Tenkis Davası Nedir? Saklı Paylı Mirasçılar Hangi Hâllerde Açabilir?
Tenkis Davasının Hukuki Tanımı ve Amacı
Tenkis davası, Türk Medeni Kanunu’nda düzenlenen ve miras hukukunun en temel koruma mekanizmalarından biri olan saklı pay sisteminin hayata geçirilmesini sağlayan özel bir dava türüdür. Bu dava, miras bırakanın ölümünden önce yaptığı tasarruflarla saklı paylı mirasçıların yasal haklarını ihlal etmesi durumunda, bu kazandırmaların belirli oranlarda azaltılmasını yani “tenkis” edilmesini amaçlar.
Her birey, yaşarken malvarlığı üzerinde dilediği gibi tasarruf etme hakkına sahiptir. Ancak bu özgürlük, ölümden sonraki tasarruflar açısından sınırsız değildir. Türk hukuk sisteminde saklı paylı mirasçılar lehine getirilen sınırlamalar, miras bırakanın ölümüne bağlı tasarruf yetkisini sınırlandırır. İşte tenkis davası bu sınırlamaların ihlal edilip edilmediğini denetleyen ve ihlal varsa dengeyi yeniden kuran önemli bir davadır.
Tenkis Nedir? Kavramsal Tanım
Kelime anlamı itibariyle “tenkis”, eksiltme veya azaltma anlamına gelir. Hukuki anlamda ise, miras bırakanın yaptığı bazı kazandırmaların, saklı paylara tecavüz ettiği ölçüde geriye çekilmesidir. Yani miras bırakan, sağlığında veya vasiyetname yoluyla yaptığı bazı kazandırmalarla yasal mirasçıların saklı payını ihlal ettiyse, bu kazandırmalar tenkis edilerek denge sağlanır.
Örneğin, bir kişi tüm mal varlığını üçüncü bir kişiye bırakmışsa ve geride saklı pay sahibi olan çocukları varsa, bu durumda çocukların saklı paylarını talep etmeleri için tenkis davası açmaları gerekir. Bu davada amaç, yapılan bağışın veya kazandırmanın saklı payı aşan kısmının iptal edilmesi değil, sadece sınırlandırılmasıdır.
Tenkis Davasının Hukuki Dayanağı
Tenkis davasının dayanağı Türk Medeni Kanunu’nun 506 ila 571. maddeleri arasında yer alan miras hükümleridir. Özellikle TMK m. 560 ve devamında, tenkis talebinde bulunulabilecek tasarruflar ve dava şartları açıkça düzenlenmiştir.
İlgili yasa hükmü uyarınca, saklı paylı mirasçıların payına zarar verecek şekilde yapılan ölüme bağlı tasarruflar (vasiyetnameyle miras bırakma) ve sağlar arası bazı kazandırmalar (örneğin bağışlar, satış görünümündeki devirler) tenkis edilebilir. Bu tür işlemler, saklı pay oranlarını aşan miktarda yapıldığında, dava açma hakkı doğar.
Saklı Pay Sisteminin Koruyucu Niteliği
Tenkis davası, sadece özel bir dava türü olmakla kalmaz; aynı zamanda aile içi dengeleri koruyan anayasal bir fonksiyona sahiptir. Miras bırakanın malvarlığı üzerinde mutlak bir tasarruf serbestisine sahip olmaması, Türk hukuk sisteminde aile bağlarının korunması amacıyla kabul edilmiştir. Özellikle altsoy (çocuklar, torunlar), sağ kalan eş ve anne-baba gibi yakınlar, miras bırakanın ölümü halinde belirli oranlarda saklı pay hakkına sahiptir.
Bu hak, kişinin vefatı halinde dahi geride kalan yakınlarının mağdur edilmesini önlemek için yasal güvence altına alınmıştır. Tenkis davası da bu yasal güvenceyi fiili olarak korumaya hizmet eder. Özellikle son dönemlerde, miras bırakanların tek bir evlada mal bırakma, hayattayken tüm malları üçüncü şahıslara devretme gibi eğilimleri arttıkça, tenkis davalarının da uygulamadaki önemi artmaktadır.
Tenkis Davasının Temel İşlevi
Tenkis davasının en temel işlevi, saklı paya aykırı kazandırmaların iptali değil, sadece ihlal edilen miktarda azaltılmasıdır. Bu yönüyle, tamamen hakkaniyete ve dengeye dayanan bir dava türüdür. Mahkeme, yapılan kazandırmaların ne ölçüde saklı paya tecavüz ettiğini belirler ve yalnızca bu kısmın tenkisine karar verir.
Örneğin bir baba, üç çocuğundan sadece birine tüm taşınmazlarını devretmişse ve diğer çocukların saklı payı ihlal edilmişse, tenkis davası açıldığında mahkeme öncelikle toplam malvarlığını, saklı pay oranlarını ve yapılan devri değerlendirir. Eğer devir saklı payı aşan bir miktarı içeriyorsa, aşan kısmın iadesine veya denkleştirilmesine hükmedilir. Ancak işlem tamamen iptal edilmez; sadece fazlalık tenkis edilir.
Tenkis Davasının Miras Hukukundaki Yeri
Tenkis davası, mirasın paylaşımında adil bir denge kurulması için çok önemli bir araçtır. Saklı pay kurumu olmaksızın, miras bırakanın tüm malvarlığını dilediği gibi tasarruf etmesi mümkün hale gelir ve bu durum geride kalan yakınların mağduriyetine neden olabilir. Oysa ki Türk hukuk sisteminde miras, yalnızca ekonomik değil; aynı zamanda sosyal ve ahlaki bir değer olarak da kabul edilir. Bu nedenle tenkis davası, yalnızca bir hakkın iadesi değil, aynı zamanda kamu düzenini ilgilendiren yönleri olan bir dava türüdür.
Sonuç
Tenkis davası, miras bırakanın yaptığı tasarrufların saklı paylara zarar vermesi durumunda, bu zararın telafi edilmesini sağlayan çok önemli bir hukuk yoludur. Mirasçıların haklarını korumakla kalmaz; aynı zamanda miras bırakanın tasarruf serbestisi ile aile hukukunun dengesi arasında adil bir denge kurulmasına hizmet eder. Bir sonraki bölümde, saklı paylı mirasçılar kimlerdir ve hangi oranlarda bu haktan yararlanabilirler, detaylı şekilde ele alınacaktır.
Saklı Paylı Mirasçıların Belirlenmesi ve Hakları
Tenkis davası, sadece belirli bir grup mirasçı tarafından açılabilir. Bu kişilere “saklı paylı mirasçılar” denir. Türk Medeni Kanunu, herkesin mirasçı olabileceğini kabul etmekle birlikte, bazı mirasçılara özel bir koruma sağlar: saklı pay hakkı. Bu hak, miras bırakanın malvarlığı üzerinde ölümden sonra yapabileceği tasarrufları sınırlayan anayasal bir güvencedir.
Bu bölümde saklı pay sisteminin işleyişi, saklı paylı mirasçıların kim olduğu, saklı pay oranlarının nasıl belirlendiği ve bu kişilerin hangi durumlarda tenkis davası açabileceği ayrıntılı şekilde incelenecektir.
Saklı Pay Kavramı Nedir?
Saklı pay, miras bırakanın ölümünden sonra bile üzerinde serbestçe tasarruf edemeyeceği, kanunla korunmuş miras payını ifade eder. Başka bir ifadeyle; miras bırakan, bu oranı aşan kısmı hakkında dilediği gibi tasarrufta bulunabilir, ancak saklı payı ihlal edemez. Aksi hâlde, ihlal edilen kısım tenkis davasıyla azaltılabilir.
Bu sistemin amacı, özellikle miras bırakanın bir veya birkaç mirasçısını tamamen dışlamasının önüne geçmek, aile içi ekonomik adaleti ve sosyal güvenliği korumaktır. Özellikle yaşlı, çalışamaz durumda olan, aile içi ilişkilerden dolayı mağdur olan mirasçılar için saklı pay bir tür hayati güvence işlevi görür.
Kimler Saklı Paylı Mirasçıdır?
Türk Medeni Kanunu’na göre, saklı pay hakkına sahip olan mirasçılar şunlardır:
- Altsoy: Miras bırakanın çocukları, torunları ve onların çocukları bu kapsama girer.
- Anne ve baba: Miras bırakanın anne ve babası sağ ise, onlar da saklı paylı mirasçıdır.
- Sağ kalan eş: Eş, yasal mirasçı olduğu her durumda saklı paylı mirasçıdır.
Bunların dışında kalan kardeşler, yeğenler, amca, hala gibi kişiler saklı paylı mirasçı değildir. Onlar, miras bırakanın yapacağı tasarruflara karşı tenkis davası açamazlar.
Saklı Pay Oranları Nelerdir?
Saklı pay oranları, her mirasçı grubu için farklı olarak belirlenmiştir. Türk Medeni Kanunu’na göre bu oranlar şu şekildedir:
- Altsoy için: Yasal miras payının yarısı saklı paydır.
- Anne ve baba için: Yasal miras payının üçte biri saklı paydır.
- Sağ kalan eş için: Miras payının dörtte biri saklı pay olarak korunur.
Örnek: Miras bırakanın eşi ve iki çocuğu varsa, yasal miras payları eş için 1/4, her bir çocuk için 3/8’dir. Çocukların saklı payı, bu oranın yarısı yani 3/16’dır. Eşin saklı payı ise yasal payının 1/4’ü yani 1/16’dır.
Bu oranlar, sadece yasal mirasçılar için geçerlidir. Vasiyetnameyle atanmış mirasçılar ya da belirli mal vasiyet edilen kişiler bu korumadan yararlanamazlar. Ayrıca mirasçılıktan çıkarılan veya mirastan feragat eden kişiler de saklı pay iddiasında bulunamaz.
Saklı Payın İhlali Ne Zaman Söz Konusu Olur?
Miras bırakan, sağlığında yaptığı bağışlar veya ölmeden önce düzenlediği vasiyetnamelerle tüm malvarlığını başka kişilere bırakabilir. Ancak bu işlemler sonucunda saklı paylar ihlal ediliyorsa, ihlal edilen mirasçılar tenkis davası açabilir.
Saklı pay ihlali, ancak miras bırakanın vefatından sonra ortaya çıkar. Sağlığında yaptığı kazandırmalar, ancak vefat sonrasında geçerlilik kazanacağı için, davaya konu edilebilmesi için ölümün gerçekleşmiş olması gerekir. Ayrıca tasarrufların, saklı pay oranlarını aşacak şekilde yapılmış olması gerekir. Aksi hâlde tenkis gerekmez.
Örneğin miras bırakan, bir taşınmazını “satış” gibi göstererek üçüncü bir kişiye devretmişse ve bu işlem gerçekte bağış niteliğindeyse, saklı pay sahipleri bu işlemin görünüşte olduğunu ileri sürerek tenkis talep edebilir. Aynı şekilde, vasiyetname yoluyla yalnızca bir çocuğa tüm malvarlığını bırakmışsa, diğer çocuklar saklı pay oranında tenkis isteyebilir.
Saklı Pay Sahibi Her Mirasçı Tenkis Davası Açabilir mi?
Her saklı paylı mirasçının tenkis davası açma hakkı bulunmaktadır. Ancak bazı durumlarda bu hak düşebilir:
- Tasarrufu bilen ve süresi içinde dava açmayan mirasçıların talepleri zamanaşımına uğrayabilir.
- Mirasçılıktan çıkarılan kişiler saklı pay iddiasında bulunamaz.
- Mirastan feragat eden kişiler de tenkis davası açamaz.
Dava açma süresi, tasarrufun ve mirasın açıldığını öğrenmeden itibaren bir yıl, her hâlükârda on yıldır. Bu süreler mirasçının hak kaybına uğramaması için dikkatle takip edilmelidir.
Sonuç
Saklı pay sistemi, Türk miras hukukunun sosyal yönünü ortaya koyan önemli bir koruma mekanizmasıdır. Bu sistem sayesinde, miras bırakanın serbest tasarruf hakkı ile mirasçıların mağduriyetinin önlenmesi arasında adil bir denge kurulmaktadır. Saklı paylı mirasçılar, bu hakkın ihlal edilmesi hâlinde tenkis davası yoluyla yasal miras haklarını koruyabilirler.
Bir sonraki bölümde, tenkis davasının açılma şartları, süresi ve dava hakkının ne zaman doğduğu tüm yönleriyle ele alınacaktır.
Tenkis Davasının Açılma Şartları ve Süresi
Tenkis davası, saklı paylı mirasçıların, miras bırakanın yaptığı kazandırmalar nedeniyle haklarının ihlal edildiği iddiasıyla açabilecekleri özel bir miras davasıdır. Ancak bu davanın açılabilmesi için birtakım yasal şartların gerçekleşmiş olması gerekir. Ayrıca dava, belirli süreler içerisinde açılmadığı takdirde zamanaşımı nedeniyle reddedilebilir. Bu nedenle tenkis davasının açılma koşulları ve süresi, davanın kabul edilip edilmeyeceğini doğrudan etkileyen unsurlar arasında yer alır.
Tenkis Davasının Açılabilmesi İçin Gereken Koşullar
Her hukuki dava gibi, tenkis davasının da açılabilmesi için bazı ön koşulların varlığı aranır. Bunlar hem maddi hem de usule ilişkin şartlardır. Aşağıda bu şartlar ayrı ayrı değerlendirilmiştir:
1. Miras Bırakanın Vefat Etmiş Olması
Tenkis davası, ölüm sonrası sonuç doğuran bir davadır. Yani miras bırakan hayattayken tenkis davası açılamaz. Sağlığında yapılan bağışlar, ancak miras bırakanın vefatından sonra, mirasçılar tarafından tenkis talebine konu edilebilir. Dolayısıyla ölüm, davanın açılabilmesi için temel bir koşuldur.
2. Saklı Paylı Mirasçının Davacı Olması
Dava açma hakkı yalnızca saklı paylı mirasçılara tanınmıştır. Altsoy, anne-baba ve sağ kalan eş dışında kalan mirasçılar (örneğin kardeşler) tenkis talebinde bulunamazlar. Ayrıca bu mirasçıların saklı payının ihlal edilmiş olması gerekir. Saklı pay korunmuşsa, dava açılmasına gerek kalmaz.
3. Saklı Payı İhlal Eden Tasarrufların Bulunması
Miras bırakanın yaptığı kazandırmalar, saklı pay oranlarını aşan nitelikte olmalıdır. Yani yapılan vasiyetname, bağış ya da sağlar arası tasarruflar, mirasçının saklı payını azaltıcı şekilde sonuç doğurmalıdır. Örneğin, miras bırakanın tüm mal varlığını bir kişiye bırakması hâlinde diğer saklı paylı mirasçıların hakları zedelenmiş olur ve tenkis gündeme gelir.
4. Tenkis Konusu Tasarrufun Hukuki Nitelik Taşıması
Dava konusu yapılan tasarrufun hukuken geçerli bir kazandırma olması gerekir. Vasiyetnameler, bağışlar, satış görünümündeki devirler, miras bırakanın borçlandırıcı işlemleri bu kapsamda değerlendirilebilir. Ancak sembolik ya da görünüşte yapılan işlemlerde muvazaa iddiası söz konusuysa, tenkis davası yerine muvazaa nedeniyle tapu iptali davası gündeme gelebilir.
Sağlar Arası ve Ölüme Bağlı Kazandırmalar
Tenkise konu edilebilecek tasarruflar iki gruba ayrılır: sağlar arası ve ölüme bağlı tasarruflar. Sağlar arası tasarruflar; miras bırakanın yaşarken yaptığı bağışlar, ivazsız devirler ve bağış gibi görünen satışlardır. Ölüme bağlı tasarruflar ise vasiyetname ya da miras sözleşmesiyle yapılan miras bırakmalardır. Her iki grup da tenkis davasına konu olabilir.
Tenkis Davasında Zamanaşımı Süresi
Tenkis davası süreye bağlıdır. Saklı paylı mirasçı, miras bırakanın ölümünü ve saklı payı ihlal eden tasarrufu öğrendiği tarihten itibaren bir yıl içinde dava açmak zorundadır. Bu süre hak düşürücü değil, zamanaşımı süresidir; karşı tarafın itirazı ile dikkate alınır.
Ayrıca her hâlükârda, ölüm tarihinden itibaren on yıl geçtikten sonra tenkis davası açılamaz. Bu süre, mutlak zamanaşımı süresidir ve karşı tarafın itirazına gerek olmaksızın mahkeme tarafından kendiliğinden dikkate alınır.
Örnek: Miras bırakan 1 Ocak 2015’te vefat etmişse ve saklı paylı mirasçı, 1 Mart 2020’de mirastan dışlandığını öğrenmişse, dava açma süresi 1 Mart 2021’e kadar devam eder. Ancak ölümden itibaren 10 yıl geçtiği için, 1 Ocak 2025’ten sonra açılacak davalar zamanaşımına uğrayacaktır.
İyiniyetli ve Kötüniyetli Kazandırmaların Ayırımı
Sağlar arası kazandırmalarda, tasarruftan faydalanan üçüncü kişinin iyiniyeti de dava sürecinde önem kazanır. Eğer üçüncü kişi, yapılan işlemin bağış olduğunu bilmiyorsa ve işlemi gerçek bir satış olarak kabul etmişse, tenkis davası ile bu kişiden mal iadesi istenemez. Ancak muvazaa ya da bağış olduğunu biliyorsa, tenkis kararıyla sorumluluğu gündeme gelir.
Bu ayrım, çoğunlukla miras bırakanın çocuklarından birine yaptığı taşınmaz devrinde gündeme gelir. Satış görünümünde yapılan bağışlarda, taşınmazı devralan kişinin bu işlemin bağış olduğunu bilip bilmediği, davanın gidişatını etkileyebilir. Yargıtay, bu konularda detaylı içtihatlar geliştirmiştir.
Tenkis Davası Açmadan Önce Dikkat Edilmesi Gerekenler
Dava açılmadan önce, mirasın açılmış olması, mirasçılık belgesinin alınmış olması ve mirasın paylaşımının yapılmamış olması önemlidir. Paylaşım yapılmışsa, tenkis davası ile birlikte ayrıca mirasın geri verilmesi talepleri de gündeme gelebilir. Uygulamada bazı hâkimler, paylaşım yapılmadan tenkis davası açılmasını daha sağlıklı bulmaktadır.
Ayrıca, dava açılmadan önce noter belgeleri, tapu kayıtları, vasiyetname örnekleri, banka dekontları gibi deliller toplanmalı; özellikle kazandırmaların miktarı ve niteliği tespit edilmelidir. Eksik hazırlıkla açılan davalarda ret kararı riski yüksektir.
Sonuç
Tenkis davası, saklı payın ihlal edilmesi halinde açılabilecek önemli bir miras hukuku davasıdır. Ancak bu dava, yalnızca belirli koşullar altında ve belirli süreler içinde açılabilir. Dava açmadan önce ölüm tarihi, tasarrufun niteliği ve davacının mirasçılık durumu dikkatle analiz edilmelidir. Bir sonraki bölümde, miras bırakanın yaptığı kazandırmaların türleri ve hangi işlemlerin tenkise konu olabileceği ayrıntılı olarak incelenecektir.
Miras Bırakanın Yaptığı Kazandırmaların Tenkisi
Tenkis davasında en temel meselelerden biri, miras bırakanın yaptığı kazandırmaların hangi durumlarda saklı paylı mirasçıların haklarını ihlal ettiği ve bu kazandırmaların hangi ölçüde tenkise tabi tutulabileceğidir. Türk Medeni Kanunu, hem sağlar arası (yaşarken yapılan) hem de ölüme bağlı (vasiyetname ile yapılan) kazandırmaların tenkise konu olabileceğini açıkça düzenlemiştir. Ancak her kazandırma aynı hukuki sonuçları doğurmaz. Kazandırmanın türü, şekli ve amacı, tenkis davasının yönünü ve kapsamını doğrudan belirler.
Kazandırma Türleri: Sağlar Arası ve Ölüme Bağlı Tasarruflar
1. Sağlar Arası Kazandırmalar
Sağlar arası kazandırmalar, miras bırakanın yaşarken yaptığı bağışlar, karşılıksız devralar ve satış görünümünde yapılan işlemleri kapsar. Türk Medeni Kanunu’nun 565. maddesi, miras bırakanın “saklı payı ihlal edecek derecede yaptığı sağlar arası karşılıksız kazandırmaların” tenkise tabi olduğunu açıkça belirtmiştir.
Bunlara örnek olarak:
- Evlatlardan birine bağışladığı ev ya da arsa
- Çeyiz veya kuruluş sermayesi olarak yapılan yüksek meblağlı katkılar
- Satış gibi gösterilerek aslında bedelsiz devredilen taşınmazlar
Uygulamada en çok tartışılan konu, satış gibi gösterilen bağışlardır. Eğer bir taşınmaz, piyasa değerinin çok altında bir bedele devredilmişse, bu işlem görünüşte satış, gerçekte bağış kabul edilir. Bu durumda saklı paylı mirasçılar, işlem bedelinin sembolik olduğunu ispatlayarak tenkis davası açabilir.
2. Ölüme Bağlı Kazandırmalar
Ölüme bağlı kazandırmalar, miras bırakanın vasiyetname veya miras sözleşmesi yoluyla gerçekleştirdiği tasarruflardır. Bu kazandırmalar, miras bırakanın vefatından sonra hüküm doğurur. Vasiyet yoluyla yapılan “belirli mal bırakma” ya da “mirasçı atama” işlemleri, saklı payları ihlal edecek şekilde yapılmışsa, bu kazandırmalar da tenkise konu olabilir.
Örnek olarak:
- “Bütün malvarlığımı A kişisine bırakıyorum.” şeklindeki vasiyetler
- Saklı payı tamamen ortadan kaldıran mirasçı atamaları
- Belirli malların sadece bir evlada bırakıldığı vasiyetnameler
Ölüme bağlı tasarrufların tenkisi, sağlar arası kazandırmalardan önce gelir. Yani miras bırakan hem yaşarken hem de vasiyetnameyle kazandırmalarda bulunmuşsa, önce vasiyetnameyle yapılan tasarruflar tenkis edilir. Bu yetmezse, sağlar arası kazandırmalara geçilir.
Tenkise Tabi Olmayan Kazandırmalar
Tüm kazandırmalar tenkise tabi değildir. Aşağıdaki durumlar, tenkis davasına konu edilemez:
- Miras bırakanın yaşamı boyunca yaptığı olağan hediyeler
- Bakım yükümlülüğü çerçevesinde yapılan harcamalar
- Sosyal yükümlülükler gereği yapılan makul destekler
Örneğin bir çocuğa düğün masrafı ya da ev eşyası alınması, eğer sosyal yaşam koşullarına uygun miktarda ise tenkise konu edilmez. Ancak bu katkılar istisnai biçimde aşırıysa, örneğin diğer çocuklara hiçbir şey verilmeden birine milyonluk daire alınmışsa, bu durumda tenkis gündeme gelebilir.
Kazandırmaların Tespiti ve Değerlemesi
Tenkis davasında mahkeme, öncelikle kazandırmanın hangi tarihte yapıldığını, hangi hukuki işlemle gerçekleştirildiğini ve hangi değerde olduğunu tespit eder. Bu işlem sırasında bilirkişi incelemesi yapılabilir. Kazandırmanın değerinin, ölüm günündeki değeri üzerinden hesaplanması esastır.
Örnek: Miras bırakan 2015 yılında oğluna 500.000 TL değerinde bir arsa bağışladıysa, dava 2025’te açıldığında bu arsanın güncel rayiç değeri üzerinden tenkis hesabı yapılır. Bu değer, tapu kayıtları, emlak beyanları, bölge rayiçleri ve bilirkişi raporlarıyla tespit edilir.
Görünüşte Satış (Muvazaalı İşlemler) ve Tenkis
Uygulamada sıkça karşılaşılan bir başka durum, satış gibi gösterilen ancak aslında bağış niteliği taşıyan işlemlerdir. Bu tür işlemler, muvazaa olarak nitelendirilir. Tenkis davası ile birlikte, muvazaa nedeniyle tapu iptal ve tescil davası da açılabilir. Ancak muvazaa iddiası ispat gerektirir.
Yargıtay içtihatlarına göre, satış gibi gösterilen işlemlerde tapu devri yapılan kişinin bedel ödememiş olması, işlem sırasında herhangi bir ödeme belgesi sunulamaması, piyasa değerinin çok altında devir yapılması gibi unsurlar, bağış niyetini ispatlayabilir.
Kazandırmalarda Tenkis Sırası
Tenkis sırası önemlidir. Türk Medeni Kanunu’na göre kazandırmalar aşağıdaki sırayla tenkise tabi tutulur:
- Önce ölüme bağlı tasarruflar (vasiyetname, mirasçı atama)
- Sonra sağlar arası kazandırmalar (bağış, satış görünümündeki bağış)
Eğer saklı paya tecavüz sadece vasiyet yoluyla yapılmışsa, sağlar arası tasarruflara dokunulmaz. Ancak vasiyetin tenkisi yeterli olmazsa, sağlar arası işlemler de sırayla tenkise tabi tutulur.
Sonuç
Miras bırakanın yaptığı kazandırmaların türü, şekli ve amacı, tenkis davasının temel konusudur. Her kazandırma tenkise tabi tutulamaz; ancak saklı payı aşan nitelikteki vasiyetname ve bağışlar bu kapsamdadır. Dava açılmadan önce bu kazandırmaların hukuki niteliği dikkatle analiz edilmeli, muvazaa iddiaları varsa ispat araçları özenle hazırlanmalıdır. Bir sonraki bölümde, bu kazandırmaların hangi sıra ile tenkise tabi tutulduğu ve tenkis oranlarının nasıl hesaplandığı ayrıntılı şekilde ele alınacaktır.
Tenkis Sıralaması ve Tenkiste Öncelik Kuralları
Tenkis davasının temel amacı, miras bırakanın saklı paya aykırı tasarruflarını dengeleyerek, saklı paylı mirasçıların yasal haklarını korumaktır. Ancak bu amaç gerçekleştirilirken, hangi tasarrufun önce tenkise tabi tutulacağı ve ne oranda azaltılacağı da önemlidir. Türk Medeni Kanunu, tenkise tabi kazandırmalar arasında açık bir sıralama kurmuştur. Bu sıralama, saklı paya ne ölçüde müdahale edildiğine göre, hangi işlemlerin ne zaman devreye alınacağını belirler.
Tenkis Sıralaması Neye Göre Belirlenir?
Tenkis sıralaması, öncelikle kazandırmanın türüne göre yapılır. Miras bırakan hem ölüme bağlı (örneğin vasiyetnameyle) hem de sağlığında (örneğin bağış yoluyla) kazandırmalarda bulunmuş olabilir. Bu durumda, tenkis şu sıraya göre ilerler:
- Ölüme bağlı tasarrufların tenkisi (vasiyetname, mirasçı atama)
- Sağlar arası karşılıksız kazandırmaların tenkisi (bağış, görünüşte satış)
Bu sıralama emredici niteliktedir ve mahkeme tarafından re’sen uygulanır. Miras bırakanın vasiyetnameyle yaptığı bir kazandırma, saklı payı ihlal etmişse, öncelikle bu vasiyetin tenkisi gündeme gelir. Eğer saklı pay hâlâ korunamıyorsa, sağlar arası bağışlara geçilir.
Ölüme Bağlı Tasarruflarda Tenkis Uygulaması
Ölüme bağlı tasarruflar, miras bırakanın vasiyetnameyle belirli bir kişiye mal bırakması veya bir kişiyi mirasçı ataması yoluyla gerçekleştirdiği kazandırmalardır. Bu tür tasarruflar, miras bırakanın vefatından sonra hüküm doğurur ve ilk tenkise tabi tutulacak işlemlerdir.
Örnek: Miras bırakan, “Tüm malvarlığımı yeğenim A’ya bırakıyorum.” şeklinde bir vasiyetname düzenlemişse ve geride saklı pay sahibi çocukları varsa, öncelikle bu vasiyetname tenkise konu edilir.
Belirli Mal Vasiyeti
Eğer belirli bir taşınmaz ya da menkul mal vasiyet edilmişse ve bu vasiyet saklı payı ihlal ediyorsa, vasiyet edilen malın tamamı değil; sadece saklı payı aşan kısmı tenkis edilir. Bu durumda, mirasçılar, malın tamamını değil, yalnızca saklı payı ihlal eden oranı geri isteyebilirler.
Sağlar Arası Kazandırmalarda Tenkis Sırası
Sağlığında yapılan kazandırmalar (bağış, çeyiz, işletme devri, arsa bağışı gibi) ancak ölüme bağlı tasarrufların tenkisi saklı payı korumaya yetmezse gündeme gelir. Bu durumlarda, sağlar arası kazandırmalar tenkis edilerek saklı paylı mirasçının hakkı sağlanmaya çalışılır.
Sağlar arası kazandırmalarda da bir sıralama vardır. Bunlar arasında öncelik şu şekilde belirlenir:
- En son yapılan kazandırmadan başlanır (ters kronoloji)
- İşlemin niteliğine göre bağış mı, satış mı olduğu değerlendirilir
Bu yaklaşım, özellikle birden fazla taşınmazın farklı tarihlerde çocuklara devredildiği aile içi işlemlerde önem kazanır. Son kazandırma ilk olarak tenkise tabi tutulur. Bu yeterli değilse bir önceki kazandırmaya geçilir.
Tenkis Oranının Hesaplanması
Tenkis oranı, saklı payın korunması için yapılacak eksiltme miktarının belirlenmesidir. Bu oran hesaplanırken aşağıdaki aşamalar izlenir:
- Miras bırakanın ölüm günündeki tüm malvarlığı belirlenir.
- Bu malvarlığına, sağlar arası bağışların ölüm günündeki değeri eklenir.
- Bu toplam üzerinden, saklı paylı mirasçıların toplam yasal payları hesaplanır.
- Saklı pay oranı belirlenir.
- Saklı paydan eksik kalan miktar kadar kazandırmalar tenkise tabi tutulur.
Örnek: Miras bırakanın 3.000.000 TL malvarlığı var. 1.000.000 TL değerindeki arsayı, çocuklarından birine sağlığında bağışlamış. Geriye kalan 2.000.000 TL miras, vasiyetnameyle bir başka kişiye bırakılmış. Saklı pay sahibi diğer çocuk, bu kazandırmalar nedeniyle 750.000 TL kayba uğruyorsa, önce vasiyetnamenin 750.000 TL’si tenkis edilir. Yetersizse bağışlanan arsa devreye girer.
Mahkeme Tenkis Sırasını Nasıl Uygular?
Mahkeme, dava dosyasındaki delillere, vasiyetnamenin içeriğine, tapu kayıtlarına ve kazandırma tarihlerine göre sıralı bir tenkis uygulaması yapar. Tenkise öncelikle vasiyetnameden başlanır, ardından sağlar arası kazandırmalara geçilir. Her kazandırma saklı payı karşılayana kadar kademeli olarak tenkise tabi tutulur.
Yargılama sürecinde bilirkişi raporları, rayiç değer araştırmaları ve tapu bilgileri kullanılarak hangi işlemin ne kadar tenkise tabi tutulacağı tespit edilir. Bu süreç, teknik ve ayrıntılı bir hesaplamayı gerektirir.
Tenkis Sıralamasının Aksine Anlaşmalar
Miras bırakan, tenkis sırasını değiştirmek istese bile bu geçerli değildir. Örneğin vasiyetnamenin dokunulmamasını isteyerek sadece bağışların tenkise tabi tutulmasını istemesi mümkün değildir. Kanun, tenkis sırasını açık şekilde emredici olarak düzenlemiştir. Aksi yönde yapılacak tasarruflar geçersiz sayılır.
Bazı özel durumlarda, saklı pay sahibi mirasçılar kendi aralarında paylaşım anlaşmaları yapabilir. Ancak bu anlaşmalar, diğer saklı pay sahiplerinin haklarını zedelememelidir. Bu nedenle tenkis sırasının mahkeme kararıyla uygulanması, hukuki güvenlik açısından zorunludur.
Sonuç
Tenkis davasında, sadece ne kadar kazandırma yapıldığı değil, bu kazandırmaların hangi sırayla tenkise tabi tutulacağı da büyük önem taşır. Yasa, vasiyetnameyle yapılan tasarrufların öncelikle tenkis edilmesini, ardından sağlar arası bağışlara geçilmesini zorunlu kılmıştır. Mahkeme, bu sırayı titizlikle uygulayarak, saklı paylı mirasçının hakkını adaletli biçimde korur. Bir sonraki bölümde, tenkis davasında ispat yükümlülüğü, delillerin niteliği ve uygulamada karşılaşılan problemler ayrıntılı olarak ele alınacaktır.
Tenkis Davasında İspat Yükü ve Delil Sunumu
Tenkis davası, miras hukukunun en teknik ve ispat yoğun davalarından biridir. Miras bırakanın saklı payı ihlal eden tasarruflarının varlığını ve miktarını tespit etmek, çoğu zaman geçmişte yapılan işlemleri günümüzde belgelemek anlamına gelir. Bu nedenle hem hukuki bilgi hem de delil yönetimi açısından dikkatli bir hazırlık gerektirir. Tenkis davasında kimin neyi ispat edeceği, hangi belgelerin mahkemeye sunulacağı ve delil yetersizliğinde hangi hukuki risklerle karşılaşılabileceği bu bölümde ayrıntılı şekilde ele alınacaktır.
İspat Yükü Kime Aittir?
Tenkis davasında genel kural, davacının iddiasını ispatla yükümlü olmasıdır. Türk Medeni Kanunu uyarınca, saklı payı ihlal edilen mirasçı, bu ihlalin varlığını ve kapsamını ispatlamakla yükümlüdür. Bu bağlamda davacı;
- Miras bırakanın yaptığı tasarrufun türünü ve içeriğini,
- Bu tasarrufun saklı payını ihlal ettiğini,
- Hangi kazandırmanın tenkise tabi tutulması gerektiğini,
- Varsa muvazaalı işlemin gerçek niteliğini
kanıtlamakla yükümlüdür. Yani sadece "saklı payım ihlal edildi" demek yeterli değildir. Bu iddia, somut vakıalarla ve belgelerle desteklenmelidir.
Tenkis Davasında Mahkemeye Sunulabilecek Başlıca Deliller
Tenkis davası, çok sayıda belge ve beyanın değerlendirilmesini gerektirir. Uygulamada en sık sunulan deliller şunlardır:
1. Tapu Kayıtları
Sağlar arası kazandırmaların ispatında en önemli belge tapu kayıtlarıdır. Miras bırakanın taşınmazlarının kimlere, ne zaman ve hangi bedelle devredildiği bu kayıtlar üzerinden takip edilir. Özellikle satış görünümündeki bağışlarda, tapudaki işlem bedeli ile gerçek piyasa değeri arasındaki fark, muvazaanın ispatında kritik rol oynar.
2. Vasiyetname ve Miras Sözleşmeleri
Ölüme bağlı tasarruflar bakımından, resmi veya el yazılı vasiyetnameler mahkemeye sunulur. Vasiyetnamenin içeriği, düzenlenme tarihi ve diğer mirasçılara bildirimi gibi hususlar da delillendirilmelidir.
3. Bilirkişi Raporları
Taşınmazların ya da yapılan bağışların bugünkü rayiç değerinin belirlenmesi için bilirkişi incelemesi yapılır. Bu raporlar, tenkis oranının tespiti açısından zorunludur. Genellikle inşaat mühendisi veya emlak bilirkişisi tarafından hazırlanır.
4. Tanık Beyanları
Özellikle bağış görünümündeki işlemlerde, tarafların gerçek iradesini ortaya koyacak tanık ifadeleri oldukça önemlidir. Tanıklar; işlemin karşılıksız mı yapıldığını, bedel ödenip ödenmediğini, taraflar arasında nasıl bir konuşma geçtiğini anlatabilir. Ancak bu tanıkların yakınlık derecesi ve objektifliği mahkeme tarafından dikkatle değerlendirilir.
5. Banka Kayıtları ve Dekontlar
Karşılıklı işlem iddialarında (satış görünümündeki bağışlar gibi), ödeme yapıldığına dair banka dekontları, hesap hareketleri ve makbuzlar önemli delil olarak sunulabilir. Bu belgeler olmadan yapılan satışların, bağış niteliği taşıdığına dair güçlü bir karine oluşur.
Muvazaanın İspatı ve Zorlukları
Tenkis davası, çoğu zaman görünürde geçerli işlemlerin ardındaki gerçek iradenin ortaya konulmasını gerektirir. Bu durumda “muvazaa” iddiası devreye girer. Özellikle taşınmazın sembolik bir bedelle devredildiği ya da satış gibi gösterilen bağış işlemlerinde bu iddia önemlidir. Ancak muvazaanın ispatı oldukça güçtür ve genellikle dolaylı delillerle yapılır.
Yargıtay kararlarına göre, muvazaa şu şekilde ispatlanabilir:
- Tapuda gösterilen bedelin gerçekte ödenmemiş olması
- Borç ilişkisinin mevcut olmaması
- Tarafların aralarındaki yazışmalar veya beyanlar
- Tanık anlatımları
- Davranış biçimleri (örneğin taşınmazın hâlâ miras bırakan tarafından kullanılıyor olması)
Ancak muvazaa iddiası, açık bir delille desteklenmeden soyut ifadelerle öne sürülürse mahkeme tarafından dikkate alınmaz. Bu nedenle davacının iddialarını destekleyecek belge ve tanıkları baştan itibaren organize etmesi gerekir.
Delillerin Zamanında ve Eksiksiz Sunulması
Tenkis davasında, delil sunma sürelerine dikkat edilmesi büyük önem taşır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre, dava dilekçesinde tüm vakıaların ve buna dayanak olan delillerin açıkça belirtilmesi gerekir. Aksi takdirde sonradan sunulmak istenen deliller mahkemece reddedilebilir.
Bu nedenle, davanın ilk aşamasında;
- Tüm tapu kayıtları temin edilmeli
- Varsa vasiyetname noter onaylı olarak sunulmalı
- Tanık listesi eksiksiz hazırlanmalı
- Bilmesi gereken bilirkişi konuları belirtilmeli
- Bankacılık belgeleri erkenden talep edilmeli
Delil sunumundaki eksiklikler, davanın reddine veya hak kaybına yol açabilir. Özellikle zamanaşımı süresi dolmadan delil sunulması büyük önem taşır.
Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar
Mahkemeler, delillerin niteliği ve güvenirliğine büyük önem verir. Ancak uygulamada şu sorunlar sıkça ortaya çıkar:
- Eski tarihte yapılan işlemlerin belgelerine ulaşılamaması
- Tanıkların vefat etmiş veya hatırlayamıyor olması
- Muvazaa iddiasının somut belgeyle desteklenememesi
- Vasiyetnamenin iptali için ayrı dava açılması gerekliliği
Bu tür durumlarda, davacı mirasçının hak arama sürecinde mutlaka tecrübeli bir hukuki danışmanlık alması önerilir. Aksi halde usul hataları, zaman kaybı ve maddi kayıplara neden olabilir.
Sonuç
Tenkis davasında başarılı bir sonuç elde edebilmek için yalnızca maddi haklılık değil, aynı zamanda sağlam bir delil altyapısı da gereklidir. Tapu kayıtlarından tanık beyanlarına, banka dekontlarından bilirkişi raporlarına kadar tüm belgeler etkili bir şekilde organize edilmeli ve mahkemeye sunulmalıdır. Davanın başarısı çoğu zaman bu belgelerin zamanında ve eksiksiz sunulmasına bağlıdır. Bir sonraki bölümde, tenkis davasında zamanaşımı süreleri ve davanın açılma koşulları detaylı olarak ele alınacaktır.
Tenkis Davasında Zamanaşımı Süresi ve Dava Açma Koşulları
Tenkis davası, miras hukukunun zamanaşımı süresine en sık takılan dava türlerinden biridir. Saklı paylı mirasçıların haklarını korumak amacıyla açılan bu davalarda, süresi içinde hareket edilmemesi halinde hak kaybı kaçınılmazdır. Bu nedenle, miras bırakanın ölüm tarihi, mirasçının ihlal edilen hakkı öğrenme zamanı ve kazandırmaların hukuki niteliği büyük önem taşır. Bu bölümde, tenkis davasının açılabileceği süreler, dava şartları ve zamanaşımına ilişkin dikkat edilmesi gereken tüm hukuki detaylar açıklanacaktır.
Türk Medeni Kanunu’na Göre Zamanaşımı Süresi
Türk Medeni Kanunu’nun 571. maddesi uyarınca, tenkis davası açma süresi iki yönlü olarak sınırlandırılmıştır:
- Bir yıllık zamanaşımı süresi: Mirasçının tenkise konu tasarrufu ve bu tasarrufla haklarının ihlal edildiğini öğrendiği tarihten itibaren başlar.
- On yıllık hak düşürücü süre: Her halükârda, miras bırakanın ölümünden itibaren on yıl geçmesiyle birlikte dava hakkı sona erer.
Bu iki sürenin birlikte değerlendirilmesi gerekir. Mirasçı öğrenmeden habersiz olabilir; ancak on yıl geçtikten sonra dava açma hakkı ortadan kalkar. Bu süreler, yalnızca dava açma hakkı için değil, karşılıklı ileri sürülecek tenkis talepleri açısından da geçerlidir.
Zamanaşımının Başlangıcı: Öğrenme Tarihi
Bir yıllık zamanaşımı süresinin başlangıcı, mirasçının hem tasarrufu öğrenmesi hem de bunun saklı payını ihlal ettiğini fark etmesiyle başlar. Sadece vasiyetnamenin varlığını öğrenmek yetmez; bu vasiyetin saklı payı zedelediğinin de fark edilmesi gerekir.
Örnek:
Mirasçı, miras bırakanın tüm mallarını üçüncü bir kişiye vasiyet ettiğini, veraset ilamı alındıktan sonra öğrenmişse ve o tarihte bu durumun saklı payını zedelediğini anlamışsa, zamanaşımı süresi bu tarihten itibaren işlemeye başlar.
Ancak uygulamada çoğu zaman öğrenme tarihi tartışma konusu olur. Bu nedenle mirasçılar, öğrenme tarihine dair somut delil sunmalıdır (veraset ilamı tarihi, tapu kayıt sorgu tarihleri, noter tebligatları vb.).
On Yıllık Hak Düşürücü Sürenin Önemi
Türk Medeni Kanunu’nun açık hükmü uyarınca, miras bırakanın ölümünden itibaren 10 yıl geçtikten sonra hiçbir suretle tenkis davası açılamaz. Bu süre hak düşürücü süredir ve mahkeme tarafından re’sen dikkate alınır. Yani karşı taraf ileri sürmese bile, mahkeme süreyi dikkate alarak davayı reddeder.
Bu sürenin herhangi bir şekilde kesilmesi veya durması mümkün değildir. Bu nedenle davanın açılacağı tarih özenle belirlenmelidir.
Zamanaşımına Uğrayan Taleplerin Sonuçları
Zamanaşımına uğramış bir tenkis davası açıldığında, karşı taraf süreyi usulüne uygun şekilde ileri sürerse davanın reddi kaçınılmaz olur. Yargıtay kararlarında da bu durum defalarca vurgulanmıştır.
Ancak davacı taraf, sürenin işlemeye başlamadığını (örneğin öğrenmediğini) ileri sürerek karşı argüman geliştirebilir. Bu durumda mahkeme, tarafların iddialarına ve delillerine göre “öğrenme tarihi” tespitinde bulunur.
Yargıtay’dan Örnek Karar:
“Tenkis davasında 1 yıllık zamanaşımı, mirasçının hakkının zedelendiğini öğrendiği tarihten itibaren başlar. Ancak 10 yıllık süre, miras bırakanın ölüm tarihiyle başlar ve bu süreden sonra dava açılamaz.” (Yargıtay 1. HD, E. 2018/365, K. 2019/1124)
Tenkis Davasında Sürelerin Kesilmesi veya Durması Mümkün mü?
Hak düşürücü süreler kesilmez, durmaz. Dolayısıyla 10 yıllık sürenin işlemeye başlamasından sonra yapılacak herhangi bir işlem (örneğin ihtarname, arabuluculuk başvurusu, sulh müzakeresi vb.) bu sürenin durmasına neden olmaz. Ancak 1 yıllık zamanaşımı açısından bazı durumlar sürenin durmasına neden olabilir:
- Davalının yurt dışında olması
- Tarafların uzlaştırma sürecinde olması (belgelenmişse)
- Davacının haklı bir nedenle öğrenememesi (örneğin engel sağlık durumu, psikolojik durum)
Ancak bu istisnaların ispatı zordur ve mahkemeler bu durumlara sıkı delil şartı arar.
Dava Açma Koşulları Nelerdir?
Tenkis davası, miras bırakanın ölümünden sonra açılabilir. Ölüm gerçekleşmeden önce açılan davalar reddedilir. Davanın açılabilmesi için:
- Miras bırakanın vefat etmiş olması
- Saklı pay sahibi olunması
- Hak ihlali yaratan bir tasarrufun varlığı
- Bu tasarrufun saklı payı zedelemiş olması
gerekir. Bu dört şarttan biri eksikse dava reddedilir.
Ayrıca, davacının ehliyetli ve taraf sıfatına sahip olması (mirasçı olması), davalı tarafın ise tasarruftan yararlanan kişi olması gerekir. Dava genellikle Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılır. Miras bırakanın son yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir.
Sonuç
Tenkis davası, saklı paylı mirasçıların hukuki güvencelerinden biridir. Ancak bu hak, sıkı süre koşullarına bağlanmıştır. Bir yıllık öğrenme süresi ve on yıllık hak düşürücü süre, dava açılmasında en belirleyici unsurlardır. Sürelerin doğru hesaplanması, ispatı ve dava dilekçesinde eksiksiz belirtilmesi, davanın başarısı açısından hayati öneme sahiptir. Sonraki ve son bölümde, Tenkis davası sonucunda verilecek kararlar, uygulanan yaptırımlar ve kararın icrası detaylı şekilde ele alınacaktır.
Tenkis Davasının Sonuçları ve Mahkeme Kararlarının Uygulanması
Tenkis davası, yalnızca mirasçının saklı payını ihlal eden tasarrufların tespitiyle sınırlı kalmayıp, bu tasarrufların hangi oranda geçersiz kılınacağını ve davacının zararının ne şekilde giderileceğini de düzenleyen sonuçlar doğurur. Mahkeme, davanın kabulü halinde, tenkise tabi kazandırmaları saklı pay oranında azaltır. Bu azaltma, hem ayni (taşınmaz/mal geri alma) hem de şahsi (bedel talebi) sonuçlar doğurabilir. Bu bölümde tenkis kararının etkileri, uygulanması ve icra edilebilirliği tüm yönleriyle ele alınacaktır.
Mahkemenin Kararı ve Tenkis Uygulaması
Mahkeme, tenkis davasında şu üç hususu değerlendirerek karar verir:
- Tenkise konu tasarrufların varlığı (vasiyet, bağış, satış görünümündeki devir)
- Tasarrufların miras bırakanın ölümü itibarıyla kalan miras değerine oranı
- Davacının saklı payının ne kadar ihlal edildiği
Bu değerlendirme sonunda mahkeme, davacının saklı pay oranında tasarrufun tenkisine karar verir. Tenkis oranı, genellikle bilirkişi raporlarıyla belirlenir. Karar sonucunda tasarrufun tenkisle geçersiz kılınan kısmı, davacıya aynen veya bedel olarak iade edilir.
Tenkisin Ayni ve Şahsi Sonuçları
Mahkeme kararıyla birlikte tenkise tabi tutulan malın durumu, iki şekilde sonuç doğurabilir:
1. Ayni Tenkis
Eğer tasarrufa konu edilen mal hâlâ tasarruf lehtarının (örneğin bağışlanan kişinin) elindeyse, aynen iade mümkündür. Bu durumda taşınmaz veya taşınır mal, saklı pay sahibi mirasçıya aynen geri verilir. Tapu kaydı mahkeme kararı doğrultusunda düzeltilebilir.
Örnek: Miras bırakan, oğluna ait tek taşınmazını vasiyet etmişse ve bu taşınmaz hâlâ oğlun üzerindeyse, mahkeme taşınmazın belli bir payını diğer mirasçılara aynen iade eder.
2. Şahsi Tenkis
Eğer tasarrufa konu mal üçüncü kişilere devredilmişse veya aynen iade imkânsız hale geldiyse, mahkeme şahsi tenkise karar verir. Bu durumda tasarruf lehtarı, davacıya belirlenen tenkis miktarı kadar para ödemekle yükümlüdür.
Örnek: Miras bırakanın kızına bağışladığı bir arsa, daha sonra üçüncü kişiye satılmışsa ve aynen iade mümkün değilse, mahkeme arsanın değerinin belirli oranını para olarak davacıya ödetir.
Kararın İcrası ve Uygulanması
Mahkeme kararı kesinleştikten sonra icra edilebilir hale gelir. Bu süreç şu şekilde işler:
- Ayni tenkis kararı: Tapu müdürlüğüne yazı yazılır ve taşınmazın mülkiyeti düzeltilir.
- Şahsi tenkis kararı: Mahkeme ilamı ilamlı icraya konu edilir ve borçlu aleyhine icra takibi başlatılabilir.
- Mal kaçırma durumları: Davacı, muvazaalı işlemlerle devredilen mallar için iptal davası açabilir (TMK m. 571-572).
Uygulamada, kararın icrası sırasında taraflar arasında ek uyuşmazlıklar çıkabilir. Özellikle ayni tenkis kararlarında, tapu iptali ve tescil davaları, dirençle karşılaşabilir. Bu nedenle kararın uygulanabilirliği, kararın netliğine ve tarafların davranışlarına bağlıdır.
Tenkis Kararının Yargıtay Denetimi
Tenkis davası, sıkça temyize konu olur. Yargıtay, hem değerleme yöntemlerini hem de saklı pay oranlarının doğru hesaplanıp hesaplanmadığını denetler. Aşağıda örnek bir karar yer almaktadır:
“Tenkise tabi tasarrufun değeri belirlenmeden hüküm kurulması, eksik incelemeye dayalıdır. Mahkemece, taşınmazın miras bırakanın ölüm tarihindeki rayiç değerinin bilirkişi raporuyla tespit edilerek karar verilmesi gerekir.” (Yargıtay 1. HD, 2017/4469 E. – 2019/3752 K.)
Bu nedenle tenkis davasında verilen kararların isabetli olması, bilirkişi raporlarının kapsamına ve delillerin değerlendirilme biçimine bağlıdır. Eksik araştırma veya hesaplama hataları, kararın bozulmasına neden olabilir.
Kararın Hukuki Etkisi: Geriye Etkili Olma
Tenkis kararı, geçmişe etkili sonuç doğurur. Yani mahkeme kararıyla iptal edilen bir tasarruf, miras bırakanın ölüm tarihi itibarıyla geçersiz hale gelir. Bu özellikle miras paylaşımında büyük önem taşır. Çünkü diğer mirasçılar açısından da bu kararın sonuçları olabilir.
Bu nedenle kararın kesinleşmesiyle birlikte yeni bir miras paylaşımı gündeme gelebilir. Tapular, hisseler ve miras payları yeniden düzenlenir. Eğer taraflar bu paylaşım konusunda anlaşamazsa, ikinci bir ortaklığın giderilmesi (izale-i şuyu) davası da gündeme gelebilir.
Sonuç
Tenkis davası sonucunda verilen kararlar, mirasçının saklı payını koruma amacı taşırken; bu kararların uygulanması, ciddi bir icra ve takip süreci gerektirir. Mahkeme, ayni veya şahsi olarak tenkis kararı verebilir ve bu karar neticesinde ya mal aynen iade edilir ya da bedeli ödenir. Kararın icrası için tapu müdürlükleri, icra daireleri ve bazen de yeni davalar devreye girer. Tüm bu süreçlerin sağlıklı işlemesi için dava sürecinin en başından itibaren profesyonelce yürütülmesi büyük önem taşır.
Bu makale ile birlikte “Tenkis Davası Nedir? Saklı Paylı Mirasçılar Hangi Hâllerde Açabilir?” sorusuna dair tüm hukuki çerçeve detaylı şekilde sunulmuştur. Makaleyi baştan sona incelediğinizde, tenkis davasına ilişkin hem teorik hem de uygulamalı birçok sorunuza cevap bulabilirsiniz.
İletişim
İstanbul’da tenkis davası ve miras hukuku kapsamında yaşadığınız hukuki süreçlerde danışmanlık almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz. Avukat İnanç Eker Hukuk Bürosu, miras davalarındaki teknik detayları titizlikle takip eder ve sürecin başından sonuna kadar müvekkillerine hukuki destek sunar.
- Adres: Teknik Yapı Concord, Dumlupınar Mah., Yumurtacı Abdi Bey Cd. Sitesi 2. Etap, C Blok, Kat 19, Daire 178, 34720 Kadıköy / İstanbul
- Telefon: 0216 514 74 04
- WhatsApp: 0532 245 74 66
- E-Posta: info@inanceker.av.tr
- Google Haritalar: Konum için tıklayın