Sözleşmelerin Geçerlilik Şartları ve Hukuki Sonuçları
Giriş: Sözleşmeler Hukukunun İşlevi, Kaynakları ve Pratik Önemi
Günümüzde ister bireysel ister ticari yaşamda olsun, iki kişinin el sıkışmasından küresel bir birleşme ve devralma (M&A) işleminin kapanışına kadar her adımda “sözleşme” kavramı karşımıza çıkar. Sözleşme; iki veya daha fazla tarafın, uyuşan irade beyanlarıyla bir hukuki sonuç doğurmak istemeleri ve bu doğrultuda karşılıklı hak–yükümlülük üstlenmeleriyle kurulan bir hukuki işlemdir. Türk hukukunda sözleşmelerin genel hükümleri esas olarak Türk Borçlar Kanunu’nda (TBK) düzenlenir; ayrıca Türk Medeni Kanunu, Türk Ticaret Kanunu (TTK), Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK), Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu, İş Kanunu, Noterlik Kanunu, Kat Mülkiyeti Kanunu, Tapu Kanunu gibi özel kanunlar, çeşitli sözleşme türleri bakımından tamamlayıcı yahut emredici hükümler içerir. Sözleşmeler hukukunun işlevi sadece tarafların iradelerini yazıya dökmek değildir; esasında belirsizliği azaltmak, öngörülebilirliği artırmak ve riskleri dağıtmak gibi iktisadi ve hukuki hedefleri aynı anda gerçekleştirmektir.
Bir sözleşmenin gerçekten “iş görür” olması, ondan beklenen işlevleri kusursuzca yerine getirmesine bağlıdır. Bu da ancak metnin hukuka uygun ve teknik açıdan doğru kurulmasıyla, taraf iradelerinin açık ve çelişkisiz şekilde ifade edilmesiyle, türüne uygun şekil şartlarına uyulmasıyla ve kamusal–emredici normlara aykırılık taşımamasıyla mümkündür. Aksi halde sözleşme ya baştan hükümsüz olur ya da belirli koşullarda iptal riski taşır; kimi zaman da içerdiği belirsizlikler nedeniyle yoğun yorum ve ispat sorunları doğurur. Aşağıda, sözleşmenin geçerlilik şartlarını sistematik biçimde inceleyerek, geçersizlik türlerini ve bunların sonuçlarını uygulama perspektifinden ele alacağız; ayrıca ispat, yorum ve uyuşmazlık çözümü başlıklarıyla sözleşmelerin “yaşarken” karşılaştığı en kritik hukuki eşikleri ortaya koyacağız.
1. Sözleşmenin Kurulması ve Geçerlilik İçin Ön Şartlar: Ehliyet, İrade, Konu, Sebep
TBK m. 1’e göre sözleşmeler, tarafların karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarıyla kurulur. Bu kurucu unsurların hukuk düzeni tarafından tanınması için birtakım “geçerlilik şartları” aranır. Klasik sınıflandırmayla temel şartlar; (i) tarafların fiil ehliyeti, (ii) irade beyanlarının sakatlıktan ari olması, (iii) sözleşmenin konusunun mümkün ve hukuka uygun olması, (iv) şekle tabi sözleşmelerde öngörülen şekle uyulmasıdır. Bu dört sütundan herhangi birindeki eksiklik, çoğu kez sözleşmenin hükümsüzlüğüne (yokluk, butlan, iptal edilebilirlik) veya kısmi geçersizliğe yol açar.
1.1. Fiil Ehliyeti
Fiil ehliyeti; ayırt etme gücüne sahip olmak, ergin olmak (kural olarak 18 yaş) ve kısıtlı olmamak şeklinde üç unsurdan oluşur. Ayırt etme gücü bulunmayan kişinin yaptığı işlemler kural olarak hükümsüzdür. Ergin olmayanlar ve kısıtlılar açısından ise kanuni temsilci izni/oluru gereklidir. Uygulamada özellikle genç girişimcilerle yapılan hisse devirleri, marka lisansları ve e-ticaret projelerinde ehliyet denetimi ihmal edilebilmektedir; bu durum ileride geçersizlik iddialarına ve sorumluluk tartışmalarına kapı aralar. Kurumsal sözleşmelerde ayrıca temsil ve yetki kontrolü (imza sirküleri, yönetim kurulu/ortaklar kurulu kararları, temsil ve ilzam hükümleri) fiil ehliyeti kadar kritiktir; zira yetkisiz temsil, sözleşmenin tarafı şirket açısından bağlayıcılık doğurmayabilir.
1.2. İrade Beyanının Sakatlıktan Ari Olması
İrade sakatlıkları TBK’da hata (yanılma), hile (aldatma) ve korkutma (ikrah) olarak düzenlenir. Hata, sözleşme esası hakkında yanılma veya karşı tarafın kimliğinde yanılma gibi hallerde önem kazanır; hile, karşı tarafın irade oluşturma sürecini kasten hatalı veriyle yönlendirmesidir; korkutma ise ağır ve derhal gerçekleşebilecek bir tehlike tehdidiyle tarafı sözleşme yapmaya zorlamaktır. Bu hallerde sakat iradeyle kurulan sözleşme “iptal edilebilir”; iptal hakkı süreye bağlanmıştır ve dürüstlük kuralına aykırı gecikmeler de hak düşürücü etkiler doğurabilir. Uygulamada “yanıltıcı satış sunumları”, “eksik ifşa”, “bilgi asimetrisi” ve “gizli kusur” iddiaları sıklıkla hile ve hata başlığı altında tartışılır. Özellikle teknoloji tedarik sözleşmelerinde performans vaatleri, test– kabul prosedürleri ve SLA’lar (service level agreement) açık yazılmadıkça, irade sakatlığına dayalı iptal/ tazminat riskleri doğar.
1.3. Konunun Mümkün, Belirli ve Hukuka Uygun Olması
Sözleşmenin konusu imkânsız olmamalıdır; başlangıçtaki objektif imkânsızlık, çoğu kez butlan sonucunu doğurur. Konunun belirli veya belirlenebilir olması da geçerlilik için şarttır; belirsiz fiyat oluşum mekanizmaları (örneğin “piyasaya göre sonra konuşuruz” gibi muğlak formüller) uygulamada uyuşmazlıkları tetikler. En önemlisi, konu hukuk düzenine, ahlaka ve kamu düzenine aykırı olamaz. Rüşvet, uyuşturucu, yasa dışı bahis gibi “konusu yasa dışı” işlemler kesin hükümsüzdür; bunun yanında rekabet yasağı, kişilik haklarının korunması ve ticari sırların korunması gibi alanlarda ölçüsüzlük–aşırılık içeren hükümler de butlan veya kısmi geçersizlik tartışmalarına neden olabilir.
1.4. Sebebin (Mâkûl Hukuki Amaç) Meşruluğu
Klasik öğretide “sebep (causa)” kavramı tartışmalı olmakla birlikte, Türk hukukunda sözleşmenin altında yatan hukuki amacın meşru olması aranır. Görünürde satış sözleşmesi yapılıp gerçekte bağış amaçlanmışsa ve bu durum emredici hükümlerin dolanılması için kurgulanmışsa, işlemin muvazaalı olduğu ileri sürülebilir. Muvazaa, şekle bağlı sözleşmelerde sıklıkla gündeme gelir (örneğin taşınmaz devirlerinde bağışın satış gibi gösterilmesi).
2. Şekil Serbestisi, Emredici Şekil Şartları ve İspat İlişkisi
TBK’nın genel prensibi şekil serbestisidir: Kanunda aksine bir hüküm yoksa sözleşmeler herhangi bir şekle bağlı olmadan kurulabilir. Bununla birlikte bazı sözleşme türleri geçerlilik açısından belirli bir şekle bağlanmıştır. “Geçerlilik şartı” olan şekle uyulmazsa sözleşme baştan hükümsüzdür (butlan). Bunun yanında, bazı sözleşmelerde yazılı şekil ispat kolaylığı için öngörülmüş olabilir; bu hallerde yazılı şekle uyulmaması sözleşmeyi geçersiz kılmaz, ancak ispatı zorlaştırır.
2.1. Resmî Şekle veya Yazılı Şekle Tabi Örnekler
- Taşınmaz satış sözleşmeleri: Resmî şekilde (tapuda) yapılır ve tescille hüküm doğurur. Noterde düzenleme şeklinde satış vaadi mümkündür; asıl devir tapuda gerçekleşir.
- Kefalet sözleşmesi: Yazılı şekil, kefalet tutarının ve tarihinin kefil tarafından el yazısıyla yazılması gibi sıkı şartlara tabidir; eş rızası da aranabilir. Şekle uyulmaması, kefaletin geçersizliği sonucunu doğurur.
- Kat karşılığı inşaat sözleşmesi: Uygulamada arsa payı devrini içeren karma nitelikte olup çoğu kez resmî şekil tartışmalarına konu olur; devrin niteliğine göre tapu–noter süreçleri kritik önemdedir.
- Vakıf–dernek bağış taahhütleri, miras sözleşmeleri, evlat edinme vb.: Özel kanunlarda resmî şekil öngörülen işlemler.
2.2. Elektronik İmza, Güvenli İmza ve E-ortam Sözleşmeleri
Elektronik imza kanunu çerçevesinde güvenli elektronik imza, el ile atılan imza ile aynı hukuki sonucu doğurur. Bu nedenle yazılı şekil aranan pek çok sözleşme, güvenli e-imza ile imzalanabilir. Ancak resmî şekle tabi işlemler (taşınmaz satışı gibi) açısından, e-imza yeterli değildir; özel usuller uygulanır. Uygulamada PDF üzerine çiziktirilmiş “ıslak imza görseli” veya “onay kutusu tıklaması” yazılı şekil sayılmaz; elektronik sözleşme akışlarının log’ları, zaman damgaları, IP kayıtları ve elektronik sertifikalarla birlikte kurgulanması ispat güvenliği sağlar.
2.3. Şeklin İspat Yönünden Sonuçları
Şekil şartı bulunmayan sözleşmelerde dahi, ispat kuralları yazılı delilin önemini artırır. Ticari işlerde delil serbestisi geniş olmakla beraber, tüketici–tacir ilişkilerinde tüketici lehine yorum ve ispat kolaylıkları devreye girer. “Sözleşme yok, WhatsApp var” yaklaşımı çoğu zaman yetersiz kalır; mesajlaşmaların sözleşme kurulduğunu değil, görüşmelerin yürütüldüğünü gösterdiği haller enderdir. Bu nedenle teklif–kabul akışını, ek protokoller ve ekler (appendix) ile yönetmek; değişiklik–feragat–geçersiz sayılma gibi haller için yazılı şekil şartı koymak tavsiye edilir.
3. İrade Sakatlıkları: Hata, Hile, Korkutma ve Aşırı Yararlanma
İrade sakatlıkları, sözleşmenin kurulması sırasında taraf iradesinin özgürce oluşumunu bozan nedenlerdir ve iptal edilebilirlik rejimi altında değerlendirilir. Süreler ve ispat yükleri uygulamada belirleyicidir.
3.1. Hata (Yanılma)
Esaslı hata; sözleşmenin niteliğinde, konusunda, karşı tarafın kimliğinde veya irade beyanının içeriğinin belirleyici unsurlarında gerçekleşebilir. Örneğin sanayi tipi bir makinenin belirli kapasite değerine sahip olduğu varsayımı temelde yanlışsa, alıcının beyanı hataya dayanır. Ancak her hata iptal sebebi değildir; hata esaslı değilse veya kusurla yanlış anlama söz konusuysa, iptal yerine ayıba karşı tekeffül hükümleri devreye girebilir. Esaslı hatanın ileri sürülebilmesi dürüstlük kuralına uygun bir sürede yapılmalı; aksi halde zımni icazet doğar.
3.2. Hile (Aldatma)
Karşı tarafın kasten gerçeğe aykırı beyanlarıyla irade oluşturma sürecinin manipüle edilmesi hiledir. Bilgi asimetrisi hallerinde açıklama yükümlülüğünün ihlali de hileye eşdeğer değerlendirilebilir: Özellikle teknoloji, finansal ürün ve sigorta sözleşmelerinde risk–getiri profiline ilişkin kritik bilgilerin saklanması hile tartışmalarını doğurur. Hile, iptal hakkını doğurur; ayrıca tazminat sorumluluğu da gündeme gelir. Uygulamada “özellikleri yanlış tanıtılan yazılım”, “kilometresi düşürülmüş araç”, “projede bilinçli olarak gizlenmiş ruhsat sorunu” gibi vakalar, hile bağlamında incelenir.
3.3. Korkutma (İkrah)
Tarafın kendisinin veya yakınlarının ağır ve derhal gerçekleşebilecek bir tehlikeyle karşılaşacağı tehdidiyle sözleşme yapmaya zorlanmasıdır. İkrahın varlığında, görünürdeki irade özgür değildir; iptal hakkı vardır. Cebir–şiddet vakaları cezai boyut taşır; ancak iş dünyasında daha “sofistike” baskı araçlarıyla (örneğin iflasa sürükleme tehdidi, itibar zedelenmesi tehdidi vb.) ikrah iddialarının sınırları dikkatle çizilmelidir. İspat külfeti, iddia eden tarafta olup değerlendirme somut olayın tüm koşullarına göre yapılır.
3.4. Aşırı Yararlanma (Gabin)
Taraflardan birinin diğeri üzerindeki tecrübe, zor durumda olma veya düşüncesizliğinden yararlanması suretiyle açık oransızlığa yol açan sözleşmeler, gabin hükümleri uyarınca iptal edilebilir veya edimler yeniden dengelenebilir. Özellikle pandemi–kriz dönemlerinde aşırı fiyat artışları ve tedarik darboğazları gabin iddialarını gündeme getirmiştir. Gabinin ölçütü “açık oransızlık” olup, piyasa analizi ve emsal sözleşmelerle ispatı önem taşır.
4. Geçersizlik Türleri: Yokluk, Butlan (Kesin Hükümsüzlük), İptal Edilebilirlik ve Kısmi Geçersizlik
Geçersizliğin türü, uygulanacak hukukî rejimi belirler. Bu nedenle doğru nitelendirme kritik önemdedir.
4.1. Yokluk
Kurucu unsurlardan birinin tamamen bulunmaması halinde (örneğin teklif ve kabulün hiç uyuşmaması, görünürde sözleşme metni var ama taraf beyanı yoksa) yokluk söz konusudur. Yokluk ileri sürülmesi süreye tabi değildir; herkes tarafından def’i veya itiraz yoluyla ileri sürülebilir. Uygulamada “sözleşme taslağı”nın karşı tarafça hiç imzalanmaması veya imza yetkilisi olmayan kişi tarafından “niyet mektubu”na atılan imzanın sözleşme olarak sunulması tipik örneklerdir.
4.2. Butlan (Kesin Hükümsüzlük)
Emredici hükümlere, kamu düzenine, genel ahlaka aykırılık, başlangıçtaki objektif imkânsızlık ve kanunen öngörülen geçerlilik şekline aykırılık hallerinde sözleşme kesin hükümsüzdür. Taşınmaz satışının adi yazılı belgeyle yapılması, kefalette el yazısıyla tutarın yazılmaması, hukuka aykırı konu ve amaç, kişilik haklarını aşırı sınırlayan ölçüsüz rekabet yasağı gibi örnekler butlan doğurur. Kesin hükümsüzlükte sözleşme baştan itibaren hüküm doğurmamış sayılır; verilenler sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iade edilir; sözleşmeye aykırılığa dayalı tazminat istenemez, ancak haksız fiil veya culpa in contrahendo (sözleşme öncesi kusur) sorumluluğu gündeme gelebilir.
4.3. İptal Edilebilirlik
İrade sakatlıkları, gabin, sınırlı ehliyet gibi haller iptal edilebilirlik rejimindedir. İptal hakkı, kanunda öngörülen sürelerde kullanılmazsa sözleşme kesinleşir. İptal, geçmişe etkili sonuç doğurur; iade ve tazminat tartışmaları gündeme gelir. Uygulamada, iptal mi yoksa ayıba karşı tekeffül mü (özellikle satış–eser sözleşmelerinde) daha elverişli sonuç doğurur sorusu stratejik bir tercihtir.
4.4. Kısmi Geçersizlik ve Tamamlayıcı Yorum
Bir sözleşme hükmü emredici hukuka aykırıysa, sadece o hüküm geçersiz sayılabilir; sözleşmenin geri kalanı ayakta tutulur (severability). Uygulamada “kısmi hükümsüzlük” klozları yazılır; mahkemenin geçersiz hükmün yerine TBK’nın tamamlayıcı hükümlerini “yerine koyma” (blue pencil) yapabilmesi, sözleşmeyi kurtarır. Özellikle rekabet yasağı, gizlilik, ceza koşulu (cezai şart) ve faiz oranı düzenlemeleri kısmi geçersizlik tartışmalarının en sık yaşandığı alanlardır.
5. Geçersizliğin Sonuçları: İade, Tazminat, Tasfiye ve Üçüncü Kişilerin Durumu
Geçersiz sözleşmenin tasfiyesinde temel ilkeler sebepsiz zenginleşme ve iade yükümlülüğüdür. Kesin hükümsüz sözleşmede edimler geri verilir; iade aynen mümkün değilse bedel üzerinden denkleştirme yapılır. İptal halinde de kuralen geçmişe etkili sonuç doğar. Ancak tasfiyede “kötü niyet” ve “haksız fiil” rejimlerinin etkisi, talep edilebilecek zarar kalemlerini genişletebilir. Üçüncü kişilerin iyi niyetli kazanımları ise aynî hakların tesciline ilişkin özel kurallara göre korunabilir.
5.1. Sebepsiz Zenginleşme ve İade
İade yükümlülüğü kapsamına sadece verilen bedeller değil, elde edilen menfaatler (örneğin kullanım bedeli, kira değeri, faiz) de girebilir. Kötü niyetli taraf, iade sırasında zenginleşmesinin tüm sonuçlarıyla sorumlu olur; iyi niyetli taraf ise iade zorunluluklarını dürüstlük kuralı çerçevesinde yerine getirir. Uygulamada iade kalemlerinin hesaplanması bilirkişilik gerektirebilir; özellikle taşınmazın kullanımı, makine–teçhizatın yıpranması, yazılım lisansının fiilî kullanımı gibi somutlaştırılması güç menfaatler için uzman raporları önemlidir.
5.2. Culpa in Contrahendo (Sözleşme Öncesi Kusur)
Taraflar müzakere sürecinde dürüstlük kuralına uymakla yükümlüdür. Bilerek yanıltıcı bilgi verilmesi, hayati verilerin saklanması, geçersiz olduğu bilinen bir sözleşmeye karşı tarafın “güvenini” çekmek gibi davranışlar, sözleşme kurulmamış veya hükümsüz olsa bile tazminat sorumluluğu doğurabilir. Bu rejim, özellikle mahsus şekle tabi işlemlerde (örneğin tapuda devri yapılmayan taşınmaz satışı) karşı tarafın güvenini suiistimal eden davranışlara cevap üretir.
5.3. Haksız Fiil ve Sözleşmeye Aykırılık Dışı Sorumluluk
Geçersiz sözleşmede sözleşmeye aykırılık sorumluluğu doğmasa da, haksız fiil hükümlerine dayanılarak uğranılan zarar talep edilebilir. Örneğin bilinçli hile içeren bir sözleşme sebebiyle uğranılan zararların tazmini haksız fiil esaslarına göre istenebilir. Bu noktada zarar türlerinin (müspet–menfi zarar), illiyet bağının ve kusurun doğru nitelendirilmesi önemlidir.
5.4. Üçüncü Kişilerin Korunması
Taşınmaz gibi tescile tabi haklarda, sicile güven ilkesi ve iyi niyetin korunması, geçersiz sözleşmeden doğan devrin üçüncü kişilere etkisi bakımından belirleyicidir. Menkul mallarda ise zilyetliğin devriyle iyi niyetli üçüncü kişinin korunmasına ilişkin kurallar devreye girer. Alacağın temliki ve borcun naklinde borçlunun rızası/ihbarı gibi prosedürlerin eksikliği, üçüncü kişilerin hukuki konumunu sarsabilir; bu nedenle temlik–nakil klozları açık ve işletilebilir yazılmalıdır.
6. Sözleşmelerin Yorumlanması: Lafzın ve Amacın Birlikte Okunması, Tamamlama ve Uyarlama
Sözleşmeler yalnızca lafızdan ibaret değildir; lafız, tarafların ortak ve gerçek iradesinin bir anlatım aracıdır. Yorumda temel ilke dürüstlük kuralıdır; lafzın açık olduğu hallerde dahi, hükümlerin bağlamı, sözleşmenin sistematiği ve sözleşmenin amacı gözetilir. Ticari sözleşmelerde teamüller, önceki uygulama (course of dealing) ve sektörel standartlar da yorum araçlarıdır.
6.1. Belirsizlik, Boşluk ve Tamamlama
Belirli bir konuda hüküm yoksa TBK’nın tamamlayıcı kuralları ve genel hükümler devreye girer. Dağıtım–franchise–bayilik sözleşmelerinde münhasırlık, asgari alım, hedef–primi, most-favoured customer (MFC) gibi düzenlemelerin açık yazılmaması boşluk doğurur. Tamamlama (gap filling) yoluyla mahkeme sözleşmeyi ayakta tutmaya çalışır; fakat sözleşmenin risk dağılımını kökten değiştiren bir “yeniden yazım” yapılmaz.
6.2. Uyarlama (Aşırı İfa Güçlüğü) ve Mücbir Sebep
Öngörülemeyen olağanüstü durumlar (pandemi, savaş, ithalat yasakları, döviz krizleri) edimler arasındaki dengeyi bozduğunda, TBK’nın aşırı ifa güçlüğü hükümleri çerçevesinde uyarlama veya fesih talep edilebilir. Uyarlama, sözleşmenin devamını sağlar; fesih son çare olmalıdır. Mücbir sebep klozlarının kapsamlı yazılması (etkilenen edimler, bildirim süreçleri, hafifletme yükümlülüğü, force majeure certificate, süre uzatımı, temerrüt istisnaları) uyuşmazlıkları azaltır.
6.3. Ceza Koşulu, Faiz, Rekabet Yasağı ve Ölçülülük
Ceza koşulu (cezai şart) aşırıysa kısmen tenkis edilebilir; özellikle tüketici ve iş sözleşmelerinde ölçülülük–koruma ilkeleri güçlüdür. Sözleşmesel faiz oranları, emredici sınırlara ve public policy ilkelerine aykırı olamaz. Rekabet yasağında süre, yer ve konu bakımından makul sınırlamalar gerekir; aksi halde butlan veya kısmi geçersizlik gündeme gelir.
7. İspat Stratejisi ve Uyuşmazlık Çözümü: Mahkeme, Tahkim, Arabuluculuk
En iyi sözleşme, uyuşmazlık çıktığında en kolay ispat edilen ve en öngörülebilir sonuçlar veren sözleşmedir. Bu nedenle “dava çıkınca bakarız” yaklaşımı yerine, daha sözleşme müzakerelerinde ispat zincirini kurmak gerekir.
7.1. İspat Araçları: Yazılı Delil, E-posta ve Log’lar, Tanık, Bilirkişi
Yazılı delil hâlâ en güçlü ispat aracıdır. E-posta akışları, elektronik imza doğrulamaları, değişiklik talepleri (change request), teslim–kabul tutanakları, test raporları, SAP/ERP log’ları, toplantı tutanakları ve minutes setleri zincirin kopmamasını sağlar. Teknik konularda bilirkişilik kaçınılmazdır; bilirkişinin doğru sorularla yönlendirilmesi, ispat stratejisinin parçasıdır.
7.2. Uygun Yargı Yolu: Devlet Yargısı, Tahkim, Arabuluculuk
Uluslararası ticari sözleşmelerde tahkim (ICC, ISTAC vb.) çoğu kez hız ve gizlilik avantajı sağlar; kararların tenfizi New York Sözleşmesi sayesinde etkilidir. Yerel–ulusal uyuşmazlıklarda ise arabuluculuk, süre–maliyet avantajıyla öne çıkar; zorunlu arabuluculuk alanları (iş, ticari, tüketici) ayrıca dikkate alınmalıdır. Yargı yolu klozu yazılırken yetki–görev, uygulanacak hukuk ve icra–tenfiz stratejisi birlikte planlanmalıdır.
7.3. Uyuşmazlığı Önleme: ''Yönetişim'' (Governance) ve Değişiklik Yöntemi
Özellikle uzun süreli çerçeve sözleşmelerde – örneğin dış kaynak kullanımı (outsourcing), yazılım hizmeti (SaaS), bakım–destek anlaşmaları – taraflar arasındaki iş birliğinin düzenli ve şeffaf şekilde yürütülmesi büyük önem taşır. Bu nedenle sözleşmede, aşağıdaki yönetişim ve değişiklik yönetimi mekanizmalarının yer alması uyuşmazlıkları önleyici rol oynar:
-
Yönlendirme Komitesi Toplantıları (Steering Committee Meetings): Tarafların yetkililerinin belirli aralıklarla bir araya gelerek projenin gidişatını, hedefleri, olası sorunları ve çözüm önerilerini değerlendirdiği resmi toplantılar.
-
Performans Göstergeleri Raporlaması (KPI Reporting) ve Hizmet Seviyesi Anlaşması Raporlaması (SLA Reporting): Sözleşmede belirlenen ölçütler doğrultusunda düzenli rapor sunulması, hizmetin performansının objektif şekilde izlenmesini sağlar.
-
Hizmet Kredileri (Service Credits): Sağlayıcının hizmet seviyesini tutturamaması halinde, müşteri lehine uygulanacak indirim veya kredi gibi telafi mekanizmaları.
-
Süre Uzatımı, Yükseltme ve Değişiklik Talebi Süreçleri (Extension, Upgrade, Change Request): Sözleşme kapsamındaki ürün veya hizmetin geliştirilmesi, ek süre verilmesi veya kapsamın değiştirilmesi gibi durumların önceden tanımlanmış prosedürlere bağlanması.
Bu tür yönetişim mekanizmaları, sözleşmenin tek seferlik statik bir metin olmaktan çıkıp “yaşayan”, değişen koşullara uyum sağlayabilen ve tarafların beklentilerini güncel tutan bir belge olmasını sağlar. Böylece, taraflar arasında iletişim eksikliğinden veya belirsizlikten doğabilecek uyuşmazlıklar oluşmadan çözülür.
8. Uygulamada Sık Karşılaşılan Hatalar, Riskler ve Örnek Klozlar
Kurumsal sözleşme uygulamalarında sık rastlanan hatalar şunlardır:
-
Yetki ve Temsil Kontrolünün Yapılmaması: Sözleşmeyi imzalayan kişinin temsil yetkisinin olup olmadığının denetlenmemesi, gerekli yönetim kurulu/ortaklar kurulu kararlarının alınmaması.
-
Şekle Tabi Sözleşmelerde Yanlış Usul: Noter veya tapu gibi resmi şekil şartına uyulmaması.
-
Belirsiz Fiyat ve Teslim Mekanizmaları: Ödeme koşullarının, teslim tarihlerinin ve kriterlerinin net tanımlanmaması.
-
Aşırı veya Ölçüsüz Ceza Koşulları ile Rekabet Yasağı: Kanunen makul sınırları aşan cezai şartlar veya süresi/konusu/yer bakımından ölçüsüz rekabet yasağı düzenlemeleri.
-
Fikrî Mülkiyet, Kaynak Kod ve Teslim Kapsamının Belirlenmemesi: Özellikle yazılım ve proje sözleşmelerinde kaynak kod teslimi, lisans hakları ve üçüncü kişilere karşı muafiyet–tazminat maddelerinin eksik bırakılması.
-
Veri Koruma Hükümlerinin Eksikliği: KVKK ve GDPR kapsamında veri sorumlusu–veri işleyen ayrımı, alt işleyen şartları, ihlal bildirimi ve sınır ötesi aktarım konularının sözleşmede yer almaması.
-
Fesih, Uyarlama ve Mücbir Sebep Maddelerinin Yüzeyselliği: Belirsiz veya yetersiz fesih prosedürleri, aşırı ifa güçlüğü ve mücbir sebep hallerinin tanımsız bırakılması.
-
Ek–Güncelleme Süreçlerinin Düzenlenmemesi: Değişiklik yönetimi (change management) prosedürlerinin yazılmaması.
-
Gizlilik Maddelerinin Yaptırımsız Olması: İhlal halinde uygulanacak cezai şartın veya tazminat mekanizmasının düzenlenmemesi.
-
Alt Yüklenici ve Devir (Assignment) Rejimlerinin Boş Bırakılması: Alt yüklenici kullanımı, sözleşmenin devri veya hakların üçüncü kişilere aktarılmasıyla ilgili şartların belirlenmemesi.
Risk Azaltıcı Örnek Kloz Başlıkları:
-
Temsil ve Yetki Beyanı: Tarafların sözleşmeyi imzalama yetkisine sahip olduklarını ve gerekli iç onayları aldıklarını beyan etmeleri.
-
Tanımlar ve Yorum: Teknik terimler, hizmet seviyesi metrikleri (SLA) ve zamanlamaların yoruma kapalı biçimde tanımlanması.
-
Fiyatlandırma ve Revizyon Mekanizması: Endeks bağlantısı (ÜFE, TÜFE, döviz sepeti), tavan–taban sınırları, indirimler ve değişiklik prosedürü.
-
KVKK/GDPR Uyumu: Veri sorumlusu–veri işleyen ayrımı, alt işleyen şartları, ihlal bildirimi ve sınır ötesi aktarım kuralları.
-
Fikrî Mülkiyet ve Teslimatlar: Kaynak kod emanet (escrow), lisans kapsamı, üçüncü kişi ihlallerine karşı muafiyet–tazminat maddeleri.
-
Gizlilik ve Rekabet Etmeme: Makul süre, konu ve coğrafya sınırları; ihlale bağlanan ölçülü cezai şart.
-
Mücbir Sebep ve Aşırı İfa Güçlüğü: Bildirim ve kanıt yükümlülüğü, hafifletme tedbirleri, süre uzatımı ve fesih koşulları.
-
Denetim Hakkı ve Raporlama: Finansal/teknik denetim aralıkları, bilgi–belge erişimi ve sır saklama hükümleri.
-
Uygulanacak Hukuk ve Yetki: Mahkeme veya tahkim seçimi, uygulanacak dil, icra–tenfiz stratejisi.
-
Kısmi Geçersizlik (Severability): Geçersiz hükmün yerine hukuka uygun ve makul bir düzenlemenin ikame edilmesi.
Sonuç: Sağlam Bir Sözleşmenin Anatomisi ve Profesyonel Hukuki Destek İhtiyacı
Sağlam bir sözleşme:
-
Geçerlilik şartlarını eksiksiz karşılar,
-
Riskleri adil ve ölçülü dağıtır,
-
İşin gerçek akışına uygun mekanizmalar öngörür,
-
Belirsizliği azaltan tanım ve prosedürler içerir,
-
Uyuşmazlık halinde ispatı kolaylaştırır,
-
Emredici hukuk ve kamu düzeniyle uyumludur.
Bu hedeflere ulaşmak için; sözleşmenin türüne uygun şekil ve usul denetimi, ehliyet–temsil kontrolü, kapsamlı hukuki inceleme (due diligence) ve iyi tasarlanmış yönetişim–değişiklik süreçleri şarttır. Gerek kurumsal gerek bireysel önemli işlemlerde profesyonel bir sözleşme avukatından hukuki destek almak, ileride doğabilecek uyuşmazlık ve maliyetleri önemli ölçüde azaltır.
İletişim
Adres: Dumlupınar Mahallesi Yumurtacı Abdi Bey Caddesi Teknik Yapı Concord Sitesi 2. Etap C Blok Kat 19 Daire 178, Kadıköy/İSTANBUL
Telefon: 0216 514 74 04 | WhatsApp: 0532 245 74 66
E-posta: info@inanceker.av.tr
Google Maps: Konumu Gör | Web: inanceker.av.tr