nafaka, mal paylaşımı gibi konularda daha önce aktif olarak çalışmış olmak.

  • Baro kaydı ve mesleki sicil: İlgili baroya kayıtlı ve aktif olarak çalışan bir avukat olmalı.

  • İletişim ve ulaşılabilirlik: Avukat, süreci şeffaf şekilde açıklamalı ve danışanıyla sağlıklı bir iletişim kurmalıdır.

  • Dava stratejisi: Her dava farklıdır. Avukatın, dosyanın özelliğine göre uygun strateji belirlemesi gerekir.

  • Etik yaklaşım: Dosya hakkında gerçek dışı vaatlerde bulunmamalı, süreci riskleriyle birlikte değerlendirmelidir.

Bu temel ölçütler, “en iyi” değil ama “uygun ve güvenilir” bir avukatla çalışmanızı sağlar.


Sonuç: “En İyi” Tanımı Kişiseldir, Hukuki Süreç Nesneldir

Hukukta “en iyi” gibi sübjektif tanımlar yerine, süreci etkili yöneten, etik çalışan ve müvekkilini doğru bilgilendiren avukatlarla yürütülen dava süreçleri daha verimli sonuçlar doğurur. Boşanma gibi hem duygusal hem de hukuki boyutu ağır olan bir süreçte, doğru temsilcinin kim olduğunu belirlemek kişisel beklentilere, dosyanın özelliklerine ve güven ilişkisine dayanır.

Unutulmamalıdır ki, başarılı sonuç, sadece avukata değil; aynı zamanda müvekkilin iş birliği, dava stratejisi ve somut delillere de bağlıdır. Bu nedenle en doğru yaklaşım, kişisel ihtiyaçlara uygun, süreci gerçekçi ve profesyonel şekilde yürütebilecek bir hukukçuyla ilerlemektir.

Av. İnanç Eker Hukuk Bürosu ile İletişime Geçin

İstanbul’da aile hukuku, boşanma, velayet, nafaka ve mal rejimi konularında hukuki destek almak isteyen kişiler, Av. İnanç Eker Hukuk Bürosu ile doğrudan iletişime geçebilir. Tüm başvurular gizlilik esasına uygun şekilde değerlendirilmekte olup, danışmanlık ve dava hizmetleri yalnızca randevu sistemiyle sunulmaktadır.

Adres: Teknik Yapı Concord, Dumlupınar Mah., Yumurtacı Abdi Bey Cd., Sitesi 2. Etap, C Blok, Kat: 19, Daire: 178, 34720 Kadıköy / İstanbul
Telefon: (0216) 514 74 04 – Tıkla ve Ara
WhatsApp: 0532 245 74 66 – Buradan Yazın
E-posta: info@inanceker.av.trE-posta Gönder
Web Sitesi: www.inanceker.av.tr

Av. İnanç Eker Hukuk Bürosu, İstanbul Kadıköy’de faaliyet göstermekte olup, aile hukuku alanındaki tecrübesi ve disiplinli dava yaklaşımı ile sürecin her aşamasında müvekkillerine destek sağlamaktadır.

Avukat İnanç Eker gibi aile hukuku alanında çalışan ve İstanbul yargı pratiğine hâkim avukatlar, bu süreci daha öngörülebilir ve hak temelli bir şekilde yönetmenize yardımcı olabilir.

Merhaba. Telefon Yardım Hattımıza Hoşgeldiniz. Nasıl yardımcı olabiliriz?
Merhaba. Bize haritadan kolayca ulaşabilirsiniz.