Özel Okul, Kreş, Kurs ve Üniversitelerde Kayıt İptali ve Ücret İadesi

İçindekiler

I. Giriş – Eğitim Sözleşmelerinde Ücret İadesinin Hukuki Önemi

Özel eğitim kurumları, yalnızca eğitim hizmeti sunan işletmeler değildir. Bu kurumlar aynı zamanda velilerle ve öğrencilerle yaptıkları sözleşmelerle, Türk Borçlar Kanunu ve 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında birer borç ilişkisi tesis ederler. Dolayısıyla “kayıt işlemi” olarak adlandırılan süreç, idari bir kayıt eyleminden ibaret olmayıp doğrudan özel hukuk hükümlerine tabi bir akittir. Bu akit, karşılıklı edim yükümlülükleri doğurur: okul veya kurs hizmeti sunmayı; veli ise belirlenen bedeli ödemeyi taahhüt eder. Ancak uygulamada, eğitim başlamadan veya kısa süre sonra velinin cayma talebinde bulunması, ödenen ücretin iadesi konusunda sıklıkla uyuşmazlıklara yol açmaktadır. Özel okul, kreş, kurs ve vakıf üniversitesi sözleşmelerinde, “ücretin tamamı iade edilmez”, “iptal halinde ücret yanar” ya da “kayıt iptal cezası” gibi ifadelerle konulan hükümler, çoğu zaman hukuki geçerlilik taşımamaktadır. Hizmetin hiç sunulmadığı, eğitimin başlamadığı veya ifanın gerçekleşmediği durumlarda, ücretin tamamının tahsil edilmesi hem 6502 sayılı Kanun’un 5. maddesindeki haksız şart yasağına hem de Türk Borçlar Kanunu’nun 77 ve devamı maddelerinde düzenlenen haksız zenginleşme hükümlerine açıkça aykırıdır. Zira, ifa edilmeyen bir hizmetin bedelinin tahsili, edim karşılıksızlığını ortadan kaldıran hiçbir hukuki dayanağa sahip değildir. Bu noktada, eğitim kurumlarıyla veliler arasında kurulan sözleşmelerin hukuki niteliği belirleyici hale gelir. Yargıtay içtihatlarına göre, özel okul ve kurs kayıt sözleşmeleri ağırlıklı olarak “hizmet sözleşmesi” niteliği taşımaktadır. Hizmet sözleşmelerinde edim karşılıklıdır; okul eğitim hizmetini fiilen sunmakla yükümlü, veli ise bu hizmetin bedelini ödeme borcu altındadır. Eğitim fiilen başlamadan veya hizmetin hiç sunulmadığı hallerde, borcun ifasından söz edilemeyeceğinden, bedelin tahsili mümkün değildir. Bu nedenle, eğitim ücretinin iadesi talebi, yalnızca sözleşmeye bağlı bir hak değil, aynı zamanda yasal bir zorunluluğun sonucudur. Hizmetin hiç verilmediği veya eksik ifa edildiği durumlarda ücretin iadesi, hem borçlar hukuku hem de tüketici hukuku sistematiği içerisinde doğrudan uygulanabilir bir taleptir. Uygulamada bazı özel okullar veya kurslar, kayıt sonrası iptalde ücret iadesini reddetmekte; “sözleşme bağlayıcıdır” veya “iptal halinde yıllık ücretin tamamı ödenir” gibi tek taraflı hükümler ileri sürmektedir. Oysa bu tür kayıtlar, tüketici aleyhine dengesizlik doğurduğu için “haksız şart” kabul edilmekte ve mahkemelerce resen geçersiz sayılmaktadır. Bu yönüyle eğitim sözleşmelerinin, klasik ticari sözleşmelerden farklı olarak kamu düzeniyle bağlantılı bir yönü vardır; çünkü taraflardan biri (veli veya öğrenci) çoğu zaman korunmaya muhtaç tüketici konumundadır. Sonuç olarak, özel eğitim kurumlarıyla imzalanan kayıt sözleşmeleri, yalnızca şekli bir kayıt belgesi değil; hem tüketici hukukunun koruyucu hükümlerine hem de hizmet sözleşmesinin temel esaslarına tabi olan bağlayıcı bir borç ilişkisini ifade eder. Eğitim başlamadan yapılan iptallerde veya hizmetin hiç sunulmadığı durumlarda, ilgili mevzuat hükümlerine göre ücretin kullanılmayan kısmının iadesi gerekir. Bu husus, hakkaniyet ilkesiyle birlikte yerleşik Yargıtay kararlarının ve yürürlükteki yönetmeliklerin bir gereğidir.

II. Hukuki Çerçeve: Eğitim Kurumlarının Sınıflandırılması

Türkiye’de özel eğitim kurumlarının tabi olduğu mevzuat, tek bir düzenlemeyle sınırlandırılmamıştır. Kurumun türüne göre farklı idari otoriteler, farklı yönetmelikler ve farklı denetim esasları uygulanmaktadır. Dolayısıyla, kayıt iptali ve ücret iadesine ilişkin taleplerde öncelikle kurumun hangi mevzuat kapsamında faaliyet gösterdiği tespit edilmelidir. Bu tespit, uygulanacak hukuki rejimi belirleyecektir.

1. Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Kurumlar

Okul öncesi eğitim kurumları (anaokulu), ilkokul, ortaokul, lise, özel eğitim okulları, özel öğretim kursları ve çeşitli sertifika programları, Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı olarak faaliyet gösterir. Bu kurumların işleyişi ve ücretlendirme esasları Millî Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği ile düzenlenmiştir. Bu Yönetmeliğin 56. maddesi, 05.09.2025 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan değişiklikle birlikte ücret iadesi konusunda açık, bağlayıcı ve tüketici lehine hükümler içermektedir. Düzenlemeye göre;

  • Öğretim yılı başlamadan okuldan ayrılanlara, öğrenci kayıt sözleşmesinde belirlenen ücretin %10’u dışındaki kısmı iade edilir.
  • Öğretim yılı başladıktan sonra ayrılanlara, %10 kesinti ile fiilen öğrenim gördüğü günlere isabet eden bedel dışındaki kısım iade edilir.
  • Sınavla öğrenci alan resmî okulların 9. sınıfına kayıt yaptıranlara ücretin tamamı iade edilir.
  • İade işlemi, ayrılış tarihinden itibaren en geç bir ay içinde tamamlanmak zorundadır.

Bu hüküm, özel okul ve kurs sözleşmelerinde sıklıkla yer alan “iptal halinde iade yapılmaz” veya “kayıt iptali halinde ücretin tamamı ödenir” gibi tek taraflı hükümleri ortadan kaldırmakta; tüketiciyi koruyucu, objektif bir iade standardı getirmektedir. Dolayısıyla MEB’e bağlı okullar, kurslar veya özel eğitim kurumları, kayıt iptali durumunda bu oranlara ve süreye uymakla yükümlüdür.

2. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına Bağlı Kurumlar (Kreş ve Gündüz Bakımevleri)

Özel kreşler, gündüz bakımevleri ve çocuk kulüpleri, Millî Eğitim Bakanlığı’na değil, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlıdır. Bu kurumlar, Özel Kreş ve Gündüz Bakımevleri ile Özel Çocuk Kulüplerinin Kuruluş ve İşleyiş Esasları Hakkında Yönetmelik hükümlerine tabidir. Bu Yönetmeliğin 48 ve 49. maddelerinde ücretin tahsil ve iade usulleri açıkça belirlenmiştir:

  • Ücret her ayın başında peşin alınır; yıllık tahsil, bono veya senet düzenlenmesi yasaktır.
  • Hastalık nedeniyle 15 iş gününden fazla devamsızlık olması halinde, rapora dayalı süreye isabet eden ücret iade edilir.
  • Çocuğun herhangi bir nedenle ayrılması veya kurumun kapanması halinde, ayrılış tarihinden sonraki gün veya saatlere isabet eden ücret iade edilir.

Dolayısıyla kreş ve bakımevlerinde ücret iadesi, MEB yönetmeliğinde olduğu gibi belirli oranlara değil, hizmetin fiilen sunulmadığı süreye dayalı oransal hesaplamaya tabidir. Bu kurumlar bakımından “%10 kesinti” kuralı uygulanmaz.

3. Vakıf Üniversiteleri ve Özel Yükseköğretim Kurumları

Vakıf üniversiteleri de ticari nitelikli eğitim hizmeti sundukları ölçüde, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında tüketici sözleşmelerine tabidir. Bu kurumlar üzerinde Yükseköğretim Kurulu (YÖK) idari denetim uygular; ancak ücret iadesi konusundaki uyuşmazlıklar esasen özel hukuk hükümleriyle çözülür. Hizmet fiilen sunulmadan ücret tahsil edilmesi halinde, sözleşmede aksine hüküm bulunsa dahi iade yükümlülüğü doğar. Bu kapsamda, öğrencinin eğitime başlamadan önce kayıt iptali talebinde bulunması halinde vakıf üniversitelerinin ücretin tamamını iade etmesi gerekir. İfa edilmeyen bir hizmetin karşılığı tahsil edilemez; aksi durumda hem tüketici mevzuatına hem de borçlar hukukunun temel ilkelerine aykırılık oluşur.

4. Özel Kurslar ve Mesleki Eğitim Merkezleri

Kurslar, sürücü eğitimleri veya mesleki gelişim merkezleri gibi özel öğretim kuruluşları, MEB’e bağlı olmakla birlikte “ders saati” üzerinden ücretlendirme yapar. Yönetmelik m.56/3-b uyarınca, dönem başlamadan ayrılan kursiyerlerden yalnızca %10 kesinti yapılabilir. Dönem başladıktan sonra ise katıldığı ders saati oranında ücret hesaplanır ve kalan kısmı iade edilir. Bu düzenleme, kurs sözleşmelerinde de öğrenciyi koruyucu niteliktedir.

Sonuç

Sonuç itibarıyla, özel eğitim kurumlarının tabi olduğu hukuki rejim, bağlı bulundukları idari otoriteye göre değişmekte; bu durum ücret iadesi oran ve usullerini doğrudan etkilemektedir. MEB’e bağlı kurumlarda %10 kesinti kuralı geçerli iken, kreş ve bakımevlerinde yalnızca fiilen alınmayan gün/saat kadar iade yapılabilir. Vakıf üniversiteleri ise tüketici mevzuatına tabi olup, hizmet ifa edilmedikçe ücret tahsil edemez.

III. MEB’e Bağlı Kurumlarda Ücret İadesi Rejimi (Yönetmelik m.56)

Özel okullar, kurslar ve özel eğitim kurumları bakımından ücret iadesi talepleri, doğrudan Millî Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği’nin 56. maddesi uyarınca değerlendirilir. 05.09.2025 tarihli değişiklik ile bu madde, önceki düzenlemelerdeki boşlukları gidererek ücret iadesinin oranını, süresini ve uygulanma şeklini açık biçimde belirlemiştir. Artık bu alanda belirsizlik ortadan kalkmış; hem okul hem de veli açısından bağlayıcı, objektif bir düzenleme getirilmiştir.

1. Yönetmelik m.56’nın Bağlayıcı Niteliği

Yönetmelik hükmü, özel eğitim kurumlarıyla yapılan sözleşmelerin ayrılmaz bir parçası niteliğindedir. Yani, sözleşmede aksi yönde hüküm bulunsa dahi m.56’daki oran ve süreler uygulanmak zorundadır. Zira eğitim alanı kamu hizmeti niteliği taşıyan bir faaliyettir ve bu nedenle idari düzenlemelerle sınırlandırılabilir. Bu hüküm, doğrudan kamu düzenine ilişkindir; taraf iradesiyle bertaraf edilmesi mümkün değildir.

2. İade Oranları ve Hesaplama Şekli

Yönetmelik uyarınca:

  • Öğretim yılı başlamadan önce ayrılanlara, öğrenci kayıt sözleşmesinde belirlenen yıllık ücretin %10’u dışındaki kısmı iade edilir.
  • Öğretim yılı başladıktan sonra ayrılanlara, %10’luk kesintiyle birlikte fiilen öğrenim gördüğü günlere isabet eden tutar düşülür ve kalan kısım iade edilir.
  • Sınavla öğrenci alan resmî okulların 9. sınıfına kayıt yaptırdığını belgeleyenlere yıllık ücretin tamamı iade edilir.
  • İade ödemesi, ayrılış tarihinden itibaren en geç 1 ay içinde tamamlanmak zorundadır.

Bu oran, uygulamada çok sık rastlanan “iptal halinde ücretin tamamı yanar” şeklindeki hükümleri geçersiz kılmaktadır. Okul, hizmetin hiç sunulmadığı veya kısmen sunulduğu durumlarda yalnızca yönetmelikte belirtilen oranda kesinti yapabilir. Bu oranı aşan her türlü tahsilat, haksız zenginleşme teşkil eder.

3. Haksız Şart Denetimi ve Tüketici Lehine Yorum İlkesi

Yargıtay kararları, özel okul sözleşmelerinin tüketici sözleşmesi niteliğinde olduğunu ve bu nedenle 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun m.5 kapsamında “haksız şart denetimine” tabi tutulacağını açıkça belirtmiştir. Bu denetim kapsamında, öğrencinin eğitime başlamadan sözleşmeden dönmesi halinde ücretin tamamının alınmasını öngören kayıtlar geçersiz sayılmaktadır. Çünkü hizmet fiilen sunulmamış, yani edim yerine getirilmemiştir. Mahkemeler, bu tür uyuşmazlıklarda “tüketici lehine yorum” ilkesini uygulamakta; belirsiz veya orantısız maddeleri velinin lehine değerlendirmektedir. Bu ilke, yalnızca teorik bir prensip değil, doğrudan uygulanan bir yargı pratiğidir.

4. Yargıtay Uygulaması

Yargıtay 13. Hukuk Dairesi – 2017/8224 E., 2018/9262 K. – 21.11.2018

Bu kararda, özel bir eğitim kurumuna kayıt yaptıran öğrencinin öğretim yılı başlamadan sözleşmeden dönmesi üzerine okulun ücretin tamamını iade etmemesi değerlendirilmiştir. Yargıtay, sözleşmede yer alan “iptal halinde iade yapılmaz” hükmünün tüketici lehine yorum ilkesine aykırı olduğunu belirterek şu sonuca varmıştır: “Öğretim yılı başlamadan önce sözleşmeden dönülmesi halinde, okul yalnızca %10 oranında kesinti yapabilir; bu oran dışında kalan bedelin iade edilmemesi hakkaniyete ve mevzuata aykırıdır.” Bu karar, özel okul sözleşmelerinde “%10 kesinti” ilkesinin artık yalnızca yönetmelik değil, yargısal içtihatla da güvence altına alındığını göstermektedir.

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi – 2022/3046 E., 2022/5417 K. – 02.06.2022

Bu içtihat, okulun eğitime hiç başlamadan ücretin tamamını tahsil ettiği bir uyuşmazlıkta verilmiştir. Yargıtay, Millî Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği’nin 56. maddesine atıf yaparak şu tespiti yapmıştır: “Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği’nin 56. maddesi uyarınca, eğitim yılı başlamadan önce kayıt iptali halinde yalnızca %10’luk kısmın kesilmesi mümkündür. Bu oran dışındaki tahsilatlar iade edilmelidir.” Bu karar, yalnızca özel okullar için değil, özel öğretim kursları ve benzeri kurumlar için de emsal nitelik taşımaktadır. Dolayısıyla, sözleşmede “iade yapılmaz” veya “iptal halinde ücretin tamamı alınır” gibi kayıtların bulunması, okulu bu yasal sınırdan kurtarmaz.

5. Uygulamadaki Sonuç

Özetle; özel okullar, kurslar veya MEB’e bağlı diğer özel öğretim kurumları, kayıt iptali veya cayma durumunda ücretin tamamını talep edemez. Yönetmelik ve Yargıtay kararları uyarınca, öğretim yılı başlamadan yapılan iptallerde en fazla %10 kesinti yapılabilir. Eğitim başladıktan sonra ayrılma halinde ise sadece fiilen alınan günlere denk gelen tutar kadar ücret tahsil edilebilir. Bu oranların üzerinde yapılan tahsilatlar iade edilmek zorundadır ve aksi davranış haksız zenginleşme sonucunu doğurur. Mahkemeler, özellikle hizmet hiç sunulmadan ücret tahsil edildiği durumlarda velilerin iade taleplerini kabul etmekte; okulların sözleşmedeki haksız şartlara dayanarak savunma yapmasını geçerli görmemektedir. Bu nedenle, özel okul ve kurs yönetimlerinin sözleşme taslaklarını MEB m.56’ya uygun hale getirmeleri; velilerin ise kayıt iptali halinde bu maddeye dayanarak yasal haklarını kullanmaları gerekmektedir.

IV. Kreş ve Gündüz Bakımevlerinde Ücret İadesi (Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Yönetmeliği m.48–49)

Kreş, gündüz bakımevi ve çocuk kulüpleri, eğitim kurumlarından farklı olarak Millî Eğitim Bakanlığı değil; Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı (ASHB) denetiminde faaliyet gösterir. Bu nedenle, bu kurumlarda ücret tahsili ve iade süreçleri, Millî Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği’ne değil, “Özel Kreş ve Gündüz Bakımevleri ile Özel Çocuk Kulüplerinin Kuruluş ve İşleyiş Esasları Hakkında Yönetmelik”’e tabidir. Dolayısıyla, MEB Yönetmeliği’nin 56. maddesindeki “%10 kesinti” kuralı bu kurumlarda uygulanmaz.

1. Ücret Tahsiline İlişkin Esaslar (m.48)

Yönetmeliğin 48. maddesi, ücretin tahsiline ilişkin emredici hükümler içerir:

“Tespit edilen ücret, kuruluşlar tarafından her ayın başında peşin olarak alınır. Kuruluşlar, bir aylık ücretten fazla peşin ödeme için velileri zorlayamaz; bono, senet ve benzeri uzun süreli bağlantı isteğinde bulunamaz.”

Bu hüküm, kreş ve bakımevlerinde yıllık toplu tahsilat uygulamasını yasaklamaktadır. Dolayısıyla kurumlar, eğitim yılı başlamadan veya uzun dönemli taahhütlerle ücret tahsil edemez. Her ay başında alınan ücret, yalnızca o aya ilişkin hizmet karşılığıdır. Bu yapısı itibarıyla kreş sözleşmeleri, klasik yıllık hizmet sözleşmelerinden farklı olarak “aylık hizmet ifasına” dayalıdır. Bu fark, ücret iadesi bakımından da belirleyici olur. Çünkü aylık bazda alınan ücretin iadesi, yalnızca hizmetin fiilen sunulmadığı gün veya saatlere ilişkin olarak mümkündür. Kurum, hizmeti ifa ettiği günler için bedel talep edebilir; ancak hiç sunulmamış süreler için ücret alması hukuken mümkün değildir.

2. Ücret İadesine İlişkin Düzenleme (m.49)

Aynı Yönetmeliğin 49. maddesi, iade edilecek ücretin kapsamını açıkça belirlemiştir:

“Kuruluşlar, aşağıda belirtilen durumlarda ücret iadesi yaparlar: a) Hastalık nedeniyle on beş iş günü ve daha uzun süreli rapora dayalı devamsızlıklarda, çocuğun raporlu olduğu süreci kapsayan ücretleri, b) Çocuğun herhangi bir nedenle kuruluştan ayrılması veya kuruluşun kapanması durumunda, ayrılış ve kapanma tarihinden sonraki günlere ve saatlere isabet eden ödenmiş ücretleri.”

Bu hükümden anlaşılacağı üzere, ASHB’ye bağlı kreşlerde iade, yalnızca fiilen alınmayan hizmet süresiyle sınırlıdır. Yani; eğitime başlamadan cayma veya yıl ortasında ayrılma halinde, okulun tahsil ettiği bedelin yalnızca kullanılmayan gün veya saatlere isabet eden kısmı iade edilir. Burada MEB’deki gibi sabit oran (%10) yoktur; tamamen oransal bir hesaplama yapılır.

3. Yıllık Tahsilatın Yasaklanmasının Hukuki Önemi

Kreş ve gündüz bakımevlerinde yıllık ücret tahsil edilmesi, açık bir şekilde mevzuata aykırıdır. Buna rağmen bazı kurumlar “erken kayıt indirimi” veya “yıl garantili yer tahsisi” gibi gerekçelerle velilerden yıllık ücret talep etmektedir. Oysa Yönetmelik m.48 uyarınca bir aylık ücretin üzerinde peşin tahsilat yapılamaz. Bu tür uygulamalar hem idari yaptırıma hem de haksız zenginleşme hükümlerine konu olur. Nitekim bu tür uyuşmazlıklarda mahkemeler, “kurumun yıllık bedel tahsil etmesinin mevzuata aykırı olduğu, bu nedenle hizmet ifa edilmeden tahsil edilen ücretin iadesi gerektiği” yönünde kararlar vermektedir. Dolayısıyla veliler, yıllık ödeme yapmış olsalar dahi, çocuğun fiilen devam etmediği döneme ilişkin ücretin iadesini talep edebilirler.

4. Hizmetin Fiilen İfa Edilmediği Durumlarda İade

Eğer çocuk kuruma hiç başlamamış veya yalnızca birkaç gün devam etmişse, hizmetin fiilen ifa edildiğinden söz edilemez. Bu durumda, tahsil edilen ücretin tamamı ya da hizmet alınmayan kısmı velilere iade edilmelidir. Burada belirleyici olan husus, çocuğun kuruma devamının fiili olarak başlamış olup olmadığıdır. Okul kıyafeti verilmesi, oryantasyon planlaması veya dosya açılması gibi hazırlık işlemleri hizmet ifası olarak değerlendirilemez. Hizmetin ifası, ancak çocuğun kuruma fiilen kabul edilmesiyle başlar.

5. Hastalık ve Devamsızlık Hâllerinde İade

Yönetmeliğin 49. maddesi, hastalık nedeniyle alınan rapor durumlarında da açık bir düzenleme getirmiştir. Eğer çocuğun devamsızlığı on beş iş gününü aşıyorsa ve bu durum resmî sağlık raporuyla belgelendirilmişse, kurumun o süreye isabet eden ücreti iade etmesi zorunludur. Bu hüküm, velilerin sıkça yaşadığı “raporlu süre ücret kesintisi” sorununu ortadan kaldırmak amacıyla getirilmiştir.

6. Tüketici Hukuku ve Haksız Zenginleşme İlkesi

Her ne kadar ASHB’ye bağlı kreşler MEB kurumlarından farklı bir mevzuata tabi olsa da, bu sözleşmeler de 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında “hizmet sözleşmesi” niteliğindedir. Dolayısıyla, fiilen sunulmayan hizmetin bedelinin tahsili bu kurumlar bakımından da haksız zenginleşme oluşturur. Türk Borçlar Kanunu m.77 gereği, “haklı bir sebep olmaksızın bir başkasının malvarlığında zenginleşmeye neden olan kişi, bu zenginleşmeyi iade ile yükümlüdür.” Kreşin hiç hizmet sunmadan tahsil ettiği ücret, bu kapsamda iade edilmelidir.

Sonuç

Kreş ve gündüz bakımevlerinde ücret iadesi, MEB kurumlarından farklı olarak oransal bir temele dayanır. Bu kurumlar, yıllık tahsilat yapamaz; aylık hizmet esasına göre çalışır. Çocuğun kuruma hiç başlamaması, erken ayrılması veya 15 iş gününü aşan raporlu devamsızlığı durumunda, kurumun yalnızca fiilen sunmadığı hizmete denk gelen süre kadar ücret iade yükümlülüğü vardır. Bu sınırın aşılması, hem idari yaptırım hem de hukuki iade borcu doğurur.

V. Vakıf Üniversiteleri ve Özel Yükseköğretim Kurumlarında Ücret İadesi

Vakıf üniversiteleri, kâr amacı gütmeyen tüzel kişilerce kurulmuş olmakla birlikte, sundukları eğitim hizmeti özel hukuk hükümlerine tabidir. Bu nedenle, öğrenci ile üniversite arasındaki kayıt sözleşmesi, her yönüyle bir hizmet sözleşmesi niteliği taşır. Bu sözleşme çerçevesinde tahsil edilen öğrenim ücretleri, Türk Borçlar Kanunu, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ve Yükseköğretim Kanunu hükümlerine göre değerlendirilir.

1. Vakıf Üniversitelerinde Hukuki Statü

Vakıf üniversiteleri, kamu tüzel kişisi statüsüne sahip değildir; bu nedenle sözleşmeden doğan uyuşmazlıklar idari yargının değil, adli yargının görev alanına girer. Yükseköğretim Kurulu (YÖK) bu kurumların akademik ve idari denetimini yapar, ancak ücret iadesi, sözleşmesel nitelikte olduğundan, uyuşmazlıklar özel hukuk kapsamında çözülür. Dolayısıyla, kayıt iptali veya ücret iadesi talebi, tüketici mahkemelerinde ileri sürülebilir.

2. Tüketici Sözleşmesi Niteliği ve Uygulama Alanı

6502 sayılı Kanun’un 3/k maddesi, “tüketici”yi ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek kişi olarak tanımlar. Öğrenciler veya veliler, eğitim hizmetini kişisel gelişim veya meslek edinme amacıyla aldıklarından, bu tanımın kapsamına girerler. Yargıtay da bu konuda istikrarlı biçimde, özel üniversite kayıt sözleşmelerini “tüketici işlemi” olarak kabul etmektedir. Bu kabulün sonucu olarak:

  • Sözleşmedeki haksız şartlar geçersizdir (m.5).
  • Hizmet hiç sunulmamışsa ücretin tamamı iade edilmelidir.
  • Hizmetin kısmen sunulduğu durumlarda, yalnızca ifa edilen kısım oranında bedel tahsil edilebilir.
  • Ücret iadesi taleplerinde zamanaşımı süresi 2 yıldır (m.12/1).

3. Hizmetin İfa Edilmemesi Halinde Bedel İadesi

Özel üniversiteye kayıt yaptıran bir öğrenci, eğitim başlamadan veya ilk haftalarda sözleşmeden dönme iradesini açıklarsa, üniversitenin “eğitim hizmetini fiilen sunmadığı” kabul edilir. Bu durumda, tahsil edilen bedelin tamamının iadesi gerekir. Hizmetin hiç sunulmadığı hâllerde, “masraf” veya “ön kayıt ücreti” adı altında yapılan kesintiler de hukuken geçerli değildir; çünkü bu tür giderler ancak açık ve somut belgeyle ispat edilebilir. Bu husus Yargıtay’ın birçok kararında açıkça belirtilmiştir. Özellikle Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 02.06.2022 tarihli, 2022/3046 E., 2022/5417 K. sayılı kararında şu ilke vurgulanmıştır: “Hizmet ifa edilmemişse, bedel tahsil edilemez. Eğitim başlamadan yapılan kayıt iptallerinde, öğrenciden alınan ücretin tamamı iade edilmelidir.” Bu karar, özel üniversite kayıt sözleşmelerinde hizmetin başlamasıyla birlikte doğan ifa borcunun sınırlarını net biçimde çizer. Üniversite, eğitim yılı başlamadan önce hiçbir şekilde edim ifa etmiş sayılmaz.

4. Kısmi İfa Durumunda Orantılı Ücretlendirme

Öğrenci eğitim sürecine başladıktan sonra kayıt iptali veya ayrılma talebinde bulunmuşsa, üniversitenin yalnızca ifa ettiği kısım kadar bedel alma hakkı vardır. Bu, Türk Borçlar Kanunu m.50 gereğince, kısmen ifa edilen borcun orantılı değerlendirilmesi ilkesinden kaynaklanır. Ancak bu durumda dahi, öğrenciden kalan dönemlere ilişkin peşin tahsil edilen ücretin iade edilmesi zorunludur. Yargıtay uygulamasında, hizmetin ifasıyla bağlantılı olmayan “idari gider” veya “dosya ücreti” gibi kalemlerin iadesi de kabul edilmektedir.

5. Burslu Öğrenciler ve Cayma Hakkı

Tam veya kısmi burslu öğrenciler için ücret iadesi sorunu genellikle gündeme gelmez. Ancak burslu öğrenci, kayıt sırasında “ön kayıt bedeli”, “belge ücreti” veya “kayıt harcı” ödemişse ve eğitim başlamadan ayrılmışsa, bu bedellerin de iadesi gerekir. Zira burslu statüdeki öğrenci bakımından da sözleşme tüketici işlemi niteliğini korur.

6. Cayma Hakkının Kullanımı ve Süre

Öğrenci, kayıt sonrası cayma iradesini eğitim başlamadan önce yazılı olarak bildirdiğinde, bu bildirim Borçlar Kanunu m.123 anlamında “sözleşmeden dönme” beyanıdır. Bu beyan karşı tarafa ulaştığı anda hüküm doğurur; üniversitenin kabulüne gerek yoktur. Hizmetin başlamış olması halinde ise, TBK m.126 gereği, dönme beyanı ifa edilmemiş kısma etki eder. Dolayısıyla dönem başlamışsa, öğrenci yalnızca aldığı derslere karşılık gelen kısmı ödemekle yükümlüdür.

7. Üniversite Sözleşmelerinde Haksız Şart Denetimi

Bazı özel üniversiteler, sözleşmelere “iptal halinde ücret iadesi yapılmaz” veya “öğrenci ayrılması halinde yıllık ücretin tamamını öder” gibi hükümler koymaktadır. Bu tür hükümler, 6502 sayılı Kanun m.5 gereği haksız şart niteliğindedir. Çünkü bu tür düzenlemeler, taraflar arasındaki dengeyi bozar ve öğrencinin sözleşmeden dönme hakkını fiilen ortadan kaldırır. Yargıtay, bu tür kayıtların yok hükmünde olduğunu birçok kararında vurgulamıştır. Bu tür bir hükmün sözleşmede yer alması, üniversiteye hukuki koruma sağlamaz.

Sonuç

Vakıf üniversitelerinde kayıt iptali ve ücret iadesi talepleri, tamamen hizmetin ifa edilip edilmediği esasına dayanır. Eğer öğrenci eğitime başlamadan sözleşmeden dönmüşse, ücretin tamamı iade edilmelidir. Eğitim başlamışsa, yalnızca fiilen alınan derslere karşılık gelen kısmın tahsili mümkündür. Sözleşmedeki aksi hükümler, tüketici hukukuna göre haksız şart sayılır ve geçersizdir. Mahkemeler, öğrencilerin veya velilerin cayma taleplerini genellikle haklı bulmakta ve üniversiteleri iade yükümlülüğü altına sokmaktadır.

VI. Özel Kurslar, Sertifika Programları ve Ders Saatine Göre Ücretlendirme

Özel kurslar, kişisel gelişim merkezleri, dil okulları, sürücü kursları ve benzeri kurumlar, eğitim hizmetini genellikle ders saati üzerinden sunar. Bu nedenle ücretlendirme sistemi de yıllık değil, dönem veya ders saati bazında kurulur. Bu kurumlar da Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlı olarak faaliyet gösterir ve Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği’nin 56. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca ücret iadesi yapma yükümlülüğü altındadır.

1. Hukuki Dayanak – MEB Yönetmeliği m.56/3-b

İlgili hüküm açıkça şunu düzenler:

“Öğrenim ücretini ders saati ücreti olarak belirleyen kurumlarda, dönem başlamadan ayrılanlara kursiyer kayıt sözleşmesinde belirlenen öğrenim ücretinin yüzde onu dışındaki kısmı iade edilir. Dönem başladıktan sonra ayrılanlara kursiyer kayıt sözleşmesinde belirlenen öğrenim ücretinin yüzde onu ile öğrenim gördüğü ders saati sayısına göre hesaplanan miktarın dışındaki kısmı iade edilir.”

Bu hüküm uyarınca, kursiyer dönem başlamadan önce kayıt iptali yaptığında, kurum yalnızca %10’luk kesinti yapabilir. Eğitim başladıktan sonra ayrılma halinde ise, alınan ders saati oranında ücret düşülür; kalan tutar iade edilir. Böylece, MEB kursları bakımından hem “oransal iade” hem de “azami %10 kesinti” sistemi birlikte uygulanır.

2. Dönem Başlamadan Ayrılma – Cayma Hakkının Kapsamı

Kursiyer, dönem başlamadan önce yazılı olarak cayma iradesini bildirirse, bu beyan Borçlar Kanunu m.123 anlamında sözleşmeden dönme niteliğindedir. Bu durumda kurumun, yalnızca %10 oranında kesinti yaparak kalan bedeli iade etmesi zorunludur. Bu oran, mutlak niteliktedir; sözleşmede “iptal halinde ücret iadesi yapılmaz” gibi bir hüküm bulunması bu sonucu değiştirmez. MEB m.56/3-b, kamu düzenine ilişkin bir düzenleme niteliğindedir ve taraf iradesiyle bertaraf edilemez.

3. Dönem Başladıktan Sonra Ayrılma

Dönem başladıktan sonra kayıt iptali veya ayrılma durumunda, kursun fiilen işlediği ders saatleri esas alınır. Örneğin kurs 100 ders saatinden oluşuyorsa ve kursiyer 20 ders saatine katılmışsa, toplam ücretin 20/100 oranına isabet eden kısmı kurumda kalır; kalan kısım iade edilir. Ayrıca, yönetmelik gereği %10’luk kesinti bu hesaplamaya ilave edilir. Bu yöntem, TBK m.50 ve m.52 hükümlerine uygun şekilde, “ifanın oranına göre bedel belirleme” prensibine dayanır.

4. Kursiyer Sözleşmelerinde Haksız Şart Sorunu

Bazı özel kurs sözleşmelerinde, “kayıt iptali halinde ücretin tamamı yanar” veya “programdan ayrılan kursiyer kalan derslerin bedelini öder” gibi kayıtlar yer almaktadır. Bu tür hükümler, açıkça 6502 sayılı Kanun’un 5. maddesine aykırıdır. Zira bu düzenlemeler, hizmet hiç sunulmamışken kurum lehine aşırı bir kazanç sağlar ve tüketicinin sözleşmeden dönme hakkını fiilen ortadan kaldırır. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2018/9262 K. sayılı kararında da aynı gerekçeyle, bu tür kayıtların geçersiz olduğuna hükmedilmiştir. Bu bağlamda, kursiyer sözleşmelerinde yer alan “iade yapılmaz” türü hükümler, mahkemelerce haksız şart olarak değerlendirilmekte ve iade yükümlülüğü doğrudan hüküm altına alınmaktadır.

5. Kurumun Fiilen Hizmet Sunmadığı Durumlar

Bazı kurslar, kayıt alındıktan sonra ders programını iptal etmekte veya katılım yetersizliği nedeniyle eğitimi başlatmamaktadır. Bu durumda, sözleşme kurulmuş ancak hizmet ifa edilmemiş olur. Yargıtay içtihadına göre, “hizmet ifa edilmemişse, ücret talep edilemez.” Dolayısıyla, kursun fiilen başlamadığı veya kursiyerin hiç derse katılmadığı hallerde, ödenen ücretin tamamı iade edilmelidir.

6. Tüketici Hakem Heyeti Başvurusu

Bu tür uyuşmazlıklarda kursiyer, öncelikle kurumdan yazılı olarak iade talep etmeli; sonuç alınamazsa Tüketici Hakem Heyeti’ne başvurmalıdır. Başvuru tutarı, 2025 yılı itibarıyla 104.000 TL’ye kadar olan uyuşmazlıklar için geçerlidir. Hakem heyetleri bu tür uyuşmazlıklarda çoğunlukla, MEB Yönetmeliği m.56’ya dayanarak iade kararı vermektedir. Karar bağlayıcı olup, kurum tarafından uygulanmadığı takdirde icra yoluna gidilebilir.

Sonuç

Özel kurslar, dil okulları ve sertifika programları bakımından ücret iadesi talepleri; MEB Yönetmeliği m.56/3-b, 6502 sayılı TKHK ve Türk Borçlar Kanunu hükümleri birlikte değerlendirilmelidir. Eğitim başlamadan yapılan iptallerde yalnızca %10’luk kesinti mümkündür. Eğitim başladıktan sonra ayrılmalarda ise, fiilen alınan ders saati oranında ücret düşülür, kalan tutar iade edilir. Sözleşmedeki aksi yönde hükümler, haksız şart sayılarak geçersiz kabul edilir. Bu içtihatlar ve düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde, özel kurs ve eğitim merkezlerinde ücret iadesi konusunda velilerin ve kursiyerlerin korunması, artık hem mevzuat hem de yargı kararlarıyla güvence altına alınmıştır.

VII. Tüketici Hukuku Açısından Genel Değerlendirme ve Haksız Şart Denetimi

Eğitim kurumları, hangi statüde olursa olsun (kreş, özel okul, kurs, üniversite fark etmeksizin) öğrenciye veya veliye karşı bir hizmet sağlayıcı sıfatıyla hareket eder. Bu nedenle, yapılan sözleşmeler 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK) kapsamında “tüketici sözleşmesi” niteliğindedir. Tüketici işlemi olarak kabul edilmesi, hem sözleşme özgürlüğünü sınırlamakta hem de veliyi koruyan zorunlu hükümleri devreye sokmaktadır. Bu bağlamda, ücret iadesi ve sözleşmeden dönme hakkı, yalnızca yönetmelik hükümlerine değil, aynı zamanda tüketici mevzuatına da dayanır.

1. TKHK m.5 – Haksız Şart Denetimi

TKHK’nın 5. maddesi uyarınca, “Tüketici ile müzakere edilmeden sözleşmeye konulan ve tarafların hak ve yükümlülüklerinde tüketici aleyhine dengesizlik yaratan şartlar haksızdır.” Bu hüküm gereğince, özel okul, kurs veya üniversite sözleşmelerinde yer alan şu tür ifadeler haksız şart niteliğindedir:

  • “Kayıt iptali halinde ücret iadesi yapılmaz.”
  • “Öğrenci ayrılırsa yıllık ücretin tamamını öder.”
  • “Kurumun tek taraflı olarak programı değiştirme hakkı vardır.”
  • “Her türlü iade talebi reddedilir.”

Bu tür hükümler, tüketici aleyhine açık dengesizlik oluşturduğundan kesin hükümsüzdür. Yargıtay, haksız şart denetiminde velinin imzasının veya “okudum, kabul ettim” beyanının da sözleşmeye geçerlilik kazandırmadığını, çünkü bu tür maddelerin müzakere edilmemiş olduğunu kabul etmektedir.

2. TKHK m.13 – Hizmetin Ayıplı İfası ve İfa Edilmeme Hâli

Kanunun 13. maddesi, hizmetin hiç ifa edilmemesi veya ayıplı ifa edilmesi hâlinde, tüketiciye sözleşmeden dönme hakkı tanır. Eğitim hizmeti de bu kapsamda değerlendirilir. Eğer öğrenci veya çocuk, eğitim başlamadan önce sözleşmeden dönmüşse, kurumun hizmeti henüz ifa edilmemiş demektir. Bu durumda ücretin tamamının iadesi gerekir. Eğitim başladıktan sonra ayrılma hâlinde ise yalnızca fiilen alınan hizmetin bedeli talep edilebilir. Bu yaklaşım, MEB m.56 ve ASHB m.49 ile tamamen uyumludur; çünkü her iki düzenleme de “fiilen sunulan hizmet” ölçütüne dayanır.

3. TKHK m.4 – Tüketici İşlemlerinde Sözleşme Şekli

Eğitim kurumlarıyla yapılan sözleşmeler, TKHK m.4/2 gereği yazılı olmalıdır. Uygulamada çoğu kurum, sözleşmeleri matbu formlar hâlinde düzenlemekte ve veliye sadece imzalatmaktadır. Bu durumda, sözleşme hükümleri tüketiciyle müzakere edilmediği için, “müzakere edilmeden sözleşmeye konulan şartlar” olarak kabul edilir. Yargıtay, bu tür standart sözleşme hükümlerinin haksız şart teşkil ettiği yönünde istikrarlı içtihatlara sahiptir.

4. Haksız Zenginleşme İlkesi (TBK m.77)

Eğitim kurumlarının, fiilen sunmadıkları bir hizmetin bedelini iade etmemesi hâlinde, ortada haklı sebep olmaksızın zenginleşme durumu oluşur. Türk Borçlar Kanunu m.77’ye göre, “Haklı bir sebep olmaksızın başkasının malvarlığında zenginleşmeye neden olan kişi, bu zenginleşmeyi iade ile yükümlüdür.” Bu kural, özellikle eğitime hiç başlanmadan alınan ücretlerin iadesinde uygulanır. Mahkemeler, haksız zenginleşmenin ispatında fiili hizmet sunulup sunulmadığını esas almakta; sözleşme hükümlerini tali nitelikte değerlendirmektedir.

5. Cayma Hakkının Kullanımı – Dönme Bildiriminin Hukuki Etkisi

Öğrencinin veya velinin sözleşmeden dönme iradesini açıkça ortaya koyduğu tarih, iade hesabında belirleyici olur. Bu tarih, yazılı veya elektronik posta yoluyla yapılabilir; sözlü bildirim yeterli değildir. Dönme beyanı karşı tarafa ulaştığı anda hüküm doğurur ve kurum, o andan itibaren hizmet ifasına devam edemez. Bu noktadan sonra tahsil edilecek ücret, artık nedensiz zenginleşme kapsamında iade edilmesi gereken bir tutardır.

6. Tüketici Mahkemeleri’nin Görev Alanı

Özel okul, kurs, kreş ve üniversitelerle yapılan sözleşmelerden doğan ücret iadesi uyuşmazlıkları, doğrudan tüketici mahkemelerinin görev alanına girer. Bu durum, 6502 sayılı Kanun’un 73. maddesinde açıkça düzenlenmiştir. Tutar bakımından sınırın altında kalan uyuşmazlıklar için Tüketici Hakem Heyetleri, daha yüksek bedeller için ise Tüketici Mahkemeleri yetkilidir. Bu mahkemeler, özellikle sözleşmeden dönme ve hizmetin ifa edilmemesi hâllerinde iade taleplerini kabul eden içtihatlarıyla dikkat çeker.

7. Emsal Yargıtay Kararları

- **Yargıtay 13. HD 2018/9262 K.** – Öğretim yılı başlamadan ayrılan öğrenciye tam iade yapılmalıdır. - **Yargıtay 3. HD 2022/5417 K.** – Hizmet ifa edilmemişse bedel tahsil edilemez. Her iki karar da tüketici hukukunun temel ilkesi olan “ifa edilmeyen hizmetin bedeli alınamaz” prensibini teyit etmektedir.

8. Genel Sonuç

Tüm özel eğitim kurumlarında, ücret iadesi değerlendirmesi üç ana eksene dayanır:

  1. Hizmetin fiilen sunulup sunulmadığı,
  2. Sözleşmede yer alan şartların müzakere edilip edilmediği,
  3. İade oranlarının ilgili yönetmeliklerle uyumlu olup olmadığı.

Bu üç ölçüt birlikte değerlendirildiğinde, sözleşmede yer alan “iade edilmez” hükümleri haksız şart sayılır ve geçersizdir. Tüketici, hizmetten hiç yararlanmamışsa ücretin tamamını, kısmen yararlanmışsa orantılı kısmını geri alma hakkına sahiptir. Bu hak, yalnızca yönetmelik düzeyinde değil, doğrudan kanunla koruma altına alınmıştır.

VIII. Sonuç ve Uygulamada İzlenmesi Gereken Adımlar

Eğitim kurumlarıyla yapılan sözleşmeler, hizmetin ifa edilme biçimine göre farklılık gösterse de, tümü için ortak kural açıktır: Fiilen sunulmayan hizmetin bedeli alınamaz, alınmışsa iade edilir. Bu ilke, hem Millî Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) hem Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın (ASHB) yönetmeliklerinde, hem de Yargıtay içtihatlarında ortak biçimde yer alır. Veliler ve öğrenciler açısından ücret iadesi talebi, artık “iyi niyet” meselesi değil, doğrudan kanundan doğan bir haktır.

1. Kayıt İptali Sürecinde Yazılı Bildirim

Ücret iadesinin ilk adımı, kayıt iptali veya cayma iradesinin yazılı olarak bildirilmesidir. Bu bildirim elden, noter aracılığıyla veya elektronik posta (KEP) yoluyla yapılabilir. Sözlü beyan veya WhatsApp mesajı gibi iletişimler hukuken yeterli delil oluşturmaz. Dönme beyanı karşı tarafa ulaştığı anda hüküm doğurur ve kurum, o andan itibaren ücret tahsil etmeye devam edemez.

2. İade Talebinin Yazılı Olarak Yapılması

İptal bildirimi sonrasında kurumdan yazılı iade talep edilmelidir. Bu talep dilekçesinde:

  • Kayıt tarihi,
  • Ödenen tutar,
  • Hizmetin fiilen başlamadığı veya kısmen sunulduğu,
  • İlgili mevzuat maddesi (MEB m.56 veya ASHB m.49),
  • Ve talep edilen iade miktarı
  • belirtilmelidir.

Bu adım, olası bir yargı sürecinde ön koşul niteliğindedir ve “iade talebinde bulunulduğu” hususunun belgelenmesini sağlar.

3. Kurumun Olumsuz Cevabı veya Sessiz Kalması Durumu

Kurum, iade talebine 30 gün içinde yanıt vermekle yükümlüdür. Yanıt verilmezse veya talep reddedilirse, veli veya öğrenci doğrudan Tüketici Hakem Heyeti’ne başvurabilir. Bu başvuru, herhangi bir avukat yardımı olmaksızın e-Devlet üzerinden yapılabilir. Hakem Heyetleri, genellikle MEB m.56 ve ASHB m.49 hükümlerini esas alarak iade kararı vermekte ve bu kararlar mahkeme hükmü niteliğinde bağlayıcılık taşımaktadır.

4. Tüketici Hakem Heyeti veya Mahkeme Başvurusu

2025 yılı itibarıyla:

  • 104.000 TL’ye kadar olan uyuşmazlıklarda Tüketici Hakem Heyeti,
  • Bu tutarın üzerindekilerde ise Tüketici Mahkemesi görevlidir.

Başvuru dilekçesine, sözleşme örneği, ödeme dekontu, iptal bildirimi ve varsa kurumun cevabı eklenmelidir. Mahkeme veya hakem heyeti, “hizmetin fiilen sunulup sunulmadığı” temel kriterini esas alır. Yani öğrencinin veya çocuğun derse hiç başlamamış olması, tek başına iade hakkı doğurur.

5. İade Talebinde Kullanılabilecek Hukuki Dayanaklar

Ücret iadesi taleplerinde en çok başvurulan düzenlemeler şunlardır:

  • MEB Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliği m.56 – Özel okul ve kurslar için %10 kesinti kuralı,
  • Özel Kreş ve Gündüz Bakımevleri Yönetmeliği m.49 – Hizmet ifası esasına göre iade,
  • 6502 sayılı TKHK m.5 – Haksız şart yasağı,
  • TKHK m.13 – Hizmetin ifa edilmemesi hâlinde sözleşmeden dönme,
  • TBK m.77 – Haksız zenginleşme yasağı.

Bu hükümlere dayanarak yapılan başvurular, genellikle tüketici lehine sonuçlanmaktadır.

6. Kurumların Uyması Gereken Süreler

MEB Yönetmeliği uyarınca kurumlar, iade talebinin geçerli olduğu hallerde, bedel iadesini en geç bir ay içinde gerçekleştirmek zorundadır. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı kreşlerde ise iade, “aylık hizmet süresine” göre hesaplanır ve ilgili dönemi aşamaz. Bu sürelerin aşılması hâlinde kurum, temerrüde düşer ve faiz sorumluluğu doğar.

7. Pratik Öneriler ve Sık Hatalar

- İade talebi sözlü yapılmamalıdır. Yazılı ve ispatlanabilir olmalıdır. - “Sene başlamadı ama materyal aldınız” şeklindeki savunmalar geçerli değildir. Materyal masrafı ancak ayrı fatura edilmişse mahsup edilebilir. - Kreşlerde yıllık tahsilat yasaktır. Kurum aylık bedelden fazlasını alamaz. - Üniversiteler, “ön kayıt bedeli” adı altında tahsil ettikleri tutarları, hizmet başlamamışsa iade etmek zorundadır. - Tüm kurumlar, mevzuat gereği tüketiciye karşı ispat yükü altındadır (TKHK m.61).

Sonuç Olarak

Kayıt iptali veya cayma hâlinde, ister özel okul, ister kreş, ister kurs veya vakıf üniversitesi olsun; iade yükümlülüğü kural, iade edilmemesi ise istisnadır. Mevzuat, tüketiciyi koruma yönünde açık hükümler getirmiştir. Yargıtay kararları da bu yöndedir: hizmet ifa edilmemişse bedel tahsil edilemez. Veliler, öğrenciler veya kursiyerler, yazılı bildirim ve belgeli başvuru ile kısa sürede ücret iadesi alabilirler.

8. Özet Hukuki Değerlendirme

Tüm eğitim kurumlarında iade süreci şu üç aşamaya indirgenebilir:

  1. Yazılı iptal bildirimi,
  2. İade talebi ve kurumun yanıt süresi,
  3. Tüketici Hakem Heyeti veya Mahkeme başvurusu.

Her aşamada kanun, tüketicinin lehinedir. Sözleşme serbestisi sınırlandırılmış, “iade edilmez” kayıtları geçersiz sayılmış ve iade hakkı kanun güvencesine alınmıştır. Dolayısıyla, fiilen sunulmayan eğitim hizmeti karşılığında tahsil edilen ücretin iade edilmemesi artık yalnızca haksızlık değil, doğrudan hukuka aykırılıktır.


İletişim

Avukat İnanç Eker Hukuk Bürosu
Barbaros Mah. Mor Menekşe Sok. Deluxia Suites No: 3A Kat:12 Daire:155 Ataşehir / İSTANBUL
Telefon: 0 (541) 632 57 90
www.inanceker.av.tr
Google Maps Konumu | LinkedIn Profili

Merhaba. Telefon Yardım Hattımıza Hoşgeldiniz. Nasıl yardımcı olabiliriz?
Merhaba. Bize haritadan kolayca ulaşabilirsiniz.