Limited Şirkette Ortaklıktan Çıkma ve Çıkarma (TTK m.638–641) – Kavram ve Hukuki Çerçeve
Limited şirket; Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) m.573 ve devamında düzenlenen, ortakların esasen taahhüt ettikleri sermaye ile sorumlu oldukları, kişisel unsurun önemli olduğu bir sermaye şirketidir. Bu yapıda ortaklık ilişkisi, şirket sözleşmesi (esas sözleşme), emredici kanun hükümleri ve dürüstlük kuralı çerçevesinde yürütülür. Ticari hayatın dinamikleri nedeniyle ortaklar arasında güvenin zedelenmesi, şirket amacının sapması, ağır yükümlülük ihlalleri veya sürdürülebilirliğe zarar veren çatışmalar ortaya çıktığında, kanun koyucu ortaklıktan çıkma (ortağın talebiyle ortaklık sıfatının sona ermesi) ve çıkarma (diğer ortakların/şirketin talebiyle ortağın ortaklıktan uzaklaştırılması) kurumlarını devreye sokmuştur.
Hukuki Dayanak ve Sistematik
Limited şirkette ortaklıktan ayrılma rejimi TTK m.638–641 arasında sistematik bir bütün olarak düzenlenir. Özetle; çıkma m.638’de, şirket sözleşmesiyle kararlaştırılabilecek çıkarma sebepleri m.639’da, haklı sebeple çıkarma davası m.640’ta ve çıkan/çıkarılan ortağın payının gerçek değeri ve ödeme m.641’de çerçevelenir. Bu bütün, hem sözleşmesel (iç düzen) hem de yargısal (mahkeme gözetimi) koruma mekanizmalarını aynı anda işletir.
Çıkma ile Çıkarma Arasındaki Temel Fark
Çıkma, ortağın kendi iradesiyle ve kanunun/şirket sözleşmesinin öngördüğü koşullarda ortaklıktan ayrılma talebidir. Çıkarma ise, belirli sebeplerin gerçekleşmesi hâlinde diğer ortakların veya şirketin, ilgili ortağın ortaklıktan uzaklaştırılmasını istemesidir. Çıkmada inisiyatif ortaktadır; çıkarmada ise şirket/topluluk menfaati asli gerekçedir. Her iki kurumda da ölçüt, şirket dengesinin ve meşru ortak menfaatlerinin korunmasıdır.
Şirket Sözleşmesinin Rolü
Limited usul hukukunda şirket sözleşmesi belirleyici rol oynar. Kanunun izin verdiği ölçüde; çıkma ve çıkarma sebepleri somut, öngörülebilir ve objektif şekilde şirket sözleşmesinde düzenlenebilir. Ancak sözleşme, emredici hükümlere, temel ortaklık haklarına ve dürüstlük kuralına aykırı olamaz. Belirsiz, muğlak veya keyfî çıkarma sebepleri geçerlilik sorunu doğurur ve yargısal denetime takılır. Uygulamada; rekabet yasağının ağır ihlali, sermaye koyma/yan edim yükümlülüklerinin ısrarlı ihlali, şirket sırlarının ifşası, ortaklar arası güven ilişkisinin onarılamaz biçimde bozulması gibi haller sözleşmeye konu edilmekte ve uyuşmazlıkların önleyici yönetimi sağlanmaktadır.
Haklı Sebep Kriteri
Hem çıkma hem çıkarma bakımından “haklı sebep” merkezi bir denetim ölçütüdür. Haklı sebep; ortaklık ilişkisinin çekilmez hâle geldiği, şirket menfaatinin ve ortaklar arasındaki adil denge/işbirliğinin ağır şekilde sarsıldığı durumları ifade eder. Somut örnekler arasında; ortaklar arasında kalıcı güvensizlik, şirket faaliyet konusunun köklü biçimde değiştirilmesi, pay sahibinin sürekli ve ağır ihlalleri, çıkar çatışmaları ve şirketi zarara uğratmaya elverişli davranışlar sayılabilir. Yargısal değerlendirmede ölçülülük; daha hafif bir tedbirle sonuç alınabiliyorken ultima ratio niteliğindeki çıkarma yaptırımına başvurulmaması ilkesi önem taşır.
Yargısal ve Sözleşmesel Yolların Kesişimi
Şirket sözleşmesi, belirli çıkarma sebeplerini ve izlenecek iç prosedürü öngörebilir (ör. ihtar–savunma–genel kurul kararı zinciri). Bununla birlikte; sözleşmesel yolun işletilmesi, yargısal denetimi ortadan kaldırmaz. Çıkarmaya konu kararlar ve uygulamalar, ölçülülük, eşit işlem ve dürüstlük ilkeleri bakımından mahkeme denetimine açıktır. Keza, sözleşmesel düzenleme bulunmasa dahi, haklı sebeple çıkarma talebi yargı yoluyla ileri sürülebilir. Çıkma bakımından da, sözleşmesel/kanuni koşulların oluşup oluşmadığı, ödeme rejimi ve ayrılma akçesinin belirlenmesi yargısal incelemeye konu olabilir.
Ortaklık Sıfatına ve Oy Haklarına Etki
Çıkma/çıkarma süreçleri, ortağın oy, bilgi alma, kâr payı gibi haklarını doğrudan etkiler. Esas ilke, uyuşmazlık sonuçlanana kadar ortağın haklarının keyfî biçimde kısıtlanmamasıdır. Ancak kötüye kullanım şüphesinin güçlü olduğu dosyalarda, şirket düzeninin korunması amacıyla mahkemeden ihtiyati tedbir talep edilmesi mümkündür. Örneğin; kilit finansal kararlarda oy kullanmanın doğuracağı telafisi güç zarar riski varsa, geçici tedbirlerle dengenin korunması sağlanabilir.
Ayrılma Akçesi ve “Gerçek Değer”
Ortaklıktan ayrılmanın finansal sonucu, kural olarak ortağın payının gerçek değerinin kendisine ödenmesidir. Gerçek değer; salt bilânço değeri değil, şirketin ekonomik gerçekliğini yansıtan ve geleceğe ilişkin makul beklentileri de dikkate alan bir değerleme anlayışını ifade eder. Uygulamada bu tespit; faaliyet alanı, varlık–yükümlülük yapısı, nakit akımı, piyasa çarpanları ve varsa sözleşmesel sınırlamalar gözetilerek bilirkişi tarafından yapılır. Şirket sözleşmesi bu konuda yöntem gösterebilir; ancak emredici ilkelere aykırı, ortağı haksız zayıflatan formüller geçerlilik sorunu doğurur.
Tescil, İlan ve Üçüncü Kişi Güveni
Çıkma/çıkarma sonuçları, ticaret sicilinde tescil ve ilan ile üçüncü kişilere karşı şeffaflaştırılır. Ortaklık sıfatının sona ermesi, kararın niteliğine göre (örneğin yargı kararı kesinleşmesi) ve sicil işlemleri tamamlandığında üçüncü kişiler bakımından da hüküm doğurur. Sicilin aleniyeti ve güven ilkesi gereği; iyi niyetli üçüncü kişilerin korunması gözetilir, kötü niyet iddiaları ise somut delil gerektirir.
İhlaller ve Sorumluluk
Çıkma/çıkarma sürecinin kanuna veya sözleşmeye aykırı yürütülmesi; yönetici/müdür sorumluluğu, kararların iptali/geçersizliği, zarar sorumluluğu ve hatta cezai yaptırımlar gibi sonuçlar doğurabilir. Özellikle çıkarma kararlarında, delillendirilmemiş iddialara dayanılması, savunma hakkının tanınmaması, eşit işlem ilkesinin ihlali ve ölçüsüz uygulamalar yargısal iptal riskini yükseltir. Süreç; yazılı delil, usul ekonomisi ve şeffaflık ilkelerine uygun planlanmalıdır.
Bu Makaledeki İzleyen Bölümlerin Kapsamı
Bu giriş bölümü; kavramı ve hukuki çerçeveyi ortaya koymuştur. İzleyen bölümlerde;
- 2. Bölüm: Ortaklıktan çıkma sebepleri (kanuni ve sözleşmesel) ve haklı sebebin sınırları,
- 3. Bölüm: Ortaklıktan çıkarma sebepleri; sözleşmeye dayalı ve haklı sebeple yargısal çıkarma,
- 4. Bölüm: Başlatma prosedürü, iç karar zinciri ve süre–usul kuralları,
- 5. Bölüm: Mahkeme safhası, görev–yetki, ispat ve delil stratejisi,
- 6. Bölüm: Payın değeri, ödeme rejimi, tescil–ilan ve kayıt süreçleri,
- 7. Bölüm: Ayrılma sonrası sorumluluklar ve sınırlamalar,
- 8. Bölüm: Uygulama sorunları ve stratejik öneriler
ayrıntılı biçimde ele alınacaktır.
Ortaklıktan Çıkma Sebepleri
Limited şirketlerde ortaklıktan çıkma hakkı, Türk Ticaret Kanunu’nun 638. maddesi çerçevesinde düzenlenmiş olup, hem şirket sözleşmesinde öngörülen hallerde hem de haklı sebeplerin varlığı durumunda kullanılabilir. Ortaklıktan çıkma hakkının amacı, şirket ortaklarının kişisel ve ticari menfaatlerini korumak, aynı zamanda şirket faaliyetlerinin sağlıklı bir şekilde yürütülmesini sağlamaktır.
Şirket Sözleşmesinde Öngörülen Çıkma Sebepleri
TTK m. 638/1 uyarınca, şirket sözleşmesinde belirli durumların ortaya çıkması halinde ortağın çıkma hakkını kullanabileceği açıkça düzenlenebilir. Bu düzenleme, ortakların önceden öngörülebilir bir çerçevede hareket etmelerini sağlar. Örneğin;
- Ortağın belirli bir yaşa gelmesi veya sağlık durumunun şirket faaliyetlerine katılımını engellemesi,
- Ortağın belirli bir süre ortak olarak kalma yükümlülüğünü yerine getirmiş olması,
- Şirketin faaliyet konusunun değişmesi,
- Şirketin belirli bir yatırım projesini tamamlaması.
Bu tür hükümler, uygulamada ortaklar arasında uyuşmazlık çıkmadan ayrılma yollarını düzenler. Ancak sözleşme hükümlerinin açık, net ve yorum gerektirmeyecek şekilde kaleme alınması gerekir.
Haklı Sebeple Çıkma
TTK m. 638/2, ortağa, şirketten çıkma konusunda haklı sebeplerin varlığı halinde mahkeme kararıyla çıkma imkânı tanır. “Haklı sebep” kavramı kanunda tanımlanmamış olup, Yargıtay içtihatlarıyla somutlaştırılmıştır. Haklı sebep, genellikle şirket içinde devam eden güven ilişkisini ortadan kaldıran, ortaklık bağını çekilmez hale getiren veya ortağın ekonomik çıkarlarını ciddi şekilde zedeleyen durumları ifade eder.
Uygulamada haklı sebep olarak kabul edilen başlıca durumlar şunlardır:
- Şirket yönetiminin kötüye kullanılması ve ortağın bilgi alma hakkının sürekli engellenmesi,
- Kar payının uzun süre dağıtılmaması ve bunun makul bir gerekçesinin bulunmaması,
- Şirketin faaliyet konusunun ortakların rızası olmaksızın radikal biçimde değiştirilmesi,
- Diğer ortakların ortağı şirketten uzaklaştırmaya yönelik sistematik davranışlarda bulunması,
- Şirketin mali yapısının, ortağın menfaatlerini ciddi biçimde tehdit edecek ölçüde bozulması.
Yargıtay’ın Haklı Sebep Değerlendirmesi
Yargıtay’ın genel yaklaşımına göre, haklı sebep değerlendirmesi yapılırken olayın somut şartları, taraflar arasındaki ilişki ve şirketin ekonomik durumu birlikte incelenir. Haklı sebep, objektif ölçütlere dayanmalı ve ortağın ortaklıkta kalmasının dürüstlük kuralına aykırı olacak ölçüde çekilmez hale geldiği ispatlanmalıdır. Tek başına kâr payı dağıtılmaması, tek başına bilgi alma hakkının engellenmesi gibi durumlar genellikle yeterli görülmemekte; bu hallerin sürekliliği ve ortağın menfaatlerine etkisi önemsenmektedir.
Çıkma Talebinin İleri Sürülmesi ve Süreler
Şirket sözleşmesinde öngörülen bir çıkma sebebine dayanılıyorsa, bu sebebin gerçekleştiği andan itibaren makul süre içinde çıkma talebinin iletilmesi gerekir. Haklı sebebe dayanılıyorsa, talep doğrudan Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılacak dava yoluyla ileri sürülür. Talepte bulunmadan uzun süre beklenmesi, davada kötü niyet iddialarına yol açabilir.
Ortaklıktan çıkma hakkının kullanılmasında izlenecek prosedür ve haklı sebep iddiasının ispatı, sürecin başarısı açısından kritik öneme sahiptir. Bu nedenle, başvurudan önce hem esas sözleşme hükümleri hem de Yargıtay’ın güncel içtihatları dikkate alınmalıdır.
Ortaklıktan Çıkarma Sebepleri
Limited şirketlerde ortaklıktan çıkarma, TTK m. 640 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, şirketin varlığını ve işleyişini korumaya yönelik önemli bir mekanizmadır. Ortaklıktan çıkarma, şirket sözleşmesinde belirtilen sebeplerin varlığı veya haklı sebeplerin ortaya çıkması halinde gündeme gelir. Çıkarma süreci, hem şirket hem de çıkarılacak ortak açısından ciddi sonuçlar doğurduğundan, kanunda öngörülen usul ve esaslara titizlikle uyulması gerekir.
Şirket Sözleşmesinde Düzenlenen Çıkarma Sebepleri
TTK m. 640/1 uyarınca, şirket sözleşmesinde, belirli durumların ortaya çıkması halinde ortağın şirketten çıkarılabileceği düzenlenebilir. Bu hüküm, ortaklar arasında öngörülebilirlik sağlar ve olası uyuşmazlıkların önüne geçer. Uygulamada sözleşmelere eklenen başlıca çıkarma sebepleri şunlardır:
- Ortağın iflas etmesi veya borçlarını ödeyemeyecek duruma gelmesi,
- Ortağın rekabet yasağını ihlal etmesi,
- Ortağın şirket sırlarını yetkisiz üçüncü kişilere açıklaması,
- Ortağın esas sözleşmede öngörülen yükümlülüklerini yerine getirmemesi,
- Şirketin itibarını zedeleyici davranışlarda bulunması.
Şirket sözleşmesinde çıkarma sebeplerinin açık ve yoruma kapalı bir şekilde düzenlenmesi, hem çıkarma sürecinde hukuki güvenliği sağlar hem de dava aşamasında ispat kolaylığı getirir.
Haklı Sebeple Çıkarma
Şirket sözleşmesinde yer almayan ancak somut olayda ortaya çıkan ciddi sorunlar da ortağın çıkarılmasına sebep olabilir. TTK m. 640/3’e göre, haklı sebep mevcutsa mahkeme kararı ile ortağın çıkarılmasına hükmedilebilir. Haklı sebep, genellikle şirketin faaliyetlerini ciddi şekilde engelleyen veya diğer ortakların menfaatlerini ağır biçimde zedeleyen durumları kapsar.
Haklı sebep olarak değerlendirilen başlıca durumlar şunlardır:
- Ortağın şirket faaliyetlerini sürekli olarak engellemesi veya sabote etmesi,
- Şirketin mali yapısını olumsuz etkileyen kötü niyetli işlemler yapılması,
- Ortağın, diğer ortaklara veya yönetime karşı tehdit veya şiddet içeren davranışlarda bulunması,
- Şirketin müşteri ilişkilerini zedeleyen etik dışı ticari uygulamalar.
Yargıtay’ın Haklı Sebep Yorumları
Yargıtay’ın değerlendirmelerine göre, haklı sebep iddiası ciddi, somut ve ispatlanabilir olmalıdır. Çıkarma talebinin kabulü için, ortağın davranışlarının şirketin devamını tehlikeye düşürmesi veya ortaklar arası güven ilişkisini geri dönülemez şekilde bozması aranır. Yargıtay, çıkarma sürecinde ölçülülük ilkesinin de gözetilmesi gerektiğini, yani çıkarma yerine daha hafif yaptırımların uygulanabileceği durumlarda doğrudan çıkarma kararının verilmemesi gerektiğini belirtmektedir.
Çıkarma Prosedürünün Başlatılması
Çıkarma süreci genellikle yönetim organının teklifi ve genel kurulun kararı ile başlatılır. Ancak şirket sözleşmesi, çıkarma yetkisini doğrudan genel kurula veya belirli bir organa verebilir. Haklı sebeple çıkarma talebi ise doğrudan Asliye Ticaret Mahkemesi’ne başvuru yoluyla da yapılabilir. Talep dilekçesinde çıkarma sebebi açıkça belirtilmeli ve buna ilişkin deliller eksiksiz sunulmalıdır.
Çıkarma Kararının Hukuki Sonuçları
Çıkarma kararı kesinleştiğinde, çıkarılan ortak, paylarının gerçek değerini talep edebilir. Bu değer, çıkarma kararının kesinleştiği tarihe göre hesaplanır. Ayrıca, çıkarılan ortağın şirketten ayrılmasıyla birlikte, kendisine ait tüm ortaklık hakları sona erer ve şirket kayıtları buna göre güncellenir.
Çıkarma süreci, hem hukuki hem de mali yönleri itibariyle titizlik gerektirdiğinden, bu aşamada ticaret hukuku alanında uzman bir avukattan destek alınması, olası hak kayıplarının önüne geçilmesi açısından büyük önem taşır.
Ortaklıktan Çıkma ve Çıkarma Prosedürleri
Limited şirketlerde ortaklıktan çıkma ve çıkarma süreci, Türk Ticaret Kanunu’nda (“TTK”) açık bir şekilde düzenlenmiş olup, hem usul hem de esas yönünden titizlikle uygulanması gereken bir prosedürdür. Bu prosedür, hem şirketin bütünlüğünün korunmasını hem de ortakların haklarının güvence altına alınmasını amaçlar. Aşağıda, sürecin hukuki çerçevesi ve aşamaları ayrıntılı şekilde ele alınmıştır.
Ortaklıktan Çıkma Prosedürü
TTK m. 638 uyarınca, ortaklıktan çıkma talebi belirli koşullara bağlanmıştır. Çıkma talebi, ya şirket sözleşmesinde düzenlenen bir çıkma sebebine dayanmalı ya da haklı sebebe dayalı olarak mahkemeden talep edilmelidir.
- Şirket Sözleşmesine Dayalı Çıkma: Şirket sözleşmesinde çıkma hakkının hangi şartlarda kullanılacağı açıkça belirtilmişse, ortak bu şartların gerçekleşmesiyle birlikte yazılı başvuru yaparak ortaklıktan ayrılabilir.
- Haklı Sebebe Dayalı Çıkma: Ortak, ciddi güven kaybı, şirket faaliyetlerinin yasa dışı hale gelmesi veya mali yapıdaki ağır bozulma gibi haklı sebeplere dayanarak Asliye Ticaret Mahkemesi’ne başvurabilir.
Mahkeme, haklı sebebin varlığını tespit ederse, ortağın paylarının gerçek değeri üzerinden çıkarılmasına karar verir. Bu değer, genellikle bilirkişi incelemesi ile belirlenir.
Ortaklıktan Çıkarma Prosedürü
Çıkarma süreci, TTK m. 640 ve devamında düzenlenmiş olup, iki ana şekilde yürütülebilir:
- Şirket Sözleşmesindeki Çıkarma Sebeplerine Dayalı Çıkarma: Şirket sözleşmesinde belirtilen sebeplerin gerçekleşmesi halinde, yönetim organının teklifi üzerine genel kurul kararı ile çıkarma süreci başlatılır.
- Haklı Sebeple Mahkeme Kararıyla Çıkarma: Haklı sebep varsa, şirket doğrudan Asliye Ticaret Mahkemesi’ne başvurarak ortağın çıkarılmasını talep edebilir.
Her iki durumda da çıkarma talebinin gerekçeleri somut delillerle desteklenmeli ve karar süreci kanuna uygun şekilde yürütülmelidir.
Genel Kurul Karar Süreci
Şirket sözleşmesine dayalı çıkarma işlemlerinde genel kurul kararı esastır. Karar alınırken toplantı ve karar nisaplarının sağlanması gereklidir. Ayrıca, çıkarılacak ortak oylamaya katılamaz. Karar, noter onaylı tutanakla tespit edilerek ticaret siciline bildirilir.
Mahkeme Süreci
Haklı sebebe dayalı çıkma veya çıkarma davaları, Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılır. Davacı taraf, iddiasını destekleyen tüm belge ve delilleri sunmalıdır. Mahkeme, bilirkişi raporu, tanık beyanları ve diğer deliller ışığında değerlendirme yapar. Karar kesinleştiğinde, ticaret sicilinde gerekli tescil işlemleri yapılır.
Pay Bedelinin Tespiti ve Ödenmesi
Çıkma veya çıkarma kararı kesinleştiğinde, ilgili ortağın pay bedeli tespit edilir. Bu bedel, çıkarma veya çıkma kararının kesinleştiği tarih esas alınarak belirlenir ve şirket tarafından ödenir. Ödeme, taraflar arasında mutabakata varılarak tek seferde veya taksitler halinde yapılabilir.
Usule Uyulmamanın Sonuçları
Çıkma veya çıkarma sürecinde usul hükümlerine aykırı hareket edilmesi, kararın iptaline veya hükümsüzlüğüne yol açabilir. Özellikle toplantı çağrı usullerine, karar nisaplarına ve delil sunumuna dikkat edilmemesi halinde süreç şirket aleyhine sonuçlanabilir.
Bu nedenle, limited şirketlerde ortaklıktan çıkma ve çıkarma işlemleri, yalnızca hukuki bilgiye sahip kişilerce değil, aynı zamanda tecrübeli ticaret hukuku avukatlarının rehberliğinde yürütülmelidir.
Pay Devri ve Bedelin Hesaplanması
Limited şirketlerde ortaklıktan çıkma veya çıkarma sürecinin tamamlanmasının ardından en önemli aşamalardan biri, ilgili ortağın şirketten ayrılması karşılığında hak ettiği pay bedelinin belirlenmesi ve devridir. Bu aşama, Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) hükümleri, şirket sözleşmesi hükümleri ve yerleşik Yargıtay görüşleri çerçevesinde yürütülür. Bedelin doğru hesaplanması, hem ayrılan ortağın hakkının korunması hem de şirketin mali dengesinin bozulmaması açısından kritik öneme sahiptir.
Pay Devri Kavramı
Ortaklıktan çıkma veya çıkarma sonucunda, ayrılan ortağın şirket payı, ya diğer ortaklara devredilir ya da şirket tarafından devralınır. TTK m. 638/3 hükmüne göre, pay devri işlemi, şirket sözleşmesinde aksine hüküm bulunmadıkça, ortaklar genel kurulu kararıyla onaylanır. Bu karar, çıkarılan veya ayrılan ortağın yerine geçecek kişinin belirlenmesi açısından da önemlidir.
Pay devri işlemleri, noter huzurunda düzenlenecek bir devir sözleşmesi ile gerçekleştirilir ve ticaret siciline tescil edilerek hüküm doğurur. Tescil ve ilan edilmeden devir, üçüncü kişiler nezdinde geçerlilik kazanmaz.
Pay Bedelinin Hesaplanmasında Esas Alınan Kriterler
TTK m. 641 uyarınca, pay bedelinin tespitinde, ayrılan ortağın şirketteki payının gerçek değeri esas alınır. Bu değer belirlenirken aşağıdaki unsurlar dikkate alınır:
- Şirketin bilanço değeri: Son bilanço ve ara dönem mali tabloları, pay bedelinin hesaplanmasında temel alınır.
- Şirketin varlıklarının rayiç değeri: Maddi ve maddi olmayan tüm varlıkların güncel piyasa değeri dikkate alınır.
- Kâr potansiyeli ve geleceğe dönük gelir beklentileri: Şirketin faaliyet alanı, mevcut sözleşmeleri ve piyasa koşulları çerçevesinde beklenen gelirler de değerlendirmeye dahil edilir.
- Borç durumu: Şirketin kısa ve uzun vadeli borçları, pay bedelinden mahsup edilmesi gereken unsurlardandır.
Bilirkişi İncelemesi ve Mahkeme Rolü
Çıkma veya çıkarma işleminin mahkeme kararıyla gerçekleştiği durumlarda, pay bedelinin tespiti genellikle mahkeme tarafından atanan bilirkişiler aracılığıyla yapılır. Bilirkişiler, şirketin mali verilerini inceler, rayiç değer tespitleri yapar ve tüm verileri dikkate alarak bir hesaplama raporu sunar.
Mahkeme, bilirkişi raporunu inceleyerek pay bedelini belirler. Taraflar bu bedel üzerinde mutabakata varırsa ödeme süreci başlar. Ancak taraflardan biri rapora itiraz ederse, ek rapor alınabilir.
Bedelin Ödeme Şekli
TTK’da, pay bedelinin ödenme şekli konusunda kesin bir düzenleme bulunmamakla birlikte, uygulamada üç farklı yöntemle ödeme yapılır:
- Peşin ödeme: Bedel, tek seferde nakden ödenir.
- Taksitli ödeme: Taraflar arasında mutabakata varılarak belirli bir ödeme planına bağlanır.
- Malvarlığı devri yoluyla ödeme: Nakit yerine şirket varlıklarından bir kısmı devredilerek bedel ödenebilir.
Her üç yöntemde de ödeme şeklinin yazılı olarak düzenlenmesi ve imzalanması önemlidir. Ayrıca ödemelerin banka aracılığıyla yapılması, ispat kolaylığı sağlar.
Pay Devri ve Bedel Ödemesinin Vergisel Yönü
Pay devri ve bedel ödemesi işlemlerinin vergisel boyutu da göz ardı edilmemelidir. Gelir Vergisi Kanunu ve Kurumlar Vergisi Kanunu hükümleri çerçevesinde, devirden doğan kazançlar vergilendirilebilir. Özellikle, devreden ortağın elde ettiği kazancın beyan edilmesi, ileride vergi uyuşmazlıklarının önlenmesi açısından önemlidir.
Bedel Hesaplamasında Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar
Bedelin hesaplanmasında, yalnızca defter değerine bağlı kalınması adil olmayan sonuçlara yol açabilir. Bu nedenle, şirketin gerçek piyasa değeri dikkate alınmalı ve varsa marka değeri, ticari itibar gibi maddi olmayan unsurlar da hesaplamaya dahil edilmelidir.
Yargıtay görüşüne göre, pay bedelinin tespitinde “gerçek değer” esastır ve bu değer belirlenirken şirketin faaliyette bulunduğu sektördeki konumu, geleceğe dönük kâr beklentisi ve piyasa şartları mutlaka değerlendirilmelidir.
Sonuç
Limited şirketlerde ortaklıktan çıkma veya çıkarma sonrası pay devri ve bedel hesaplaması, sadece teknik bir muhasebe işlemi değil, aynı zamanda hukuki ve ticari yönleri olan karmaşık bir süreçtir. Bu nedenle, hem şirket hem de ayrılan ortak açısından hak kayıplarının önlenmesi için sürecin deneyimli ticaret hukuku avukatları eşliğinde yürütülmesi büyük önem taşır.
Ortaklıktan Çıkma ve Çıkarma Davalarında Yargılama Süreci
Limited şirketlerde ortaklıktan çıkma veya çıkarma, şirketin kurumsal yapısını doğrudan etkileyen ve Türk Ticaret Kanunu’nda (“TTK”) ayrıntılı şekilde düzenlenen önemli bir konudur. Bu tür uyuşmazlıkların mahkemeye taşınması durumunda, yargılama süreci belirli prosedürler çerçevesinde ilerler. Hem davacı hem de davalı taraf açısından bu sürecin bilinmesi, doğru strateji belirlenmesi ve hak kayıplarının önlenmesi bakımından kritik önemdedir.
Yetkili ve Görevli Mahkeme
TTK m. 4 ve m. 5 uyarınca, limited şirketlerde ortaklıktan çıkma ve çıkarma davaları ticari dava niteliğindedir. Bu nedenle, görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi’dir. Yetki bakımından ise genel kural, şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olmasıdır. Ancak şirket sözleşmesinde aksi kararlaştırılmışsa, yetki şartı da dikkate alınmalıdır.
Dava Açma Sebepleri ve Hukuki Dayanak
Ortaklıktan çıkma davası, TTK m. 638/2 uyarınca “haklı sebepler” mevcut olduğunda açılabilir. Bu haklı sebepler arasında şirketin faaliyet konusunun esaslı şekilde değiştirilmesi, ortaklar arasında güven ilişkisinin zedelenmesi veya şirketin sürekli zarar etmesi gibi durumlar yer alır. Ortaklıktan çıkarma davası ise TTK m. 640’a göre, şirket sözleşmesinde öngörülmüş sebepler veya haklı sebeplerin varlığı halinde diğer ortaklar tarafından açılabilir.
Dava Dilekçesinin Hazırlanması
Dava dilekçesi, yargılama sürecinin en kritik aşamalarından biridir. Dilekçede şu unsurlar açıkça yer almalıdır:
- Davanın türü (çıkma veya çıkarma)
- Tarafların kimlik ve iletişim bilgileri
- Şirketin ticaret unvanı ve merkez adresi
- Davaya konu olayların kronolojik özeti
- Hukuki dayanaklar ve ilgili TTK maddeleri
- Deliller listesi
- Açık ve net talepler (pay bedelinin ödenmesi, tescil ve ilan vb.)
Delillerin Sunulması
Bu tür davalarda delillerin niteliği, yargılama sonucunu doğrudan etkiler. Mahkemeye sunulabilecek deliller arasında şunlar yer alır:
- Şirket sözleşmesi
- Genel kurul kararları
- Bilanço ve mali tablolar
- Yazışmalar, e-postalar, ihtarnameler
- Bilirkişi raporları
Özellikle ortaklar arasındaki güven ilişkisinin bozulduğunu gösteren belgeler, mahkeme nezdinde haklı sebebin ispatında büyük önem taşır.
Bilirkişi İncelemesi
Ortaklıktan çıkma ve çıkarma davalarında bilirkişi incelemesi neredeyse kaçınılmazdır. Bilirkişiler, şirketin mali durumu, pay değerleri, faaliyet raporları ve tarafların iddialarını destekleyen ekonomik verileri inceler. Mahkeme, bilirkişi raporunu dikkate alarak nihai kararını verir.
Yargılama Süresince İhtiyati Tedbirler
Taraflardan biri, dava süresince haklarının korunması amacıyla ihtiyati tedbir talebinde bulunabilir. Örneğin, pay devrinin dava sonuna kadar durdurulması, şirketin önemli varlıklarının devrinin engellenmesi veya belirli kararların uygulanmaması yönünde tedbirler talep edilebilir. Mahkeme, tedbir taleplerini HMK hükümleri çerçevesinde değerlendirir.
Yargıtay Görüşü
Yargıtay’ın yerleşik görüşüne göre, haklı sebebe dayalı çıkma veya çıkarma davalarında mahkeme, hem tarafların iddialarını hem de şirketin tüm ekonomik ve hukuki durumunu değerlendirerek karar verir. Haklı sebebin varlığı somut olayın şartlarına göre belirlenir; tek bir kriterle sınırlı değildir.
Karar ve Hükmün İcrası
Mahkeme, çıkma veya çıkarma talebini haklı bulursa, ilgili ortağın ortaklık sıfatı sona erer ve pay bedelinin ödenmesine karar verir. Karar kesinleştiğinde, ticaret siciline tescil ve ilan edilmesi gerekir. Tescil işlemi, üçüncü kişilere karşı hüküm ifade etmesi bakımından zorunludur.
Temyiz ve İstinaf Yolları
İlk derece mahkemesi kararına karşı taraflar, 2 hafta içinde bölge adliye mahkemesine istinaf başvurusunda bulunabilir. İstinaf kararına karşı da Yargıtay’a temyiz yolu açıktır. Bu süreçte sürelerin kaçırılmaması, hukuki hakların korunması bakımından hayati önemdedir.
Sonuç
Ortaklıktan çıkma ve çıkarma davalarında yargılama süreci, hem teknik hem de hukuki açıdan karmaşık bir yapıya sahiptir. Usul kurallarına uygun hareket edilmemesi, davanın reddi veya hak kayıplarına yol açabilir. Bu nedenle, sürecin başından sonuna kadar tecrübeli bir ticaret hukuku avukatıyla çalışmak, hem davanın sağlıklı yürütülmesini hem de olası risklerin minimize edilmesini sağlar.
Karar Sonrası Tescil, İlan ve Pay Bedelinin Ödenmesi
Limited şirketlerde ortaklıktan çıkma veya çıkarma davalarının sonuçlanması, yalnızca mahkeme kararının verilmesi ile tamamlanmış sayılmaz. Mahkeme kararının kesinleşmesinden sonra uygulanması gereken bir dizi hukuki işlem mevcuttur. Bu işlemler, kararın hem taraflar hem de üçüncü kişiler bakımından hüküm ifade etmesi ve pay bedelinin hukuka uygun şekilde ödenmesi açısından zorunludur.
Kararın Kesinleşmesi
Mahkeme, davayı sonuçlandırdığında, verilen karar taraflara tebliğ edilir. Tarafların istinaf veya temyiz haklarını kullanmamaları veya bu yolların tükenmesi sonucunda karar kesinleşir. Kesinleşme, kararın icra edilebilir hâle gelmesi ve ticaret siciline tescil edilebilmesinin ön şartıdır.
Ticaret Siciline Tescil ve İlan
TTK m. 31 ve m. 35 hükümleri uyarınca, ortaklıktan çıkma veya çıkarma kararlarının ticaret siciline tescili zorunludur. Tescil işlemi, şirket merkezinin bulunduğu yer ticaret sicili müdürlüğünde gerçekleştirilir. Tescil talebinde şu belgeler sunulmalıdır:
- Kesinleşmiş mahkeme kararı
- Kararın kesinleşme şerhi
- Şirket yetkililerinin imza beyannamesi
- Gerekirse pay devrine ilişkin noter onaylı belgeler
Tescil işleminden sonra karar, Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde ilan edilir. İlanın amacı, üçüncü kişilerin durumdan haberdar edilmesi ve hukuki güvenliğin sağlanmasıdır.
Pay Bedelinin Belirlenmesi
Ortaklıktan çıkan veya çıkarılan ortağa ödenecek pay bedeli, TTK m. 641 ve devamı maddelerine göre belirlenir. Pay bedelinin tespitinde şu hususlar dikkate alınır:
- Şirketin son bilanço değeri
- Mahkemenin atadığı bilirkişi raporu
- Şirketin maddi ve maddi olmayan varlıklarının toplam değeri
- Şirketin borç durumu
Mahkeme, bilirkişi raporunu esas alarak pay bedelini hükme bağlar. Bu bedel, karar kesinleştiğinde ödenebilir hâle gelir.
Pay Bedelinin Ödenmesi
Pay bedeli, kararda belirtilen süre içinde ödenmelidir. Taraflar arasında aksi kararlaştırılmamışsa, ödeme nakit olarak yapılır. Ödeme yapılırken şu hususlara dikkat edilmelidir:
- Ödeme banka kanalıyla yapılmalı ve dekont saklanmalıdır.
- Ödeme ile birlikte, ilgili ortağın pay defterinden kaydı silinmelidir.
- Ödeme makbuz veya alındı belgesi ile belgelenmelidir.
Ödeme yapılmaması hâlinde, ilgili taraf icra yoluna başvurabilir. İcra takibi, ilamlı icra hükümlerine göre yürütülür.
Vergisel Yükümlülükler
Pay bedelinin ödenmesi sırasında doğabilecek vergi yükümlülükleri göz önünde bulundurulmalıdır. Özellikle gelir vergisi ve damga vergisi yönünden değerlendirme yapılmalı, muhasebe kayıtları doğru şekilde tutulmalıdır. Şirketin muhasebe birimi veya mali müşaviri bu süreci titizlikle yürütmelidir.
Yargıtay Görüşü
Yargıtay’ın görüşüne göre, pay bedeli belirlenirken sadece şirketin defter değerleri değil, piyasa koşulları ve şirketin gerçek ekonomik durumu da dikkate alınmalıdır. Böylece, ortağın gerçek hak ettiği bedel ödenmiş olur. Aksi durumda, eksik ödeme yapılması hâlinde ek dava açılabileceği kabul edilmektedir.
Şirket Pay Defterinin Güncellenmesi
TTK m. 594 uyarınca, şirketler ortaklar listesini içeren pay defterini tutmak zorundadır. Ortaklıktan çıkma veya çıkarma kararı kesinleşip pay bedeli ödendikten sonra, çıkarılan ortağın kaydı pay defterinden silinmeli ve yeni ortaklar listesi hazırlanmalıdır. Bu liste, şirketin iç işleyişinde ve resmi işlemlerinde güncel ortaklık yapısının yasal ispatı niteliğindedir.
Üçüncü Kişilere Karşı Hüküm İfade Etmesi
Tescil ve ilan işlemleri, kararın üçüncü kişilere karşı hüküm ifade etmesini sağlar. Bu nedenle, karar kesinleştiğinde tescil ve ilan sürecinin vakit kaybetmeden tamamlanması gerekir. Aksi hâlde, şirketin veya ortakların üçüncü kişiler nezdinde hukuki sorumluluğu doğabilir.
Sonuç
Ortaklıktan çıkma veya çıkarma davalarında karar sonrası aşama, en az dava süreci kadar önemlidir. Tescil, ilan ve pay bedelinin doğru şekilde ödenmesi, hem hukuki güvenliği hem de tarafların haklarının korunmasını sağlar. Bu sürecin usule uygun ve eksiksiz yürütülmesi, olası uyuşmazlıkların önüne geçer.
Uyuşmazlıkların Önlenmesi ve Stratejik Hukuki Danışmanlık
Limited şirketlerde ortaklıktan çıkma veya çıkarma davaları, yalnızca mevcut bir uyuşmazlığın çözümü için değil, aynı zamanda şirketin gelecekteki hukuki ve mali istikrarını sağlamak için de önemli dersler barındırır. Uyuşmazlıklar ortaya çıkmadan önce önleyici tedbirlerin alınması, hem şirketin itibarını hem de ortakların menfaatlerini korur.
Önleyici Hukuk Anlayışı
Önleyici hukuk anlayışı, olası bir uyuşmazlık çıkmadan önce hukuki risklerin tespit edilmesini ve bertaraf edilmesini hedefler. Bu yaklaşımda şirket, TTK hükümlerine ve şirket sözleşmesine uygun bir iç denetim ve yönetim sistemi kurarak, ihtilaf doğurabilecek alanlarda proaktif davranır.
Şirket Sözleşmesinin Güncellenmesi
Uyuşmazlıkların büyük bir bölümü, eksik veya belirsiz hükümler içeren şirket sözleşmelerinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle:
- Ortaklıktan çıkma ve çıkarma şartları açıkça düzenlenmelidir.
- Kar dağıtımı, pay devri, oy hakları gibi konular net olarak yazılmalıdır.
- Uyuşmazlık çözüm yolları (arabuluculuk, tahkim vb.) sözleşmeye eklenmelidir.
Şirket sözleşmesinin her yıl gözden geçirilmesi, mevzuat değişiklikleri ve iç dinamikler doğrultusunda güncellenmesi gerekir.
Ortaklar Arasında Etkin İletişim
Ortaklar arasındaki iletişim eksikliği, çoğu zaman hukuki uyuşmazlıkların temel nedenidir. Düzenli olarak yapılan genel kurul toplantıları, yönetim kurulu görüşmeleri ve bilgilendirme raporları, olası krizleri önlemede etkili olur.
Hukuki Risk Analizi
Hukuki risk analizi, şirketin faaliyet alanına, sözleşmelerine, ticari ilişkilerine ve mevcut ortaklık yapısına göre yapılmalıdır. Bu analiz ile:
- Potansiyel dava riskleri belirlenir.
- Vergisel yükümlülükler ve teşvikler değerlendirilir.
- Mevzuata aykırılık teşkil eden uygulamalar tespit edilir.
Risk analizi sonucunda hazırlanan rapor, yönetim kuruluna sunularak gerekli tedbirlerin alınması sağlanır.
Stratejik Hukuki Danışmanlığın Önemi
Stratejik hukuki danışmanlık, yalnızca dava aşamasında değil, şirketin tüm yönetim sürecinde hukuki yol haritası sunar. Bu kapsamda:
- Yeni yatırım kararlarının hukuki sonuçları analiz edilir.
- Ortaklar arası sözleşmelerin hazırlanması ve revizesi yapılır.
- Çıkma-çıkarma süreçleri öncesinde hukuki uygunluk denetimi gerçekleştirilir.
Bu yaklaşım, şirketin yalnızca mevcut risklerini değil, gelecekte doğabilecek hukuki problemlerini de en aza indirir.
Yargıtay Görüşü
Yargıtay uygulamalarında, ortaklar arasındaki güven ilişkisinin zedelenmesi, haklı nedenle çıkma veya çıkarma sebepleri arasında sayılmaktadır. Bu bağlamda, Yargıtay’a göre önleyici tedbirlerin alınması ve şirket sözleşmesinde net düzenlemeler yapılması, uyuşmazlıkların yargıya taşınmasını engelleyen en önemli unsurlardandır.
Arabuluculuk ve Tahkim Yöntemleri
TTK m. 5/A uyarınca, ticari davalarda dava şartı olarak arabuluculuk uygulanmaktadır. Şirket içi uyuşmazlıkların çözümünde arabuluculuk, hızlı, maliyet açısından düşük ve ilişkileri koruyan bir yöntemdir. Tahkim ise, tarafların uyuşmazlığı özel hakemler önünde çözmeyi tercih ettikleri bir yöntem olup, özellikle yüksek değerli ticari uyuşmazlıklarda tercih edilmektedir.
Profesyonel Hukuki Destek Alma
Her ne kadar şirket yönetimi hukuki mevzuata hâkim olmaya çalışsa da, ticaret hukuku gibi teknik bir alanda uzman avukatlardan düzenli destek almak hayati önemdedir. Profesyonel hukuk desteği:
- Yanlış kararlar nedeniyle oluşabilecek yüksek tazminat risklerini önler.
- Mevzuata uygun, güçlü ve geçerli sözleşmelerin hazırlanmasını sağlar.
- Mahkeme süreçlerinde şirketin etkin temsilini güvence altına alır.
Sonuç
Limited şirketlerde ortaklıktan çıkma ve çıkarma davaları, yalnızca mevcut bir ihtilafın çözümü değil, gelecekteki potansiyel uyuşmazlıkların da yönetimi açısından kritik öneme sahiptir. Bu nedenle, hem önleyici tedbirlerin alınması hem de stratejik hukuki danışmanlığın sürekli olarak sağlanması, şirketin uzun vadeli başarısında belirleyici bir faktördür.
Hukuki Destek ve İletişim
Limited şirketlerde ortaklıktan çıkma ve çıkarma davaları ile ilgili profesyonel hukuki destek almak, şirketinizin haklarını korumanız ve olası riskleri önlemeniz açısından kritik öneme sahiptir. Konuyla ilgili sorularınızı yanıtlamak ve hukuki çözüm yollarını değerlendirmek için bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Avukat İnanç Eker Hukuk Bürosu
Adres: Teknik Yapı Concord, Dumlupınar, Yumurtacı Abdi Bey Cd. Sitesi 2. Etap C Blok Kat 19 Daire 178, 34720 Kadıköy / İstanbul
Telefon: 0 (532) 245 74 66
E-posta: info@inanceker.av.tr
Google Maps: Konumu Görüntüle
LinkedIn: Av. İnanç Eker