Anlaşmalı Boşanma Davası

İçindekiler

Anlaşmalı Boşanma Davası

1. Giriş: Anlaşmalı Boşanma Kavramı ve Hukukî Çerçevesi

Anlaşmalı boşanma davası, Türk Medeni Kanunu’nun 166/3. maddesinde düzenlenmiş olup, tarafların evlilik birliğini karşılıklı rızayla sona erdirme iradesine dayanan bir dava türüdür. Bu dava türü, boşanma hukukunda en hızlı, en ekonomik ve en az yıpratıcı yöntem olarak kabul edilir. Çekişmeli boşanma davalarına kıyasla hem taraflar arasındaki gerilimi azaltır hem de yargı sürecinin uzamasını engeller. Ancak bu davanın basit görünmesine rağmen, usule ve şekle ilişkin ciddi dikkat gerektiren aşamaları vardır. Zira anlaşmalı boşanma, yalnızca iki tarafın “boşanmak istiyoruz” demesiyle sonuçlanabilecek bir dava değildir; mahkeme, taraf iradelerini denetler, çocukların menfaatini ve kamu düzenini korur.

Anlaşmalı Boşanmanın Hukukî Niteliği

Anlaşmalı boşanma, klasik anlamda bir “irade uyuşması”na dayanır. Burada taraflar, hem evlilik birliğinin sona erdirilmesi konusunda hem de boşanmanın fer’î sonuçları hakkında tam bir uzlaşı sağlamalıdır. Bu uzlaşma yazılı bir boşanma protokolü ile somutlaştırılır. Protokolde; velayet, nafaka, tazminat, mal paylaşımı ve soyadı gibi tüm hususların açıkça düzenlenmesi gerekir. Hakim, tarafların bu protokoldeki beyanlarını serbest iradeleriyle verip vermediklerini denetlemekle yükümlüdür.

Dolayısıyla, anlaşmalı boşanma davalarında mahkeme kararı bir formalite değildir. Hâkim, yalnızca tarafların taleplerini onaylayan bir makam değildir; iradelerin gerçekliğini, çocukların yüksek yararının gözetilip gözetilmediğini ve hukukun emredici hükümlerine uygunluğu değerlendirir. Bu yönüyle anlaşmalı boşanma, hem özel hukuk hem de kamu hukuku ilkelerinin kesiştiği bir alan olarak kabul edilir.

Anlaşmalı Boşanmanın Uygulamadaki Önemi

Son yıllarda Türkiye’de açılan boşanma davalarının önemli bir bölümü anlaşmalı şekilde sonuçlanmaktadır. Bu durum, yargı sisteminin iş yükünü azaltmakta, tarafların ekonomik ve psikolojik yıpranmasını minimuma indirmektedir. Ancak her ne kadar hızlı bir çözüm yolu gibi görünse de, uygulamada birçok anlaşmalı boşanma davası, yanlış hazırlanan protokoller veya eksik dilekçeler nedeniyle reddedilmektedir.

Bu noktada anlaşmalı boşanma avukatı desteği büyük önem taşır. Zira mahkemeye sunulacak dilekçe, yalnızca boşanma iradesini değil; tarafların tüm malî, kişisel ve velayet ilişkilerini içeren detaylı bir hukuki çerçeveyi ortaya koymalıdır. Eksik ya da belirsiz bir protokol, davanın reddine veya daha sonra çekişmeli hale dönüşmesine yol açabilir. Özellikle mal rejimi tasfiyesi, iştirak nafakası, kişisel ilişki düzenlemesi ve velayet hususlarında profesyonel destek alınmaması, ilerleyen dönemde telafisi güç sorunlara neden olur.

1.1. Anlaşmalı Boşanmanın Şartlarına Genel Bakış

Anlaşmalı boşanma davası açılabilmesi için öncelikle evliliğin en az bir yıl sürmüş olması gerekir. Evlilik bir yılı doldurmadan tarafların birlikte başvuruda bulunması halinde dava reddedilecektir. Bu şart, kanun koyucu tarafından, evliliğin henüz oturmamış bir dönemde aceleyle sona erdirilmesini önlemek amacıyla getirilmiştir.

İkinci önemli koşul, tarafların mahkemeye birlikte başvurması veya bir tarafın diğerinin açtığı boşanma davasını kabul etmesidir. Bu kabul, açık, kesin ve koşulsuz olmalıdır. Ayrıca hakim, tarafları duruşmada bizzat dinlemeli, beyanlarını özgür iradeyle verdiklerine kanaat getirmelidir. Taraflardan birinin duruşmaya katılmaması halinde anlaşmalı boşanma gerçekleşmez. Bu nedenle, tarafların duruşma günü bizzat hazır bulunmaları, kimlikleriyle birlikte hâkimin huzurunda iradelerini açıklamaları zorunludur.

Boşanma Protokolünün Belirleyici Rolü

Anlaşmalı boşanma davasında protokol, sürecin omurgasını oluşturur. Hakim, bu protokolü inceledikten sonra yalnızca boşanma iradesini değil, bu iradenin sonuçlarını da değerlendirir. Örneğin, protokolde velayet hakkının hangi ebeveynde kalacağı, diğer ebeveynin çocukla kişisel ilişki kurma günleri ve saatleri, iştirak nafakasının miktarı, varsa yoksulluk nafakası ve tazminat miktarları açıkça belirtilmelidir.

Mal paylaşımı konusundaki anlaşmalar da bu protokolde yer alabilir. Ancak burada dikkat edilmesi gereken husus, mal paylaşımına dair hükümlerin boşanma kararının kesinleşmesi sonrasında ayrı bir dava ile de istenebileceğidir. Bu nedenle avukatın yönlendirmesiyle, tarafların menfaatlerini dengeleyen bir protokol hazırlanması büyük önem taşır.

Mahkemenin Rolü ve Takdir Yetkisi

Mahkeme, anlaşmalı boşanma davasında tarafların beyanlarını sorgulamadan onaylamaz. TMK m.166/3 hükmü uyarınca hâkim, boşanmanın tarafların serbest iradesine dayanıp dayanmadığını tespit etmekle yükümlüdür. Ayrıca, özellikle çocukların velayeti konusunda taraflarca yapılan düzenleme, çocuğun yüksek yararına aykırı görülürse hâkim bu düzenlemeyi reddedebilir veya değiştirebilir. Bu yönüyle anlaşmalı boşanma davalarında da hâkimin takdir yetkisi oldukça geniştir.

1.2. Neden Anlaşmalı Boşanma Tercih Edilmelidir?

Anlaşmalı boşanma, çekişmeli davalara göre çok daha kısa sürede sonuçlanır. Ortalama olarak bir duruşmada karar verilmesi mümkündür. Maddi olarak da daha az masraflıdır; bilirkişi, tanık ve uzun yargılama süreçleri bulunmadığından taraflar için ekonomik yük azalır. Ancak en önemli avantajı, tarafların özel hayatlarının mahkeme salonlarında ifşa edilmeden, saygı çerçevesinde sürecin tamamlanabilmesidir.

Bu yönüyle anlaşmalı boşanma, sadece bir dava değil; medeni hukukta taraf onurunu koruyan bir mekanizmadır. Taraflar geçmişteki anlaşmazlıkları bir dava dosyasına değil, bir protokol metnine sığdırarak medeni bir çözüm iradesi ortaya koyar. Dolayısıyla bu dava türü, hem bireysel huzurun hem de toplumsal barışın hukuk eliyle sağlanmasının önemli araçlarından biridir.

Sonuç Olarak

Anlaşmalı boşanma davası, görünürde kolay olsa da, özünde ciddi bir hukukî bilgi, özen ve strateji gerektirir. Usul hataları veya yanlış protokol düzenlemeleri, davanın reddine veya çekişmeli sürece dönüşmesine neden olabilir. Bu nedenle, profesyonel bir boşanma avukatı desteğiyle hazırlanan dilekçe ve protokol, sürecin hızlı, adil ve kalıcı bir şekilde sonuçlanmasını sağlar.

Bir sonraki bölümde, anlaşmalı boşanma davasının yasal dayanakları ve TMK m.166/3 hükmünün uygulamadaki yorumları detaylı biçimde incelenecektir.

2. Anlaşmalı Boşanma Davasının Yasal Dayanakları ve Şartları

Anlaşmalı boşanma davası, Türk Medeni Kanunu’nun 166/3. maddesi uyarınca düzenlenmiştir. Bu hüküm, evlilik birliğini sona erdirmenin en barışçıl yolunu tanımlar. Kanun koyucu, tarafların karşılıklı rızalarını özgürce açıklayarak evliliği sona erdirmelerine imkân tanımış, böylece uzun ve yıpratıcı çekişmeli yargı süreçlerinin önüne geçmeyi amaçlamıştır. Ancak bu kolaylık, belirli şekil ve içerik şartlarına sıkı sıkıya bağlıdır. Zira aile hukuku, yalnızca taraf menfaatini değil, toplum düzenini ve çocukların üstün yararını da korur.

2.1. Türk Medeni Kanunu Madde 166/3: Hukukî Dayanak

Türk Medeni Kanunu’nun 166/3. fıkrası şu hükmü içerir:

"Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması veya bir eşin diğerinin açtığı davayı kabul etmesi hâlinde, hâkim tarafları bizzat dinledikten sonra, iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirirse evliliğin temelinden sarsılmış olduğuna karar verir. Bu hâlde, boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenleme, hâkim tarafından uygun bulunursa boşanmaya hükmolunur."

Bu hüküm, anlaşmalı boşanmanın üç temel unsurunu ortaya koyar: (1) Evliliğin en az bir yıl sürmüş olması, (2) tarafların boşanma iradesinde mutabık kalması, (3) hâkimin tarafları bizzat dinleyerek serbest iradeyi tespit etmesi. Bu unsurlardan herhangi biri eksikse, dava anlaşmalı boşanma olarak sonuçlanamaz.

2.2. Evliliğin En Az Bir Yıl Sürmesi Şartı

Bu şart, aile kurumunun ciddiyetini koruma amacı taşır. Kanun koyucu, tarafların evlilik birliğini hemen sonlandırmalarını engellemek ve evliliğin en azından bir deneme süresinden geçmesini sağlamak istemiştir. Evlilik bir yılı doldurmadan açılan davalar, taraflar ne kadar uzlaşmış olursa olsun, anlaşmalı boşanma olarak kabul edilmez. Bu durumda dava, çekişmeli boşanma hükümlerine göre görülür.

Yargıtay içtihatlarına göre bu süre, nikâh tarihinden itibaren hesaplanır. Örneğin, 10 Ocak 2024 tarihinde evlenen taraflar, 10 Ocak 2025’ten önce anlaşmalı boşanma davası açamaz. Bu süre dolmadan yapılan başvuru, usulden reddedilir.

2.3. Tarafların Ortak İradesi ve Birlikte Başvuru Zorunluluğu

Anlaşmalı boşanmanın ruhu, karşılıklı irade birliğine dayanır. Tarafların ya birlikte dava açması ya da birinin açtığı davayı diğerinin açıkça kabul etmesi gerekir. Kabul beyanı koşullu veya belirsiz olamaz. Hâkim, bu kabul beyanını duruşmada bizzat tarafın ağzından duymalıdır. Bu beyan, vekil aracılığıyla yapılamaz; tarafların kişisel olarak hâkim huzurunda bulunması zorunludur.

Bu husus, davanın kişisel haklarla doğrudan bağlantılı olmasından kaynaklanır. Anlaşmalı boşanma, taraf vekilinin dosyaya yazı sunmasıyla değil, tarafların iradesini bizzat açıklamasıyla mümkün olur. Nitekim, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2018/5253 E. – 2019/2424 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere:

"Anlaşmalı boşanmada tarafların iradeleri bizzat mahkeme huzurunda açıklanmadıkça, vekil aracılığıyla yapılan beyanlara dayanılarak boşanmaya karar verilemez."

2.4. Hakimin Tarafları Bizzat Dinlemesi

Hakimin tarafları bizzat dinlemesi, anlaşmalı boşanmanın en kritik aşamasıdır. Hakim, tarafların iradelerini özgürce açıklayıp açıklamadığını, herhangi bir baskı, tehdit veya hile altında olup olmadıklarını değerlendirir. Bu nedenle duruşmada her iki tarafın da hazır bulunması zorunludur. Taraflardan biri mazeretsiz olarak duruşmaya katılmazsa, dava anlaşmalı şekilde sonuçlanmaz.

Hakim ayrıca protokolün içeriğini de inceleyerek, çocukların menfaati, nafaka miktarının yeterliliği ve tazminat düzenlemelerinin hakkaniyete uygun olup olmadığını değerlendirir. Gerektiğinde taraflara protokolde değişiklik önerisinde bulunabilir. Bu yönüyle hâkimin rolü, pasif onay makamı değil; aktif denetim merciidir.

2.5. Boşanmanın Mali Sonuçları Üzerinde Mutabakat

Anlaşmalı boşanma yalnızca boşanma iradesinde değil, aynı zamanda boşanmanın mali sonuçlarında da uzlaşmayı gerektirir. Bu kapsamda taraflar:

  • Yoksulluk ve iştirak nafakasının miktarı, ödeme şekli ve süresi,
  • Tazminat (maddi ve manevi),
  • Mal paylaşımı ve taşınmazların devri,
  • Çocukların velayeti ve kişisel ilişki düzenlemesi

konularında açık, net ve icra edilebilir bir düzenleme yapmak zorundadır. Bu düzenlemeler, “boşanma protokolü” adı verilen belgeyle somutlaşır. Hâkim, protokolü uygun bulmadığı takdirde anlaşmalı boşanmaya karar vermez.

2.6. Protokolün Serbest İrade ile İmzalanması

Tarafların hazırladığı protokolün, herhangi bir baskı altında kalmaksızın imzalanmış olması gerekir. Uygulamada bazı davalarda taraflardan birinin “zorla imzaladım” iddiasıyla kararın iptalini talep ettiği görülmektedir. Bu nedenle protokol, her iki tarafın serbest iradesiyle, bilinçli ve dengeli şekilde hazırlanmalıdır. Avukat eşliğinde imzalanan protokoller, ileride doğabilecek bu tür iddiaları önler.

2.7. Hakimin Takdir Yetkisi ve Kamu Düzeni

Her ne kadar taraflar her konuda anlaşmış olsalar da, hâkim kamu düzenine aykırı bir düzenlemeyi onaylayamaz. Örneğin, velayetin çocuğun yüksek yararına aykırı biçimde bir tarafa bırakılması veya yoksulluk nafakasının adil olmayan biçimde kaldırılması durumunda hâkim müdahale eder. Bu, anlaşmalı boşanmanın en önemli güvencesidir.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2021/4321 E. – 2021/7652 K. sayılı kararında da bu durum açıkça vurgulanmıştır:

"Hâkim, tarafların iradelerine bağlı kalmakla birlikte kamu düzenine ve çocukların üstün yararına aykırı düşen düzenlemeleri onaylayamaz; gerektiğinde resen değişiklik yapabilir."

2.8. Anlaşmalı Boşanmanın Şartlarının Sağlanmaması Halinde

Eğer yukarıda sayılan koşullardan biri eksikse, mahkeme davayı anlaşmalı boşanma olarak sonuçlandıramaz. Bu durumda dava, çekişmeli boşanma hükümlerine göre yürütülür. Örneğin, protokol eksikse veya taraflardan biri duruşmada anlaşmadan dönerse, hâkim davayı çekişmeliye çevirir. Bu nedenle, dava öncesi hazırlık aşamasında tüm belgelerin eksiksiz sunulması ve tarafların iradelerinin netleştirilmesi gerekir.

Sonuç Olarak

Anlaşmalı boşanma, TMK m.166/3’te öngörülen şartlara eksiksiz uyulduğunda, kısa sürede sonuçlanan ve tarafların özel hayatını koruyan bir dava türüdür. Ancak bu sürecin başarılı olabilmesi, tarafların yalnızca “boşanma isteği” değil, “boşanmanın tüm sonuçlarına dair bilinçli bir mutabakat” sağlamasına bağlıdır. Bu noktada deneyimli bir anlaşmalı boşanma avukatı ile ilerlemek, hem sürecin hızını hem de kararın kalıcılığını güvence altına alır.

Bir sonraki bölümde, anlaşmalı boşanma protokolünün içeriği, hazırlanma teknikleri ve hukuken geçerli sayılabilmesi için dikkat edilmesi gereken unsurlar ayrıntılı biçimde ele alınacaktır.

3. Anlaşmalı Boşanma Protokolü: İçeriği, Geçerliliği ve Hazırlama Esasları

Anlaşmalı boşanma davasının en kritik unsuru, taraf iradelerinin yazılı bir metne dönüştüğü boşanma protokolüdür. Bu belge, hem mali hem de kişisel tüm boşanma sonuçlarını içerir. Hâkim, tarafların boşanma iradesinin samimi ve serbest olduğunu bu protokol üzerinden değerlendirir. Dolayısıyla protokolün hazırlanması, yalnızca teknik bir evrak düzenlemesi değil; tarafların geleceğini doğrudan etkileyen bir hukukî işlemdir.

3.1. Protokolün Hukukî Niteliği

Boşanma protokolü, özel hukukta sözleşme serbestisi ilkesinin bir yansımasıdır. Taraflar, kanunun emredici hükümlerine ve kamu düzenine aykırı olmamak kaydıyla evlilik birliğinin sona ermesinin tüm sonuçlarını serbestçe belirleyebilirler. Ancak anlaşmalı boşanma protokolü, sıradan bir sözleşme gibi değil, hâkimin onayına bağlı olarak hüküm ifade eden bir düzenlemedir. Yani hâkim onayı olmaksızın, tek başına icra edilebilirliği bulunmaz.

Bu nedenle, tarafların iradesiyle oluşturulan protokol, hâkimin incelemesiyle “mahkeme kararı” niteliğine bürünür. Hâkim, protokolü uygun bulmadığı takdirde, tarafları düzenleme yapmaya davet edebilir veya boşanma talebini reddedebilir. Bu husus, Türk Medeni Kanunu’nun 166/3. maddesinin son cümlesinde açıkça belirtilmiştir: “Bu hâlde, boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenleme, hâkim tarafından uygun bulunursa boşanmaya hükmolunur.”

3.2. Protokolde Bulunması Gereken Temel Unsurlar

Bir anlaşmalı boşanma protokolünün geçerli olabilmesi için aşağıdaki unsurların eksiksiz şekilde düzenlenmesi gerekir:

  • Velayet ve çocukla kişisel ilişki: Çocukların velayetinin hangi ebeveynde kalacağı, diğer ebeveynin kişisel ilişki kurma gün ve saatleri açıkça belirtilmelidir. “Hafta sonları görebilir” gibi soyut ifadeler yerine, gün ve saat belirtilmesi gerekir.
  • Nafaka düzenlemeleri: İştirak ve yoksulluk nafakasının miktarı, ödeme şekli, ödeme tarihi ve artış oranı açıkça yazılmalıdır.
  • Tazminat: Maddi ve manevi tazminat talepleri varsa, miktarı net olarak ifade edilmelidir. “Tazminat talep etmiyorum” beyanı da mutlaka yazılı şekilde yer almalıdır.
  • Mal paylaşımı: Evlilik birliği içinde edinilen malların kimde kalacağı, taşınır ve taşınmaz malların devri, araç veya konut paylaşımı detaylandırılmalıdır.
  • Soyadı: Kadının evlilikten sonra eşinin soyadını kullanmaya devam edip etmeyeceği açıkça belirtilmelidir.

Bu hususların eksik veya muğlak yazılması, hâkimin protokolü uygun bulmamasına ve davanın reddine yol açabilir. Uygulamada en sık görülen hata, “taraflar mal paylaşımını kendi aralarında çözecektir” gibi soyut ifadelerin kullanılmasıdır. Bu tür hükümler, icra kabiliyeti taşımadığı için geçersiz sayılır.

3.3. Protokolün Hazırlanma Süreci

Protokol, tarafların özgür iradesiyle hazırlanmalıdır. Her iki taraf da maddeleri okuduğunu, anladığını ve kabul ettiğini imza altına almalıdır. Avukatlar genellikle bu aşamada denge unsuru olarak görev yapar; bir tarafın menfaatinin diğerine göre orantısız biçimde korunması hâlinde, hâkim müdahale edebilir. Bu nedenle avukat, taraf iradesini zedelemeden adil bir düzenleme kurmakla yükümlüdür.

Taraflardan birinin baskı, tehdit veya yanlış yönlendirme altında imza attığı iddia edilirse, bu durum ileride “irade fesadı” sebebiyle kararın iptaline neden olabilir. Bu yüzden protokol, baskı veya menfaat zorlaması içermemeli; tarafların özgür iradesini açıkça yansıtmalıdır.

3.4. Hâkimin Protokol Üzerindeki Denetim Yetkisi

Anlaşmalı boşanma davasında hâkim, protokolün yalnızca şeklen değil, içerik bakımından da uygunluğunu denetler. Bu denetim özellikle şu üç alanda yoğunlaşır:

  • Çocukların yüksek yararının korunup korunmadığı,
  • Nafaka ve tazminat miktarlarının hakkaniyete uygun olup olmadığı,
  • Taraf iradelerinin baskı altında kalmadan beyan edilip edilmediği.

Hâkim, protokoldeki herhangi bir hükmü uygun bulmazsa taraflara gerekli değişiklikleri önerir. Taraflar bu değişiklikleri kabul ederlerse protokol yeniden düzenlenir ve imzalanır. Aksi hâlde anlaşmalı boşanma gerçekleşmez, dava çekişmeli boşanmaya dönüşür.

3.5. Protokolde Sık Yapılan Hatalar

Uygulamada, anlaşmalı boşanma davalarının reddine yol açan en yaygın hatalar şunlardır:

  • Velayet düzenlemelerinin belirsiz olması veya çocukların yaşına uygun olmaması,
  • Nafaka miktarının “belirlenecek” gibi muğlak ifadelerle bırakılması,
  • Mal paylaşımına dair eksik veya geçersiz hükümler,
  • Taraflardan birinin duruşmaya katılmaması,
  • Protokolün ıslak imzalı olmaması veya taraflardan biri tarafından imzalanmaması.

Bu hatalar, hâkim tarafından usule aykırı görülür ve davanın çekişmeliye dönmesine sebep olur. Dolayısıyla, protokol yalnızca içerik bakımından değil, şekil yönünden de eksiksiz hazırlanmalıdır.

3.6. Protokolün Hüküm Gücü ve Sonrası

Hâkimin uygun bulduğu protokol, boşanma kararının eki hâline gelir ve mahkeme ilamı niteliği kazanır. Bu karar kesinleştiğinde, protokol hükümleri bağlayıcı olur. Taraflar, daha sonra bu hükümlerden dönemez veya tek taraflı değişiklik yapamaz. Ancak çocukların velayeti, kişisel ilişki veya nafaka konularında değişen şartlar sebebiyle sonradan “değişiklik davası” açılabilir.

Sonuç Olarak

Anlaşmalı boşanma protokolü, evliliğin sona ermesinde taraf iradelerini somutlaştıran en önemli hukukî belgedir. Bu belgenin eksiksiz, açık ve denge gözetilerek hazırlanması, boşanmanın hızla sonuçlanmasının anahtarıdır. Profesyonel destekle hazırlanan protokol, taraflar arasında geleceğe dönük çatışmaların önüne geçer ve yargılama sürecini sadeleştirir.

Bir sonraki bölümde, anlaşmalı boşanma davası sürecinin tüm aşamaları; başvuru, duruşma, karar ve kesinleşme adımlarıyla birlikte detaylı olarak ele alınacaktır.

4. Anlaşmalı Boşanma Davası Süreci: Başvurudan Kesinleşmeye Kadar Tüm Aşamalar

Anlaşmalı boşanma davası, görünürde basit bir dava türü gibi algılansa da, sürecin her adımı usul hukukuna uygun olarak yürütülmelidir. Zira boşanma kararı, hem taraflar açısından hem de nüfus kayıtları ve malî sonuçlar bakımından doğrudan etkili bir hüküm doğurur. Bu nedenle, anlaşmalı boşanma süreci yalnızca “duruşmada boşanıyoruz” demekten ibaret değildir; başvuru, protokol, duruşma, karar, kesinleşme ve nüfus bildirim aşamaları eksiksiz tamamlanmalıdır.

4.1. Yetkili Mahkeme ve Başvuru Şartları

Anlaşmalı boşanma davaları, Aile Mahkemesi tarafından görülür. Aile mahkemesi bulunmayan yerlerde görevli mahkeme, Asliye Hukuk Mahkemesidir. Yetkili mahkeme ise eşlerin son altı ay içinde birlikte oturdukları yer mahkemesi veya eşlerden birinin yerleşim yeri mahkemesidir. Yetki kamu düzenine ilişkin olmadığından, taraflar yetkisiz bir mahkemede açılan davaya itiraz etmezse, dava orada görülmeye devam eder.

Başvuru, tarafların birlikte hazırladıkları dilekçe ve protokolün mahkemeye sunulmasıyla yapılır. Taraflardan biri davayı açar, diğeri “kabul beyanı” verir. Dilekçede, TMK m.166/3’e açıkça atıf yapılması ve evliliğin en az bir yıldır sürdüğünün belirtilmesi gerekir. Eksik veya yanlış başvuru hâlinde, dava çekişmeli boşanma dosyası gibi değerlendirilebilir.

4.2. Dava Dilekçesi ve Ekleri

Anlaşmalı boşanma dilekçesi, klasik çekişmeli dava dilekçesinden farklı olarak, uzun anlatımlara değil açık ve öz beyanlara dayanır. Dilekçede mutlaka şu unsurlar yer almalıdır:

  • Evliliğin süresi (örneğin: “Taraflar 10.01.2018 tarihinde evlenmiş olup, evlilik birliği en az bir yıldır devam etmektedir.”)
  • Boşanma iradesinin ortak olduğu beyanı,
  • Boşanmanın mali ve çocuklara ilişkin sonuçlarının protokolde düzenlendiğine dair açıklama,
  • Protokolün ekte sunulduğuna dair ifade.

Dilekçenin ekine ıslak imzalı anlaşmalı boşanma protokolü eklenmelidir. Protokol, her iki tarafın da imzasını taşımalı, sayfalar numaralandırılmalı ve olası tahrifatı önlemek için sayfa sonlarına paraf konulmalıdır. Dava dilekçesiyle birlikte nüfus kayıt örneği ve evlenme belgesi (evlenme cüzdanı fotokopisi) de eklenmelidir.

4.3. Duruşma Aşaması

Anlaşmalı boşanma davalarında genellikle tek duruşma yapılır. Hâkim, tarafları bizzat dinler; protokolün içeriğini sorar, tarafların özgür iradeleriyle imzalayıp imzalamadığını tespit eder. Taraflar duruşmada aynı anda hazır bulunmalıdır. Vekillerin katılımı, sürecin tamamlanmasına engel değildir ancak tarafların bizzat beyan vermesi şarttır.

Duruşmada hâkim genellikle şu soruları yöneltir:

  • Boşanma iradeniz devam ediyor mu?
  • Protokoldeki hükümleri okudunuz ve kabul ediyor musunuz?
  • Bu protokolü kendi özgür iradenizle mi imzaladınız?

Bu sorulara alınan yanıtlar, hâkimin serbest irade tespitini yapabilmesi için zorunludur. Taraflardan biri bu aşamada anlaşmadan döner veya tereddüt beyan ederse, dava artık anlaşmalı olarak görülmez ve çekişmeli boşanma hükümleri uygulanır.

4.4. Hakimin İncelemesi ve Karar

Hâkim, protokolün hem şekil hem de içerik bakımından kanuna ve hakkaniyete uygun olup olmadığını inceler. Protokoldeki bir düzenleme çocukların yararına veya kamu düzenine aykırı ise hâkim bunu resen reddedebilir. Bu durumda taraflara gerekli değişiklikleri yapma imkânı tanır. Taraflar bu değişiklikleri kabul ederse, yeni protokol düzenlenip imzalanır.

Tüm koşullar sağlanmışsa hâkim, “evlilik birliğinin temelinden sarsıldığına” kanaat getirerek tarafların boşanmasına karar verir. Karar duruşmada sözlü olarak açıklanır, ardından gerekçeli karar hazırlanır. Gerekçeli karar, taraflara tebliğ edildikten sonra kesinleşme süreci başlar.

4.5. Kararın Tebliği ve Kesinleşmesi

Mahkeme, gerekçeli kararı taraflara tebliğ eder. Tebliğden itibaren 2 hafta içinde istinaf yoluna başvurulmazsa karar kesinleşir. Anlaşmalı boşanma davalarında genellikle taraflar, kararın hemen kesinleşebilmesi için istinaf hakkından feragat ederler. Bu feragat beyanı, duruşma tutanağına geçirilirse, karar kesinleşme şerhiyle birlikte aynı gün içerisinde nüfus müdürlüğüne gönderilebilir.

Kesinleşen kararın ardından nüfus müdürlüğü evlilik kaydını kapatır. Bu aşamadan sonra taraflar, yeniden evlenme ehliyetine sahip olur. Ancak kadının yeniden evlenebilmesi için iddet süresi (300 gün bekleme süresi) düzenlemesi gereğince, mahkemeden iddet süresinin kaldırılması kararı alınması gerekir. (Bu konu ilerleyen makalede ayrıca ele alınacaktır.)

4.6. Kararın Uygulanması ve Nüfus Bildirimi

Kesinleşen karar, mahkeme kalemi tarafından sistem üzerinden ilgili nüfus müdürlüğüne bildirilir. Tarafların ayrıca nüfusa gitmesine gerek yoktur. Nüfus kayıtlarında evlilik hanesi kapanır ve “boşanmış” olarak güncellenir. Aynı zamanda, boşanma kararında yer alan nafaka, tazminat veya mal paylaşımına ilişkin hükümler, ilamlı icra takibine konu edilebilir.

Eğer taraflar arasında mal paylaşımı veya taşınmaz devri varsa, protokolde açıkça belirtilmiş olması şarttır. Bu durumda, taraflar kararla birlikte tapu müdürlüklerinde işlem yapabilirler. Kararın kesinleşme şerhi, bu işlemler için resmi belge niteliğindedir.

4.7. Sürecin Ortalama Zaman Çizelgesi

Anlaşmalı boşanma davası, tüm evrakların eksiksiz sunulması halinde ortalama 1 ila 3 hafta arasında sonuçlanabilir. Aşağıda tipik bir zaman çizelgesi yer almaktadır:

Aşama Yaklaşık Süre
Dilekçe ve protokolün sunulması 1 gün
Duruşma günü verilmesi 5-10 gün
Duruşma ve kararın açıklanması 1 gün
Gerekçeli kararın yazılması 3-5 gün
Kesinleşme şerhi ve nüfus bildirimi 1-2 gün

Bu sürecin uzamaması için, özellikle dava dilekçesi ve protokolün eksiksiz hazırlanması kritik öneme sahiptir. Avukat desteğiyle hazırlanan başvurular, genellikle tek duruşmada sonuçlanır.

4.8. Sürecin Özeti ve Stratejik Değerlendirme

Anlaşmalı boşanma davası süreci, doğru yönetildiğinde hem hızlı hem de ekonomik bir çözüm sağlar. Ancak, sürecin her aşamasında usul kurallarına uyulmaması hâlinde dava çekişmeliye döner ve taraflar aylarca sürecek bir yargılamaya maruz kalabilir. Bu nedenle, davanın stratejik olarak yönetilmesi, dilekçenin profesyonelce hazırlanması ve protokolün eksiksiz düzenlenmesi büyük önem taşır.

Bir sonraki bölümde, anlaşmalı boşanma sürecinde sıkça yapılan hatalar, dava reddi sebepleri ve bu hatalardan kaçınmak için uygulanması gereken profesyonel yöntemler ayrıntılı olarak ele alınacaktır.

5. Anlaşmalı Boşanma Davasında Sık Yapılan Hatalar ve Reddine Neden Olan Durumlar

Anlaşmalı boşanma davalarının en önemli avantajı, tarafların tek celsede ve çekişmesiz biçimde evlilik birliğini sonlandırabilmesidir. Ancak bu sürecin hatasız ilerlemesi gerekir; aksi takdirde dava, “anlaşmalı” niteliğini kaybederek çekişmeli boşanmaya dönüşür veya mahkeme tarafından doğrudan reddedilir. Bu nedenle, hem usule hem de maddi hukuka ilişkin aşamalarda yapılan hataları bilmek büyük önem taşır. Bu bölümde, uygulamada en sık karşılaşılan hatalar ve bu hatalardan kaçınmak için alınması gereken önlemler detaylı şekilde ele alınmıştır.

5.1. Tarafların Duruşmaya Katılmaması

Anlaşmalı boşanma davasında tarafların duruşmaya bizzat katılması zorunludur. TMK m.166/3 açık biçimde “hakim tarafları bizzat dinledikten sonra” ifadesini kullanır. Dolayısıyla, taraflardan biri mazeretsiz olarak duruşmaya katılmazsa dava anlaşmalı olarak görülemez. Bu durumda, dava dosyası çekişmeli boşanma olarak değerlendirilebilir veya usulden reddedilir.

Uygulamada sık yapılan hata, “taraflar protokolü imzaladı, duruşmaya gelmese de olur” düşüncesidir. Oysa hâkim, tarafların özgür iradelerini yalnızca mahkeme huzurunda doğrulayabilir. Bu nedenle, tarafların duruşma günü ve saatinde mahkemede hazır bulunması, boşanma kararının geçerliliği açısından olmazsa olmaz bir şarttır.

5.2. Eksik veya Belirsiz Protokol Düzenlenmesi

Bir diğer yaygın hata, eksik veya yoruma açık protokol hazırlanmasıdır. Örneğin “mal paylaşımı yapılmayacaktır” gibi belirsiz ifadeler, ilerleyen dönemde icra kabiliyeti bakımından sorun yaratır. Aynı şekilde “çocukla kişisel ilişki kurulacaktır” gibi genel ifadeler, icra dairesinde uygulanamaz niteliktedir.

Her bir düzenlemenin açık, kesin ve icra edilebilir şekilde yazılması gerekir. Aksi hâlde hâkim protokolü uygun bulmaz ve davayı reddeder. Hâkim onayı, yalnızca açık hükümler taşıyan protokoller için verilebilir. Bu sebeple, protokolün hazırlanması sırasında avukat desteği almak, sonradan çıkabilecek hukuki uyuşmazlıkları engeller.

5.3. Tarafların Duruşmada Beyan Değiştirmesi

Bazı davalarda taraflardan biri, protokolü imzalamasına rağmen duruşmada “kararım değişti” veya “bazı maddeleri kabul etmiyorum” beyanında bulunur. Bu durumda anlaşmalı boşanma gerçekleşmez. Hakim, tarafların beyanlarını yazılı protokolle birlikte değerlendirir; arada bir çelişki varsa serbest irade koşulunun oluşmadığına karar verir.

Bu tür durumlarda, mahkeme davayı çekişmeliye çevirir ve tanık dinleme, delil toplama gibi süreçler başlar. Yani tek celselik süreç, aylar sürecek klasik bir boşanma davasına dönüşür. Bu nedenle tarafların duruşmadan önce tüm protokol hükümlerini iyi anlaması, kararlı bir şekilde iradelerini açıklamaları gerekir.

5.4. Nafaka, Tazminat ve Mal Paylaşımında Hakkaniyetsizlik

Hakim, taraf iradelerini kabul etmekle yükümlü değildir. Özellikle nafaka ve tazminat miktarlarının orantısız biçimde düzenlendiği, bir tarafın açıkça mağdur edildiği protokoller mahkeme tarafından reddedilebilir. Anlaşmalı boşanma davasında da hâkim, kamu düzenini koruma sorumluluğu taşır.

Örneğin, uzun yıllar çalışmayan bir eşin yoksulluk nafakası almadan boşanmayı kabul etmesi veya tazminat hakkından baskı altında feragat etmesi hâlinde, hâkim boşanmaya onay vermeyebilir. Bu nedenle, protokol hazırlanırken tarafların ekonomik durumu, gelir seviyesi ve evlilik süresindeki katkıları göz önünde bulundurulmalıdır.

5.5. Çocukların Yararına Aykırı Velayet Düzenlemesi

Anlaşmalı boşanma davasının reddedilmesine en sık neden olan unsurlardan biri de çocukların yüksek yararına aykırı velayet düzenlemeleridir. Ebeveynler kendi aralarında uzlaşmış olsalar bile, hâkim çocuğun psikolojik, fiziksel ve eğitimsel çıkarlarını gözetir.

Velayet hakkının taraflardan birine verilmesi, diğer ebeveynin çocukla kişisel ilişkisinin ne sıklıkla ve hangi koşullarda kurulacağı detaylandırılmalıdır. Hâkim, velayetin çocuğun yüksek yararına aykırı olduğunu değerlendirirse protokolü reddedebilir. Bu durumda taraflar yeni bir düzenleme yapmak zorundadır. Dolayısıyla, velayet ve kişisel ilişki bölümü hazırlanırken “çocuğun menfaati” esas alınmalıdır.

5.6. İrade Fesadı Şüphesi

Mahkeme, taraf iradelerinde baskı, tehdit veya aldatma unsuru tespit ederse boşanma kararı vermez. Hâkim, özellikle kısa sürede imzalanan veya baskı altında hazırlandığı anlaşılan protokolleri dikkatle inceler. Taraflardan biri duruşmada “zorla imzaladım” derse, hâkim irade fesadını araştırır ve gerekirse davayı reddeder. Bu nedenle, protokol hazırlığı sürecinde tarafların gönüllü ve bilinçli şekilde hareket etmesi zorunludur.

5.7. Eksik Belgeler ve Usul Hataları

Bazı davalarda, dilekçeye nüfus kayıt örneği, evlilik cüzdanı fotokopisi veya vekaletname eklenmediği görülür. Bu tür usul eksiklikleri, davanın ilerlemesini engeller ve duruşma gününün ertelenmesine neden olur. Ayrıca protokolün ıslak imzalı nüshasının sunulmaması veya PDF çıktısının imzasız dosyaya eklenmesi, mahkeme kalemi tarafından eksiklik olarak değerlendirilir.

Avukatla yürütülen dosyalarda bu tür hatalar neredeyse hiç görülmezken, avukatsız başvurularda oldukça yaygındır. Bu nedenle, her belge eksiksiz hazırlanmalı, özellikle protokolün her sayfası imzalanmalı ve nüfus kayıt örnekleri güncel tarihli olmalıdır.

5.8. Davanın Çekişmeliye Dönüşmesi

Anlaşmalı boşanma davası, taraf iradesindeki değişiklik veya protokoldeki uyuşmazlık sebebiyle her aşamada çekişmeli boşanmaya dönüşebilir. Örneğin, duruşma öncesi taraflardan biri nafaka miktarını değiştirmek isterse ve diğeri bunu kabul etmezse, hâkim artık “anlaşmalı boşanma” kararı veremez. Bu durumda, dosya çekişmeli boşanma esasına göre yürütülür ve yargılama süresi aylarca uzar.

Bu riski önlemenin en etkili yolu, dava öncesinde protokolün üzerinde tam mutabakat sağlanmasıdır. Taraflar, protokolü mahkemeye sunmadan önce tüm detayları konuşmalı, ileride fikir değişikliğine neden olabilecek noktaları netleştirmelidir.

Sonuç Olarak

Anlaşmalı boşanma davası, dikkatli yürütülmesi gereken bir süreçtir. Küçük bir usul hatası dahi davanın reddine yol açabilir. Bu nedenle, tarafların duruşmaya katılımı, protokolün eksiksiz hazırlanması, çocukların yüksek yararının gözetilmesi ve irade beyanlarının tutarlı olması büyük önem taşır. Deneyimli bir anlaşmalı boşanma avukatı desteği, sürecin tek celsede ve hatasız tamamlanmasını sağlar.

Bir sonraki bölümde, anlaşmalı boşanma davalarında avukatın rolü, hukuki strateji geliştirme süreci ve profesyonel temsilin davanın sonucuna etkisi detaylı biçimde incelenecektir.

6. Anlaşmalı Boşanma Davasında Avukatın Rolü ve Profesyonel Temsilin Önemi

Anlaşmalı boşanma davası, her ne kadar tarafların uzlaşısına dayalı ve çekişmesiz bir süreç gibi görünse de, gerek usulî gerek maddi hukuk açısından birçok hassas aşama barındırır. Bu aşamalarda yapılacak küçük bir hata, davanın reddine veya çekişmeliye dönüşmesine neden olabilir. İşte bu noktada devreye anlaşmalı boşanma avukatı girer. Avukat, yalnızca dilekçe hazırlayan bir kişi değil; taraf iradesini doğru şekilde yargılamaya taşıyan, hak kaybını önleyen ve süreci hızlandıran profesyonel bir rehberdir.

6.1. Avukatın Hukukî Rehberlik Rolü

Boşanma kararı, yalnızca evlilik birliğinin sona ermesi anlamına gelmez; aynı zamanda tarafların mali ve kişisel haklarında da kalıcı sonuçlar doğurur. Bu nedenle, bir avukatın rehberliği olmadan dava açmak, tarafların gelecekte ciddi hak kayıpları yaşamasına yol açabilir. Örneğin, yoksulluk nafakası talebinde bulunulmaması veya mal paylaşımı konusunun protokolden çıkarılması, karar kesinleştikten sonra telafi edilemez. Avukat, tarafların bu hakları eksiksiz şekilde koruyacak bir protokol hazırlamasını sağlar.

Ayrıca avukat, tarafların irade beyanlarını yasal çerçevede ifade etmelerini sağlar. Duruşmada yapılacak tek bir hatalı beyan, hâkimin irade serbestisi konusunda şüphe duymasına ve davanın reddine neden olabilir. Bu sebeple, avukat süreci yalnızca yöneten değil, aynı zamanda denetleyen kişidir.

6.2. Avukatın Stratejik Görevleri

Anlaşmalı boşanma davasında avukatın temel stratejik görevleri şunlardır:

  • 1. Usul yönetimi: Dava dilekçesinin doğru mahkemeye, doğru formatta ve doğru eklerle sunulmasını sağlar.
  • 2. Protokol hazırlığı: Taraf menfaatlerini dengeleyen, icra edilebilir ve hukuka uygun bir protokol hazırlar.
  • 3. Hakim karşısında temsil: Duruşmada taraf beyanlarının açık ve kararlı biçimde sunulmasına yardımcı olur.
  • 4. Süreç takibi: Kararın yazılması, kesinleşmesi ve nüfus bildirimine kadar tüm adımları izler.
  • 5. Risk analizi: Hatalı beyan, eksik belge veya usul hatası risklerini önceden tespit eder.

Bu görevlerin profesyonel şekilde yürütülmesi, yalnızca davanın süresini değil, kararın kalıcılığını da belirler. Anlaşmalı boşanma avukatı, tarafların geleceğini güvence altına alan bir strateji belirler.

6.3. Protokol Hazırlığında Avukatın Etkisi

Anlaşmalı boşanma protokolü, evliliğin sona ermesiyle birlikte doğacak tüm hukuki sonuçları belirleyen belgedir. Bu belgenin hazırlanmasında yapılan en küçük hata bile, kararın uygulanabilirliğini ortadan kaldırabilir. Avukat, bu protokolü yalnızca yazılı bir belge olarak değil, tarafların gelecekteki ilişkilerini düzenleyen bir hukuki mekanizma olarak değerlendirir.

Örneğin, çocukla kişisel ilişki günlerinin okul dönemleri, resmi tatiller ve dini bayramlar dikkate alınmadan belirlenmesi, ileride icra sorunlarına neden olabilir. Aynı şekilde, “nafaka yıllık olarak artırılacaktır” gibi soyut bir ifade, mahkeme ve icra dairelerinde farklı yorumlara yol açabilir. Avukat, tüm bu olasılıkları önceden öngörerek, açık ve uygulanabilir düzenlemeler yapar.

6.4. Taraf İradelerinin Korunması

Anlaşmalı boşanma davasında avukatın bir diğer önemli görevi, taraf iradelerinin korunmasını sağlamaktır. Zira bazı durumlarda taraflardan biri ekonomik veya psikolojik baskı altında boşanmayı kabul edebilir. Avukat, bu durumda müvekkilinin baskı altında olmadığını, iradesinin özgürce oluştuğunu mahkeme huzurunda ortaya koyar. Bu sayede, ileride “irade fesadı” iddiasıyla açılabilecek iptal davalarının önüne geçilmiş olur.

Ayrıca avukat, müvekkilinin menfaat dengesini gözeterek, anlaşmanın adil temellerde kurulmasını sağlar. Taraflardan birinin tamamen mağdur olduğu veya ekonomik haklarından feragat ettiği protokoller, hem yargısal açıdan hem de vicdani açıdan sürdürülebilir değildir.

6.5. Avukatın Duruşma Sırasındaki Rolü

Duruşma, anlaşmalı boşanma davasının en kritik aşamasıdır. Taraflar, hâkimin huzurunda boşanma iradelerini açıklar. Bu noktada avukatın rolü, tarafların beyanlarını doğru biçimde yönlendirmek ve olası iletişim hatalarını önlemektir. Taraflar bazen stres veya heyecan sebebiyle protokolle çelişen ifadeler kullanabilir. Avukat, bu tür durumlarda müdahale ederek sürecin sağlıklı ilerlemesini sağlar.

Avukat ayrıca, hâkimin yönelteceği sorulara doğru şekilde cevap verilmesini sağlar. Çünkü yanlış anlaşılan bir soru veya yanlış ifade edilen bir cevap, hâkimin irade serbestliği konusunda tereddüt yaşamasına neden olabilir. Bu tür risklerin önlenmesi, tecrübeli bir avukatın sürece etkin katılımıyla mümkündür.

6.6. Sürecin Hızlandırılması ve Bürokratik Takip

Anlaşmalı boşanma davalarında avukatın bir diğer katkısı, sürecin hızlandırılmasıdır. Tecrübeli avukatlar, mahkemelerin iş yükü ve işlem sıralarına hâkimdir; dilekçenin hangi gün verilmesi gerektiğini, duruşma gününün nasıl öne çekilebileceğini bilirler. Ayrıca kararın yazılması, kesinleşme şerhi alınması ve nüfus müdürlüğüne bildirilmesi süreçlerini bizzat takip ederler.

Bu bürokratik süreçlerin eksiksiz tamamlanması, tarafların yeniden evlenme hakkını kullanabilmeleri ve iddet süresinin kaldırılması gibi işlemlerin gecikmeden yapılabilmesi açısından büyük önem taşır. Avukatın takibi sayesinde dava hem daha kısa sürer hem de kararın uygulanabilirliği anında sağlanır.

6.7. Avukatsız Açılan Davalarda Görülen Sorunlar

Avukatsız açılan anlaşmalı boşanma davalarında en sık karşılaşılan problemler şunlardır:

  • Eksik evrak veya hatalı dilekçe nedeniyle duruşma ertelenmesi,
  • Protokolün belirsiz olması sebebiyle hâkimin ret kararı vermesi,
  • Taraflardan birinin duruşmada yanlış beyan vermesi,
  • Mal paylaşımı ve nafaka konularında ilerleyen dönemde çıkan anlaşmazlıklar,
  • İrade fesadı iddiası nedeniyle boşanma kararının iptali talepleri.

Bu tür riskler, avukatın profesyonel yönlendirmesiyle tamamen ortadan kaldırılabilir. Avukat, yalnızca hukuki bilgi değil, aynı zamanda stratejik öngörüyle hareket eder. Bu da sürecin güvenli, hızlı ve kalıcı biçimde tamamlanmasını sağlar.

Sonuç Olarak

Anlaşmalı boşanma davasında avukatın rolü, sürecin hızını, doğruluğunu ve kalıcılığını doğrudan belirler. Avukat, tarafların iradelerini korur, protokolü hukuka uygun biçimde hazırlar, hâkim karşısında doğru temsil sağlar ve kararın uygulanmasını takip eder. Bu nedenle, anlaşmalı boşanma sürecinde profesyonel temsil, yalnızca bir tercih değil, çoğu zaman davanın başarısı için bir zorunluluktur.

Bir sonraki bölümde, anlaşmalı boşanma davalarına ilişkin güncel içtihatlar ve yargısal uygulamalar ele alınacak; Yargıtay kararları ışığında hâkimin takdir yetkisinin sınırları, protokolün geçerlilik ölçütleri ve çocukların yüksek yararı konusundaki uygulama farklılıkları analiz edilecektir.

7. Anlaşmalı Boşanma Davalarında Yargısal Uygulama ve Güncel İçtihatlar

Anlaşmalı boşanma davası, Türk yargı sisteminde son yıllarda en sık başvurulan dava türlerinden biri hâline gelmiştir. Yargıtay, bu dava türüne ilişkin içtihatlarıyla hem hâkimlerin takdir yetkisini sınırlandırmış hem de tarafların haklarını koruyacak bir uygulama birliği sağlamıştır. Bu bölümde, Yargıtay ve ilk derece mahkemelerinin kararları ışığında, anlaşmalı boşanmanın temel prensipleri, hâkimin denetim yetkisi, protokolün geçerlilik şartları ve çocukların yüksek yararına ilişkin güncel uygulamalar ele alınmaktadır.

7.1. Hâkimin Tarafları Bizzat Dinleme Zorunluluğu

Yargıtay’ın istikrar kazanmış uygulamasına göre, anlaşmalı boşanma kararı verilebilmesi için hâkimin tarafları bizzat dinlemesi zorunludur. Bu, hem TMK m.166/3’ün açık hükmü hem de taraf iradelerinin serbestçe açıklandığının tespiti açısından vazgeçilmez bir unsurdur.

Hâkim, taraflardan birinin mazereti sebebiyle duruşmada bulunmaması hâlinde davayı erteleyebilir; ancak taraflardan biri hiç katılmadan karar verilmesi mümkün değildir. Yargıtay kararlarında, vekil aracılığıyla yapılan beyanların anlaşmalı boşanma için yeterli olmadığı vurgulanmaktadır. Bu nedenle, protokol imzalansa dahi, duruşmada taraf beyanı alınmadan boşanma kararı verilirse karar mutlak butlanla sakattır.

7.2. Protokolün Hâkim Onayına Sunulması ve İçerik Denetimi

Yargıtay’ın birçok kararında, anlaşmalı boşanma protokolünün hâkim tarafından “şekil yönünden değil, içerik yönünden” de değerlendirilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Hâkim, protokoldeki hükümleri tarafların serbest iradesine dayanıp dayanmadığı, kamu düzenine veya çocukların yararına aykırılık bulunup bulunmadığı açısından inceler.

Örneğin, protokolde velayet hakkı anneye verilmiş ancak babanın çocukla ilişki kurma hakkı soyut biçimde “uygun görüldüğünde” şeklinde düzenlenmişse, hâkim bu hükmü geçersiz sayabilir. Aynı şekilde, yoksulluk nafakası hakkının baskı altında kaldırıldığına dair şüphe varsa, hâkim anlaşmayı onaylamayabilir. Bu yönüyle hâkimin rolü, pasif bir onay makamı değil; aktif bir denetim merciidir.

7.3. Çocukların Üstün Yararı İlkesi

Anlaşmalı boşanma protokollerinde en hassas alan, kuşkusuz çocukların velayeti ve kişisel ilişki düzenlemesidir. Yargıtay, birçok kararında “çocuğun üstün yararı” ilkesini ön plana çıkarmış, tarafların kendi aralarındaki uzlaşmayı çocuğun menfaati karşısında sınırlı tutmuştur.

Bu doğrultuda, hâkim, tarafların velayet ve kişisel ilişki konusundaki düzenlemelerini uygun bulmazsa, anlaşmalı boşanmayı reddetme veya taraflardan değişiklik talep etme yetkisine sahiptir. Örneğin, küçük yaşta bir çocuğun hafta sonları geceyi diğer ebeveynle geçirmesinin çocuğun düzenini bozacağı kanaatine varan hâkim, bu hükmü değiştirebilir. Bu, kamu düzeni niteliğinde bir müdahaledir ve tarafların rızasına bağlı değildir.

7.4. Mali Hükümlerin Açıklığı ve İcra Kabiliyeti

Anlaşmalı boşanma protokolünde yer alan mali hükümler, ileride icra edilebilir nitelikte olmalıdır. Yargıtay, soyut ifadelerle belirlenen nafaka veya tazminat hükümlerini geçersiz saymakta, belirsiz protokolleri bozma gerekçesi olarak kabul etmektedir.

Örneğin “müvekkil eşine uygun bir nafaka ödeyecektir” veya “taraflar birbirlerinden herhangi bir alacak talep etmeyeceklerdir” gibi ifadeler, icra kabiliyetinden yoksundur. Bu tür ifadelerle düzenlenmiş protokoller, hâkim tarafından reddedilir. Bu nedenle, her mali yükümlülük açık bir rakamla, ödeme şekli ve zamanı belirtilerek yazılmalıdır. Ayrıca protokoldeki nafaka düzenlemelerinin, tarafların gelir durumuna göre orantılı olması gerekir; aksi hâlde hâkim tarafından değiştirilir.

7.5. Velayet, Nafaka ve Mal Paylaşımında Hâkimin Takdir Yetkisi

Yargıtay uygulamasına göre hâkim, anlaşmalı boşanma davasında taraf iradeleriyle bağlı olmakla birlikte, kamu düzenine aykırı bir düzenleme tespit ederse müdahale edebilir. Özellikle çocuklara ilişkin konularda, hâkim tarafların protokoldeki mutabakatıyla bağlı değildir.

Örneğin, eşlerin “çocuğun velayeti babada olacak, anne dilediğinde görebilecek” şeklinde yaptığı bir düzenleme, çocuğun eğitim ve sosyal gelişimi açısından uygun bulunmayabilir. Hâkim, bu durumda velayeti anneye verebilir veya kişisel ilişkiyi yeniden düzenleyebilir. Aynı şekilde, ekonomik olarak mağdur olacak bir tarafın yoksulluk nafakasından feragat etmesi de geçerli kabul edilmez.

Bu tür durumlarda Yargıtay, hâkimin “takdir yetkisini aşmadığı” sonucuna varmakta, çocuğun yararına veya hakkaniyete uygun düzenlemeleri onamaktadır.

7.6. Kararın Kesinleşmesi ve Uygulanabilirliği

Yargıtay kararlarında, anlaşmalı boşanma hükmünün tarafların istinaf hakkından feragat etmesiyle birlikte derhal kesinleşebileceği kabul edilmiştir. Bu uygulama, davaların hızla sonuçlanmasını sağlar. Kararın kesinleşmesiyle birlikte, protokolde yer alan hükümler ilamlı icra takibine konu edilebilir.

Ancak bazı taraflar, anlaşmadan sonra “protokolü baskı altında imzaladım” iddiasıyla iptal davası açmaktadır. Bu tür davalarda Yargıtay, “mahkeme huzurunda serbest iradeyle beyan verilmişse, sonradan irade fesadı iddiası dinlenmez” yönünde kararlar vermektedir. Dolayısıyla hâkim huzurundaki beyan, kesinlik taşıyan ve geri alınamayan bir irade açıklamasıdır.

7.7. Uygulamada Dikkat Çeken Farklılıklar

Türkiye genelinde aile mahkemeleri arasında bazı uygulama farklılıkları bulunmaktadır. Özellikle protokolde yer alan “mal paylaşımı” hükümlerinin kabul edilip edilmemesi hususunda farklı yorumlar mevcuttur. Bazı mahkemeler, bu tür düzenlemeleri özel hukuk sözleşmesi olarak kabul edip karar ekine dâhil ederken, bazıları bunları “boşanmanın fer’î sonuçları” dışında görüp hüküm dışında bırakmaktadır.

Yargıtay bu konuda, mal paylaşımı anlaşmalarının da protokolde açıkça yazılması hâlinde hüküm altına alınabileceği yönünde kararlar vermektedir. Ancak bu düzenlemelerin, tapu veya taşınır devir işlemlerine ilişkin net ifadeler içermesi gerekir.

7.8. Güncel İçtihatların Ortak Noktaları

Yargıtay’ın son yıllardaki kararları incelendiğinde, anlaşmalı boşanma davalarına ilişkin şu ilkelerin yerleştiği görülmektedir:

  • Hâkim tarafları bizzat dinlemeden anlaşmalı boşanma kararı veremez.
  • Protokol, icra edilebilir nitelikte olmalı; soyut ifadeler geçersizdir.
  • Çocukların yüksek yararına aykırı düzenlemeler reddedilir.
  • Taraf iradeleri baskı, tehdit veya aldatma altında oluşmuşsa karar verilemez.
  • Mali hükümlerde hakkaniyet ilkesi gözetilir; aşırı dengesizlik hâlinde hâkim müdahale edebilir.

Bu ilkeler, anlaşmalı boşanmanın yalnızca taraf iradesine değil, hukukun genel ilkelerine dayanan bir kurum olduğunu göstermektedir. Yargıtay’ın bu yaklaşımı, hem aile hukukunda tutarlılık sağlamış hem de bireylerin temel haklarını koruyacak güvenli bir çerçeve oluşturmuştur.

Sonuç Olarak

Anlaşmalı boşanma davasına ilişkin yargısal uygulamalar, taraf iradelerinin korunmasıyla birlikte kamu düzeninin de gözetilmesini esas alır. Bu denge, hem bireysel özgürlüğün hem de çocuk haklarının korunması açısından büyük önem taşır. Hâkimin aktif denetimi, sürecin adil ve kalıcı bir çözüme ulaşmasını sağlar.

Bir sonraki ve son bölümde, anlaşmalı boşanma kurumunun toplumsal ve psikolojik yönü, taraflar üzerindeki etkileri ve hukuk sistemine katkısı değerlendirilecektir.

8. Sonuç: Anlaşmalı Boşanma Davasının Toplumsal, Psikolojik ve Hukukî Önemi

Anlaşmalı boşanma davası, yalnızca bir hukuk davası değildir; aynı zamanda bireylerin özel yaşamlarında bir dönüm noktasını temsil eden, toplumsal ve psikolojik boyutu yüksek bir süreçtir. Hukuk sistemi açısından bakıldığında, bu dava türü yargılamanın hızını, adaletin erişilebilirliğini ve mahkemelerin etkinliğini artırırken; birey açısından ise onurlu, saygılı ve medeni bir ayrılışın yolunu açar. Bu nedenle, anlaşmalı boşanma, Türk Medeni Kanunu’nda yer alan en insani hukuk kurumlarından biridir.

8.1. Toplumsal Açıdan Anlaşmalı Boşanmanın Önemi

Çekişmeli boşanma davaları, genellikle uzun süre devam eden, tarafları yıpratan ve çocuklar üzerinde derin izler bırakan süreçlerdir. Buna karşın, anlaşmalı boşanma davaları, tarafların medeni bir uzlaşmayla evlilik birliğini sona erdirmesine imkân tanır. Bu yaklaşım, toplumsal barışın korunmasına katkı sağlar. Zira taraflar, birbirlerine karşı yıkıcı değil, uzlaşı temelli bir tutum sergileyerek süreci tamamlarlar.

Ayrıca, mahkemelerin iş yükü açısından da anlaşmalı boşanma davaları büyük bir rahatlama yaratır. Tek duruşmada sonuçlanabilen bu davalar, çekişmeli dosyaların yoğunluğunu azaltır ve adaletin daha hızlı işlemesine katkı sunar. Bu yönüyle, anlaşmalı boşanma, bireysel bir çözüm yolu olmanın ötesinde, yargı sisteminin verimliliğini artıran yapısal bir araçtır.

8.2. Psikolojik ve Duygusal Boyut

Boşanma süreci, ister çekişmeli ister anlaşmalı olsun, taraflar açısından duygusal bir yüktür. Ancak anlaşmalı boşanma, bu yükü minimize eder. Taraflar, geçmişteki sorunları bir mahkeme çatışmasına dönüştürmeden, birbirlerinin duygusal sınırlarını gözeterek bir uzlaşıya varırlar. Bu durum, özellikle çocuk sahibi ailelerde büyük önem taşır. Çocuğun anne ve babasını düşman olarak değil, medeni biçimde ayrılmış bireyler olarak görmesi, gelecekteki psikolojik gelişimi açısından koruyucu bir etki yaratır.

Avukatlar açısından da bu süreç, yalnızca bir dava değil; bir yönlendirme ve uzlaştırma sürecidir. Deneyimli bir avukat, müvekkilinin öfke veya hayal kırıklığı ile hareket etmesini önleyerek, onu sağduyulu bir sonuca taşır. Bu anlamda anlaşmalı boşanma, hukuki olduğu kadar insani bir süreçtir.

8.3. Hukuk Sistemine Katkısı

Anlaşmalı boşanma davası, Türk hukuk sisteminde “usul ekonomisi” ilkesinin en somut uygulama alanlarından biridir. Gereksiz delil toplama, tanık dinleme veya bilirkişi incelemesi yapılmadan, taraf iradeleri üzerinden adil bir sonuca ulaşılır. Bu hem zaman hem de ekonomik kaynak açısından tasarruf sağlar.

Ayrıca, anlaşmalı boşanma, hukukun “çatışmayı büyütmeden çözme” ilkesini pratiğe dönüştürür. Hâkim, tarafların uzlaşmasını teşvik eder, onların menfaatlerini korur ve çözümü onaylar. Böylece hukuk, yalnızca uyuşmazlıkları çözen değil, sosyal düzeni koruyan bir mekanizma hâline gelir.

8.4. Avukatın Etik ve Sosyal Sorumluluğu

Anlaşmalı boşanma davalarında avukatın sorumluluğu, yalnızca hukuki temsille sınırlı değildir. Avukat, aynı zamanda tarafların duygusal olarak yıpranmadan süreci tamamlamasına katkı sağlar. Profesyonel bir avukat, müvekkiline sadece “boşanmayı” değil, aynı zamanda “onurlu bir ayrılığı” kazandırır. Bu da avukatlık mesleğinin sosyal yönünü ön plana çıkarır.

Etik açıdan avukatın görevi, tarafları gereksiz çatışmalara yönlendirmemek, duygusal manipülasyonları önlemek ve her iki taraf için de makul bir çözümü mümkün kılmaktır. Bu nedenle, anlaşmalı boşanma avukatı, bir dava temsilcisi olmanın ötesinde, bir denge ve adalet unsuru olarak sürecin merkezindedir.

8.5. Çocuk Hakları Perspektifinden Değerlendirme

Anlaşmalı boşanma davalarında çocuğun yüksek yararı her şeyin üzerindedir. Hâkim, tarafların mutabakatına rağmen, çocuğun menfaatine aykırı bir düzenlemeyi onaylamaz. Bu durum, Türk Medeni Kanunu’nun çocuk haklarını önceleyen sistematiğinin doğal bir sonucudur.

Velayet, kişisel ilişki ve iştirak nafakası gibi konular, yalnızca taraf iradesine değil, çocuğun fiziksel, duygusal ve sosyal ihtiyaçlarına göre belirlenir. Bu yaklaşım, Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerle (özellikle Çocuk Haklarına Dair Sözleşme) de uyum içindedir. Dolayısıyla, anlaşmalı boşanma, yalnızca ebeveynlerin değil, çocukların da korunmasını sağlayan bir hukukî mekanizmadır.

8.6. Kalıcı Çözüm ve Yeni Bir Başlangıç

Anlaşmalı boşanma davası, bir son değil; taraflar için yeni bir başlangıçtır. Hukuken sona eren bir evlilik, tarafların hayatında yeni bir dönemin kapısını aralar. Bu sürecin doğru, adil ve sağlıklı yürütülmesi, tarafların birbirine karşı ömür boyu sürecek bir saygı zemininde kalabilmesini sağlar.

Hukuken geçerli, dengeli ve hakkaniyetli bir anlaşmalı boşanma kararı, taraflar arasında ileride ortaya çıkabilecek tüm uyuşmazlıkların önüne geçer. Bu nedenle, anlaşmalı boşanma davası yalnızca “boşanma” değil; aynı zamanda “kalıcı barış” anlamına gelir.

Sonuç Olarak

Anlaşmalı boşanma, Türk aile hukukunda modern, insani ve işlevsel bir kurumdur. Tarafların karşılıklı rızası, avukatın profesyonel rehberliği ve hâkimin adil denetimiyle birleştiğinde, hem bireyler hem toplum için en sağlıklı çözüm biçimini oluşturur. Bu süreçteki temel hedef, tarafların geçmişteki çatışmaları büyütmeden, saygı ve hakkaniyet temelinde hayatlarına yeni bir yön verebilmeleridir.

Bu nedenle, her anlaşmalı boşanma davası, yalnızca bir mahkeme kararı değil; medeni hukuk sistemimizin insana verdiği değerin bir yansımasıdır. Anlaşmalı boşanma, bir ayrılıktan öte, tarafların kendi geleceklerini olgunlukla inşa etme iradesidir.

İletişim

Anlaşmalı boşanma davalarında hukuki süreci güvenli, hızlı ve profesyonel şekilde yürütmek için deneyimli bir avukatla çalışmak büyük önem taşır. Sürecin her aşamasında doğru yönlendirme almak, hak kaybını önlemek ve protokolün geçerliliğini sağlamak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Avukat İnanç Eker Hukuk Bürosu
Adres: Barbaros Mahallesi Mor Menekşe Sokak Deluxia Suites Sitesi No: 3A Kat:12 Daire:155 Ataşehir / İSTANBUL
Telefon: 0216 514 74 04
WhatsApp: 0532 245 74 66
E-posta: info@inanceker.av.tr
Web: inanceker.av.tr
Google Maps: Konumu Görüntüle

Aile hukuku, miras hukuku, icra hukuku, ticaret hukuku ve gayrimenkul hukuku alanlarında da profesyonel destek sunan Avukat İnanç Eker Hukuk Bürosu, her müvekkiline bireysel ilgi ve hukuki titizlikle yaklaşmaktadır. Anlaşmalı boşanma davalarınızda da, süreci en kısa sürede ve hak kaybı yaşamadan tamamlamanız için yanınızdayız.

Randevu ve hukuki danışmanlık için bizimle iletişime geçebilir, sürecinizi birlikte planlayabiliriz.

Merhaba. Telefon Yardım Hattımıza Hoşgeldiniz. Nasıl yardımcı olabiliriz?
Merhaba. Bize haritadan kolayca ulaşabilirsiniz.