Boşanmada Mal Paylaşımı: Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi

İçindekiler

Boşanmada Mal Paylaşımı ve Mal Rejimi: Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi

1. Mal Rejiminin Hukuki Çerçevesi

Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 202 ila 241. maddeleri, eşlerin evlilik süresince malvarlığı ilişkilerini ve boşanma sonrasında bu malvarlığının nasıl paylaşılacağını düzenlemektedir. Kanun koyucu, tarafların malvarlığı düzenini belirleme özgürlüğünü tanımış; ancak herhangi bir sözleşme yapılmadığı takdirde yasal mal rejimi olarak edinilmiş mallara katılma rejimini kabul etmiştir (TMK m.202).

1.1. Edinilmiş Mallara Katılma Rejiminin Esası

Edinilmiş mallara katılma rejimi, eşlerin evlilik süresince edindikleri malların, boşanma veya ölüm hâlinde belirli oranlarda paylaşılmasını esas alır. Bu rejim, emek karşılığı elde edilen tüm gelirlerin ve bunlarla edinilen malvarlığı unsurlarının eşler arasında paylaştırılmasını öngörür. Amaç, evlilik birliği içinde ortak emeğin korunması ve katkıların adil biçimde değerlendirilmesidir.

1.2. Mal Rejimi Sözleşmesi

Eşler, evlenmeden önce veya evlilik devam ederken noter huzurunda düzenleme veya onaylama şeklinde mal rejimi sözleşmesi yaparak farklı bir mal rejimi seçebilir (TMK m.203–206). Seçilebilecek rejimler şunlardır:

  • Mal Ayrılığı Rejimi: Her eş kendi malvarlığı üzerinde tam tasarruf hakkına sahiptir. Boşanma halinde paylaşım yapılmaz.
  • Paylaşmalı Mal Ayrılığı Rejimi: Mal ayrılığı rejimi uygulanır; ancak eşler belirli malvarlığı unsurlarının paylaşılacağını kararlaştırabilir.
  • Mal Ortaklığı Rejimi: Eşlerin belirli malvarlıkları ortak mülkiyet sayılır ve evlilik süresince bu mallar üzerinde birlikte tasarruf edilir.

Uygulama Notu

Mal rejimi sözleşmesi, yapıldığı tarihten itibaren hüküm doğurur ve geçmişe etkili olmaz. Sözleşme yapılmadan önce edinilen mallar, yasal rejim olan edinilmiş mallara katılma rejimine tabidir.

1.3. Yasal Rejimin Uygulama Alanı

Yasal mal rejimi, evlenme tarihinden boşanma davası açılıncaya kadar geçerlidir. Boşanma davası açıldığı gün, mal rejimi sona ermiş sayılır (TMK m.225). Bu tarihten sonra edinilen mallar, tasfiyeye dahil edilmez. Dolayısıyla mal paylaşımı hesaplanırken dikkate alınacak dönem, evlenme ile dava açma tarihi arasındaki süredir.

Örnek Uygulama

Bir eşin, boşanma davası açılmadan kısa süre önce edinmiş olduğu bir taşınmaz, dava tarihinden önce satın alındığı için edinilmiş mallara katılma rejimi kapsamına girer. Ancak dava açıldıktan sonra yapılan alımlar tasfiye hesabına dahil edilmez.

1.4. Kanuni Dayanaklar

  • TMK m.202 – Yasal mal rejimi olarak edinilmiş mallara katılma rejimi.
  • TMK m.203–206 – Mal rejimi sözleşmesi yapılmasına ilişkin hükümler.
  • TMK m.225 – Mal rejiminin sona erme sebepleri.
  • TMK m.231–236 – Mal rejiminin tasfiyesi ve katılma alacağı hükümleri.

1.5. Uygulamadaki Önemi

Edinilmiş mallara katılma rejimi, Türkiye’deki boşanma davalarının büyük çoğunluğunda uygulanmaktadır. Bu nedenle, mal paylaşımı davalarının hukuki temeli bu rejimin yorumuna dayanır. Tasfiye aşamasında her bir malvarlığı unsurunun kişisel veya edinilmiş mal niteliği, eşlerin gelir kaynakları, borçlanmalar ve katkı oranları dikkatle incelenir.

Bir sonraki bölümde, mal rejiminin sona ermesi, tasfiye süreci ve hukuki sonuçları ayrıntılı olarak ele alınacaktır.

2. Mal Rejiminin Sona Ermesi ve Tasfiyeye Geçiş

Mal rejiminin sona erme halleri, Türk Medeni Kanunu’nun 225. maddesinde açık biçimde düzenlenmiştir. Buna göre mal rejimi, ölüm, başka bir mal rejiminin kabulü, mahkeme kararıyla mal ayrılığına geçilmesi veya boşanma davasının açılmasıyla sona erer. Eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejimi yürürlükte ise, boşanma davası açıldığı gün itibarıyla mal rejimi sona ermiş olur ve bu tarihten sonraki edinimler tasfiyeye dahil edilmez.

2.1. Mal Rejiminin Sona Erme Sebepleri

  • Ölüm: Eşlerden birinin ölümü halinde mal rejimi kendiliğinden sona erer.
  • Yeni Mal Rejiminin Kabulü: Eşler noterde yaptıkları sözleşmeyle farklı bir mal rejimine geçebilir. Bu sözleşme, yapıldığı tarihten itibaren geçerlidir.
  • Mahkeme Kararıyla Mal Ayrılığı: Haklı sebepler varsa (örneğin bir eşin diğerini zarara uğratması, ortak malvarlığını kötüye kullanması gibi) mahkeme kararıyla mal ayrılığına geçilebilir (TMK m.206).
  • Boşanma Davasının Açılması: Boşanma davasının açıldığı tarih, edinilmiş mallara katılma rejiminin sona erdiği tarihtir. Bu tarihten sonra edinilen mallar tasfiyeye dahil edilmez (TMK m.225/2).

Önemli Not

Boşanma davasının açılmasıyla mal rejimi sona erse de, malların paylaşımı (tasfiye) ancak boşanma hükmü kesinleştikten sonra talep edilebilir. Boşanma davası devam ederken tasfiye davası açılabilir; fakat bu dava, boşanma kararının kesinleşmesi beklenmeden sonuçlandırılamaz.

2.2. Tasfiyeye Geçiş ve Uygulama Aşamaları

Mal rejimi sona erdikten sonra tasfiye süreci başlar. Tasfiye, eşlerin edinilmiş mallarının tespiti, borçların düşülmesi, kişisel ve edinilmiş malların ayrımı, katılma alacağı ve varsa değer artış payı hesaplaması aşamalarından oluşur. Bu işlemler sırasında TMK m.231–236 arasında yer alan hükümler uygulanır.

  • Malvarlığının kapsamı belirlenir.
  • Kişisel ve edinilmiş mallar ayrılır.
  • Her bir edinilmiş malın borçları düşülür.
  • Artık değer tespit edilir.
  • Artık değerin yarısı oranında katılma alacağı hesaplanır.

Hukuki Nitelik

Mal rejimi tasfiyesi, alacak hakkına ilişkin bir davadır. Paylaşım doğrudan ayni hak doğurmaz; hesaplama sonucunda para alacağı hükmü kurulabilir. Ancak eşler arasında taşınmaz devrine ilişkin açık bir taahhüt varsa, bu durum ayrıca değerlendirilir.

2.3. Tasfiyeye Esas Zaman ve Değerleme Tarihi

Mal rejimi tasfiyesinde esas alınacak değerleme tarihi, mal rejiminin sona erdiği tarihtir. Bu tarih, boşanma davasının açıldığı gündür. Değerleme, o tarihteki piyasa koşulları dikkate alınarak bilirkişi incelemesiyle yapılır (TMK m.235). Malların o tarihten sonraki değer artışları tasfiye hesabına dahil edilmez.

Örnek Uygulama

Bir taşınmaz boşanma davası açılmadan önce satın alınmış, ancak dava süresince değer kazanmışsa, tasfiye hesabında yalnızca dava tarihindeki değeri dikkate alınır. Dava sonrası oluşan değer artışı eşin kişisel hakkı olarak kalır.

2.4. Tasfiyenin Talep Şekli ve Usulü

Tasfiye, ayrı bir dava konusu yapılabileceği gibi, boşanma davası sırasında karşı dava veya ek talep şeklinde de ileri sürülebilir. Ancak mahkeme, boşanma hükmü kesinleşmeden tasfiye talepleri hakkında karar veremez. Görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesidir; yetkili mahkeme ise HMK m.6 gereğince davalının yerleşim yeri mahkemesidir. Taşınmazlara ilişkin tasfiye taleplerinde HMK m.12 uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi kesin yetkilidir.

Bir sonraki bölümde, kişisel mal – edinilmiş mal ayrımı ve bunların tasfiye sürecine etkisi ayrıntılı biçimde incelenecektir.

3. Kişisel Mal – Edinilmiş Mal Ayrımı ve Tasfiyeye Etkisi

Mal rejimi tasfiyesinin temel aşaması, eşlerin malvarlığı unsurlarının kişisel mal mı yoksa edinilmiş mal mı olduğunun belirlenmesidir. Türk Medeni Kanunu’nda bu ayrım TMK m.219 ve m.220’de açık biçimde düzenlenmiştir. Hangi malvarlığı unsurunun paylaşım kapsamına gireceği, bu sınıflandırmaya göre belirlenir.

3.1. Edinilmiş Mallar (TMK m.219)

Edinilmiş mallar, eşlerin evlilik süresince emek ve gelirleriyle elde ettikleri malvarlığı değerleridir. Kanun, edinilmiş malları örnekleme yoluyla saymıştır. Başlıca edinilmiş mallar şunlardır:

  • Çalışma karşılığı elde edilen maaş, ücret, ikramiye, prim, serbest meslek kazançları,
  • Sosyal güvenlik veya emeklilik kurumlarından yapılan ödemeler,
  • Kişisel malların gelirleri (örneğin kişisel taşınmazın kira geliri),
  • Evlilik süresince edinilen taşınır, taşınmaz, araç, menkul kıymet, banka mevduatı,
  • Evlilik içinde alınan sigorta tazminatları veya işten ayrılma ödemeleri.

Edinilmiş Malların Özelliği

Edinilmiş mallar, her eşin kendi adına kayıtlı olsa dahi ortak emeğin ürünü kabul edilir. Bu nedenle boşanma hâlinde, her eş diğerinin edinilmiş mallarının artık değerinin yarısı üzerinde katılma alacağı hakkına sahip olur.

3.2. Kişisel Mallar (TMK m.220)

Kişisel mallar, eşlerin yalnızca kendilerine ait olan ve tasfiyeye dahil edilmeyen malvarlığı değerleridir. Kanun kişisel malları da sınırlı biçimde belirlemiştir:

  • Evlilikten önce sahip olunan mallar,
  • Miras yoluyla veya karşılıksız (bağış gibi) kazanılan mallar,
  • Manevi tazminat alacakları,
  • Kişisel kullanım eşyaları,
  • Kişisel malın yerine geçen değerler (örneğin mirasla alınan taşınmazın satılmasıyla elde edilen bedel).

Gelir ve Değer Ayrımı

Kişisel mala ait gelir edinilmiş mal sayılır; ancak malın kendisi kişisel mal olarak kalır. Örneğin, evlilik öncesi miras kalan bir taşınmazın kira gelirleri edinilmiş mal kabul edilir, fakat taşınmazın kendisi paylaşım dışıdır.

3.3. Ayrımın Tasfiyeye Etkisi

Mal paylaşımı hesaplanırken yalnızca edinilmiş mallar dikkate alınır. Kişisel mallar paylaşım dışı kalır. Ancak kişisel malların gelirleri veya edinilmiş malların değer artışına kişisel katkılar, ayrı alacak hakları (örneğin değer artış payı) doğurabilir. Bu ayrımın doğru yapılması, katılma alacağının adil biçimde hesaplanabilmesi için zorunludur.

3.4. Karma Malvarlığı Unsurları

Bazı mallar hem kişisel hem de edinilmiş unsurlar içerebilir. Örneğin, bir taşınmazın bedeli kısmen evlilik öncesi birikim, kısmen evlilik içi gelirle ödenmişse, malın oransal bölümü kişisel mal, geri kalanı edinilmiş mal kabul edilir. Bu tür karma mallarda tasfiye hesabı, katkı oranı esas alınarak yapılır.

Uygulama Örneği

Eşin evlilikten önce yüzde 40’ını peşin ödeyerek aldığı bir taşınmazın kalan yüzde 60’ı evlilik süresince krediyle ödenmişse, taşınmazın yüzde 40’ı kişisel, yüzde 60’ı edinilmiş mal niteliğindedir. Katılma alacağı hesabı yalnızca edinilmiş kısmın artık değeri üzerinden yapılır.

3.5. Kanuni Dayanaklar

  • TMK m.219 – Edinilmiş malların kapsamı,
  • TMK m.220 – Kişisel malların kapsamı,
  • TMK m.222 – Malvarlığına ilişkin ispat yükü,
  • TMK m.225 – Mal rejiminin sona erme zamanı.

Bir sonraki bölümde, katılma alacağı ve değer artış payı kavramları ayrıntılı biçimde açıklanacaktır.

4. Katılma Alacağı ve Değer Artış Payı

Edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesi aşamasında en önemli iki kavram katılma alacağı ve değer artış payıdır. Bu iki alacak türü, eşlerin mal rejimi süresince elde ettikleri ekonomik kazanımların adil paylaşımını sağlamaya yöneliktir. Türk Medeni Kanunu’nda bu konular TMK m.227, m.231 ve m.236 hükümleriyle düzenlenmiştir.

4.1. Katılma Alacağı (TMK m.236)

Katılma alacağı, eşlerden birinin diğerine ait edinilmiş malların artık değeri üzerinden talep edebileceği parasal haktır. Eş veya mirasçıları, diğer eşin edinilmiş mallarının artık değerinin yarısı üzerinde hak sahibidir. Artık değer; edinilmiş malın toplam değerinden o mala ilişkin borçların çıkarılmasıyla bulunan net tutardır.

Hesaplama Esası

Katılma alacağı şu formülle belirlenir:

  • Artık Değer = Edinilmiş Malın Değeri – Mala İlişkin Borçlar
  • Katılma Alacağı = Artık Değer × ½ (yarısı)

Bu alacak, mal rejiminin sona erdiği tarihteki mal değerleri esas alınarak hesaplanır (TMK m.235). Katılma alacağı, eşin diğerine karşı ileri sürebileceği şahsi (parasal) nitelikte bir taleptir. Ayni hak doğurmaz; mahkeme kararıyla tespit edilmesi gerekir.

Artık Değerin Belirlenmesi

Her eşin edinilmiş mallarına ait borçlar ve masraflar düşüldükten sonra kalan tutar artık değeri oluşturur. Borçların düşülmesinde yalnızca mala ilişkin borçlar dikkate alınır; kişisel borçlar hesaba katılmaz. Artık değer sıfır veya negatifse, diğer eşin bu mala ilişkin bir katılma alacağı bulunmaz.

4.2. Değer Artış Payı (TMK m.227)

Değer artış payı, bir eşin diğerine ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya değerinin artmasına yaptığı katkı nedeniyle ortaya çıkan alacak hakkıdır. Katılma alacağından farklı olarak, değer artış payı kişisel mala yapılan katkıya dayanır.

Doğma Şartları

  • Eşlerden biri, diğerine ait bir malvarlığı unsurunun edinimine, iyileştirilmesine veya borcunun ödenmesine katkı sağlamış olmalıdır.
  • Katkı parasal veya emek biçiminde olabilir; örneğin kredi ödemesi, inşaat katkısı veya yenileme harcaması.
  • Katkı, malın değerinde artış yaratmalıdır.

Hesaplama Esası

Katkı yapılan malın tasfiye tarihindeki değerine göre hesap yapılır. Katkı oranı, malın edinim bedeli ile yapılan katkı miktarının karşılaştırılmasıyla bulunur:

  • Katkı Oranı = Katkı Miktarı ÷ Edinim Bedeli
  • Değer Artış Payı = Katkı Oranı × Tasfiye Tarihindeki Mal Değeri

Katkı oranı belirlenirken, katkının parasal olup olmadığına, kaynağına (kişisel mal mı, edinilmiş mal mı) ve malın değerine etkisine bakılır. Katkı miktarı belirlenemezse, mahkeme hayatın olağan akışı ve deliller ışığında makul bir oran takdir edebilir.

4.3. Katılma Alacağı ve Değer Artış Payı Arasındaki Farklar

Kriter Katılma Alacağı Değer Artış Payı
Hukuki Dayanak TMK m.236 TMK m.227
Kapsam Edinilmiş malların artık değeri Kişisel mala yapılan katkı
Hak Türü Katılma (yarı pay) hakkı Katkı oranında alacak hakkı
Hesaplama Zamanı Mal rejiminin sona erdiği tarih Tasfiye tarihindeki mal değeri
Sonuç Parasal alacak hakkı Katkı oranına göre parasal alacak hakkı

Uygulama Notu

Katılma alacağı, evlilik süresince edinilmiş mallar üzerinde; değer artış payı ise kişisel mallar üzerindeki katkılar için gündeme gelir. Uygulamada her iki talep birlikte ileri sürülebilir; mahkeme, hangi mala hangi katkının yapıldığını somut delillerle değerlendirir.

4.4. Değer Artış Payı Talebinde İspat

Katkı iddiasını ileri süren eş, katkının miktarını, zamanını ve kaynağını ispatla yükümlüdür. İspat; banka dekontları, kredi belgeleri, tapu kayıtları, fatura, tanık beyanları ve bilirkişi incelemesiyle yapılabilir. Yazılı belge bulunmadığında, diğer deliller birlikte değerlendirilir. Katkının kişisel maldan yapıldığı kabul edilirse, katkı oranında değer artış payı alacağı doğar.

4.5. Katılma ve Değer Artış Payı Hesaplamasında Ortak İlkeler

  • Hesaplamalar, mal rejiminin sona erdiği tarih itibarıyla yapılır.
  • Malın değerlemesi, piyasa rayici esas alınarak bilirkişi tarafından yapılır (TMK m.235).
  • Katılma alacağı veya değer artış payı taleplerinde faiz başlangıcı, dava veya temerrüt tarihidir.

Bir sonraki bölümde, tasfiye süreci, malvarlığı tespiti, borçların düşülmesi ve değerleme aşamaları ayrıntılı olarak incelenecektir.

5. Tasfiye Süreci, Malvarlığı Tespiti ve Değerleme Aşamaları

Mal rejimi sona erdikten sonra eşler arasındaki edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesi, Türk Medeni Kanunu’nun 231–236. maddeleri çerçevesinde yürütülür. Tasfiyenin amacı, eşlerin edinilmiş mallarını tespit etmek, borçları düşmek ve her bir eşin katılma alacağını belirlemektir. Bu süreç, malvarlığı tespiti, kişisel ve edinilmiş malların ayrımı, borç düşümü, değerleme ve hesaplama aşamalarından oluşur.

5.1. Malvarlığı Tespiti

Tasfiyenin ilk aşaması, eşlerin malvarlığı unsurlarının tespit edilmesidir. Tespitte esas alınacak tarih, mal rejiminin sona erdiği tarihtir (TMK m.225/2). Bu nedenle, dava tarihinden sonra edinilen mallar tasfiyeye dahil edilmez. Malvarlığı tespiti yapılırken aşağıdaki belgeler değerlendirilir:

  • Tapu kayıtları, araç tescil belgeleri, banka hesap dökümleri,
  • Şirket ortaklık payları ve ticaret sicili kayıtları,
  • Sigorta poliçeleri, emeklilik fonları, menkul kıymet hesapları,
  • Kişisel ve ortak borçlara ilişkin kredi sözleşmeleri ve ödeme planları.

Usul Notu

Malvarlığı tespiti aşamasında mahkeme, gerekli görülen hallerde kurum yazışmalarıyla bilgi ve belge celbi yapabilir. HMK m.219 ve m.266 uyarınca tarafların beyanları ile objektif kayıtlar birlikte değerlendirilir.

5.2. Kişisel ve Edinilmiş Malların Ayrımı

Tespiti yapılan her malvarlığı unsuru, TMK m.219–220 çerçevesinde kişisel veya edinilmiş mal olarak sınıflandırılır. Bu ayrım yapılmadan katılma alacağı hesabı yapılamaz. Edinilmiş mallar paylaşım hesabına dahil edilir; kişisel mallar paylaşım dışı kalır. Ancak kişisel malların gelirleri, edinilmiş mal sayıldığından paylaşım kapsamına girebilir.

Karma Malvarlığı Unsurları

Eğer bir malın ediniminde hem kişisel mal hem de edinilmiş gelir kullanılmışsa, malın bu oranlara göre bölünmesi gerekir. Örneğin, evlilik öncesi birikimle alınan taşınmazın bir kısmı kişisel, evlilik süresince ödenen kısmı edinilmiş mal sayılır. Tasfiye hesabı bu orana göre yapılır.

5.3. Borçların Düşülmesi

Edinilmiş mallara ilişkin borçlar, tasfiye öncesinde malın değerinden düşülür. TMK m.231 uyarınca, bir malın değeri belirlenirken o mala ait borçlar (örneğin konut kredisi, araç kredisi, ipotekli borç) dikkate alınır. Eşin kişisel borçları ise tasfiye hesabına dahil edilmez.

  • Edinilmiş mala ait borç: Malın ediniminde kullanılan kredi veya finansman borcu,
  • Kişisel borç: Eşin bireysel harcama, vergi veya kişisel tazminat borçları.

Borç Düşümü Formülü

Artık Değer = Edinilmiş Malın Değeri – Mala Ait Borçlar

Artık değer, katılma alacağının hesaplanmasında esas alınacak net tutarı ifade eder.

5.4. Değerleme Aşaması

Mal rejiminin tasfiyesinde değerleme, TMK m.235’e göre mal rejiminin sona erdiği tarihteki piyasa değerleri esas alınarak yapılır. Bu değer tespiti genellikle bilirkişi incelemesiyle belirlenir. Taşınmazlar, araçlar ve ticari işletmelerin gerçek değerleri; emlak rayiçleri, piyasa verileri, bilanço veya finansal tablolar dikkate alınarak belirlenir.

Bilirkişi İncelemesi

HMK m.266 ve devamı hükümleri uyarınca, teknik bilgi gerektiren konularda bilirkişi incelemesi yapılır. Bilirkişi, değer tespitini malın fiziksel durumu, piyasa koşulları ve mali belgeler doğrultusunda yapar. Mahkeme, raporu taraflara tebliğ eder ve itirazları değerlendirir.

5.5. Artık Değer ve Katılma Alacağı Hesaplaması

Tasfiyenin sonunda her eşin edinilmiş mallarının artık değeri hesaplanır. Eşlerden biri, diğerine ait artık değerin yarısı oranında katılma alacağı talep edebilir (TMK m.236). Hesaplama aşağıdaki şekilde yapılır:

  • Artık Değer = Edinilmiş Malın Toplam Değeri – Mala Ait Borçlar
  • Katılma Alacağı = Artık Değer × ½ (yarısı)

Değer Artış Payının Dikkate Alınması

Eğer eşlerden biri diğerine ait kişisel mala katkıda bulunmuşsa, bu katkı oranında değer artış payı alacağı doğar (TMK m.227). Bu talep, katılma alacağından bağımsızdır ve ayrı değerlendirilir.

5.6. Tasfiye Sonucunun Niteliği

Tasfiye sonucunda elde edilen katılma alacağı veya değer artış payı, parasal nitelikte bir şahsi alacak hakkıdır. Bu alacak, mahkeme kararıyla hükme bağlanır ve ilamlı icra takibine konu edilebilir. Ancak katılma alacağı ayni hak doğurmaz; malın devrini doğrudan sağlamaz.

5.7. Tasfiye Sonucunda Uygulanacak Faiz ve Temerrüt

Katılma alacağı parasal bir alacak olduğundan, talep tarihinden itibaren yasal faiz işletilebilir. TMK’da faiz başlangıcına ilişkin özel bir düzenleme bulunmadığından, genel kural gereği faiz dava veya temerrüt tarihinden itibaren işler.

Bir sonraki bölümde, tasfiyede özel durumlar, karma edinimler ve üçüncü kişilere yapılan devirlerin hukuki sonuçları ele alınacaktır.

6. Tasfiyede Özel Durumlar, Karma Edinimler ve Üçüncü Kişilere Yapılan Devirler

Mal rejiminin tasfiyesinde, her olayın kendine özgü nitelikleri bulunur. Eşlerin evlilik süresince yaptıkları işlemler, malın niteliğini, paylaşım oranını veya katılma alacağı hakkını doğrudan etkileyebilir. Özellikle karma edinimler, üçüncü kişilere yapılan devirler ve kötü niyetli işlemler, tasfiyeyi karmaşık hale getirir. Bu bölümde, bu tür özel durumların hukuki etkileri detaylı biçimde ele alınmaktadır.

6.1. Karma Edinimler ve Katkı Oranı Hesabı

Karma edinim, bir malın ediniminde hem kişisel mal hem de edinilmiş gelirlerin birlikte kullanılması hâlidir. TMK m.230 uyarınca, böyle bir durumda malın hangi oranda kişisel, hangi oranda edinilmiş sayılacağı belirlenir. Bu oranlar, katkı miktarına ve kaynağın niteliğine göre saptanır.

Oran Hesaplama Esası

Karma edinimlerde paylaşım adil olabilmesi için katkı oranı hesaplanır. Hesaplama, evlilik süresince yapılan ödemelerin toplam edinim bedeline oranlanmasıyla yapılır:

  • Kişisel Katkı Oranı = Kişisel Kaynak / Toplam Edinim Bedeli
  • Edinilmiş Katkı Oranı = Evlilik İçi Gelir / Toplam Edinim Bedeli

Buna göre, tasfiye aşamasında edinilmiş orana isabet eden kısım üzerinden katılma alacağı hesaplanır. Kişisel orana isabet eden kısım ise paylaşım dışı kalır.

6.2. Eşlerden Birinin Tek Başına Mal Edinmesi

Mal rejimi süresince bir mal yalnızca bir eş adına tescil edilmiş olsa dahi, edinim kaynağı edinilmiş gelir ise bu mal rejimi kapsamına girer. TMK m.222 uyarınca, malvarlığının kişisel mal olduğunu iddia eden taraf bu durumu ispatla yükümlüdür. Aksi hâlde, mal edinilmiş kabul edilir. Bu düzenleme, ispat yükünün ters çevrilmesi açısından uygulamada önem taşır.

6.3. Üçüncü Kişilere Yapılan Devirler (TMK m.229)

Mal rejiminin sona ermesinden önce, eşlerden birinin diğerinin katılma alacağını azaltmak amacıyla üçüncü kişilere yaptığı devirler, tasfiyede dikkate alınır. Kanun koyucu, TMK m.229 ile “katılma alacağından mal kaçırma” durumlarını engellemeyi amaçlamıştır. Bu maddeye göre, eşlerden biri mal rejiminin sona ermesinden bir yıl önce veya sonrasında karşılıksız kazandırmalarda bulunmuşsa, bu mallar tasfiyeye dahil edilir.

Değerin Eklenmesi (İlave Edilme Kuralı)

Üçüncü kişiye yapılan bağış, satış veya devrin karşılıksız olduğu ispatlanırsa, bu malların değeri “ekleme” yoluyla edinilmiş mallara dahil edilir. Böylece diğer eş, bu mallar üzerinden de katılma alacağı talep edebilir. Bu durum, uygulamada “tasfiye dışı kazandırmaların ilavesi” olarak adlandırılır.

6.4. Mal Kaçırma Amacıyla Yapılan Devirler

Eşlerden birinin, mal rejiminin sona ereceğini öngörerek taşınmaz veya diğer mallarını yakınlarına devretmesi hâlinde, bu devirler muvazaalı işlem niteliğinde değerlendirilebilir. Bu durumda, alacaklı eş, TMK m.229 ve Türk Borçlar Kanunu m.19 hükümlerine dayanarak “muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil davası” açabilir.

Yargısal Uygulama

Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, mal rejimi sona ermeden kısa süre önce yapılan, gerçek bir satış iradesi bulunmayan işlemler, tasfiye dışında bırakılamaz. Örneğin eşin, boşanma davası açmadan hemen önce taşınmazını akrabasına göstermelik olarak devretmesi hâlinde, mahkeme bu devri muvazaalı kabul ederek taşınmazın değerini tasfiye hesabına dahil eder (Yargıtay 8. HD, E.2020/3516, K.2021/4122, T.22.04.2021).

6.5. Üçüncü Kişilerin İyiniyetli Kazanımları

Ancak üçüncü kişi devralan, TMK m.1023 kapsamında tapu siciline güven ilkesi gereği iyiniyetli ise, doğrudan iade mümkün olmayabilir. Bu durumda diğer eş, malı devreden eşe karşı parasal katılma alacağı veya tazminat davası açabilir. Tasfiye hesabında, devredilen malın değeri ekleme yoluyla hesaba katılır ve parasal denge sağlanır.

6.6. Evlilik İçinde Kurulan Şirketlerde Pay Sahipliği

Eşlerden birinin evlilik süresince kurduğu veya ortak olduğu şirketlerdeki paylar, edinilmiş mal kapsamında değerlendirilir. Şirket hissesi bir malvarlığı değeridir ve eşin emek, sermaye veya gelir katkısı oranında tasfiyeye konu olabilir. Ancak şirketin tüzel kişiliği nedeniyle, diğer eş doğrudan pay talep edemez; yalnızca bu payın ekonomik değerinin yarısı oranında katılma alacağı isteyebilir.

Değerleme Yöntemi

Şirket hisseleri, tasfiye tarihindeki finansal tablolar, kâr payı dağıtımları, bilanço aktifleri ve net varlık değeri dikkate alınarak bilirkişi marifetiyle hesaplanır. Bu husus, özellikle limited ve anonim şirket paylarında önemlidir.

6.7. Tasfiyede Üçüncü Kişilerden Alacakların Durumu

Eşlerden birinin üçüncü kişiden alacağı (örneğin borç verdiği para, kira alacağı veya satım bedeli) varsa, bu alacaklar da edinilmiş mal sayılır. Ancak alacak tahsil edilmemişse, tasfiye hesabında tahsil kabiliyeti dikkate alınır. Değer belirlenirken, dava tarihindeki tahmini tahsil tutarı esas alınabilir.

Bir sonraki bölümde, mal rejiminin sona erme anı, ölüm, boşanma ve iptal hâllerinde tasfiyenin nasıl uygulanacağı ayrıntılı olarak açıklanacaktır.

7. Mal Rejiminin Sona Erme Nedenleri ve Tasfiye Zamanı

Türk Medeni Kanunu’na göre edinilmiş mallara katılma rejimi, eşler arasında kanunen geçerli olan yasal mal rejimidir. Ancak bu rejim, belirli olayların gerçekleşmesiyle kendiliğinden veya mahkeme kararıyla sona erer. Mal rejiminin sona ermesi, tasfiyenin başlangıç noktasını oluşturur. Bu nedenle sona erme anı, katılma alacağı ve değer artış payı hesaplamasında belirleyici öneme sahiptir.

7.1. Mal Rejiminin Sona Erme Hâlleri (TMK m.225)

TMK m.225 uyarınca edinilmiş mallara katılma rejimi aşağıdaki hallerde sona erer:

  • Eşlerden birinin ölümü,
  • Boşanma veya evliliğin iptali davasının açılması,
  • Başka bir mal rejiminin kabulü,
  • Mahkeme kararıyla mal ayrılığına geçilmesi.

Bu durumların her birinde tasfiye tarihi farklı esaslara göre belirlenir.

7.2. Boşanma veya Evliliğin İptali Hâlinde Sona Erme

Boşanma veya evliliğin iptali davası açıldığında mal rejimi, dava tarihinden itibaren sona ermiş sayılır (TMK m.225/2). Bu hüküm, uygulamada “mal rejiminin sona erme anı” olarak kabul edilir. Dolayısıyla dava tarihinden sonra edinilen mallar tasfiyeye dahil edilmez.

Uygulama Notu

Eşlerden biri dava açmadan önce mallarını devretmişse, TMK m.229 kapsamında bu mallar tasfiye hesabına dahil edilir. Çünkü kanun, boşanma davası öncesi mal kaçırmayı engellemek amacıyla son bir yıl içinde yapılan karşılıksız kazandırmaları hesaba katar.

7.3. Ölüm Hâlinde Mal Rejiminin Sona Ermesi

Eşlerden birinin ölümü, mal rejimini kendiliğinden sona erdirir. Bu durumda tasfiye, miras paylaşımından önce yapılır (TMK m.225/1). Önce sağ kalan eşin katılma alacağı belirlenir, ardından miras paylaşımı gerçekleştirilir. Böylece eşin hem miras hakkı hem de katılma alacağı hakkı korunmuş olur.

Mal Rejimi ile Mirasın Ayrımı

Bu iki kurum karıştırılmamalıdır: Katılma alacağı, mal rejiminden doğan parasal bir hak; miras payı ise miras hukuku kapsamındaki paydır. Tasfiye sırasında önce mal rejimi hesaplanır, daha sonra kalan net tereke üzerinden miras paylaşımı yapılır.

7.4. Mal Ayrılığına Geçiş

Eşler, noter huzurunda yaptıkları mal rejimi sözleşmesiyle (TMK m.203 ve 242) veya mahkeme kararıyla mal ayrılığı rejimine geçebilirler. Mal ayrılığına geçilmesi hâlinde, geçiş tarihine kadar edinilmiş mallara katılma rejimi uygulanır ve o tarihe kadar edinilen mallar tasfiyeye konu olur.

Mahkeme Kararıyla Mal Ayrılığı (TMK m.206)

Mahkeme, haklı sebeplerin varlığı hâlinde eşlerden birinin talebi üzerine mal ayrılığına geçilmesine karar verebilir. Bu durumda mal rejimi, dava tarihinden itibaren sona erer. Haklı sebep; eşin malvarlığını kötü yönetmesi, ortak yaşamı tehlikeye düşürmesi veya diğer eşin rızası olmaksızın tasarruflarda bulunması gibi durumlar olabilir.

7.5. Sona Erme Tarihinin Önemi

Tasfiyede esas alınacak tarih, mal rejiminin sona erme anıdır. Bu tarih; boşanma davalarında dava tarihi, ölüm hâlinde ölüm tarihi, mal ayrılığı kararı hâlinde karar tarihi olarak belirlenir. Malın değerlemesi ise tasfiye tarihindeki rayiç değerlere göre yapılır (TMK m.235). Bu iki tarih arasında fark vardır:

  • Sona erme tarihi: Hangi malların tasfiyeye dahil edileceğini belirler.
  • Tasfiye (değerleme) tarihi: Malların hangi değerden hesaplanacağını belirler.

7.6. Tasfiyenin Başlama Zamanı

Mal rejiminin sona ermesiyle birlikte taraflar arasında tasfiye süreci başlar. Ancak uygulamada tasfiye genellikle boşanma kararının kesinleşmesinden sonra talep edilir. Katılma alacağı veya değer artış payı davası, mal rejiminin sona ermesinden itibaren on yıl içinde açılabilir (TBK m.146 – zamanaşımı kuralı).

Uygulama Örneği

Bir boşanma davası 10 Ocak 2020 tarihinde açılmış ve karar 2022’de kesinleşmişse, mal rejimi 10 Ocak 2020 tarihinde sona ermiş sayılır. Bu tarihten sonra edinilen mallar tasfiyeye dahil edilmez. Ancak katılma alacağı davası, karar kesinleştikten sonra da on yıllık süre içinde açılabilir.

7.7. Tasfiyede Faiz, Temerrüt ve Zamanaşımı

  • Katılma alacağı parasal nitelikte olduğundan, talep tarihinden itibaren yasal faiz işler.
  • Değer artış payı talepleri de aynı şekilde faiz ve zamanaşımına tabidir.
  • Zamanaşımı süresi, mal rejiminin sona erdiği tarihten itibaren başlar.

Bir sonraki ve son bölümde, katılma alacağı davalarının açılma usulü, görevli ve yetkili mahkeme, ispat yükü ve Yargıtay uygulamaları detaylı biçimde incelenecektir.

8. Katılma Alacağı Davası – Görevli Mahkeme, Usul ve İspat Yükü

Mal rejiminin sona ermesinden sonra eşler arasında katılma alacağı, değer artış payı veya tasfiye talepleri ileri sürülebilir. Bu alacaklar, Türk Medeni Kanunu’nun 227, 231, 235 ve 236. maddelerinde düzenlenmiş olup, ayrı bir dava türü olarak “katılma alacağı davası” adıyla anılır. Davanın amacı, mal rejiminin tasfiyesi sonucunda diğer eşin artık değerin yarısı oranında parasal alacağını tespit ve tahsil etmektir.

8.1. Görevli ve Yetkili Mahkeme

Katılma alacağı davasında görevli mahkeme, 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanun uyarınca Aile Mahkemesi’dir. Aile mahkemesi bulunmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemesi, aile mahkemesi sıfatıyla davaya bakar.

  • Yetkili Mahkeme: Davalı eşin yerleşim yeri mahkemesi (HMK m.6) veya eşlerin son defa birlikte oturdukları yer mahkemesidir (HMK m.12).
  • Görevli Mahkeme: Aile Mahkemesi (4787 s. Kanun m.4, TMK m.214 vd.).

Boşanma davasının görüldüğü mahkeme ile katılma alacağı davası aynı mahkeme olmak zorunda değildir. Ancak uygulamada çoğu kez boşanma davası kesinleştikten sonra aynı yerde tasfiye davası açılır.

8.2. Davanın Niteliği ve Tarafları

Katılma alacağı davası, mal rejiminden doğan parasal alacak hakkına dayanan bir eda davasıdır. Davacı, diğer eşin edinilmiş mallarına ilişkin artık değerin yarısını talep eder. Davalı ise diğer eştir veya eşin mirasçıları olabilir. Eşin ölümü hâlinde dava, mirasçılara karşı yöneltilir (TMK m.240).

Usulî Nitelik

Dava, 6100 sayılı HMK hükümlerine tabi olup, genel yargılama usulü uygulanır. Basit yargılama usulü geçerli değildir; çünkü tasfiye davaları geniş delil ve bilirkişi incelemesi gerektirir. Davada öncelikle mal rejiminin sona erme tarihi tespit edilir, ardından malvarlığı listesi çıkarılır.

8.3. Dava Dilekçesinde Bulunması Gereken Unsurlar

  • Davanın dayandığı mal rejiminin sona erme nedeni (boşanma, ölüm vb.),
  • Davalıya ait edinilmiş malların ayrıntılı listesi,
  • Talep edilen katılma alacağı miktarı (veya miktarın bilirkişi raporuyla belirleneceği beyanı),
  • Malvarlığı belgeleri (tapu, araç kaydı, banka hesapları, şirket hisseleri vb.),
  • Delil listesi (tanık, bilirkişi, kurum yazışmaları, uzman raporları),
  • Faiz talebi ve zamanaşımı yönünden açıklama.

Dava, genellikle boşanma kararının kesinleşmesinden sonra açılır; ancak taraflar dilerse boşanma davası ile birlikte açılabilir. Bu durumda mahkeme, boşanma kararı kesinleşmeden tasfiye kararı veremez.

8.4. İspat Yükü (TMK m.222)

Malvarlığının kişisel mal olduğunu iddia eden taraf bu durumu ispatla yükümlüdür. Kanun koyucu, edinilmiş mal karinesini esas almıştır. Yani malın edinim kaynağı açıkça kişisel olmadığı sürece, mal edinilmiş sayılır. Bu nedenle kişisel mal savunması yapan taraf, delillerle kaynağı ortaya koymalıdır.

Delil Türleri

  • Tapu ve tescil kayıtları,
  • Banka hesap hareketleri, dekontlar, ödeme planları,
  • Kredi belgeleri, sigorta poliçeleri, maaş bordroları,
  • Tanık beyanları, yazılı beyanlar, noter sözleşmeleri,
  • Bilirkşi raporları (özellikle değerleme raporları).

Yazılı belge bulunmadığında, mahkeme hayatın olağan akışı ve somut olayın özellikleri çerçevesinde takdiri delil değerlendirmesi yapar. Özellikle katkı iddialarında, paranın hangi kaynaktan kullanıldığı (kişisel mi, edinilmiş mi) bilirkişi incelemesiyle tespit edilir.

8.5. Dava Süreci ve Bilirkişi İncelemesi

Tasfiye davasında mahkeme genellikle mali müşavir, gayrimenkul değerleme uzmanı ve hukukçu bilirkişilerden oluşan üçlü heyet görevlendirir. Bilirkişi, tarafların beyanlarını, banka kayıtlarını, taşınmaz değerlerini, şirket paylarını ve borçları inceleyerek tasfiye tablosu oluşturur. Bu tablo, mahkeme kararına esas teşkil eder.

Değerleme İlkesi

Bilirkişi, TMK m.235 uyarınca, mal rejiminin sona erme tarihindeki malları, tasfiye tarihindeki piyasa rayicine göre değerlendirir. Değer artışı veya düşüşü hesaba katılır; böylece güncel ekonomik denge sağlanır.

8.6. Faiz, İcra ve Zamanaşımı

  • Katılma alacağı parasal bir alacak olduğundan, dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilebilir.
  • Katılma alacağı davası, mal rejiminin sona erdiği tarihten itibaren on yıllık zamanaşımına tabidir (TBK m.146).
  • Kesinleşen ilam, ilamlı icra takibine konu edilerek tahsil edilir.

8.7. Sonuç

Katılma alacağı davası, boşanma veya ölüm hâliyle sona eren evliliklerde mal rejiminin adil biçimde tasfiye edilmesini sağlayan hukuki mekanizmadır. Davanın doğru temellendirilmesi, delillerin eksiksiz toplanması ve katkı iddialarının belgeyle ispatlanması büyük önem taşır. Uygulamada, bu davalar genellikle bilirkişi incelemesine dayalı olarak sonuçlanır ve doğru hukuki strateji, eşin ekonomik haklarının korunmasında belirleyici olur.

İletişim

Boşanmada mal paylaşımı, katılma alacağı ve mal rejiminin tasfiyesine ilişkin hukuki süreçlerde profesyonel destek için Avukat İnanç Eker Hukuk Bürosu ile iletişime geçebilirsiniz.

Bu sayfa yalnızca genel hukuki bilgilendirme amacıyla hazırlanmıştır. Somut uyuşmazlıklarınızda profesyonel hukuki görüş alınması tavsiye edilir.

Merhaba. Telefon Yardım Hattımıza Hoşgeldiniz. Nasıl yardımcı olabiliriz?
Merhaba. Bize haritadan kolayca ulaşabilirsiniz.