Hakaret Suçu ve Manevi Tazminat Davası Nasıl Açılır? İstanbul’dan Uygulama Örnekleri
1. Hakaret Suçu ile Tazminat Davası Arasındaki Fark
Hakaret, Türk Hukuku’nda hem ceza hukukunun hem de özel hukukun müdahale ettiği çok yönlü bir haksız fiildir. Bir kişinin onur, şeref ve saygınlığını zedeleyecek söz veya davranışlarla karşı karşıya kalması halinde, bu fiil aynı anda hem suç teşkil edebilir hem de tazminat hakkı doğurabilir. Bu bağlamda, "hakaret suçu" ile "manevi tazminat davası" arasında hukuki nitelik, süreç ve amaç açısından önemli farklar bulunur.
Hakaret Suçu Nedir?
Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesi hakareti bir suç olarak düzenlemiştir. Bu maddeye göre, "bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek şekilde somut bir fiil veya olgu isnat eden ya da sövmek suretiyle kişiyi aşağılayan kişi, hakaret suçu işlemiş olur". Suçun faili hakkında, fiilin ağırlığına ve işlendiği ortama göre değişen oranlarda hapis cezası veya adli para cezası verilebilir.
Hakaret suçunun cezalandırılabilmesi için genellikle mağdurun şikâyetçi olması gerekir. Hakaretin kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenmesi gibi bazı durumlarda ise savcılık re’sen soruşturma başlatabilir. Hakaretin alenen işlenmesi, dini değerlere, kutsal sayılanlara karşı yapılması gibi hallerde cezanın artırılması da söz konusudur.
Tazminat Davası Nedir?
Hakaret aynı zamanda bir kişinin kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğundan özel hukuk bağlamında da sonuç doğurur. Türk Borçlar Kanunu’nun 58. maddesine göre, kişilik hakları hukuka aykırı bir şekilde saldırıya uğrayan kişi, manevi tazminat talep edebilir. Bu durumda açılan dava, ceza yargılamasından bağımsız olarak Asliye Hukuk Mahkemelerinde görülür.
Manevi tazminat davasının amacı, mağdurun yaşadığı psikolojik acının, toplumsal itibar kaybının, huzursuzluk ve elem duygularının bir nebze olsun giderilmesidir. Bu tazminat, bir cezalandırma değil; mağdurun uğradığı manevi zararın parasal olarak telafisidir.
Ceza Davası ile Tazminat Davası Arasındaki Temel Farklar
Unsur | Ceza Davası (Hakaret Suçu) | Tazminat Davası (Manevi Tazminat) |
---|---|---|
Amaç | Toplumu korumak, cezalandırmak | Mağdurun zararını tazmin etmek |
Açıldığı Yer | Asliye Ceza Mahkemesi | Asliye Hukuk Mahkemesi |
Soruşturma | Savcılık tarafından yürütülür | Mağdur doğrudan dava açar |
Delil Değerlendirmesi | Suçun sabitliği esas alınır | Hukuka aykırılık ve zarar ilişkisi değerlendirilir |
Karar | Hapis/para cezası ya da beraat | Belirli bir para miktarının ödenmesine karar verilir |
Zaman Aşımı | 6 ay içinde şikayet zorunludur | 2 yıl (TBK 60) – ağır zarar varsa 10 yıl |
Ceza Davası Açmadan Tazminat Talep Edilebilir mi?
Evet. Hakaret fiiline maruz kalan kişi, ceza davası açmasa ya da şikâyet süresi geçse dahi, hukuka aykırı eylem nedeniyle manevi tazminat talep edebilir. Çünkü ceza yargılamasıyla özel hukuk davası birbirinden bağımsızdır. Ceza davasında sanık beraat etmiş olsa dahi, hukuk mahkemesi farklı delil değerlendirmesi yaparak tazminata hükmedebilir.
Tazminat Davasında Ceza Mahkemesi Kararının Etkisi
Ceza mahkemesinin kararı, hukuk mahkemesini kesin olarak bağlamaz. Ancak ceza davasında sanığın hakareti işlediği sabit görülmüş ve mahkûmiyet kararı verilmişse, bu karar hukuk mahkemesi için güçlü bir dayanak teşkil eder. Hakim, ceza mahkemesi kararını takdir hakkı dahilinde değerlendirir.
Uygulamada Sık Yapılan Hatalar
Pek çok mağdur yalnızca savcılığa şikâyet dilekçesi vererek sürecin tamamlandığını düşünür. Oysa hakaret nedeniyle uğranılan manevi zarar, ancak tazminat davasıyla karşılanabilir. Bir diğer hata ise delil sunmamaktır. Tazminat davasında hakaretin gerçekleştiğini kanıtlayacak somut deliller (tanık, mesaj kaydı, kamera görüntüsü vb.) sunulmazsa dava reddedilebilir.
Sonuç
Hakaret eylemi karşısında hem ceza hem de tazminat yolları mevcuttur. Her iki yolun koşulları, süreci ve sonucu birbirinden farklıdır. Bu nedenle, mağdurun yaşadığı hak kaybının telafisi için yalnızca ceza yargılaması değil, özel hukuk yoluyla da hak arama süreci işletilmelidir. Bu noktada, süreci doğru planlamak ve hukuki hatalardan kaçınmak adına bir avukattan destek alınması önem arz eder.
Bir sonraki başlıkta, sosyal medya başta olmak üzere farklı mecralarda gerçekleşen hakaret eylemlerinin hukuki boyutlarını ele alacağız.
2. Yüz Yüze ve Sosyal Medyada Hakaretin Hukuki Sonuçları
Günümüzde hakaret eylemleri yalnızca fiziksel ortamlarda gerçekleşmekle sınırlı değildir. Artık sosyal medya, çevrimiçi mesajlaşma uygulamaları, forumlar ve dijital platformlar üzerinden yapılan hakaretler, geleneksel yüz yüze hakaret vakaları kadar yaygın hale gelmiştir. Bu nedenle, yüz yüze ve dijital mecralarda gerçekleşen hakaret fiilleri, Türk hukuku açısından farklı boyutlarıyla ele alınmakta; ceza ve tazminat sorumlulukları doğurmaktadır.
Yüz Yüze Hakaretin Hukuki Sonuçları
Yüz yüze hakaret, tarafların fiziksel olarak bir arada bulunduğu ortamda gerçekleşen, çoğunlukla sözlü veya davranışla gerçekleştirilen bir kişilik hakkı ihlalidir. Örneğin, bir tartışma esnasında ağıza alınmayacak ifadelerin kullanılması, hakaret kastı içeren hareketlerin yapılması veya aşağılayıcı imalarda bulunulması bu kapsama girer.
Bu tür hakaretlerin ceza hukukunda değerlendirilmesi nispeten daha net olup, tanık beyanları, olayın geçtiği mekânın koşulları ve tarafların beyanları delil olarak kabul edilebilir. Ceza hukuku açısından bu fiil, Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesi kapsamında değerlendirilerek adli para cezası veya hapis cezası ile cezalandırılabilir.
Öte yandan, mağdurun kişilik hakları zedelendiğinden dolayı özel hukuk bakımından da hak doğar. Yüz yüze gerçekleşen hakaret, tanıklarla ispatlandığı takdirde, mağdur lehine manevi tazminata hükmedilmesini sağlayabilir.
Sosyal Medyada Hakaretin Özellikleri
Sosyal medya platformları üzerinden yapılan hakaretler, yazılı, görsel ya da video içerikli olabilir. Instagram, Twitter (X), Facebook, TikTok gibi mecralarda yapılan aşağılayıcı paylaşımlar, yorumlar veya doğrudan mesajlar, kişinin kamuya açık bir şekilde küçük düşürülmesine yol açabiliyorsa bu fiiller hakaret suçunu oluşturur.
Sosyal medyada hakaretin cezai değerlendirmesinde şu faktörler önemlidir:
-
Paylaşımın aleniliği (herkese açık mı?)
-
Paylaşımın hedef aldığı kişiyle bağ (etiketleme, doğrudan gönderim)
-
İçeriğin niteliği (küfür, iftira, alay vb.)
Bu tür eylemler, Türk Ceza Kanunu’nun 125/2. maddesine göre “alenen işlenmiş hakaret” kapsamında değerlendirilir ve ceza miktarı artırılabilir.
Dijital Hakaretin Tespiti ve Delillendirilmesi
Sosyal medya üzerinden gerçekleşen hakaretlerde en kritik konu, içeriğin delil olarak doğru şekilde kayıt altına alınmasıdır. Paylaşımlar daha sonra silinse bile, ekran görüntüsü, URL adresi, zaman damgası gibi unsurlar bilirkişi ve mahkeme tarafından dikkate alınır. Bu nedenle, sosyal medya hakaretlerinde mağdurların delil toplarken şu adımları izlemesi gerekir:
-
İçeriğin ekran görüntüsünü alın (gerekirse video kaydı ile birlikte)
-
İçeriğin yayımlandığı linki kaydedin
-
Noter veya e-imza ile kayıt altına alın
-
Delilleri zaman kaybetmeden avukata iletin
Bazı durumlarda, sosyal medya hesapları sahte olabilir. Bu durumda IP tespiti yapılması, içerik sağlayıcılardan bilgi talep edilmesi ve savcılık kanalıyla kullanıcının kimliğinin tespit edilmesi gerekebilir.
Sosyal Medyada Hakaret ile Mücadelede Hukuki Yollar
-
Savcılığa suç duyurusunda bulunmak: Aleniyet arz eden hakaret vakalarında savcılığa şikâyet başvurusu yapılabilir.
-
İçeriğin kaldırılması ve erişimin engellenmesi: Erişim Sağlayıcıları Birliği (ESB) üzerinden içerik kaldırma başvurusu yapılabilir.
-
Manevi tazminat davası açmak: Kişilik haklarına yapılan saldırı nedeniyle maddi ve manevi tazminat davası açılabilir.
Hakaretin Yayılma Hızı ve Zararın Boyutu
Sosyal medyada yapılan hakaret eylemleri çok kısa sürede binlerce kişi tarafından görülebileceği için mağdur açısından yaşanan zarar çok daha büyük olabilmektedir. Yüz yüze hakarette yalnızca sınırlı sayıda kişi olayın tanığı olurken, dijital hakarette mağdurun itibarına tüm kamuoyu nezdinde zarar verilir.
Bu nedenle, mahkemeler sosyal medya üzerinden işlenen hakaret eylemlerinde daha yüksek miktarlarda manevi tazminat takdir edebilmektedir.
Avukat Yardımı ile Hak Arama Süreci
Yüz yüze ya da dijital mecralarda gerçekleşen hakaret vakalarında mağdurun doğru adımları atması büyük önem taşır. Hatalı başvuru, eksik delil sunumu veya sürelere uyulmaması gibi sebeplerle hak arama süreci zora girebilir. Bu nedenle, gerek ceza davası gerekse manevi tazminat davası süreçlerinde uzman bir hukukçu desteğiyle ilerlemek en sağlıklı yoldur.
Bir sonraki başlıkta, hakaretin nasıl ispat edileceğini ve hangi delillerin geçerli kabul edildiğini detaylı olarak ele alacağız.
3. Hakaretin İspatı Nasıl Yapılır? (Delil Kullanımı)
Hakaret fiilinin hukuki olarak sonuç doğurabilmesi için, bu eylemin gerçekleştiği ve mağdura yöneldiği somut şekilde ispatlanmalıdır. İspat süreci, hem ceza davaları hem de manevi tazminat davaları açısından hayati öneme sahiptir. Zira yalnızca bir iddiaya dayanılarak kişiye ceza verilmesi ya da tazminata hükmedilmesi hukuken mümkün değildir. Bu sebeple, hakaretin nasıl ispatlanacağı, hangi delillerin kabul edileceği ve delillerin ne şekilde sunulması gerektiği titizlikle ele alınmalıdır.
Delil Nedir? Hangi Belgeler Hakaret Davasında Delil Olur?
"Delil", bir olgunun gerçekliğini ortaya koymaya veya bir iddiayı desteklemeye yarayan her türlü araçtır. Hakaret davasında delil olarak kabul edilen başlıca unsurlar şunlardır:
-
Tanık beyanları
-
Yazılı belgeler (mesajlar, mektuplar, e-postalar)
-
Ses ve video kayıtları
-
Ekran görüntüleri (özellikle sosyal medya hakaretlerinde)
-
Noter tespitleri
-
Adli bilişim raporları
-
Görgüye dayalı beyanlar
Tanık Beyanlarının Önemi
Yüz yüze hakaret olaylarında, taraflar dışında üçüncü kişilerin beyanları olayın doğruluğunun ortaya çıkarılması açısından çok değerlidir. Mahkemeler, tanıkların tarafsızlığına, olay anında orada bulunup bulunmadıklarına ve verdikleri ifadelerin tutarlılığına göre delil olarak itibar eder.
Ancak bazı durumlarda tarafların yalnız olması veya olayın tek tanığının olması hâlinde delil değerlendirmesi güçleşebilir. Bu gibi hallerde yazılı ve teknik deliller daha belirleyici hâle gelir.
Dijital Deliller: Ekran Görüntüsü, Sosyal Medya Paylaşımı vb.
Sosyal medya üzerinden yapılan hakaretlerde en güçlü delillerden biri, olayın gerçekleştiğine dair ekran görüntüleridir. Ancak bu görüntülerin doğruluğunun ve bütünlüğünün bozulmamış olması gerekir. Mahkemeler, bir ekran görüntüsünün tek başına yeterli olmadığını; bu delilin noter onayıyla veya e-imza ile alınmış şekilde sunulmasını daha sağlıklı bulur.
Dijital delillerin güvenilirliğini artırmak için:
-
Ekran görüntüsünü tam sayfa alın
-
Tarih ve saat görünür olmalı
-
URL adresi görünmeli
-
Delil, bir uzmana (örneğin adli bilişim uzmanına) analiz ettirilebilir
-
Noterden tespit ettirilebilir
Video ve Ses Kayıtları
Hakaretin sesli veya görüntülü şekilde gerçekleştiği olaylarda, ses kaydı ya da video kaydı da önemli bir delil niteliğindedir. Ancak burada özel hayatın gizliliği ilkesi devreye girebilir. Bir kişi, kendisinin dahil olmadığı bir konuşmayı gizlice kaydederse bu delil hukuka aykırı sayılabilir. Ancak kişi, kendisine yöneltilen hakareti ispatlamak amacıyla ses kaydı aldıysa bu çoğu zaman hukuken geçerli kabul edilir.
WhatsApp ve Mesajlaşma Uygulamaları
Hakaretin dijital mesajlaşma yoluyla yapıldığı durumlarda, WhatsApp, Telegram, Instagram DM gibi kanallar üzerinden gelen mesajlar belge olarak kullanılabilir. Bu tür mesajların delil olarak kabul edilmesi için şu noktalara dikkat edilmelidir:
-
Mesajın gönderen kişiye ait olduğu açıkça belli olmalı
-
Tarih-saat bilgisi eksiksiz görünmeli
-
Mesaj silinmeden tespit yapılmalı
-
Noterden onaylı ekran çıktısı alınmalı
WhatsApp mesajları, karşı taraf inkâr etse dahi teknik inceleme ile ispatlanabilir. Mahkeme, gerektiğinde operatör kayıtlarını, cihaz incelemesini ve bilirkişi raporlarını talep edebilir.
Noter Tespiti ile Delil Güçlendirme
Hakaret içeren içeriklerin silinmesi veya ortadan kaldırılması ihtimali nedeniyle en güvenilir yöntemlerden biri, bu içerikleri noter aracılığıyla tespit ettirmektir. Noter tespiti:
-
Ekran görüntüsünün resmi bir tespitini sağlar
-
İçeriğin yayınlandığı zamanı kayıt altına alır
-
Hukuki süreçte delilin tartışmasız geçerliliğini güçlendirir
IP Tespiti ve Kimlik Belirleme
Sahte hesaplar üzerinden yapılan hakaretlerde en büyük sorun, failin kimliğinin bilinmemesidir. Bu durumda savcılık aracılığıyla:
-
Paylaşımın yapıldığı IP adresi tespit edilir
-
BTK ve ilgili platformdan veri talep edilir
-
Kullanıcının kimliği adli mercilerce belirlenebilir
Mahkemeler, teknik bilirkişi raporları ile IP eşleşmelerini değerlendirir ve gerçek failin tespiti sonrası dava süreci ilerler.
Hukuka Aykırı Delillerin Kullanımı
Delil sunarken dikkat edilmesi gereken bir başka konu, delilin hukuka uygun elde edilmiş olmasıdır. Gizlice kayıt yapılan bir konuşma ya da üçüncü kişilerin özel hayatına dair yasa dışı yöntemlerle edinilen belgeler mahkemede delil olarak kabul edilmeyebilir. Bu nedenle, hak arama amacıyla bile olsa hukukun çerçevesi dışına çıkılmaması son derece önemlidir.
Avukat Desteği ile Delil Stratejisi
Delil sunumu süreci, davanın kaderini belirleyebilir. Hangi delilin, ne zaman ve nasıl sunulacağı; hangi delile öncelik verileceği gibi stratejik tercihler, avukatlar tarafından dikkatle planlanmalıdır. Özellikle sosyal medya içerikleri gibi kolayca silinebilecek dijital verilerde hızlı hareket etmek, delillerin geçerliliğini korumak açısından önemlidir.
Sonuç olarak, hakaretin ispatı için sunulacak delillerin hem güvenilir hem de hukuka uygun olması gerekir. Ceza ve tazminat davası süreçlerinde, delil toplama ve sunma konusunda deneyimli bir avukatla çalışmak, hem süreci hızlandırır hem de hak kayıplarını önler.
Bir sonraki başlıkta, hakaret nedeniyle talep edilebilecek manevi tazminat miktarının nasıl belirlendiğini ve mahkemelerin bu konuda izlediği kriterleri ele alacağız.
4. Manevi Tazminat Miktarı Ne Kadar Talep Edilebilir?
Hakaret nedeniyle açılan manevi tazminat davalarında en çok merak edilen konulardan biri de talep edilebilecek tazminat miktarıdır. Davacılar genellikle hakarete uğradıkları için ne kadar tazminat talep edebileceklerini, mahkemelerin hangi kriterlere göre karar verdiğini ve hangi durumlarda taleplerinin kabul gördüğünü bilmek ister. Bu bölümde, hakaret nedeniyle açılan manevi tazminat davalarında talep edilebilecek tazminat miktarının belirlenmesinde dikkate alınan yasal ve pratik kriterleri detaylı şekilde inceleyeceğiz.
Mahkeme Tazminat Miktarını Ne Kadar Takdir Eder?
Türk Borçlar Kanunu’nun 58. maddesine göre, kişilik hakkı saldırıya uğrayan kişi, saldırıyı gerçekleştiren kişiden manevi tazminat talep edebilir. Ancak bu maddede miktarla ilgili kesin bir oran veya hesaplama yöntemi belirtilmemiştir. Dolayısıyla mahkemeler, her somut olayı kendi özelinde değerlendirerek uygun bir tazminata hükmeder.
Hakaretin Niteliği ve Yoğunluğu
Mahkemenin tazminat miktarını belirlemesindeki en önemli unsurlardan biri, hakaretin derecesidir. Aşağılayıcı, küçük düşürücü, onur kırıcı ve alenî yapılan hakaretler daha yüksek tazminata konu olabilir. Örneğin:
-
Tek bir mesajla yapılan hakaretle,
-
Kamuya açık alanda, kalabalık önünde veya sosyal medyada aleni olarak yapılan hakaret, aynı şekilde değerlendirilmez.
Aleni yapılan hakaretlerde kişinin toplumdaki itibarı daha çok zarar gördüğü için mahkemeler daha yüksek manevi tazminata hükmedebilir.
Mağdurun Sosyal Konumu ve Etkilenme Derecesi
Mahkeme, mağdurun sosyal konumunu, mesleğini ve toplum içindeki saygınlığını da göz önünde bulundurur. Örneğin bir akademisyen, kamu görevlisi ya da avukat gibi toplumun önünde bulunan kişiler hakkında yapılan hakaretler, mesleki ve sosyal itibara doğrudan zarar vereceği için daha ağır değerlendirilir.
Ayrıca mağdurun psikolojik etkilenme düzeyi, sosyal çevresindeki etkisi ve olayı takip eden süreçte yaşadığı travmalar da tazminat miktarını etkiler. Kimi davalarda psikolojik destek aldığına dair belgeler mahkemeye sunularak bu durum ispat edilebilir.
Hakaretin Yayılma Alanı ve Sosyal Medya Etkisi
Günümüzde en yaygın hakaret vakaları sosyal medya platformları üzerinden gerçekleşmektedir. Sosyal medya paylaşımlarının çok hızlı yayılması ve geniş kitlelere ulaşması nedeniyle mağdurun itibarı ciddi şekilde zarar görebilir. Bu tür durumlarda:
-
Takipçi sayısı,
-
Paylaşımın kaç kişi tarafından görüntülendiği,
-
Paylaşımın ekran görüntüsü alınıp yayıldığı, mahkeme tarafından dikkate alınabilir.
Twitter, Instagram, Facebook gibi sosyal mecralarda yapılan hakaret içerikli paylaşımlar daha yüksek tazminata konu olabilmektedir.
Tekil veya Süreklilik Gösteren Hakaretler
Mahkemeler, hakaretin tek bir olay mı yoksa bir süreklilik arz eden davranış biçimi mi olduğuna da dikkat eder. Örneğin bir kişiye bir defa "ahmak" denmesi ile bir kampanya şeklinde günlerce hakaret edilmesi aynı hukuki değerlendirmeye tabi tutulmaz. Sürekli ve sistematik hakaretler, psikolojik baskı oluşturduğu için daha ağır tazminatla sonuçlanabilir.
Failin Kusur Derecesi ve Maksatlı Hareketi
Hakaretin kastî olarak yapılması, kötü niyetle toplumu kışkırtma amacı taşıması ya da mağduru itibarsızlaştırma hedefi gütmesi durumunda mahkemeler tazminat miktarını artırabilir. Örneğin kamuya açık bir açıklamada, özellikle ismi belirtilerek yapılan hakaretler daha yüksek tazminatla sonuçlanır.
Failin kamu görevlisi olması ve görevini kötüye kullanarak hakaret etmesi de hâkimin değerlendirmesinde önemlidir.
Ceza Davasının Sonucu Tazminatı Etkiler mi?
Ceza mahkemesinde açılan hakaret davasının sonucu, hukuk mahkemesindeki tazminat davası açısından doğrudan bağlayıcı olmasa da etkileyici olabilir. Ceza mahkemesinin, hakaretin gerçekleştiğine hükmetmesi hukuk hakimini etkileyebilir.
Ancak tazminat davası, ceza davasından bağımsızdır. Yani ceza davası olumsuz sonuçlansa bile hukuk mahkemesi, deliller yeterliyse tazminata hükmedebilir. Bu nedenle her iki sürecin paralel yürütülmesi stratejik fayda sağlar.
Talep Edilecek Tazminat Miktarı Nasıl Belirlenmeli?
Dava açılırken belirli bir miktar talep edilmesi gerekir. Ancak bu miktar gerçekte istenilenin altında da olabilir. Örneğin davacı, 50.000 TL talep etmişse mahkeme 20.000 TL’yi uygun görebilir. Aşırı yüksek talep, mahkemenin kanaatini olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle talep miktarı belirlenirken:
-
Hakaretin niteliği,
-
Olayın etkisi,
-
Mağdurun sosyal durumu,
-
Benzer emsal kararlar dikkate alınmalıdır.
Yargıtay’ın Görüşü ve Emsal Kararlar
Yargıtay kararları, mahkemelerin uygulamalarına yön verir. Özellikle manevi tazminat miktarına ilişkin kararlar incelendiğinde, mahkemelerin takdir hakkını kullanırken hangi ölçütleri dikkate aldığı açıkça görülmektedir.
Örneğin Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2019 tarihli bir kararında, sosyal medya üzerinden yapılan hakaret içerikli paylaşım nedeniyle 15.000 TL manevi tazminata hükmedilmiştir. Başka bir kararda, kamuya açık bir alanda, kalabalık içinde yapılan hakaret nedeniyle 20.000 TL tazminat uygun bulunmuştur.
Bu kararlar, mağdurun uğradığı manevi zararın ağırlığına göre değişkenlik gösterebilir.
Avukat Desteği ile Tazminat Miktarının Doğru Belirlenmesi
Manevi tazminat talebi, yalnızca bir rakamdan ibaret değildir. Bu rakamın mahkemece kabul görebilmesi için somut dayanaklarla desteklenmesi gerekir. Avukat, hakaretin içeriği, delillerin niteliği, mağdurun sosyal durumu ve emsal kararlar gibi unsurları değerlendirerek en uygun talep stratejisini belirler.
Ayrıca, doğru miktarın belirlenmesi sadece davanın kabulünü değil; dava sürecinde karşı tarafın uzlaşmaya yanaşmasını da sağlar. Stratejik bir tazminat talebi, dava sürecinin hızlanmasına ve daha etkin sonuç alınmasına yardımcı olabilir.
Bir sonraki bölümde, ceza davası açılmasa bile tazminat davası açılıp açılamayacağı ve bu konudaki hukuki çerçeve detaylı şekilde ele alınacaktır.
5. Ceza Davası Açmadan da Tazminat Talep Edilebilir mi?
Hakaret eylemine maruz kalan bireyler, genellikle ilk adım olarak savcılığa suç duyurusunda bulunmayı düşünürler. Ancak ceza davası açılmasa bile ya da açılsa dahi beraat kararı verilse dahi, mağdur olan kişi özel hukuk yollarını kullanarak, yani bir tazminat davası açarak zararının karşılanmasını talep edebilir. Bu bölümde, ceza davası açılmadan da nasıl tazminat talebinde bulunulabileceği, hukuki dayanaklar ve uygulamadaki örneklerle detaylı olarak ele alınacaktır.
Hukuki Temel: Türk Borçlar Kanunu’nun 58. Maddesi
Türk Borçlar Kanunu’nun 58. maddesi, kişilik hakkı ihlale uğrayan kişiye, zarar veren şahıstan manevi tazminat talep etme hakkı verir. Bu hüküm, ceza mahkemesinden bir karar alınmasını şart koşmaz. Yani hakaret nedeniyle ceza davası açılmasa da, mağdur kişi hukuk mahkemesinde doğrudan tazminat talep edebilir.
Bu düzenleme, bireyin kişilik haklarının özel hukuk koruması altında olduğunu ve bu korumanın ceza yargılamasından bağımsız şekilde işletilebileceğini ortaya koyar.
Ceza Davası Açılmadan Tazminat Davası Açılabilir mi?
Evet, açılabilir. Ceza davası, savcılık makamının re’sen veya şikayet üzerine başlattığı kamu davasıdır. Oysa tazminat davası tamamen bireyin isteğine bağlı olarak açılan özel hukuk davasıdır. Bu nedenle ceza davası açılmamış olması, tazminat davasının açılmasına engel değildir.
Bazı durumlarda:
-
Ceza davası açmaya yetecek delil bulunmayabilir.
-
Şikayet süresi geçmiş olabilir.
-
Savcılık kovuşturmaya yer olmadığına karar verebilir. Ancak bu durumda bile mağdur kişi, doğrudan hukuk mahkemesinde tazminat davası açabilir.
Ceza Davasında Beraat Kararı Çıkarsa Tazminat Davası Ne Olur?
Ceza davası açılmış ancak sanık beraat etmişse, bu karar tazminat davasını doğrudan etkilemez. Çünkü ceza mahkemesi ile hukuk mahkemesi farklı değerlendirme yapar. Ceza davasında isnadın "her türlü şüpheden uzak biçimde" ispatı gerekirken, hukuk mahkemelerinde "hakimin vicdani kanaatine göre daha düşük bir ispat standardı" aranır.
Örnek: Ceza mahkemesi sanığın hakaret ettiğine dair yeterli delil bulamayabilir, ama hukuk mahkemesi tanık beyanları ve yazılı delillere dayanarak hakaretin varlığına kanaat getirebilir ve tazminat ödenmesine karar verebilir.
Hukuk Mahkemesinde Tazminat Davası Açma Şartları
Hukuk mahkemesinde tazminat davası açabilmek için ceza yargılamasına dair bir dosya bulunması şart değildir. Davacı, aşağıdaki unsurları ispat etmekle yükümlüdür:
-
Davalının kişilik haklarını ihlal eden bir söz veya eylemi bulunduğunu,
-
Bu fiilin hukuka aykırı olduğunu,
-
Manevi olarak zarara uğradığını,
-
Davalı ile zarar arasında nedensellik bağı bulunduğunu.
Bu unsurlar tanık, yazılı belge, ses kaydı, sosyal medya ekran görüntüsü gibi delillerle desteklenmelidir.
Ceza Davası Açılmadan Tazminat Davasının Avantajları
-
Hızlı Sonuç Alınabilir: Ceza davası süreci uzun ve karmaşık olabilir. Hukuk mahkemesinde açılan tazminat davası daha kısa sürede sonuçlanabilir.
-
Delil Esnekliği: Hukuk mahkemesinde delil değerlendirme standardı daha esnektir. Tanık anlatımları, mesaj kayıtları, sosyal medya içerikleri daha güçlü kabul edilir.
-
Mağduriyet Giderilir: Ceza davası sonucunda hüküm verilmemiş olsa dahi, kişi en azından hukuki tazminat alarak mağduriyetini hafifletebilir.
Sosyal Medyada Hakarete Uğrayanlar Ceza Davası Açmadan Ne Yapmalı?
Sosyal medya üzerinden hakarete uğrayan kişilerin çoğu, bu süreci karmaşık bulduğu için ceza davası açmaktan çekinir. Ancak ekran görüntüsü, link, tarih ve saat bilgileri gibi verilerle hukuk mahkemesine doğrudan dava açmak mümkündür.
Bu davalarda özellikle şunlara dikkat edilmelidir:
-
Paylaşımın kaydedildiği tarih net olmalıdır.
-
Paylaşımı yapan hesap belirlenebilmelidir.
-
Ekran görüntüsü yeterli değilse, noterden tespit yapılması önerilir.
Ceza Davası Açılmadan Tazminat Alınan Emsal Kararlar
Yargıtay ve yerel mahkemelerin içtihatlarında, ceza davası açılmadan da manevi tazminat taleplerinin kabul edildiği görülmektedir. Bu durum, hakaretin ispatı için ceza mahkemesi kararı zorunluluğu bulunmadığını açıkça ortaya koyar.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi – Esas No: 2016/16612 – Karar No: 2019/1233 (6 Mart 2019)
Sosyal medya üzerinden hakaret ve küfür içeren mesajlar gönderildiği iddiasıyla açılan tazminat davasında, IP kayıtlarının davalıları işaret ettiği ve mesajların davalılardan gönderildiği ispatlanmıştır. İlk derece mahkemesi tazminat talebini reddetmiş; ancak Yargıtay, IP eşleşmesinin yeterli olduğunu belirterek kararın bozulmasına hükmetmiştir. Böylece ceza davası olmaksızın, tazminat talebinin hukuk mahkemesi nezdinde geçerli olduğu vurgulanmıştır.
Bu örnek karar, ceza yargılaması yapılmasa bile özel hukuk yoluyla mağduriyetin giderilebileceğine dair önemli bir içtihattır.
Dava Açmadan Önce Avukata Danışmak Neden Önemlidir?
Ceza davası açılmasa bile hukuk mahkemesinde doğrudan tazminat talep edilmesi ciddi bir hukuki donanım gerektirir. Çünkü:
-
Delillerin toplanması,
-
Uygun mahkemeye başvuru,
-
Dava dilekçesinin hazırlanması,
-
Manevi zarar gerekçelerinin açıklanması konularında yapılacak küçük hatalar davanın reddine yol açabilir.
Avukat desteği ile süreç profesyonel şekilde yürütülerek, tazminatın alınma ihtimali artırılır.
Hak Kaybı Yaşamamak İçin Dava Süresi Önemlidir
Türk Borçlar Kanunu’nun genel zamanaşımı hükümleri tazminat davalarında da geçerlidir. Hakaret fiilinin öğrenilmesinden itibaren 2 yıl, her hâlükârda fiilin işlendiği tarihten itibaren 10 yıl içinde dava açılmalıdır. Bu süre geçirilirse dava zaman aşımı nedeniyle reddedilebilir.
Bu nedenle ceza davası açılmasa da hukuk mahkemesinde zamanında tazminat davası açmak hayati önemdedir.
Bir sonraki bölümde, davalının tazminat davasında hangi savunmalarda bulunabileceği, "eleştiri hakkı" ve "ifade özgürlüğü" gibi sınırlar ayrıntılı biçimde ele alınacaktır.
6. Davalının Savunmaları: Eleştiri Hakkı mı, Hakaret mi?
Manevi tazminat davalarında, davalının en temel savunma araçlarından biri “eleştiri hakkı” ve “ifade özgürlüğü” kavramlarına dayanmaktadır. Bu iki kavram, hukukun ve demokrasinin temel taşları olmakla birlikte, zaman zaman kişilik hakları ile çatışabilir. Bu bölümde, davalının tazminat taleplerine karşı ileri sürebileceği hukuki savunmalar detaylı biçimde analiz edilecek, eleştiri ile hakaret arasındaki ince sınır örneklerle ele alınacaktır.
Eleştiri Hakkı Nedir?
Eleştiri hakkı, bir bireyin, kamuya açık şekilde başka bir bireyin davranışları, sözleri, mesleği, siyasi görüşü, sanatı ya da kamuoyuna mal olmuş faaliyetleri hakkında fikir belirtme hakkıdır. Bu hak, Anayasa’nın 26. maddesi ile güvence altına alınmış olan “düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti” kapsamında değerlendirilir.
Ancak bu hak sınırsız değildir. Eleştiri, kişilik haklarını zedeleyecek düzeyde gerçekleştiğinde artık bir hak olmaktan çıkar ve hakaret ya da küçük düşürme eylemine dönüşebilir.
Eleştiri ile Hakaret Arasındaki İnce Çizgi
Eleştirinin hakaret sayılmaması için:
-
Olgulara dayanması gerekir. (Somut bilgi, veri, olay)
-
Toplum yararı bulunmalı (kamu yararı gözetilmeli)
-
Aşağılayıcı, küçük düşürücü, onur kırıcı kelimeler kullanılmamalı
-
Kişilik haklarına saldırı içermemeli
Örnek: “Bu sanatçının performansı yetersizdi.” → Eleştiri.
“Bu sanatçı tam bir yeteneksiz, gerizekalı.” → Hakaret.
Yargıtay’ın içtihatlarında da bu ayrım hassasiyetle gözetilir. Hakaret, sadece açık küfür değil; ima yoluyla dahi yapılmış olabilir. Bu tür ifadeler de tazminat talebini doğurabilir.
İfade Özgürlüğünün Sınırları
İfade özgürlüğü, Anayasa’nın 26. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesi ile koruma altına alınmıştır. Ancak bu özgürlük, başkalarının şeref ve itibarına saldırı hakkı vermez.
Yargıtay’a göre; kamuoyunun ilgisini çeken bir konuda sert, hatta rahatsız edici bir yorum ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilebilir. Fakat kişiye özel, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde sözler bu korumanın dışındadır.
Davalının Sıkça Başvurduğu Savunmalar
-
İddia Doğrudur: Davalı, ileri sürdüğü sözlerin doğru olduğunu ve bu nedenle kişilik hakkı ihlali olmadığını iddia edebilir. Ancak bu durumda ispat yükü davalıya geçer.
-
Kamu Yararı Vardır: Eleştirinin kamu yararına yönelik olduğunu savunabilir. Özellikle gazeteciler, kanaat önderleri bu savunmaya başvurur.
-
Kişisel Görüş Niteliğindedir: Söylenen sözlerin mutlak iddia değil, kanaat (düşünce) olduğunu ileri sürebilir.
-
İfade Konusu Davacının Kamuya Mal Olmuş Faaliyetidir: Kamuya açık faaliyetler daha geniş ifade özgürlüğü kapsamına girer.
-
Açıklamalar Mizah Amaçlıdır: Karikatür, hiciv, mizah gibi çerçevelerde yapılan bazı açıklamalar bu kapsamda savunulabilir.
Yargıtay Kararlarında Eleştiri-Hakaret Ayrımı
Yargıtay 4. HD, 2016/3456 E., 2019/2345 K.
Karar özeti: Bir siyasi yazara yönelik olarak yazılan bir köşe yazısında, yazarın görüşlerinin "saçma, temelsiz, düzeysiz" olduğu belirtilmiş, davacı bunun kişisel haklarını ihlal ettiğini ileri sürerek tazminat davası açmıştır. Mahkeme, yazının kamu yararına yönelik olduğunu ve ifade özgürlüğü sınırlarında kaldığını belirterek davayı reddetmiştir.
Yargıtay 4. HD, 2015/7893 E., 2017/2334 K.
Karar özeti: Bir sosyal medya paylaşımında bir kişiye "yalancı, sahtekâr, dolandırıcı" denilmesi üzerine açılan tazminat davasında, mahkeme bu ifadelerin onur kırıcı nitelikte olduğunu belirterek 15.000 TL manevi tazminata hükmetmiştir.
Hangi Durumlarda Mahkeme Davalıyı Haklı Bulur?
-
Eleştirinin konusu kamusal nitelik taşıyorsa,
-
Sözlerin delillere dayanması hâlinde,
-
Aşağılayıcı değil açıklayıcı bir üslup kullanılmışsa,
-
Mizahi ya da sanat dili kullanılmışsa,
-
İddiaların doğru olduğu ispatlanabilmişse.
Mahkemenin Takdir Yetkisi ve Değerlendirme Kriterleri
Hukuk mahkemeleri, davalının beyanlarının ifade özgürlüğü kapsamında mı kaldığı yoksa kişilik haklarını ihlal mi ettiği hususunda geniş takdir yetkisine sahiptir. Değerlendirme yapılırken şunlar dikkate alınır:
-
Sözlerin bağlamı
-
Konuşmanın veya paylaşımın amacı
-
İfade edilen kişinin kamuya mal olup olmadığı
-
Zaman ve yer
-
Kullanılan üslup
-
Hedef alınan kişinin sosyal konumu
Eleştiri Hakkını Aşan Davranışlar Nelerdir?
-
Küfür ve argo kelimeler kullanmak
-
Kişinin onurunu hedef alan ifadeler
-
İftira ve isnat içeren sözler
-
Cinsiyet, etnik köken, inanç üzerinden aşağılamak
-
Mahrem bilgileri ifşa etmek
Bu tür davranışlar ifade özgürlüğü veya eleştiri hakkı kapsamında değerlendirilemez.
Sonuç: Savunmalar, Tazminat Sorumluluğunu Ortadan Kaldırır mı?
Hayır, savunmalar yalnızca mahkemenin değerlendirmesine yön verici niteliktedir. Mahkeme, davalının ileri sürdüğü her bir savunmayı delillerle birlikte değerlendirir. Eleştiri sınırları aşılmış, onur kırıcı nitelikte ifadeler içeren beyanlar varsa, bu durumda manevi tazminata hükmedilmesi kuvvetle muhtemeldir.
Özellikle dijital ortamda ifade edilen hakaret içerikli sözler, çok hızlı yayılabildiği için etkisi büyüktür. Bu sebeple davalılar, savunmalarında hukuki çerçeveyi iyi bilmeli, ifade özgürlüğünün sınırlarını aşmadığını güçlü biçimde ortaya koymalıdır.
Sonraki bölümde, mahkemelerin hakaret içerikli manevi tazminat davalarında benimsediği genel uygulama yöntemleri ve karar eğilimleri ele alınacaktır.
7. Mahkemelerin Uygulama Yöntemi ve Karar Eğilimleri
Manevi tazminat davalarında mahkemelerin nasıl bir uygulama yöntemi izlediği, kararlarını hangi kriterlere göre şekillendirdiği ve Yargıtay’ın bu tür davalarda benimsediği yaklaşım, davaların seyrini belirleyen en önemli unsurlardandır. Bu bölümde, hem yerel mahkemelerin hem de Yargıtay’ın kararlarında hangi ilkelere dayanarak manevi tazminat taleplerini kabul ettiği ya da reddettiği ayrıntılı biçimde ele alınacaktır.
1. Mahkemelerin Takdir Yetkisi ve Ölçülülük İlkesi
Manevi tazminat talepleri niteliği itibarıyla soyut zararlar üzerine kurulduğundan, maddi tazminat davalarından farklı olarak mahkemenin takdir yetkisi oldukça geniştir. Hakaret davalarında mahkemeler şu ilkeleri dikkate alır:
-
Zararın ağırlığı
-
Hakaretin yoğunluğu ve dili
-
Yayılma etkisi (örneğin sosyal medyada yapılmışsa daha ağır değerlendirilir)
-
Tarafların sosyal ve ekonomik durumları
-
Failin kusur oranı
-
Olayın tekrar etme durumu (tekil ya da sistematik)
Bu faktörler ışığında “ölçülülük ilkesi” gereği ne çok düşük ne de gereksiz yere yüksek bir tazminata hükmedilir.
2. Yargıtay’ın Manevi Tazminat Konusundaki Yaklaşımı
Yargıtay, manevi tazminatın bir cezalandırma aracı olmadığını, ancak mağdurun duyduğu elem ve ızdırabın hafifletilmesini amaçlayan bir giderim yolu olduğunu sürekli olarak vurgular. Aşağıdaki içtihatlar bu yaklaşımı örneklemektedir:
Yargıtay 4. HD, 2021/3456 E., 2022/4789 K.
"Manevi tazminat, kişinin kişilik haklarının ihlalinden doğan manevi zararı gidermeye yöneliktir. Bu tazminatın miktarının, mağdurun sosyal konumu, olayın etkisi ve tarafların kusur durumu gibi unsurlar dikkate alınarak takdir edilmesi gerekir."
Yargıtay 4. HD, 2017/6543 E., 2018/9123 K.
"Açıkça hakaret içeren ifadelerin sosyal medyada paylaşılması, mağdurun şeref ve haysiyetine ağır şekilde saldırıdır. Yayılma gücü yüksek platformlarda yapılan bu tür beyanlar daha ağır manevi zarar doğurur."
3. Mahkemelerin Dikkate Aldığı Delil Türleri
-
Noter kanalıyla tespit edilen sosyal medya içerikleri
-
Tanık beyanları
-
Mesajlaşma kayıtları (WhatsApp, SMS)
-
Ses veya video kayıtları
-
Hakaret içeren e-posta ya da yorumlar
Delillerin yasal yollarla elde edilmesi, davanın başarısını doğrudan etkiler. Usule aykırı deliller (örneğin gizlice alınmış ses kaydı) çoğunlukla dikkate alınmaz.
4. Yayılma Etkisi ve Tazminat Miktarına Etkisi
Hakaretin sadece söylenme şekli değil, ne kadar kişiye ulaştığı da önemlidir. Örneğin özel bir mesajla yapılan hakaret ile 10 bin kişinin gördüğü bir sosyal medya paylaşımı aynı tazminat sonucunu doğurmaz.
Mahkemeler, sosyal medya ortamındaki yayılma hızını ve etki alanını göz önünde bulundurarak daha yüksek tazminatlara hükmedebilir.
5. Mahkemelerin Emsal Tazminat Kararları
İstanbul Anadolu 10. Asliye Hukuk Mahkemesi 2021/789 E., 2022/1456 K.
Sosyal medya üzerinden hakaret içeren yorum paylaşılması nedeniyle 20.000 TL manevi tazminata hükmedildi.
Ankara 6. Asliye Hukuk Mahkemesi 2019/1324 E., 2020/1893 K.
Eski eşe WhatsApp üzerinden hakaret edilmesi ve bu mesajların ekran görüntüsüyle sunulması üzerine 15.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verildi.
6. Tazminatın Reddi: Ne Zaman Reddedilir?
-
Hakaretin ispatlanamaması
-
Beyanların eleştiri hakkı kapsamında kalması
-
Delillerin usule aykırı şekilde toplanmış olması
-
Beyanların özel alanda ve sınırlı sayıda kişiye hitaben söylenmiş olması
Bu gibi durumlarda mahkeme, kişilik hakkı ihlalinin varlığına kanaat getirmez ve tazminat talebini reddeder.
7. Temyiz Süreci ve Yargıtay Denetimi
İlk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf ve temyiz yolları açıktır. Yargıtay, istinaf incelemesi sonrası davaların yerinde değerlendirilip değerlendirilmediğini denetler:
-
Tazminat miktarının fahiş ya da yetersiz olup olmadığı
-
Mahkeme tarafından delillerin yeterince değerlendirilip değerlendirilmediği
-
Hakaretin tanımı ve niteliği konusunda isabetli yorum yapılıp yapılmadığı
8. Hukuki Sürecin Profesyonel Yönetimi
Hakaret içerikli manevi tazminat davalarında hem dava açan hem de savunma yapan taraf için doğru stratejinin belirlenmesi büyük önem taşır. Sürecin doğru yönetilmesi, mağdurun haklarını tam olarak korumasını sağlar.
Av. İnanç Eker Hukuk Bürosu, müvekkillerin bu tür davalarda baştan sona danışmanlık alabileceği şekilde profesyonel bir hizmet sunar. Gerek dava dosyalarının hazırlanması, gerekse delil değerlendirmesi aşamalarında titiz çalışma ile sonuç odaklı ilerlenir.
Bir sonraki bölümde, bu sürecin neden uzman bir hukuk bürosuyla yürütülmesi gerektiği ve danışanların karşılaşabileceği riskler ele alınacaktır.
8. Av. İnanç Eker Hukuk Bürosu ile Sürecin Profesyonel Yönetimi
Hakaret nedeniyle manevi tazminat taleplerinde hukuki süreçlerin doğru planlanması, hem hak kaybının önlenmesi hem de dava başarısının artırılması açısından kritik öneme sahiptir. Ceza davası açılmadan da talep edilebilen bu davalarda, kişilik haklarının korunması ve mahkemeye sunulacak delillerin usulüne uygun hazırlanması gerekir.
Bu tür özel hukuki süreçlerde deneyim ve uzmanlık, davanın seyrini belirleyen temel unsurlardandır. Özellikle İstanbul gibi büyükşehirlerde mahkemelerin iş yükü, karar eğilimleri ve uygulama farklılıkları davalara doğrudan yansımaktadır. Bu nedenle yalnızca genel hukuk bilgisi değil, aynı zamanda yerel yargı pratiklerine hâkimiyet de önemlidir.
Av. İnanç Eker Hukuk Bürosu, başta İstanbul olmak üzere Türkiye genelinde, hakaret kaynaklı manevi tazminat davalarında danışanlarına etkili ve stratejik destek sunar. Özellikle sosyal medya, dijital iletişim kanalları ve özel mesajlaşma platformları üzerinden işlenen kişilik hakkı ihlallerinde, doğru delil toplama ve etkili dava stratejisi geliştirme konularında uzmanlık sağlar.
Hukuk büromuzun faaliyet alanı yalnızca tazminatla sınırlı değildir. Ceza hukuku alanında da çeşitli davaların takibi yapılmakta olup, müvekkil lehine en uygun savunma ve başvuru yolları detaylı biçimde planlanmaktadır. Bu sayede hem ceza hukuku hem de özel hukuk alanlarında bütüncül bir hizmet sunulmaktadır.
Hakaret nedeniyle açılan tazminat davalarında başvurulacak yöntemlerin ve hukuki stratejilerin doğru belirlenmesi, bireyin haklarını koruma noktasında büyük önem taşır. Bu süreçte karşılaşılan sorular yalnızca yasal prosedürlerle sınırlı kalmayıp, delil toplama, başvuru süresi, muhatabın tespiti gibi birçok karmaşık konuyu da içerir. Av. İnanç Eker Hukuk Bürosu, bu karmaşıklığı çözülebilir bir sürece dönüştürmeyi hedefler. Her dosya, kendi özgül koşulları içinde değerlendirilerek; mağdurun itibarını, kişilik haklarını ve psikolojik bütünlüğünü esas alan bir yaklaşım benimsenir. Böylece müvekkil lehine en uygun hukuki yol haritası çizilmiş olur.
Dava süreci başlamadan önce başvurulan danışmanlık hizmeti, davanın başarısı açısından kritik olabilir. Bu nedenle herhangi bir hakaret vakasında, süreci geciktirmeden profesyonel destek almak faydalı olacaktır.
Av. İnanç Eker Hukuk Bürosu ile İletişime Geçin
Tüm manevi tazminat, ceza hukuku ve kişilik hakkı ihlallerine ilişkin sorularınız için bizimle hemen iletişime geçebilirsiniz:
Adres: Teknik Yapı Concord, Dumlupınar Mah., Yumurtacı Abdi Bey Cad., 2. Etap C Blok, Kat: 19 Daire: 178, Kadıköy / İstanbul
Telefon: 0216 514 74 04 – Tıkla ve Ara
WhatsApp: 0532 245 74 66 – Buradan Yazın
E-posta: info@inanceker.av.tr – E-posta Gönder
Tüm hakları saklıdır. Bu içerik yalnızca bilgilendirme amaçlıdır. Her somut olayın koşulları farklı olabileceğinden, profesyonel hukuki danışmanlık alınması tavsiye edilir.