Muris Muvazaası Davası

İçindekiler

Muris Muvazaası Davası Nedir? Mirasçılardan Mal Kaçırma Davası

Muris Muvazaasının Tanımı ve Hukuki Niteliği

Muris muvazaası, mirasbırakanın (muris) sağlığında, mirasçılarından mal kaçırma amacıyla yaptığı, görünüşte hukuken geçerli olan fakat gerçekte mirasçıların saklı pay ve miras haklarını zedeleyen işlemleri ifade eder. Hukuk literatüründe bu durum, “görünüşte satış, gerçekte bağış” olarak tanımlanır. Mirasbırakan, tapuda satış veya bağış gibi gösterilen işlemlerle taşınmazını devreder; oysa amaç, mirasçılardan bazılarını mirastan mahrum bırakmaktır.

Muris Muvazaasının Ortaya Çıkış Şekilleri

Uygulamada muris muvazaası genellikle taşınmaz devri üzerinden gerçekleşir. Mirasbırakan, mirasçılardan birini kayırmak veya diğer mirasçıların mirastan pay almasını engellemek için taşınmazını üçüncü bir kişiye veya kayırdığı mirasçıya satış gösterimiyle devreder. Bu durumda bedel ya hiç ödenmez ya da sembolik bir bedel ödenir. İşlem, görünüşte hukuken geçerli olsa da gerçekte muvazaalıdır.

Uygulamadaki Tipik Örnekler

  • Mirasbırakanın, taşınmazını bir mirasçısına satış gibi göstererek devretmesi,
  • Tapuda satış işlemi yapılmasına rağmen gerçekte bağış iradesinin bulunması,
  • Satış bedelinin hiç ödenmemesi veya sembolik kalması,
  • Mirasbırakanın, mirasçılardan mal kaçırma amacının açıkça ortaya çıkması.

Muris Muvazaasının Amacı

Muris muvazaasının temel amacı, mirasçılardan özellikle de saklı paylı mirasçıların haklarını ortadan kaldırmak veya azaltmaktır. Bu sebeple, muris muvazaasına dayalı olarak açılan davalar, mirasçıların miras haklarını koruma işlevi görür. Mirasbırakanın sağlığında yaptığı hileli devirler, bu davalar yoluyla hükümsüz hale getirilerek taşınmazların veya malvarlığı değerlerinin mirasçılara iadesi sağlanır.

Yargıtay Uygulamasında Muris Muvazaası

Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre muris muvazaasının tespiti için şu unsurların varlığı aranır:

  • Mirasbırakanın mirasçılardan mal kaçırma kastı bulunmalıdır.
  • Görünüşte geçerli olan işlem, gerçekte bağış niteliği taşımalıdır.
  • Tapu devri, mirasbırakanın gerçek iradesi ile beyanı arasında farklılık barındırmalıdır.
  • İspat, hayatın olağan akışı, satış bedeli ve taraf ilişkileri ile desteklenmelidir.

Bu özellikleriyle muris muvazaası davası, miras hukukunda mirasçılara tanınan en güçlü koruma mekanizmalarından biridir. Mirasbırakanın saklı payı ihlal eden veya mal kaçırma amacı taşıyan tasarrufları, bu davalar aracılığıyla geçersiz kılınabilir.

Muris Muvazaasının Unsurları

Muris muvazaasının varlığı, her somut olayda mahkeme tarafından deliller ışığında değerlendirilir. Bu tür davalarda muvazaa iddiasının kabul edilebilmesi için, hem şekli unsurların hem de manevi unsurların bir arada bulunması gerekir. Aşağıda Yargıtay içtihatlarında belirginleşen başlıca unsurlar detaylı olarak incelenmiştir.

1. Görünürde Satış veya Devir İşlemi

Muris muvazaasının ilk unsuru, mirasbırakanın taşınmaz veya değerli malvarlığı unsurlarını tapuda satış ya da başka bir devir işlemi ile devretmiş olmasıdır. Bu işlem, ilk bakışta hukuka uygun ve geçerli görünür. Ancak gerçekte, satış gibi görünen bu işlem bağış iradesi taşımaktadır.

Örneğin, muris taşınmazını oğluna tapuda satış göstererek devretmiş olabilir. Bedel ödenmemiş veya sembolik bir bedel gösterilmişse, bu durum muvazaanın varlığına güçlü bir karine oluşturur.

2. Gerçekte Bağış Niteliği Taşıması

Muris muvazaasında, görünürde yapılan satış veya devir işlemi gerçekte bir bağıştır. Bu bağış iradesi, çoğu zaman yazılı bir şekilde ifade edilmez; ancak olayın özellikleri ve hayatın olağan akışı, bağış kastını ortaya koyar. Özellikle şu durumlar bağış kastının varlığına işaret eder:

  • Satış bedelinin ödenmemesi veya çok düşük, sembolik bir bedel ödenmesi,
  • Mirasbırakanın taşınmazı devrettikten sonra kullanmaya devam etmesi,
  • Taraflar arasında yakın akrabalık ilişkisi bulunması,
  • Devir işleminin mirasçıların bilgisi dışında ve ani şekilde yapılması.

3. Mirasçılardan Mal Kaçırma Kastı

Muris muvazaasının en kritik unsuru, mirasbırakanın mirasçılardan mal kaçırma kastıdır. Mirasbırakan, belirli bir veya birkaç mirasçıyı mirastan mahrum bırakmak veya onların miras paylarını azaltmak amacıyla görünürde satış yapar. Bu kasıt, çoğu zaman şu emarelerle ortaya çıkar:

  • İşlem, mirasbırakanın ölümü öncesinde ve kısa süre içinde yapılmıştır.
  • Mirasbırakanın malvarlığının önemli kısmı bir kişiye devredilmiştir.
  • Devir işlemi diğer mirasçılardan gizlenmiş veya ani şekilde gerçekleştirilmiştir.
  • Satış bedeli alınmamış, alınmışsa dahi geri verilmiş veya kullanıldığına dair bir iz bulunmamaktadır.

4. İspat Unsuru ve Yargıtay Kriterleri

Muris muvazaasında unsurların ispatı, çoğu zaman tanık beyanları, tapudaki satış bedeli ile gerçek değer arasındaki fark ve hayatın olağan akışına aykırılık üzerinden sağlanır. Yargıtay, özellikle şu kriterleri dikkate almaktadır:

  • Mirasbırakanın yaşı, sağlık durumu ve sosyal ilişkileri,
  • Devir yapılan kişinin muris ile olan yakınlığı,
  • Devirden sonra taşınmazı fiilen kimin kullandığı,
  • Satış bedelinin ödenip ödenmediği veya ödendiğine dair somut delil bulunup bulunmadığı.

Bu unsurlar birlikte değerlendirildiğinde, mahkeme muris muvazaasının varlığına kanaat getirirse, tapu iptali ve tescil yoluyla mirasçıların haklarını iade eder. Muris muvazaası davalarında, her bir unsurun detaylı şekilde incelenmesi ve delillerin titizlikle sunulması davanın başarısı açısından kritik öneme sahiptir.

Muris Muvazaası Davasını Kimler Açabilir?

Muris muvazaası davası, mirasbırakanın hileli tasarrufları nedeniyle miras hakları zedelenen kişilerin başvurabileceği bir dava yoludur. Bu davayı açabilecek kişiler, Türk Medeni Kanunu ve Yargıtay’ın yerleşik içtihatları çerçevesinde belirlenmiştir. Genel kural, miras hakkı ihlal edilen herkesin bu davayı açabilmesidir. Ancak dava ehliyeti ve menfaat şartları açısından detaylı bir değerlendirme yapılması gerekir.

1. Saklı Paylı Mirasçılar

Muris muvazaası davasında öncelikli dava hakkı, saklı paylı mirasçılara aittir. Saklı paylı mirasçılar; mirasbırakanın altsoyu (çocukları, torunları), ana ve babasıdır. Eş de saklı paylı mirasçıdır ve muris muvazaası davası açabilir. Bu kişilerin miras hakları kanunla korunduğundan, mirasbırakanın muvazaalı tasarrufları saklı paylarını ihlal ettiğinde dava açabilirler.

2. Saklı Paylı Olmayan Mirasçılar

Saklı paylı olmayan mirasçılar (örneğin kardeşler), her ne kadar kanun tarafından saklı payla korunmamış olsalar da, muris muvazaası nedeniyle miras hakları zedelenmişse dava açabilirler. Yargıtay, muris muvazaasını mutlak butlan sebebi olarak değerlendirdiğinden, saklı paylı olmayan mirasçıların da dava açabileceğini kabul etmektedir. Bu kapsamda, kardeşlerin veya diğer mirasçıların muris muvazaası davası açması mümkündür.

3. Mirasçılıktan Çıkarılanlar veya Mirası Reddedenler

Muris muvazaası davası açabilmek için mirasçılık sıfatı gereklidir. Bu nedenle;

  • Mirasçılıktan çıkarılan (ıskat edilen) kişiler, mirasçılık sıfatını kaybettikleri için dava açamazlar.
  • Mirası reddeden kişiler de artık mirasçı olmadıklarından muris muvazaası davası açma hakları bulunmaz.
  • Mirastan feragat sözleşmesi yapmış olanlar da feragat ettikleri mirasçılık haklarını kaybettiklerinden dava açamazlar.

4. Miras Hakkı Devralanlar ve Alacaklılar

Uygulamada bazen mirasçılar, miras haklarını üçüncü kişilere devredebilirler. Bu durumda, miras hakkını devralan kişi de muris muvazaası davası açabilir. Ayrıca, mirasçının alacaklısı da, İcra ve İflas Kanunu’nun 89. maddesi uyarınca haciz koydurduğu miras payı üzerinde hak kazanmışsa, mirasçının yerine geçerek dava açabilir. Bu, alacaklının halefiyet yoluyla dava hakkı olarak bilinir.

5. Dava Açma Ehliyeti ve Menfaat Şartı

Muris muvazaası davası açabilmek için;

  • Kişinin mirasçılık sıfatının bulunması,
  • Muvazaalı işlemin, kişinin miras payını veya saklı payını zedelemiş olması,
  • Davanın sonucundan doğrudan menfaat elde edilecek olması gerekir.

Bu şartlar mevcutsa, muris muvazaası davası açılabilir ve muvazaalı tapu devri iptal ettirilerek taşınmaz mirasçılar adına tescil edilebilir.

Muris Muvazaası Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme

Muris muvazaası davalarında görevli ve yetkili mahkemenin doğru belirlenmesi, davanın usulden reddedilmemesi ve sürecin sağlıklı ilerlemesi açısından kritik öneme sahiptir. Türk Medeni Kanunu, Türk Borçlar Kanunu ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu çerçevesinde bu davaların görev ve yetki kuralları belirlenmiştir.

1. Görevli Mahkeme: Asliye Hukuk Mahkemesi

Muris muvazaası davası, niteliği itibarıyla bir tapu iptali ve tescil davasıdır. Bu nedenle, 6100 sayılı HMK uyarınca taşınmazın aynına ilişkin tüm davalar gibi Asliye Hukuk Mahkemesi görevli mahkemedir. Sulh hukuk mahkemeleri, yalnızca mirasın paylaşımı veya küçük ölçekli mirasçılık belgeleriyle ilgilenir; muris muvazaası davalarında görevli değildir.

2. Yetkili Mahkeme: Taşınmazın Bulunduğu Yer Mahkemesi

Muris muvazaası davası, taşınmazın aynına ilişkin olduğundan, HMK’nın 12. maddesi gereğince kesin yetki kuralı uygulanır. Bu kural uyarınca, dava yalnızca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılabilir. Birden fazla taşınmaz söz konusuysa, davacı her taşınmaz için ayrı ayrı dava açabileceği gibi, taşınmazların bulunduğu yer mahkemelerinden birinde birlikte de dava açabilir. Ancak bu durumda yetkinin kesinliği dikkate alınmalı ve dava dilekçesi buna göre hazırlanmalıdır.

3. Yetki Sözleşmesi Yapılamaması

Muris muvazaası davasında yetki kamu düzenine ilişkin olup kesin yetki söz konusudur. Bu nedenle, tarafların kendi aralarında yapacağı bir yetki sözleşmesi geçerli değildir. Örneğin, taraflar İstanbul’da dava açılacağını kararlaştırmış olsalar bile, taşınmaz Ankara’da bulunuyorsa dava yalnızca Ankara Asliye Hukuk Mahkemesinde açılabilir.

4. Birden Fazla Taşınmazın Bulunması

Muris muvazaasına konu olan birden fazla taşınmaz farklı il veya ilçelerde bulunuyorsa, her taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde ayrı dava açmak mümkündür. Bununla birlikte, uygulamada mirasçılar genellikle dava ekonomisi açısından tüm taşınmazlar için ayrı ayrı dava açıp, ardından birleştirme talebinde bulunurlar. Mahkemeler, bağlantılı dosyalar açısından davaları birleştirebilir ve ortak bir karar verebilir.

5. Yetki İtirazı ve Usulden Reddin Önlenmesi

Muris muvazaası davasında yanlış yerde dava açılması hâlinde davalı taraf yetki itirazında bulunabilir. Kesin yetki kuralı gereği mahkeme, kendiliğinden de yetkisizlik kararı verebilir. Bu nedenle dava açmadan önce taşınmazın tapuda kayıtlı bulunduğu yer tam olarak tespit edilmeli ve dava dilekçesi buna göre hazırlanmalıdır.

Görev ve yetki kurallarına uygun şekilde açılan bir muris muvazaası davası, usul açısından sağlıklı ilerler ve davanın esası hakkında değerlendirme yapılmasına olanak sağlar.

Muris Muvazaasında İspat ve Deliller

Muris muvazaası davasında en kritik aşama, muvazaanın ispatıdır. Çünkü tapuda yapılan devir işlemi görünüşte hukuka uygundur ve resmi senet ile gerçekleştiği için aksi ispat edilinceye kadar geçerli kabul edilir. Bu nedenle davacı mirasçıların, muris muvazaasını güçlü delillerle ortaya koyması gerekir.

1. İspat Yükü

Muris muvazaası iddiasını ileri süren mirasçılar, bu iddialarını ispatla yükümlüdür. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, tapudaki satış işleminin gerçekte bağış niteliğinde olduğunu ve mirasçılardan mal kaçırma kastını davacı ispat etmelidir.

Bununla birlikte, bazı hallerde hayatın olağan akışı ve somut olayın özellikleri ispat yükünü fiilen kolaylaştırabilir. Örneğin, satış bedeli ödenmemişse veya muris taşınmazı devrettikten sonra kullanmaya devam ediyorsa, bu durum güçlü bir muvazaa karinesi oluşturur.

2. Yazılı Deliller

Muris muvazaasının ispatında yazılı deliller, davanın temelini oluşturur. Başlıca yazılı deliller şunlardır:

  • Tapu kayıtları: Tapudaki satış bedeli ile taşınmazın gerçek değeri arasındaki fark, muvazaanın göstergesidir.
  • Satış sözleşmesi ve resmi senetler: Bedelin ödenip ödenmediği, ödemenin gerçek olup olmadığı incelenir.
  • Banka dekontları veya ödeme belgeleri: Satış bedelinin hiç ödenmediği veya sembolik olduğu ortaya konabilir.

3. Tanık Beyanları

Muris muvazaası davalarında tanık delili büyük önem taşır. Çünkü çoğu zaman muvazaa, taraflar arasında gizli bir şekilde gerçekleşir ve yazılı delille ispatı zordur. Tanık beyanları ile şu hususlar ortaya konabilir:

  • Satış bedelinin ödenmediği veya geri verildiği,
  • Mirasbırakanın taşınmazı devrettikten sonra kullanmaya devam ettiği,
  • Mirasbırakanın diğer mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla hareket ettiği.

Yargıtay uygulamasında, yakın komşu, akraba veya olayın şahidi olan tanıklar en güçlü delil kaynağı olarak kabul edilmektedir.

4. Bilirkişi ve Keşif

Mahkeme, muris muvazaasını tespit için bilirkişi incelemesi ve yerinde keşif yapabilir. Özellikle şu incelemeler yapılır:

  • Devir tarihinde taşınmazın gerçek piyasa değeri ile satış bedelinin karşılaştırılması,
  • Mirasbırakanın taşınmazı devrettikten sonra fiilen kullanıp kullanmadığının tespiti,
  • Tarafların sosyal ve ekonomik durumunun incelenmesi.

5. Karine ve Hayatın Olağan Akışı

Muris muvazaasında, yazılı deliller ve tanık beyanlarıyla birlikte hayatın olağan akışı da önemli bir ispat aracıdır. Örneğin:

  • Mirasbırakanın çok yaşlı veya hasta olduğu dönemde yaptığı ani devirler,
  • Devir yapılan kişinin murisle yakın akrabalık ilişkisi,
  • Satış bedelinin gerçeğe aykırı şekilde çok düşük belirlenmiş olması,
  • Mirasbırakanın taşınmazı devrettikten sonra kullanmaya devam etmesi

gibi durumlar, mahkeme nezdinde muvazaa yönünde güçlü karineler oluşturur.

Bu delillerin bütüncül şekilde sunulması, muris muvazaası davasının başarı şansını doğrudan artırır. Eksik veya yetersiz ispat, davanın reddine yol açabilir. Bu nedenle, dava açmadan önce tüm delillerin titizlikle hazırlanması kritik öneme sahiptir.

Muris Muvazaası Davasının Tenkis Davasından Farkı

Miras hukukunda muris muvazaası ve tenkis davaları, mirasçılar tarafından sıklıkla başvurulan ve çoğu zaman birbiriyle karıştırılan dava türleridir. Her iki dava da mirasbırakanın saklı paylı mirasçıların haklarını ihlal eden işlemlerine karşı koruma sağlasa da, hukuki nitelikleri, dava sonuçları ve uygulanma şekilleri bakımından önemli farklılıklar içerir.

1. Hukuki Sebep Farkı

Muris muvazaası davası, Borçlar Kanunu’nun muvazaa hükümlerine dayanır. Bu davada, görünürde yapılan işlem (örneğin satış) ile tarafların gerçek iradesi (bağış) arasındaki farklılık, muvazaa nedeniyle işlemi hükümsüz kılar. Amaç, tapu kaydının iptali ve taşınmazın mirasçılar adına tescilidir.

Tenkis davası ise Türk Medeni Kanunu’nun 560 ve devamı maddelerine dayanır. Bu dava, mirasbırakanın saklı payları zedeleyen kazandırmalarının oransal olarak geçersiz kılınması amacını taşır. Yani tenkiste işlem tamamen değil, saklı payı aşan kısım bakımından hükümsüz hale gelir.

2. Dava Konusu ve Sonucu Farkı

Muris muvazaası davasında;

  • Dava genellikle tapu iptali ve tescil taleplidir.
  • İşlem baştan itibaren mutlak butlan ile geçersiz sayılır.
  • Taşınmaz, doğrudan mirasçılar adına tescil edilir.

Tenkis davasında ise;

  • Dava, kazandırmanın saklı payı aşan kısmının iptaline yöneliktir.
  • İşlem tamamen değil, kısmen geçersiz olur.
  • Miras payları oransal olarak korunur.

3. İspat Yükü ve Dava Stratejisi Farkı

Muris muvazaası davasında;

  • Muvazaa iddiasını davacı mirasçı ispat etmekle yükümlüdür.
  • Deliller; tanık beyanları, tapu kayıtları, bedel farkı ve hayatın olağan akışına aykırılıktır.
  • Davanın kabulü hâlinde işlem baştan itibaren yok sayılır.

Tenkis davasında;

  • İspat, daha çok tasarrufların saklı payı aşması üzerinde yoğunlaşır.
  • Tasarrufların bağış olup olmadığı değil, miktarı ve oranı önemlidir.
  • Davanın kabulü hâlinde yalnızca saklı payı aşan kısım iptal edilir.

4. İki Davanın Birlikte Açılması

Uygulamada, bazı durumlarda muris muvazaası ve tenkis davaları birlikte açılabilir. Örneğin;

  • Mirasbırakan taşınmazını satış gösterimiyle bir mirasçıya devretmişse,
  • Bedel ödenmemiş ve mirasçılardan mal kaçırma kastı mevcutsa,
  • Aynı zamanda saklı paylar da zedelenmişse

mirasçılar, hem muris muvazaası hem de tenkis davası açarak haklarını koruma altına alabilirler. Bu sayede, dava reddedilirse alternatif talep üzerinden hak kaybı yaşanmaz.

5. Site İçi İlgili İçerik

Tenkis davası hakkında detaylı bilgi için Tenkis Davası Nedir? Saklı Paylı Mirasçılar Ne Zaman Açabilir? başlıklı makalemizi inceleyebilirsiniz.

Muris Muvazaası Davasının Sonuçları

Muris muvazaası davasının kabul edilmesi hâlinde, mirasbırakanın muvazaalı olarak yaptığı tasarruflar geçersiz sayılır ve mirasçılar açısından hukuki sonuçlar doğar. Bu sonuçlar, tapunun iptali ve mirasçılar adına tescil başta olmak üzere, mirasın adil paylaşımını sağlamaya yöneliktir. Aşağıda, davanın kabulü hâlinde ortaya çıkan başlıca sonuçlar ayrıntılı olarak açıklanmıştır.

1. Tapu İptali ve Mirasçılar Adına Tescil

Muris muvazaası davasının en temel sonucu, muvazaalı işlemle devredilen taşınmazın tapu kaydının iptali ve mirasçılar adına tescilidir. Mahkeme, muvazaanın varlığını tespit ettiğinde;

  • Tapu kaydını hükümsüz kılar,
  • Taşınmazı miras payları oranında mirasçılar adına tescil eder.

Bu sayede, mirasbırakanın hileli tasarrufları ortadan kaldırılır ve miras, kanuni düzenlemelere uygun şekilde mirasçılara iade edilir.

2. Üçüncü Kişilere Yapılan Devirlerin Durumu

Bazı durumlarda mirasbırakan, taşınmazını önce bir mirasçısına devretmiş, daha sonra bu kişi taşınmazı üçüncü bir kişiye satmış olabilir. Bu durumda davanın sonucu, üçüncü kişinin iyi niyetli olup olmamasına bağlıdır:

  • Eğer üçüncü kişi iyi niyetli değilse, tapu kaydı iptal edilir ve taşınmaz mirasçılara iade edilir.
  • Eğer üçüncü kişi iyi niyetli ise, Yargıtay uygulamasına göre taşınmaz üçüncü kişide kalır ancak mirasçılar, muvazaa yapan mirasçıya karşı tazminat talep edebilir.

3. Miras Paylarının Korunması

Davanın kabulü, mirasçıların kanunen hak ettikleri miras paylarının korunmasını sağlar. Özellikle saklı paylı mirasçılar açısından, muris muvazaası davası, mirasın adil şekilde paylaşılması için etkin bir araçtır. Mirasçılar, davayı kazandıklarında, haksız şekilde devredilen malvarlığı unsurları miras paylarına eklenir.

4. Tenkis Davasıyla Olan İlişki

Muris muvazaası davası ile tenkis davası çoğu zaman birbirini tamamlayan davalardır. Eğer muvazaa davası kabul edilirse, taşınmaz baştan itibaren yok hükmünde olur ve mirasçılara döner. Ancak bazı durumlarda yalnızca tenkis hükümleri uygulanabilir. Bu nedenle, dava stratejisi belirlenirken her iki dava türü de birlikte değerlendirilmelidir.

Daha fazla bilgi için Mirasta Saklı Pay İhlali ve Tenkis Davaları başlıklı makalemizi inceleyebilirsiniz.

5. Muvazaalı İşlemlerin Hukuki Geçersizliği

Muris muvazaası davasının kabul edilmesiyle, mirasbırakanın yaptığı muvazaalı tasarruflar mutlak butlan ile hükümsüz sayılır. Bu, işlemin baştan itibaren geçersiz olduğu anlamına gelir. Sonuç olarak;

  • Mirasbırakanın mirasçılardan mal kaçırma amacı boşa çıkar,
  • Tapu kaydı silinir ve taşınmaz mirasçılara döner,
  • Mirasın kanuni paylaşımı sağlanır.

Muris Muvazaası Davasında Zamanaşımı ve Hak Düşürücü Süre

Muris muvazaası davasının en dikkat çeken özelliklerinden biri, bu davanın zamanaşımı veya hak düşürücü süreye tabi olmamasıdır. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, muris muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil davaları, mutlak butlan sonucunu doğurduğundan, her zaman açılabilir.

1. Zamanaşımı Uygulanmaz

Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenen muvazaa hükümleri ve Yargıtay kararları uyarınca, muris muvazaası nedeniyle açılan davalarda zamanaşımı süresi işlemez. Bunun temel nedeni, muvazaalı işlemlerin başından itibaren hükümsüz olmasıdır. Mutlak butlan ile sakat olan bir işlem, sürenin geçmesiyle geçerli hâle gelmez.

Bu nedenle mirasçılar, mirasbırakanın ölümünden uzun yıllar sonra bile muris muvazaası davası açabilir. Önemli olan, davacının mirasçılık sıfatını ve muvazaalı işlemin varlığını ispat edebilmesidir.

2. Hak Düşürücü Süre Bulunmaz

Hak düşürücü süre, davanın açılabilmesi için kanunda öngörülmüş kesin bir süredir. Muris muvazaası davalarında böyle bir süre öngörülmemiştir. Bu, mirasçıların haklarını kaybetme riskini azaltır. Ancak uygulamada şu riskler söz konusudur:

  • Taşınmaz üçüncü kişilere devredilip iyi niyetli alıcı korunabilir,
  • Delillerin zamanla kaybolması davayı zorlaştırabilir,
  • Tanıkların vefatı veya hafıza kaybı ispatı güçleştirebilir.

Bu nedenle, her ne kadar muris muvazaası davası için zamanaşımı veya hak düşürücü süre olmasa da, davanın mümkün olan en kısa sürede açılması tavsiye edilir.

3. Stratejik Olarak Hızlı Hareketin Önemi

Mirasçılar, muris muvazaası şüphesi doğar doğmaz aşağıdaki adımları atmalıdır:

  • Tapu kayıtlarını ve devir işlemlerini incelemek,
  • Satış bedeli, piyasa değeri ve ödeme belgelerini araştırmak,
  • Gerekirse geçici tedbir talebiyle taşınmazın üçüncü kişilere devrini önlemek,
  • Delilleri kaybetmeden dava açmak.

Bu yaklaşım, davanın hem başarı şansını artırır hem de ileride delil kaybı yaşanmasını önler. Unutulmamalıdır ki, muris muvazaası davalarında hukuki koruma geniş olmakla birlikte, gecikme davanın ispatını zorlaştırabilir.

4. Site İçi İlgili İçerik

Muris muvazaası davaları ile birlikte sıkça başvurulan tenkis davaları hakkında daha kapsamlı bilgi için aşağıdaki makalelerimizi inceleyebilirsiniz:

Merhaba. Telefon Yardım Hattımıza Hoşgeldiniz. Nasıl yardımcı olabiliriz?
Merhaba. Bize haritadan kolayca ulaşabilirsiniz.